Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1998
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| you know, to try and stop me being weird. | Garip davranmamı durdurmaya çalışmaları için. Olan oldu artık. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'd really just prefer to be myself. | Yalnızca kendim olmayı tercih ederim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, no. Oh, God. | Hayır olamaz. Aman Tanrım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| She's gonna uke. | Ukulele çalacak. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Fiona. Fiona. | Fiona. Fiona. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ And the seasons ♪ | Mevsimler, gelip geçer. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ And the painted ponies go up and down ♪ | Boyalı tahta atlar döner durur etrafında. Bir aşağı bir yukarı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ We're captive on a carousel ♪ | Bizse zamanın atlı karıncasında. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ Of time ♪ | Esir olmuşuz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, God, is he going for his car keys? | Tanrım, arabasının anahtarlarını mı çıkarıyor? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, I can't look, but I also... | Evet, buna bakamayacağım ama yine de bakmadan edemiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ And go round and round and round ♪ | Dön, dön, dönüp dur etrafında. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ In the circle game ♪ | Bu dönmece oyununda. | About a Boy-5 | 2014 | |
| ♪ We're captive on a carousel of time ♪ | Bizse zamanın atlı karıncasında esir olmuşuz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That is so romantic. Weird. | Çok romantik. Tuhaf. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? Nothing. | Ne? Yok bir şey. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I love this song. It's like... | Bu şarkıyı seviyorum. O kadar güzel ki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So did you have fun at Andy and Laurie's? | Andy ve Laurie'lerde eğlendin mi? Evet, zevkliydi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, a little bit exhausting | Batan gemiyi yüzdürmek biraz yorucu tabii. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know how I always wish for a bigger family? | Sürekli büyük bir aile istediğimi biliyorsun, değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah. I'm done with that. | Evet. Artık istemiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I think you and me is perfect, | Sanırım sen ve ben gayet mükemmeliz. Birbirimize yeteriz yani. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Who's that? | Kim o? Hiç kimse. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What was that? | Bu da neydi? Ev kedisiydi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I can't do this. No, no, no, no, Dakota! | Bunu yapamam. Hayır, hayır, Dakota! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Dakota, please! Please! | Dakota, lütfen! Rica ediyorum! | About a Boy-5 | 2014 | |
| The house cat went back inside. | Ev kedisi de tekrar içeri girdi zaten. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Merry Christmas Eve, Will. What are you doing? | Noel arifen kutlu olsun, Will. Ne yapıyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You can't throw these cards away. | Kartları öylece tutup fırlatamazsın. İnsanlar bunları yazmak için zaman harcıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, there's Jasmine, Jade, Robert Freeman. | Baksana. Jasmine var, Jade var, Robert Freeman var. Kardeşin mi var senin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's my father. Put that back in the trash. | Babam o. Onları geri koy çöp kutusuna. Marcus, çabuk çöpe at onları! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Who has nice penmanship? | Kimin el yazısı güzelmiş? Will, babasından Noel kartı almış. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, isn't that nice. | Çok tatlı değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, is that why your house isn't decorated, | Bu yüzden mi evini süslemedin? Noel'i babanla mı geçireceksin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, I don't celebrate Christmas. | Hayır, Noel'i kutlamayacağım. 1 | About a Boy-5 | 2014 | |
| What? How could you not celebrate | Ne? Noel'i nasıl kutlamazsın ya? Gelmiş geçmiş en iyi tatil be. Aynen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay, the day after Thanksgiving, | Şükran Günü'nden sonra... | About a Boy-5 | 2014 | |
| every radio station, mall, and restaurant in America | ...Amerika'daki bütün radyolar ve AVM'ler harıl harıl "Kaçak Kızak"ı çalmaya başlıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I can't leave my house without hearing that song. | Bu şarkıyı duyduğum sürece şuradan şuraya gitmem. | About a Boy-5 | 2014 | |
| An awesome song, an even more awesome songwriter. | Muazzam bir şarkı ve ondan daha muazzam bir söz yazarı. Meseleyi çözemedim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| The issue is, Marcus, I despise that song | Mesele, Marcuscuğum, bu şarkıdan binlerce güneşin kızgın gazabı kadar nefret ediyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And, for some reason, I just don't feel like celebrating | Her nedense kırmızı elbise giymiş şişman bir hayali adamı kutlamak hiç içimden gelmiyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Imaginary? Santa's imaginary? | Hayali mi? Noel Baba hayali mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| No! Marcus still believes | Hayır! Marcus hâlâ Noel Baba'ya mı inanıyor? Aynen öyle! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Now look, when he says imaginary, | Bak şimdi. "Hayali" derken uydurulmuş demek istemiyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you? | Değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's not the definition of imaginary. | "Hayali"nin kelime anlamı bu değil ama. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ah, let's do more decorating at home because it's very | Hadi evimizi biraz daha dekore edelim çünkü burası epey depresif oldu. Yürü bakalım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Off you... | Yürü... Katletmek istediğiniz başka hayaller de var mı Bay Cimri? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, bring him back in here, I'll take care of unicorns | Aynen, geri getir de tek boynuzlu atlarla Milli Vanilli'nin de icabına bakayım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Don't you dare. | Hele bir dene! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, this website always has the most heart felt cards. | Evet, bu sitede her zaman en içten kartlar oluyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Man, snowflakes look much lighter than they are. | Kar taneleri normaldekinden daha parlak gözüküyor. Işıl ışıl. