Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183669
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You gotta take care of the whole community | bütün topluluğu dikkate almalısınız Bütün topluluğu dikkate almalısınız. Bütün topluluğu dikkate almalısınız. Bütün topluluğu dikkate almalısınız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
or you�re gonna have serious problems. | yoksa ciddi sorunlarınız olur Yoksa ciddi sorunlarınız olur. Yoksa ciddi sorunlarınız olur. Yoksa ciddi sorunlarınız olur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And now we have to see that the whole world is the community. | ve artık bütün dünyanın topluluk olduğunu görmek zorundayız. Artık bütün dünyanın topluluk olduğunu görmek zorundayız, Artık bütün dünyanın topluluk olduğunu görmek zorundayız, Artık bütün dünyanın topluluk olduğunu görmek zorundayız, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And we must all take care of each other that way. | ve birbirimize bu yönde dikkat etmeliyiz ve birbirimize bu yönde dikkat etmeliyiz. ve birbirimize bu yönde dikkat etmeliyiz. ve birbirimize bu yönde dikkat etmeliyiz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And it�s not just a community of human beings, | bu sadece insanoğlunun topluluğu değildir Bu sadece insanoğlunun topluluğu değildir. Bu sadece insanoğlunun topluluğu değildir. Bu sadece insanoğlunun topluluğu değildir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
it's a community of plants and animals and elements. | bu bitkilerin ,hayvanların ve elementlerin topluluğudur. Bu bitkilerin, hayvanların ve elementlerin topluluğudur. Bu bitkilerin, hayvanların ve elementlerin topluluğudur. Bu bitkilerin, hayvanların ve elementlerin topluluğudur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And we really need to understand that. | bunu anlamaya gerçekten ihtiyacımız var Bunu anlamaya gerçekten ihtiyacımız var. Bunu anlamaya gerçekten ihtiyacımız var. Bunu anlamaya gerçekten ihtiyacımız var. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
That�s what�s gonna bring us joy too, | Bizi mutluluğa ve | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and pleasure. | huzura götürecek olan budur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
That�s what�s missing in our lives right now. | şu an hayatlarımızda eksik olan budur Şu an hayatlarımızda eksik olan budur. Şu an hayatlarımızda eksik olan budur. Şu an hayatlarımızda eksik olan budur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
We can call it spirituality, | buna maneviyat diyebiliriz Buna maneviyat diyebiliriz. Buna maneviyat diyebiliriz. Buna maneviyat diyebiliriz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
but the fact of the matter is | fakat konunun aslı Fakat konunun aslı; Fakat konunun aslı; Fakat konunun aslı; | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
joy comes from that bliss of connectedness. | huzur , birbiriyle bağlı olmaktan mutlu olarak yakalanır. huzur, birbirine bağlı olmaktan gelir. huzur, birbirine bağlı olmaktan gelir. huzur, birbirine bağlı olmaktan gelir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
That�s our god spirit. | bu bizim tanrı ruhumuzdur. Bizim tanrısal özelliğimiz budur, Bizim tanrısal özelliğimiz budur, Bizim tanrısal özelliğimiz budur, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
That�s that side of ourselves | bizim bu yanımız bu bizim bir parçamızdır. bu bizim bir parçamızdır. bu bizim bir parçamızdır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
that really feels it, | bunu gerçekten hisseder Bunu gerçekten, Bunu gerçekten, Bunu gerçekten, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and you can feel it deep inside you. It's this | ve siz içinizde derinlerde hissedebilirsiniz. içinizde, derinlerde hissedebilirsiniz. içinizde, derinlerde hissedebilirsiniz. içinizde, derinlerde hissedebilirsiniz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
amazing wonderful feeling, and you know it when you get it. | bu inanılmaz muhteşem duygu ve sahip olduğunuzda bilirsiniz. Bu inanılmaz muhteşem duygudur ve sahip olduğunuzda bilirsiniz. Bu inanılmaz muhteşem duygudur ve sahip olduğunuzda bilirsiniz. Bu inanılmaz muhteşem duygudur ve sahip olduğunuzda bilirsiniz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
