Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183955
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Paul, your trousers are torn. | Paul, pantolonun yırtılmış. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Have you heard? What? | Duydunuz mu? Neyi? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
They're making a new sports field. | Yeni bir spor sahası yapılacakmış. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Paul's gone to sleep. | Paul uyudu. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Down on earth, as you all know... | Hepimiz biliyoruz, yeryüzünde... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...there's high German and there's low. | ...soylu Almanlar da var, bayağı Almanlar da. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Some say das, some say dat. | Kimi elma der, kimi alma. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Some say was, some say wat. | Kimi ateş der, kimi ataş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
But in heaven, as you'd expect... | Ama biliyoruz ki cennette... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...they speak the Hunsr�ck dialect. | ...Hunsrück lehçesi konuşulur. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Airmen have oxygen masks now... | Havacılar artık oksijen maskesi takıyormuş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
That's worn right through. | Bu şekilde fazla aşınıyor. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Do it the other way round. | Başka bir yol bulmalısınız. Hem odası hem de banyosu olacak işte. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
That's my new aerial. I may get Hilversum. | Yeni anten. Hilversum'a ulaşmaya çalışıyorum. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Hilversum? That's a new transmitter in Holland. | Hilversum? Hollanda'daki yeni verici. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Have you got there yet? | Ulaşabildin mi peki? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Where? Hilversum. | Nereye? Hilversum'a. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Give me a pencil. | Kalem ver hemen. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The "Elizabeth" is carrying... | "The Elizabeth", Wilhelmhaven'e... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...four hundred... | ...dört yüz librelik... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...four hundredweight of cod... | ...kablo... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...to Wilhelmshaven. | ...götürüyor." | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
End. | "Tamam." | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
That's marine wireless. Morse code. | Deniz kuvvetleri telsizi bu, mors alfabesi. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I learnt it in Signals during the war. | Savaşta telsizciyken öğrenmiştim. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
And all that comes through the kite? | Uçurtma sayesinde mi alıyoruz bunları? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
We're making progress. We can listen to the whole world. | İlerleme kaydediyoruz. Tüm dünyayı dinleyebiliriz. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Not yet awhile. | Daha erken. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Walter, there's a kite up there. | Walter, uçurtmaya baksana. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I was just thinking about you, Paul. | Ben de seni düşünüyordum Paul. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The bell ringer rings the village bell | Zangoç köydeki çanı çalar | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I'II hit you with a stick. | Yiyeceksiniz bu sopayı kafanıza! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The bell ringer with his stick, we hope he drops dead quick! | Zangoç elinde tutar sopasını İnşallah çabuk bulur belasını | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Otto and Adolf. | Otto ve Adolf. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
We might soon have been on there, too, Karl. | Bizim de adımız orada yazılı olabilirdi Karl. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
And now we watch... | Halimize bak, genç kızlarımızın... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...our girls bed down with Frenchies. | ...Fransızların altına yatmasını izliyoruz. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I've seen you with Apollonia. | Apollonia ile konuştuğunu gördüm. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
A wireless like that... I mean a real one, a big one... | Büyük bir telsiz, yani gerçek olanından... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...with a horn like you see in pictures... | ...hani resimlerde gördüğümüz antenli olanlardan yapmak... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Is that expensive? | ...çok pahalı mıdır? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Well, I know a Leipzig firm that makes the parts. | Leipzig'de yedek parça üreten bir firma var. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...only nobody will deliver nowadays for our inflation money. | ...ancak, enflasyon yüzünden kimse bunu karşılayamaz. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Paul, come here. | Paul, gelsene. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
If it could be for in dollars... | Üç beş dolar ödeyebilirsen... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I've got some in reserve, but don't tell anyone. | Kenarda biraz param var, ama sakın kimseye söyleme. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
At home I've got a circuit diagram... | Evde bir devre taslağı olacaktı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...and assembly instructions... | Bir de, jiratör montajlama talimatıyla... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...for a two valve set. | ...ikişer tane tüp ve geribesleme vardı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
If I could find out... | Sipariş ettiği... Yok. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...how he's paying for the car he's ordered. | ...arabaların parasını nasıl ödediğini bir öğrenebilsem. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Like us, he invested all his money in war bonds. | O da bizim gibi, tüm parasını savaş istikraz tahvillerine yatırmıştı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I paid gold for iron. | Demir karşılığı altın ödedim ben. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