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We need to settle this thing, Will. | Bir karar vermeliyiz Will. Niye karar veriyorum? Şarkıyı ben yazdım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Stalker Stacey did not write the song. | Sapık Stacey yazmadı ki şarkıyı. Paramı almaya çalışıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I've been talking to her lawyers all week and I finally | Bütün hafta boyunca avukatlarıyla görüştüm. Sonunda şartları kabul etmelerini sağladım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You only have to give her a tiny percentage of your royalties. | Çeklerinin küçük bir yüzdesini ona vermen gerekiyor sadece. Ucundan azıcık tatsın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Just let her get her beak wet, Will. | Bırak gagası ıslansın biraz Will. Unut gitsin avukat. Karar falan almıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will, you do not want this to go to trial. | Will, bunun mahkemeye taşınmasını istemezsin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| There's no telling what a jury of your peers will decide. | Aynı özelliklere sahip olan jürinin ne karar vereceğini tahmin bile edemezsin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I mean, aren't there more important things in life | Yani şu hayatta paradan daha mühim şeyler yok mu? Noel'i kutluyoruz Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm not giving her a penny, okay? | Tek kuruş bile vermem. Tamam mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, unless you've got hard evidence, | O zaman sağlam bir kanıt göstermediğin sürece evine kadar alacak. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Evidence. Evidence, evidence, evidence. | Kanıt... Kanıt, kanıt, kanıt... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Evidence. | Kanıt... Kanıt! | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am gonna give you some evidence, counselor. | Vereceğim bazı kanıtlar var Avukat Hanım. Bu işe sonuna kadar devam edeceğiz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We are gonna fight the good fight, for justice, together. | Adalet uğruna ölümüne savaşacağız birlikte. Ne kadar süreceği ise hiç fark etmez. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mr. Smith goes to Washington? | Bay Smith mi Washington'a gidiyor? Yok, yok, yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will Freeman is going to Washington. | Will Freeman Washington'a gidiyor! | About a Boy-5 | 2014 | |
| All right. Why don't you just sign | Yeter ya. Sadece evrakları imzalasan olmaz mı mankafa? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You got it! | Al bakalım! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay. | Pekâlâ. Şaka sana patladı Will çünkü yanımda kaset getirdim! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, the joke's on you, Will, | Bu parti bünyemi tertemiz yapacak. Beni eski klasik Will'e dönüştürecek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Will, I figured out why you don't like Christmas. | Noel'i niye sevmediğini anladım. Noel'i sevmemenin sebebi Kaçak Kızak'ı sevmemen. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And you don't like runaway sleigh, | Kaçak Kızak'ı duymaktan sıkıldın çünkü aynı versiyonunu duymaktan gına geldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But here, check this out. | Bak, iyi dinle. Bugün Pis Köpek'e ait yeni bir versiyon yayımlandı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Nasty dog. | Pis Köpek. Aynen öyle. Pis Köpek... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Huh? Pretty good, huh, pal? | Çok güzel değil mi? Senin şarkına cover yapmış. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, long story short, me, Laurie and the kids, | Uzun lafın kısası ben, Laurie ve çocuklar hep birlikte Fiona'nın partisine geliyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And I know you don't like celebrating Christmas with us, | Noel kutlamaktan nefret ettiğini bilsem de... | About a Boy-5 | 2014 | |
| no matter how many times I get emotional when I ask, | ...her ne kadar ne zaman sorarsam sorayım duygusallaşsam da... | About a Boy-5 | 2014 | |
| but, we're gonna be so close, you can come by, | ...dibinde olacağız. Uğrarsın belki. Hep birlikte kutlarız Noel'i. | About a Boy-5 | 2014 | |
| How's that sound? | Nasıl ama? En az bu şarkı kadar güzel. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That means he's coming! | Demek ki geliyor yani. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Right. Don't start, I'm leaving. | Pekâlâ. Başlama, çıkıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| First of all, rude. | İlk olarak çok kabasın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Second of all, I need you to watch Marcus | İkincisi ise Marcus'a göz kulak olman lazım ki... | About a Boy-5 | 2014 | |
| so I can go fix the damage you caused when you said | ...Noel'in gerçek olmadığını söyleyerek yarattığın hasarı ortadan kaldırayım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, I can't, and how am I supposed to know | Hayır, olmaz. Ayrıca, Marcus'un 12 yaşında olup da... | About a Boy-5 | 2014 | |
| that Marcus would be the only 12 year old in America | ...hâlâ Noel Baba'ya inanan bir Amerikan olduğunu nereden bileyim? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, that's right, he was raised by Dr. strangemom. | Ay doğru ya! Doktor Garip Anne tarafından büyütülmüştü. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We have been, essentially, nomadic in our lives, Will, | Özünde bedeviyetle yaşadığımız bir hayatımız oldu Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| but the one constant that I have maintained | Ama bu zamana kadar koruduğum tek bir şey var ki, o da harika bir Noel. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Therefore, you have to watch Marcus. | Bu yüzden Marcus'a göz kulak olmak zorundasın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, why don't you ask good old Saint Nick to watch him? | Niye gidip de güzelim Noel Baba'ya sormuyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm sure you still believe in him, right? | Kesin sen de inanıyorsundur, değil mi? Evet, inanıyorum zaten. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Of course you do. | Tabii canım. Daha doğrusu onun ruhuna inanıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And by the way, I can't believe you don't? | Bu arada senin inanmamana inanamıyorum asıl. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You wrote a song that has instilled joy | Milyonlarca insana bu zevki aşılayan bir şarkı yazdın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh, it was a writing gig that hit big, | Büyük işler başaran kısa süreliğine bir işti. Benim için hiçbir anlamı yok. | About a Boy-5 | 2014 |