You don�t get it from money, | bunu paradan alamazsınız Bunu paradan alamazsınız. Bunu paradan alamazsınız. Bunu paradan alamazsınız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
you get it from connection. | bunu bağlanmaktan alırsınız Bunu bağlanmaktan alırsınız. Bunu bağlanmaktan alırsınız. Bunu bağlanmaktan alırsınız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"Now if that isn�t a hazard to this country. | "eğer bu ülkeye zarar vermiyorsa. "Eğer bu ülkeye zarar vermiyorsa, "Eğer bu ülkeye zarar vermiyorsa, "Eğer bu ülkeye zarar vermiyorsa, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
How are we gonna keep building nuclear weapons, | nükleer silahlar yapmaya nasıl devam edeceğiz nükleer silahlar yapmaya nasıl devam edeceğiz, nükleer silahlar yapmaya nasıl devam edeceğiz, nükleer silahlar yapmaya nasıl devam edeceğiz, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
What�s gonna happen to the arms industry | askeri endüstriye ne olur Askeri endüstriye ne olur, Askeri endüstriye ne olur, Askeri endüstriye ne olur, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
when we realize we�re all one? | hepimiz bir olmayı başarırsak? | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It�s gonna fuck up the economy. | ekonomiyi mahvedecektir. Bu ekonomiyi mahvedecektir. Bu ekonomiyi mahvedecektir. Bu ekonomiyi mahvedecektir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The economy that�s fake anyway. | her halukarda sahte olan ekonomi Her halukarda sahte olan ekonomiyi..." Her halükarda sahte olan ekonomiyi..." Her halükarda sahte olan ekonomiyi..." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Which would be a real bummer. | otlakçı olan ekonomi "Otlakçı olan ekonomidir. "Otlakçı olan ekonomidir. "Otlakçı olan ekonomidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
You can see why the government�s crackin� down� | hükümetin neden çatırdağını görüyorsunuz... Hükümetin neden çatırdağını görüyorsunuz..." Hükümetin neden çatırdadığını görüyorsunuz..." Hükümetin neden çatırdadığını görüyorsunuz..." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
on the idea of experiencing unconditional love.� | koşulsuz sevgiyi tecrübe etme düşüncesiyle." "Koşulsuz sevgiyi tecrübe etme düşüncesiyle." Bill Hicks "Koşulsuz sevgiyi tecrübe etme düşüncesiyle." Bill Hicks 1961 1994 "Koşulsuz sevgiyi tecrübe etme düşüncesiyle." Bill Hicks 1961 1994 | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
"I believe that unarmed truth and unconditional love will have the final word in reality." | "inanıyorum ki silahsız gerçekler ve koşulsuz sevgi en sonunda dünyada olacak." "İnanıyorum ki, silahsız gerçekler ve koşulsuz sevgi dünyada son sözü söyleyecektir." "İnanıyorum ki, silahsız gerçekler ve koşulsuz sevgi dünyada son sözü söyleyecektir." "İnanıyorum ki, silahsız gerçekler ve koşulsuz sevgi dünyada son sözü söyleyecektir." | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Dr. Martin Luther King Jr. 1929 1968 | Dr. Martin Luther King Jr. 1929 1968 | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Once we understand that the integrity of our personal existences | şahsi varlığımızın bütününün Kişisel varlığımızın bütününün, Kişisel varlığımızın bütününün, Kişisel varlığımızın bütününün, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
are completely dependent | tamamen dünyamızdaki diğer herşeyin dünyamızdaki diğer her şeyin dünyamızdaki diğer her şeyin dünyamızdaki diğer her şeyin | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
on the integrity of everything else in our world, | bütününe bağlı olduğunu birkez anladığımızda. bütününe bağlı olduğunu bir kez anladığımızda, bütününe bağlı olduğunu bir kez anladığımızda, bütününe bağlı olduğunu bir kez anladığımızda, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
we have truly understood the meaning of unconditional love. | koşulsuz sevginin ne anlama geldiğini anladığımızda koşulsuz sevginin ne anlama geldiğini göreceğiz. koşulsuz sevginin ne anlama geldiğini göreceğiz. koşulsuz sevginin ne anlama geldiğini göreceğiz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
For love is extensionality and seeing everything as you | sevgi herşeyi siz gibi görmek Sevgi, önyargısız olarak, her şeyi kendiniz gibi, Sevgi, önyargısız olarak, her şeyi kendiniz gibi, Sevgi, önyargısız olarak, her şeyi kendiniz gibi, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and you as everything can have no conditionalities, | ve sizi her şey gibi görüp hiçbir koşul ve önyargı sahibi olmamaktır ve kendinizi her şey gibi görmektir. ve kendinizi her şey gibi görmektir. ve kendinizi her şey gibi görmektir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
