Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 2000
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| But if you do have them, I need them. | Lâkin onları alan sensen o şarkı sözlerine ihtiyacım var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Are you gonna come in? | İçeri girecek misin? Gireyim bari. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm walking into Will's childhood home. | Will'in çocukluğunu geçirdiği eve gireceğim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, I'm gonna journal about this so hard. | Günlüğümde bu haşin konuya da yer vereceğim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Ooh, it smells like toast. | Tost gibi kokuyor ama daha çok bir bomba gibi duruyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm turbo charging this baby so Marcus can have | Bu yavruya yüksek dozda enerji yüklüyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| a very white Christmas. | Böylece Marcus bembeyaz bir Noel geçirebilir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, how confident are you, Andy? | Ne kadar da kendinden eminsin, Andy? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, shooting for quadruple output, | Dört katına kadar da zorlarım ama iki katına da "hayır" demem yani. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Great. Now who's that? | Harika. Peki bu kim? Will'in yanındaki şu herif kim? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus keeps texting me pictures. | Marcus resimleri bana mesaj atıp duruyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's Will's dad. | Will'in babası o. Ne kadar da sevimli. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Not lovely. Explosive, actually. | Sevimli falan değil. Aslında adamı çileden çıkartan cinsten. | About a Boy-5 | 2014 | |
| One eggnog. Okay, thanks. | Yumurtalı kokteyl. Tamam, sağ olasın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Uh, there's liquor in that. | İçinde likör var. Ziyanı yok, likör içmeye bayılır. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, what do ya say, you wanna sit down at the piano | Bak ne diyeceğim, piyanonun başına geçip... | About a Boy-5 | 2014 | |
| and play something? Really? | ...bir şeyler çalmak ister misin? Ciddi misin? Kime çalacağım? | About a Boy-5 | 2014 | |
| These guys? I mean, they look like they're | Bu beylere mi? Bana göre, daha çok otobüs bekliyor gibiler. Şarkı sözlerim nerede? | About a Boy-5 | 2014 | |
| How is your mother? Can we skip the small talk, | Annen nasıl? Bu faslı geçebilir miyiz, lütfen? | About a Boy-5 | 2014 | |
| please? Just asking. | Sadece sordum. Berbat hâlde. İşte durumu bu, tamam mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Her stubborn husband wouldn't leave his dingy ass, | İnatçı kocası Berkeley'deki bok çukurundan kokuşmuş kıçını kaldırıp... | About a Boy-5 | 2014 | |
| hell hole in Berkeley and move to Florida with her. | ...onunla Florida'ya taşınmadı. Florida'da ne yapacaktım ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't know, be with your wife, | Bilmem. Size aldığım güzel evde eşinle vakit geçirip saat üçte akşam yemeği ye mesela. | About a Boy-5 | 2014 | |
| you couldn't stand to live in a house that I bought you | Benim satın aldığım bir evde oturmak istemedin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| because then you'd have to admit that I'd made it, my way. | Çünkü o zaman kendi yöntemimle bunu hallettiğimi kabul etmiş olacaktın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What are you talking about? | Ne zırvalıyorsun sen? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm talking about the fact that the minute I left | Sevdiğim müziğin peşinden gidip klasik müziği bıraktığım dönemdeki... | About a Boy-5 | 2014 | |
| classical music and pursued the music that I loved, | ...bir türlü kabul edemediğin gerçekten bahsediyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That's not the way it was, Will. | Öyle değildi, Will. Gerçek şu ki, yaptığın müziği hiç anlamazdım... | About a Boy-5 | 2014 | |
