Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183956
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Mind where you point that finger. | Wiegand, parmağınla işaret ettiğin yere dikkat et! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...has lain for over a year in Jakob's midden. | ...bir yıldır Jacob'un gübreliğinde gömülü olduğunu da not edin. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
AII suspicion and insults. | Bu zan altında bırakma ve hakaretler karşısında... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
But someone's got to withdraw and Wiegand, it is time you did. | ...geri çekilecek biri varsa o da sensin Wiegand! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Inspector, shall I go on searching? | Müfettiş bey, devam edeyim mi? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
For over a year, I've looked for the rascal... | Bir yıldır o namussuzu aradım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...the rotter... | Ciğeri beş para etmez... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...the Lucifer! | ...şeytan! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Wiegand, I've still got five thousand mark notes from 1914. | Wiegand, 1914'ten kalma 5,000 markım var. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I'd give them for the stinking thing. | Bu kokuşmuş motosiklete karşılık sana veririm. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The other day I threw such notes into the stove. | Geçenlerde birkaçını sobaya atmıştım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The Ohlsweiler scrap merchant... | Hurda tüccarı Ohlsweiler... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...will give you two hundred marks for it. | ...bunun için taş çatlasa 200 mark öder. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Give me your money and do what you like with it. | Ver parayı. Bununla da ne istersen onu yap. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I'm buying a car, anyway, when times are better. | Parasal durumum az daha düzelsin araba alacağım zaten. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
If my patent invention for unveiling monuments works... | Bir kez daha deneyelim. Anıt açılışı yapma işleri bir tutarsa... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...it'll spread like wildfire from village to village. | ...bir köyden diğerine yayılacak. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
They'll adopt it even beyond Morbach. | Morbach sınırlarını bile aşacak. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
You in the middle, you on the left... no, I'm left, you're right. | Sen ortadan, sen soldan. Hayır. Ben soldan, sen sağdan. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The cue is, "Bow silently before them." | İşaret şu: "Birlikte yavaşça indiriyoruz." | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
It's got to go like clockwork. | Saat gibi işlemeli. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Lower it or it will already be unveiled. | Az indir, yoksa görünecek. Sonra yine gelirsin. İyi olur. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Now it's up to us. | Olay artık bizde. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Let's hope the rope doesn't break. | Açılış töreninden önce umalım da ip kopmasın. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
It would be so sad, it would be funny. | Hem üzücü, hem de komik olur. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Be serious, now. | Ciddiyeti elden bırakmayalım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The children's choir is coming. | Çocuk korosu geliyor işte. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Is it working? An Eduard patent never fails. | Nasıl, oldu mu? Eduard sakat iş yapmaz. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
What's the matter? | Neyin var böyle? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
It's been going on for three years. | Üç yıldır böyle. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
They keep saying bad things about me. | Arkamdan hep kötü şeyler söylüyorlar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I work myself to death and they won't even give me a friendly word. | Ölümüne çaba sarf ediyorum ama dostça tek bir söz etmiyorlar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I can't live like that, Maria. | Bu şekilde yaşanmaz ki Maria. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Don't take it to heart. | Aldırma sen onlara. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Only Paul Simon has stood up for me. | Beni müdafaa eden bir tek Paul Simon var. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Paul Simon? | Paul Simon mı? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
They're consecrating memorials everywhere. | Her yerde anıt açılışı yapılıyor. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
This week they were in Simmern, Kirchberg and Sohren. | Bu hafta içinde Simmern, Kirchberg ve Sohren'deydiler. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
In Sohren's memorial, there's even bells. | Sohren'deki açılışta çan bile vardı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
And they always make the same speech. | Hep aynı konuşmayı yapıyorlar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Know who profits most? The quarry by the River Nahe. | En çok kimin menfaatine peki? Nahe Nehri'ndeki maden ocağının. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
They're delivering 5,000 memorials as far as beyond Trier and the Eifel. | Trier'den başlayıp Eifel'e kadar 5,000 anıt dağıtacaklar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Well, enough men got killed. | Çok kişi öldü tabii. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
My dear friends assembled here. | Burada toplanmış sevgili dostlar. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
They did not carry the heavy pack of a guilty conscience... | Barışsever insanlara namertçe saldıran... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...like their enemies... | ...düşmanları gibi... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...who made a cowardly attack on a peace loving people. | ...vicdan azabı taşımıyorlardı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
No, they marched against this universal enemy... | Hayır, düşmanlarının üzerine... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...with the light pack of an easy conscience. | ...içleri rahat bir şekilde yürüdüler. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