for in fact, we are all everything at once. | aslında bizler bir zaman hepimiz herşeydik. Nitekim, bir zamanlar hepimiz bir bütündük. Nitekim, bir zamanlar hepimiz bir bütündük. Nitekim, bir zamanlar hepimiz bir bütündük. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
If it�s true that we�re all from the center of a star, | eğer doğruysa ,hepimiz bir yıldızın merkezindeniz "Hepimiz bir yıldızın merkezindensek, "Hepimiz bir yıldızın merkezindensek, "Hepimiz bir yıldızın merkezindensek, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
every atom on each of us from the center of a star, | her birimizdeki her atom bir yıldızın merkezinden parçamız olan her atom bir yıldızın merkezindense, parçamız olan her atom bir yıldızın merkezindense, parçamız olan her atom bir yıldızın merkezindense, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
then we�re all the same thing. | bundan dolayı hepimiz aynı şeyiz. o halde hepimiz aynı şeyiz. o halde hepimiz aynı şeyiz. o halde hepimiz aynı şeyiz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Even a Coke machine or a cigarette butt in the street in buffalo | Buffalo'da sokaktaki bir kola makinesi veya bir sigaralık da Buffalo'da sokaktaki bir kola makinesi veya bir izmarit de, Buffalo'da sokaktaki bir kola makinesi veya bir izmarit de, Buffalo'da sokaktaki bir kola makinesi veya bir izmarit de, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
is made out of atoms that came from a star. | geldiğimiz yıldızdaki atomlardan yapıldı. bir yıldızdaki atomlardan oluşuyor. bir yıldızdaki atomlardan oluşuyor. bir yıldızdaki atomlardan oluşuyor. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
They�ve all been recycled thousands of times, | binlerce kez geri dönüşüme uğradılar Sizin ve benim gibi, Sizin ve benim gibi, Sizin ve benim gibi, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
as have you and I. | sizin ve benim gibi binlerce kez dönüşüme uğradılar. binlerce kez dönüşüme uğradılar. binlerce kez dönüşüme uğradılar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And therefore, it�s only me out there. | bundan dolayı ,oradaki sadece benim Bu yüzden, o dışarıdaki şey benim sadece. Bu yüzden, o dışarıdaki şey benim sadece. Bu yüzden, o dışarıdaki şey benim sadece. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So what is there to be afraid of? What is there that needs solace seeking? | aslında korkacak ne var? teselli aramaya ne gerek var ? Peki, ne var bundan korkacak? Teselli arayacak ne var? Peki, ne var bundan korkacak? Teselli arayacak ne var? Peki, ne var bundan korkacak? Teselli arayacak ne var? | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Nothing. There�s nothing to be afraid of because it�s all us. | hiçbir şey.korkacak birşey yok çünkü herşey biziz. Hiçbir şey. Korkacak bir şey yok çünkü, her şey biziz. Hiçbir şey. Korkacak bir şey yok çünkü, her şey biziz. Hiçbir şey. Korkacak bir şey yok çünkü, her şey biziz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The trouble is we have been separated by being born | sorun doğarken ,adımız konarken ,kimliğimiz olduğunda Sorun, doğarken, adımız konarken, kimliğimiz olduğunda Sorun, doğarken, adımız konarken, kimliğimiz olduğunda Sorun, doğarken, adımız konarken, kimliğimiz olduğunda | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and given a name and an identity and being individuated. | ve bireyselleştiğimizde ayrılmamızdır. bölünmemizdedir. bölünmemizdedir. bölünmemizdedir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
We�ve been separated from the oneness, | birlikten ayrılıyoruz Birlikten ayrılıyoruz, Birlikten ayrılıyoruz, Birlikten ayrılıyoruz, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and that�s what religion exploits. | dinlerin istifade ettikleri budur ve dinlerin istismar ettikleri budur. ve dinlerin istismar ettikleri budur. ve dinlerin istismar ettikleri budur. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