| but I was always fine with pursuing anything you loved. | ...ama sevdiğin bir şeyin peşinden gitmeni hep takdir etmişimdir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, it was when you sold that silly song and then you stopped. | O aptal şarkıyı sattığında sonunu hazırlamış oldun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You just up and stopped trying. | Yükselince çalışmayı bıraktın. Çalışmayı mı bıraktım? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I stopped trying 'cause I don't play weddings | Hafta sonları elli dolarına düğünlerde çalmadığım için bırakmadım mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| All right, listen Will, I don't want to fight with you, | Her neyse, dinle Will, Noel arifesinde seninle tartışmak istemiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'll tell you what, why don't we just play that brahms concerto | Bak ne diyeceğim? Neden Brahms'tan re minör konçerto çalmıyoruz? Her zaman olduğu gibi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We're leaving. Where are my lyrics? | Birazdan gideceğiz. Şarkı sözlerim nerede? Şarkı sözlerin bende değil, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't have your lyrics, Will. | Mesela erişteli çorba çok iyi. Luc Lac da Vietnam'dan mercimek bifteği... | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're gonna have to call your mother. | Anneni araman gerekecek. Peki. Marcus, hadi gidiyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Say goodbye to your friends. | Arkadaşlarına "hoşça kal" de. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Would it have hurt you so much to just say, | "Yaptığın hit şarkıyla şu Noel gününde bir sürü insanı sevindirdin Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| "you wrote a hit song, Will, and you made a lot of people happy | Seninle gurur duyuyorum. " deseydin... | About a Boy-5 | 2014 | |
| at Christmas, and I'm proud of you"? | ...ne kaybederdin ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Would it have killed you? | Bunu söylemek seni öldürür müydü? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Come on, Marcus, your mom's expecting us. | Gidelim Marcus, annen bizi merak etmiştir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, I think I finally understand. | Sonunda anladım galiba. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You hate Christmas because you hate runaway sleigh, | Noel'den hoşlanmıyorsun çünkü Kaçak Kızak'tan nefret ediyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and you hate runaway sleigh because it ruined | Kaçak Kızak'tan nefret ediyorsun çünkü babanla arandaki ilişkiyi mahvetti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Come on, Marcus, let's get out of here. | Hadi Marcus, gidelim artık buradan. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, it's funny. | Keyifli olduğunun sen de farkındasın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I used to think, you know, "why does dad love penguins | Biliyor musun, neden babamın penguenlerini benden daha çok sevdiğini... | About a Boy-5 | 2014 | |
| "more than he loves me? | ...neden baba gibi bir baba olamadığını düşünüp dururdum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, hang around the house, watch TV, | Evde vakit geçirmesini, televizyon izlemesini, aynı kıtada olmasını düşündüm. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But the problem is, you can't pick your dad. | Ama sorun şu ki babanı seçemezsin. İşin güzel tarafı ise arkadaşlarını seçebilirsin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And I'm really glad you picked me. | Beni seçtiğine çok sevindim. Tam bir bilgesin Marcus. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Thanks, Will. | Lafı mı olur Will. Tamam. Dur, çok acıtıyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You know, sometimes it helps me to howl. | Çoğu zaman ulumak iyi geliyor. Nasıl yani? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, my mom taught me that, when I'm upset about things, | Herhangi bir şeye üzüldüğümde, böyle ağır gelen bir şeylere... | About a Boy-5 | 2014 | |
| you know, big things, it's healthy to howl. | ...annem, ulumanın sağlığa iyi geldiğini öğretmişti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, I'm not sure that's a universally recognized wisdom. | Evet de bunun herkesçe kabul gören bir bilgelik olduğunu sanmıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus... | Marcus... Şey, Marcus, insan içindeyiz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus, you gotta stop, I'm not gonna howl with... | Marcus, dursan iyi olacak, seninle ulumayacağım... | About a Boy-5 | 2014 | |
| I just got a text from Marcus, they'll be here in a minute. | Marcus bana mesaj atmış, birkaç dakikaya burada olurlar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You guys ready for a white Christmas? | Bembeyaz bir Noel'e hazır mısınız millet? Evet. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I said, are you ready for a white Christmas? | "Bembeyaz bir Noel'e hazır mısınız" dedim? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Dad's hanging off the roof! | Babam çatıda asılı kaldı! Aman... Seni beceriksiz gerzek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am not gonna raise four children by myself. | Dört çocuğu tek başıma büyütemem. Andy! Andy! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, quick... let's... just... | Çabuk ol, hadi... Tutun şuna. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, my God. | Aman Tanrım. Bir şeyin yok, Andy. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am so sorry, Fiona. | Çok üzgünüm, Fiona. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, no, it's all right. I mean, you're not dead. | Üzülme, hiç sorun değil. Ölmedin ya. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Plan a was a disaster, but we'll get a plan b. | Plan A felaketle sonuçlandığına göre biz de plan B'ye geçeriz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't have a plan b. | Bir B planım yok ama biliyorsun ki Noel'deyiz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I almost died. That's what you get for | Az kalsın ölüyordum. Gösteriş yapmaya çalıştığın için bunu hak ediyorsun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Go, go, go. | Yürü, yürü, yürü. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Good boy. | Aferin oğluma. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, it's so beautiful. | Vay canına, ne kadar güzel. Gelmişsiniz! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Look, I wanted to give you a white Christmas. | Sana bembeyaz bir Noel sunmak istedim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I wanted you to remember there's magic in Christmas, | Will ne derse desin Noel'in bir büyüsü olduğunu sana anımsatmayı istedim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| After seeing Will and his dad tonight, | Will'in bu gece babasıyla görüşmesinden sonra... | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't need Santa, or snow machines, or fancy lights, | ...Noel Baba'ya ya da kar makinesine ya da yanar dönerli ışıklara gerek duymuyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| all I need is you, mom. | Bana sadece sen lazımsın anne. Benim Noel'im sensin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I don't suppose you'd like to stay for some eggnog, would you? | Yumurtalı kokteyl için kalmak isteyeceğini sanmıyorum, öyle değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Actually, Fiona, I would love to stay for some eggnog. | Aslında yumurtalı kokteyl hatrına kalmak isterim Fiona. | About a Boy-5 | 2014 | |
| And if it's okay with you, I'd love to stay and celebrate | Senin için de sorun olmazsa Noel kutlamasına da kalmak isterim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, we'd love to have you. | Eşlik etmeni isteriz. Teşekkürler. Duyuyor musunuz, çocuklar? | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's a Christmas miracle, Uncle Will's gonna spend Christmas | Noel mucizesi aşkına, Will amcanız Noel'i bizimle geçirecekmiş. | About a Boy-5 | 2014 | |
| God bless us, every friggin' one. | Tanrı bizi her musibetten korusun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| In fact, could you draw up the papers, I wanna sign | Aslında, kontratı hazırlayabilirsen imzalayıp şu saçma sapan davaya... | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's too late, dummy, stalker Stacey withdrew the offer. | Artık çok geç budala, Sapık Stacey teklifi geri çekti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That sucks. Okay, wow. | Bu hiç hoş olmadı. İyi be, vay canına. | About a Boy-5 | 2014 | |
| All right, well, who cares, you know? | Pekâlâ, kimin umurunda ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| We're here. We could've all spent Christmas | İşte buradayız. Noel'i kendi başımıza geçirebilirdik... | About a Boy-5 | 2014 | |
| on our own, but we have chosen each other. | ...ama bir şekilde bir araya geldik. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I think that's cause for celebration. | Sanırım kutlama yapalım diye. Pekâlâ, getirin elleri bakalım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm not sure this is a Christmas thing, | Bunun Noel'e ait olduğundan emin değilim. Daha çok sporda yapılan bir şey gibi ama... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Wait, that's Runaway Sleigh. | Durun biraz, bu Kaçak Kızak. Tanrım, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yes, quadruple output! | İşte budur, dört misli kar taneleri! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, I'm really glad we did this. | Buluşmamıza çok sevindim. Evet, kesinlikle mükemmeldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I love Mother Courage. I think it's a great play. | "Cesaret Ana ve Çocukları"na bayılıyorum. Harika bir oyundu. Aynen, bence de. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Mm, um, Marcus is at a friend's house tonight, yeah? | Marcus bugün arkadaşlarında kalıyor değil mi? İçeri girmemi ister misin? | About a Boy-5 | 2014 |