When you've got as much land as he has... | Onunki kadar arazin olduğunda... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Such a skinflint. | Tam bir paragöz. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Our richest farmer... | Buranın en zengin çiftçisi ama... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...and he doesn't even feed his dog decently. | ...köpeğini bile adam gibi beslemez. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
And he must always have the latest... | Yeni çıkan ne varsa alır. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
First a motorbike, now a car. | Önce motosiklet, şimdi de araba. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Since my grandfather's day... | Büyükbabamın zamanında... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...the District Council's... | ...köy idarî meclisi... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...always met in the inn. | ...meyhanede toplanırmış. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
But since Wiegand's been mayor... | Wiegand muhtar olduktan sonra... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...they always meet in his parlour. | ...evinin salonunda toplanıyorlar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
So they can save paying me for a few beers and wines. | Birkaç bira ve şarap parasından da tasarruf edebiliyorlar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
And in his parlour they won't be so quick to contradict him, will they? | Salonunda otururken onunla fazla ters de düşmüyorlardır, öyle değil mi? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
If only he'd break his neck on his motorbike. | Motosiklete binerken boynunu kırsaydı keşke. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
That envious, dirty dog! | Sonradan görme, kıskanç köpek! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I've heard that gypsy women shave themselves down below. | Apollonia, çingeneler orasını kendileri tıraş edermiş. Doğru mu? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Take your scabby fingers away. | Yaralı ellerini çek üzerimden. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Are you shaved, or not? | Sen de tıraş ediyor musun? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Glasisch, keep your hands off Apollonia. | Glasisch, Apollonia'dan uzak dur. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
She wants nothing to do with you. | Seni istemiyor. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Has she had a kid from a Frenchman, or not? | Fransız’ın birinden çocuğu oldu mu, olmadı mı? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Glasisch, that's no concern of ours. | Glasisch, bu konu bizi ilgilendirmez. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
But if it's true, that the kid's in your midden... | Çocuğun senin gübreliğinde olduğu söylentisi doğruysa... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Glasisch, there's nothing but shit in my midden. | Glasisch, gübrelikte boktan başka bir şey yok. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Would you like to stick your nose in it, like the other people? | Diğerleri gibi sen de burnunu sokmak ister misin? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
What's Stinker from Morbach doing here? | Morbachlı gübre toplayıcısının burada ne işi var? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Apollonia's baby, they say it's buried in the midden. | Apollonia'nın bebeği o gübrelikte gömülüymüş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Start your work. | İşinize başlayın siz. Jasmine. Gözlerini açsan iyi olur. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Let's go and see. | Gel biz de bakalım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
That thick muck must be removed. | Şuradaki yoğun gübre kaldırılmalı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
With buckets, or better, with a pump. | Bu iş kovalarla veya en iyisi pompayla yapılmalı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Here's something solid. Can you get it? | Burada sert bir şey var. Çıkarabilir misiniz? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
They've found something. So Glasisch was right. | Bir şey buldular. Glasisch haklıymış demek. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
It's too hard to be a child. | Çocuk falan olamaz bu. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
That's metal. There's no question about it. | Metal bir şey. Kesinlikle metal. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Maybe shells. | Top mermisi olabilir. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Did any shells come this way? | Bu taraflara top isabet etti mi? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Can you tell us what hard object there could be in there? | Bu sert cisim ne olabilir söyleyebilir misiniz? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I don't know about anything hard. | Hiçbir fikrim yok. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Eduard, come and help. | Eduard, gel bir el at. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
It seems to be quite big. | Büyük bir şeye benziyor. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
It's Wiegand's motorbike! | Wiegand'ın motosikleti bu! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
How did my bike get into your midden? | Motosikletim senin gübreliğine nasıl girdi? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I don't know. I didn't chuck it in. | Ne bileyim ben! Ben atmadım ya! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I reckon you know something. Do you think I drove it in there? | Bildiğin bir şey var ama. Ben mi attım sence? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Anyway, the thing was in there. | Sonuçta, bu şey gömülüymüş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Inspector, I'm lodging a complaint against persons unknown. | Müfettiş bey, adı bilinmeyen kişilere karşı davacıyım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 |