That people have this yearning to be part of the overall one again. | insanlar bütünün parçası olma arzusuna sahiptir Bazı insanlar, birliğin tekrar bir parçası olma arayışını alırlar, Bazı insanlar, birliğin tekrar bir parçası olma arayışını alırlar, Bazı insanlar, birliğin tekrar bir parçası olma arayışını alırlar, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
So they exploit that. They call it god, they say he has rules, | bu yüzden bundan istifade ederler. buna tanrı derler ,kuralları olduğunu söylerler ve bunu sömürürler. Buna tanrı derler, kuralları olduğunu söylerler, ve bunu sömürürler. Buna tanrı derler, kuralları olduğunu söylerler, ve bunu sömürürler. Buna tanrı derler, kuralları olduğunu söylerler, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and I think it�s cruel. | bence bu dayanılmaz bence bu zalimcedir. bence bu zalimcedir. bence bu zalimcedir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
I think you can do it absent religion. | bence bunu dinsiz de yapabilirsiniz Bence bunu din olmadan da yapabilirsiniz." George Carlin 1937 2008 Bence bunu din olmadan da yapabilirsiniz." George Carlin 1937 2008 Bence bunu din olmadan da yapabilirsiniz." George Carlin 1937 2008 | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
�an extraterrestrial visitor examining the differences among human societies | ...dünya dışından gelen bir ziyaretçi insan toplulukları arasındaki farklılıkları incelese ...dünya dışından gelen bir ziyaretçi, insan toplulukları arasındaki farklılıkları incelese, "Dünya dışından gelen bir ziyaretçi, insan toplulukları arasındaki farklılıkları incelese, "Dünya dışından gelen bir ziyaretçi, insan toplulukları arasındaki farklılıkları incelese, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
would find those differences trivial compared to the similarities� | bulacağı benzerliklerle karşılaştırıldığında saçma sapan olan farklılıklardır... bulacağı benzerliklerin, farklılıklarla karşılaştırıldığında saçma sapan olduğunu fark eder. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Our lives, our past and our future are tied to the sun, the moon and the stars� | hayatlarımız ,geçmişimiz ve geleceğimiz güneşe ,aya ve yıldızlara bağlıdır... Hayatlarımız, geçmişimiz ve geleceğimiz, Güneş'e, Ay'a ve yıldızlara bağlıdır... | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
We humans have seen the atoms which constitute all of nature | biz insanlar tabiatı inşaa eden atomları gördük Biz insanlar, tabiatı ve güçleri oluşturan atomları, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and the forces that sculpted this work� | ve şekillendirici güçleri... ve heykeltraşlığını yaptığı bu evreni gördük... | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
And we, we who embody the local eyes and ears and thoughts and feelings of the cosmos, | ve bizler ,evrenin nesneleşmiş gözleri ,kulakları ,düşünceleri ve duygularıyız Bizler, evrenin cisim bulmuş gözleri, kulakları ,düşünceleri ve duygularıyız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
we have begun at least to wonder about our origins... | en azından orijinlerimiz hakkında meraklanmaya başladık... En azından, kökenlerimiz hakkında meraklanmaya başladık... | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
star stuff contemplating the stars, organized collections of ten billion billion billion atoms, | yıldızları seyreden yıldız parçaları , milyarlarca milyarlarca milyarlarca atomun organize koleksiyonları Yıldızları oluşturan yıldız tozu, milyar milyarlarca atomun organize bütünlüğü, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
contemplating the evolution of nature, tracing that long path by which it arrived at consciousness here on the planet earth� | tabiatın evrimini seyretmek , dünya gezegeninde bilince ulaşan uzun yolu takip etmek tabiatın evriminin tasarlanması, çok uzun bir yoldan geçerek Dünya Gezegeni'ndeki bilinç şeklini aldı. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Our loyalties are to the species and to the planet. We speak for earth. | bağlılığımız türlere ve gezegenedir.dünya için konuşuyoruz. Bağlılıklarımız türlere ve gezegenedir. Dünya için konuşuyoruz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Our obligation to survive and flourish is owed not just to ourselves | mecburiyetimiz yaşatmak ve geliştirmektir sadece bize ait olmasada Kurtarmayi ve geliştirmeyi amacladığımız zorunluluğumuz, sadece kendimiz için değil, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