At last a man who stands up to the occupiers. | Nihayet işgal kuvvetlerine karşı koyan biri çıktı. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
A courageous man. | Gözüpek biri. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
We Germans who still have ideals... | İdealleri olan biz Almanlar... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...should work to bring about better times. | ...daha iyi bir gelecek için çalışmalıyız. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
We should fight for justice, loyalty and morality... | Adalet için savaşmalıyız; bağlılık ve ahlak için. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...in the name of our war dead. | Şehitlerimiz için. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Because of the farcical Versailles Treaty... | Abuk subuk Versailles Anlaşması... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...which so deliberately humiliates our people... | ...halkımızı kasten aşağılıyor. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...Germany will one day arouse the genius... | Almanya bir gün kendi soyundan gelen... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...of its blood... | ...o dehayı uyandırıp... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...who will deliver us... | ...bir kurtarıcı gibi... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...from His dungeon of humiliation... | ...o utanç zindanından bizleri... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...like a saviour. | ...salıverecek. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Already we sense His shining presence in the distance. | Uzaktaki ışıldayan varlığını zaten hissediyoruz. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Then peace will come. | İşte o zaman barış gelecek. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
A peace necessary for the strong future of our state... | Devletimizin sağlam geleceği için gereken... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...and which will influence world history. | ...ve dünya tarihini etkileyecek bir barış olacak. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Our loved ones did not die in vain. | Sevdiklerimiz boş yere ölmedi. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Let us bow silently before them. Ready! | Hazır ol. Birlikte yavaşça indiriyoruz. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Keep in time with the music. | Müzikle uyum içinde. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
M�thes Pat, I'm here too. | Mäthes Pat, ben de buradayım! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...came towards us... | ...üzerimize doğru geldi. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...meant for me... | Beni mi hedef aldı... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...or meant for you? | ...yoksa seni mi? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Who's that? | Kimdir bu? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
B�hnke, the baker from Simmern. He lost three boys in the war. | Simmernli fırıncı Böhnke. Savaşta üç oğlunu yitirmiş. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
You're always holding what I need. | Hangi aleti arasam senin elinde oluyor. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Why is there always blue smoke? The flux always burns blue. | Niye mavi duman çıkıyor? Lehim yanınca mavi duman çıkarır. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Is this the valve? Don't touch it, it's delicate. | Vakum tüpü bu mu? Bırak onu, çok hassastır. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
You'll burn the house down one day. | Evi yakacaksın bir gün! | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Wilfried, time for bed. | Wilfried, haydi yatağa. Seni çok seviyorum. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
It is only half past seven. No arguments. | Saat daha 7.30 ama! İtiraz istemem. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
He always has to have the last word. | Son sözü hep o söyleyecek. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Did you catch it? | Yakaladın mı? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The music I just heard. | Az evvel duyduğum müziği. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
There wasn't any music. | Müzik falan yoktu. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
But I heard it, drums and trumpets. | Duydum ama ben. Davullar, trompetler çalıyordu. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Impossible, I haven't unpacked everything yet. | Bu söylediğin imkansız. Parçaları paketinden çıkarmadım daha. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I've so looked forward to hearing music from you soon, Paul. | Bu cihazdan müzik sesi duymayı heyecanla bekliyorum. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
The valves are not connected yet. | Vakum tüpü bile bağlanmadı henüz. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I've brought you this. | Sana bir hediyem var. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
You must let the chocolate melt very slowly in your mouth. | Çikolatayı ağzında yavaş yavaş eriteceksin. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I always do, when I'm in bed. | Gece yattığımda ben hep öyle yaparım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
I put a piece in my mouth and let it slowly melt. | Ağzıma bir parça çikolata atıp yavaş yavaş eritirim. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Then you can enjoy it for a long time. | Tadı ağzında uzun süre kalır böyle. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
You're so quiet. I like that. | Çok sessizsin. Bu halin hoşuma gidiyor. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
Quiet? | Sessiz miyim? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
During the war, I used to think... | Savaştayken şöyle düşünürdüm: | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...if I come through this, then I'll do something special... | Bunun üstesinden gelebilirsem benzersiz bir şey yapacak... | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
...and I won't stop until I've done it. | ...başarana dek de durmayacağım. | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 | |
But you're doing that. Think so? | Zaten başardın. Ciddi misin? | Zwischen uns die Berge-1 | 1956 |