Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1943
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| The bastard! Stop the car | Alçak herif! Arabayı durdur. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Move across | Yana kay. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Who's that behind us? One of our taxis | Arkamızdaki kim? Bizim taksilerden biri. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What insolence He doesn't realise you're with me | Bu ne saygısızlık böyle. Yanımda olduğunuzu anlamadı. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You want a monopoly service? | Tekel hizmet mi istiyorsun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How long have you worked here? Four years, sir | Burada ne kadar çalıştın? Dört yıl efendim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You'll find another place. I have cancelled your licence | Başka yer bulacaksın. İzin belgeni iptal ettim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Why is that? You know why! | Neden ki? Nedenini biliyorsun! | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You think you're doing circus stunts with your car! | Arabanla sirk numaraları yapabileceğini sanıyorsun! | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Overtaking like that! | O nasıl araba geçme öyle! | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Sir, I didn't realise you... It makes no difference | Arabada sizin olduğunuzu... Hiç fark etmez. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| In my district you don't put people's lives at risk | Benim bölgemde insanların hayatını tehlikeye atamazsın. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Sir, just this once... | Efendim, bu seferlik... | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Shut up. I won't hear another word | Kes sesini. Bir kelime daha etme. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I admit I was wrong, sir. My job... | Hatalı olduğumu kabul ediyorum. İşim... | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Don't hit her Why not? She messed up my job | Dur, atma. Nedenmiş? İşimin içine etti. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| It's your fault, too My fault? What did I do? | Sen de kabahatlisin. Ben mi? Ne yaptım ki? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Couldn't you see who was in the car? Are you blind? | Arabada kimin olduğunu göremedin mi? Kör müsün? 1 | Abhijaan-1 | 1962 | |
| How could I? Even you... | Nerden bilebilirdim? Sen bile... | Abhijaan-1 | 1962 | |
| They never let you stand on your feet | Kendi ayaklarının üzerinde durmana asla müsaade etmezler. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| And if you do, they knock you down, break your legs | Dursan da devirip bacaklarını kırarlar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Stop your service, take away your permit 1 | İşini durdurur, izin belgeni alırlar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| They've taken away the permit? | İzin belgeni mi aldılar? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| For a moment I felt like falling at his feet... | Bir an için ayaklarına kapanmak istedim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| ...but my heart stopped me | Ama yüreğim bana engel oldu. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What stopped you? | Ne engel oldu sana? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Blood. The blood flowing in my veins | Kan. Damarlarımda dolaşan kan. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I am of the warrior caste. Narsingh, falling at his feet | Savaşçı sınıfına mensubum ben. Narsingh, onun ayağına kapanır mıyım? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Here, start up | Al bakalım, çalıştır. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Let's go home to Giribraja | Giribraja'ya, evimize gidelim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Are you asleep, Rama? No, Singhji | Uyuyor musun Rama? Yok Singhji. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| There isn't a worse job in the world than being a driver, is there? | Şu alemde şoförlük kadar berbat bir iş yoktur, değil mi? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| No, Singhji | Yoktur Singhji. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Are you going to Shyamnagar? No. Why? | Shyamnagar'a mı gidiyorsunuz? Hayır. Neden sordun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'd be so grateful if you could take me | Beni götürebilseniz minnettar olurdum size. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| This isn't a taxi | Taksi değil bu. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'm asking for your help | Sizden yardım istiyorum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The stupid driver overturned the cart, our luggage... | Aptal herif arabayı devirdi, bavullarımız... | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I said this isn't a taxi, it's a private car | Taksi değil dedim ya. Özel araç bu. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll make it worth your while What do you mean? | Emeğinin karşılığını veririm. Ne demek istiyorsun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Twenty rupees | Yirmi rupi. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Twenty five | Yirmi beş. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Twenty five Agreed | Yirmi beş. Anlaştık. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You idiot! I'll break your bones! | Seni salak! Kemiklerini kıracağım senin! | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Gulabi! | Gulabi! | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Is she going as well? | O da mı geliyor? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Yes. No one else, just her | Evet. Başka kimse yok, sadece o. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Rama, leave the luggage. Let's go. | Rama, bırak bavulları. Gidelim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| But why? She's my new maid | Neden ama? O yeni hizmetçim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| It will cost you double | İki misline patlar sana. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll pay. By the grace of God, Sukhanram is not short of money | Öderim. Allah'ın izniyle. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Half in advance Of course. And five extra | Yarısını peşin alırım. Elbette. Beş de fazladan. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Hold this | Tut şunu. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Driver, how much does your car cost? | Şoför kardeşim, bu arabanın ederi nedir? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Ten thousand | On bin. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Singhji, look to your right. Those are the rocks of Shyamnagar | Singhji, sağına bak. Bunlar Shyamnagar'ın kayaları. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Watchman! Hariya! | Bekçi! Hariya! | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Open the gate | Kapıyı aç kapıyı. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| That's enough | Yeter tamam. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Take the luggage, Hariya | Bavulları alsana Hariya. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What about my money? Messing up my plans | Param ne olacak? Planlarımın içine ettin zaten. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll give you your money. Come in for five minutes | Paranı vereceğim. Beş dakikalığına içeri girin. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Have a drink What sort of drink? | Bir şeyler için. Ne çeşit içki? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You did me a big favour. Now come inside | Bana büyük iyilik ettin. İçeri gelin haydi. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Take her inside | Kadını içeri al. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I won't give you twenty. I'll give you... | Sana yirmi vermeyeceğim. İşte sana... | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Here. Fifty | Elli. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Sit down | Otursana. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Are you returning to Giribraja to start work? | Giribraja'ya bir işe başlamak için mi dönüyorsun? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Yes, maybe | Evet, olabilir. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I could help you start a taxi service from Shyamnagar to Panchmati | Shyamnagar ile Panchmati arasında taksicilik yapmana yardım edebilirim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| There's no taxi service here | Burada taksicilik yapan yok. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Why would you make it easy for me? | Neden bana kolaylık sağlayasın ki? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I have a business. Deliveries, tobacco and stuff | Ben ticaret ile uğraşıyorum. Tütün ve diğer şeylerin teslimatı. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| A car will come in handy for me | Bir otomobil işime yarar. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You saw what happens with an ox cart | Öküz arabasının başına geleni gördün. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| That's why I suggest you stay here | Bu yüzden burada kalmanı teklif ediyorum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll arrange a place for you | Sana bir yer ayarlarım. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| And if your car needs any repairs, I'll pay for that, too | Arabanın tamire ihtiyacı varsa onun parasını da öderim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Get a permit and start a taxi service | İzin belgeni alıp taksiciliğe başla. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Once you start making some money, you can repay my loan bit by bit | Biraz para kazanmaya başlayınca, borcunu azar azar ödersin. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| When you're up and running, you can deliver some goods for me | Sorunsuz bir şekilde çalışmaya başlayınca bazı mallarımı dağıtabilirsin. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Simple as that. No inconvenience, no problem, nothing | Bu kadar basit. Sıkıntısız, sorunsuz, tertemiz iş. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Would you like it? | Beğendin mi? Çakmağı diyorum. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Take it | Sende kalsın. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| You don't have to answer right away. Take your time, think it over | Hemen cevap vermek zorunda değilsin. Acele etme, bir düşün. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Stay here today and look around, see what the roads are like | Bugün burada kalıp etrafa bak, yolların durumunu gör. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| See how many other cars there are | Başka kaç araba olduğuna bak. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Make a few trial trips to Panchmati | Panchmati'ye birkaç deneme seferi yap. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Then come back and tell me your decision in the evening | Akşam da gelip bana kararını söyle. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| But I can tell you, this is a nice place | Ama sana şunu söyleyebilirim, burası güzel bir yerdir. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| The water's good, you'll have a good appetite, you'll get strong | Suyu iyidir, iştahın açılır, güçlenirsin. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Well, Singhji? | Ne diyorsun Singhji? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| I'll think it over | Düşüneceğim. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Have a drink before you go | Gitmeden bir içki al. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Look at that | Şuna bak. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Who does he think he is? Wouldn't you show off such a car? | Kendini ne sanıyorsa? Öyle bir araban olsa hava atmaz mıydın? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| What's so special about it? | Onu bu kadar özel kılan ne ki? | Abhijaan-1 | 1962 | |
| Even a dead elephant is worth a fortune | Ölü bir fil bile servet değerindedir. | Abhijaan-1 | 1962 | |
| It's not just the car, but the look | Sade araba değil, görünüş de var. | Abhijaan-1 | 1962 |