but also to that cosmos ancient and vast from which we spring. | içinden yetiştiğimiz bu uçsuz bucaksız ve yaşlı evrene ait olsada aynı zamanda özümüzü oluşturan muazzam ve kadim kainat için de sahiplenilmelidir. Kurtarmayı ve geliştirmeyi amaçladığımız zorunluluğumuz, sadece kendimiz için değil, Kurtarmayı ve geliştirmeyi amaçladığımız zorunluluğumuz, sadece kendimiz için değil, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
We are one species. We are star stuff harvesting star light. | bizler tek türüz bizler yıldız ışığını toplayan yıldız maddesiyiz. Hepimiz tek türüz. Bizler yıldız ışığını toplayan yıldız tozuyuz. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Carl Sagan 1934 1996 | Carl Sagan 1934 1996 | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
It�s time to claim the unity | birleşmeyi isteme zamanıdır Sosyal sistemlerimizin eskimiş ve çökmüş olduğunu, Sosyal sistemlerimizin eskimiş ve çökmüş olduğunu, Sosyal sistemlerimizin eskimiş ve çökmüş olduğunu, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
our outmoded social systems have broken apart, | demode sosyal sistemimiz çökmüştür , ortaya koyma zamanıdır. ortaya koyma zamanıdır. ortaya koyma zamanıdır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and work together to create a sustainable, | herkesin değerli olduğu ve gerçekten özgür olduğu Herkesin değerli ve gerçekten özgür olduğu, Herkesin gözetildiği ve herkesin gerçekten Herkesin değerli ve gerçekten özgür olduğu, Herkesin değerli ve gerçekten özgür olduğu, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
global society, where everyone is taken care of | düzgün ve global toplumu yaratmak için birlikte uzun soluklu küresel toplumu yaratmak için, uzun soluklu küresel toplumu yaratmak için, uzun soluklu küresel toplumu yaratmak için, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and everyone is truly free. | çalışmalıyız birlikte çalışmalıyız. birlikte çalışmalıyız. birlikte çalışmalıyız. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Your personal beliefs, whatever they may be, | şahsi inanışlarınız ,her ne olursa olsun Şahsi inanışlarınız, her ne olursa olsun, Şahsi inanışlarınız, her ne olursa olsun, Şahsi inanışlarınız, her ne olursa olsun, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
are meaningless when it comes to the necessities of life. | hayatın gereksinimlerine gelince anlamsızdır hayatın gereksinimlerine gelince anlamsızdır. hayatın gereksinimlerine gelince anlamsızdır. hayatın gereksinimlerine gelince anlamsızdır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Every human being was born naked, | her insan çıplak olarak doğar Her insan çıplak olarak doğar. Her insan çıplak olarak doğar. Her insan çıplak olarak doğar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
needing warmth, food, water, shelter. | ısınmaya,yemeye,suya ,barınmaya ihtiyaç duyar. Isınmaya, beslenmeye, suya, barınmaya ihtiyaç duyar. Isınmaya, beslenmeye, suya, barınmaya ihtiyaç duyar. Isınmaya, beslenmeye, suya, barınmaya ihtiyaç duyar. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Everything else is auxiliary. | geri kalan herşey destektir. Geriye kalan her şey ikinci plandadır. Geriye kalan her şey ikinci plandadır. Geriye kalan her şey ikinci plandadır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Therefore, the most important issue at hand | elimizdeki en önemli konu Elimizdeki en önemli konu, Elimizdeki en önemli konu, Elimizdeki en önemli konu, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
is the intelligent management of the Earth�s resources. | dünya kaynaklarının akıllı idaresidir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
This can never be accomplished in a monetary system, | bu para sistemi ile asla sağlanamaz Bu, parasal sistem ile asla sağlanamaz, Bu, parasal sistem ile asla sağlanamaz, Bu, parasal sistem ile asla sağlanamaz, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
for the pursuit of profit is the persuit of self interest | çünkü çıkar amacı gütmek bencillik gütmektir çünkü çıkar amacı gütmek bencillik gütmektir. çünkü çıkar amacı gütmek bencillik gütmektir. çünkü çıkar amacı gütmek bencillik gütmektir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and therefore imbalance is inherent. | bu nedenle de eşitsizlik ,dengesizlik tabiatında vardır Bu nedenle de eşitsizlik, dengesizlik tabiatında vardır. Bu nedenle de eşitsizlik, dengesizlik tabiatında vardır. Bu nedenle de eşitsizlik, dengesizlik tabiatında vardır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Simultaneously, politicians are useless. | aynı zamanda ,politikacılarda kullanışsızdır Bununla beraber, politikacılar da kullanışsızdır. Bununla beraber, politikacılar da kullanışsızdır. Bununla beraber, politikacılar da kullanışsızdır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
For our true problems in life are technical not political. | bizim hayat dair gerçek sorunlarımız tekniktir politik değildir Hayat dair gerçek sorunlarımız politik değil, tekniktir. Çünkü gerçek sorunlarımız politik değil, tekniktir. Hayat dair gerçek sorunlarımız politik değil, tekniktir. Hayat dair gerçek sorunlarımız politik değil, tekniktir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Furthermore, ideologies that separate humanity, | ayrıca,ideolojiler insanlığı parçalar, Ayrıca, din gibi ideolojiler, Ayrıca, din gibi ideolojiler, Ayrıca, din gibi ideolojiler, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
such as religion, | din gibi insanları böler, insanları böler, insanları böler, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
need strong reflection in the community | toplumda güçlü bir yansıma gerekir değerinin, amacının ve sosyal alakasının değerinin, amacının ve sosyal alakasının değerinin, amacının ve sosyal alakasının | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
in regards to it�s value, purpose and social relevancy. | değerine amacına ve sosyal uygunluk için kabul edilmesi için toplumda büyük bir yankı gerektirir. kabul edilmesi için toplumda büyük bir yankı gerektirir. kabul edilmesi için toplumda büyük bir yankı gerektirir. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
Hopefully, through time, | ümit vadeden ,zamanla Umarız, zamanla din, Umarız, zamanla din, Umarız, zamanla din, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
religion will loose it�s materialism and basis in superstition | din materyalizmini ve hurafelerini kaybedecek materyalizmini ve hurafelerini kaybedecek maddeciliğini ve hurafelerini kaybedecek maddeciliğini ve hurafelerini kaybedecek | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
and move into the useful field of philosophy. | ve felsefe alanında yerini alacaktır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The fact is, society today is backwards, | gerçek şu ki bugün toplum geri kalmıştır Gerçek şu ki bugün toplum, yaratıcılık, birleşme ve ilerleme yerine Gerçek şu ki bugün toplum, yaratıcılık, birleşme ve ilerleme yerine Gerçek şu ki bugün toplum, yaratıcılık, birleşme ve ilerleme yerine | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
with politicians constantly talking about protection and security | yaratıcılık,birleşme ve ilerleme yerine sürekli savunma ve güvenlikten bahseden sürekli savunma ve güvenlikten bahseden sürekli savunma ve güvenlikten bahseden sürekli savunma ve güvenlikten bahseden | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
rather than creation, unity and progress. | politikacılarla geri kalmıştır politikacılar sebebiyle geri kalmıştır. politikacılar sebebiyle geri kalmıştır. politikacılar sebebiyle geri kalmıştır. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
The US alone now spends about $500 billions dollars anually on defense. | bugün sadece ABD savunma için yıllık 500 milyar dolar harcıyor Bugün sadece ABD, savunma için yılda 500 milyar dolar harcıyor. Bugün sadece ABD, savunma için yılda 500 milyar dolar harcıyor. Bugün sadece ABD, savunma için yılda 500 milyar dolar harcıyor. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
That is enough to send every high school senior in America to a four year college. | bu Amerika’daki her lise öğrencisini 4 yıllık bir koleje göndermeye yeter. Bu, Amerika’daki her lise öğrencisini 4 yıllık bir koleje göndermeye yeter. Amerika’daki tüm lise son sınıf öğrencilerini 4 yıllık üniversiteye göndermeye yeterlidir. Bu, Amerika’daki her lise öğrencisini 4 yıllık bir koleje göndermeye yeter. Bu, Amerika’daki her lise öğrencisini 4 yıllık bir koleje göndermeye yeter. | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 | |
In the 1940�s the Manhattan Project | 1940'larda Manhattan projesi 1940'larda Manhattan Projesi, 1940'larda Manhattan Projesi, 1940'larda Manhattan Projesi, | Zeitgeist: Addendum-2 | 2008 |