Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3402
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Oh, stupid nav guide. | Aptal Nav guide. | Alphas-2 | 2011 | |
| What's wrong? She's turned it off. | Ne oldu? Kapattı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Who? Nelson. | Kim? Nelson. | Alphas-2 | 2011 | |
| Their car just sped off. | Arabaları hızlandı. | Alphas-2 | 2011 | |
| We tried to keep up but lost them. | Yakalamaya çalıştık ama onları kaybettik. | Alphas-2 | 2011 | |
| What about you, Overwatch? | Peki ya sen gözlemci? | Alphas-2 | 2011 | |
| Uh, negative. I don't have a visual. | Olumsuz. Görsel temas sağlanamıyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| What the hell just happened? What's going on? | Az önce ne oldu? Neler oluyor? | Alphas-2 | 2011 | |
| Good news. It's almost over. | İyi haber. Neredeyse bitti. | Alphas-2 | 2011 | |
| We're a mile and a half away. We gotta find her. | 2.5 kilometre uzaktayız. Onu bulmamız gerek. | Alphas-2 | 2011 | |
| There's no street cams. | Hiç sokak kamerası yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| Okay, look. Here's Persky's number. | Tamam, bak. Bu Persky'nin numarası. | Alphas-2 | 2011 | |
| See if you can ping it. | Bak bakalım takip edebilecek misin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Okay, yeah. Turn | Tamam, evet. | Alphas-2 | 2011 | |
| turn right. | Sağa dön. | Alphas-2 | 2011 | |
| Nice moves. | Güzel sürüş. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's all in the reflexes. | Refleksler sağ olsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| Uh, Sara? | Sara? | Alphas-2 | 2011 | |
| Agent Harken. | Ajan Harken. | Alphas-2 | 2011 | |
| My, uh, my car broke down. | Arabam bozuldu da. | Alphas-2 | 2011 | |
| Tell us where we can find Lisa Collier. | Lisa Collier'ı nerede bulacağımızı söyle. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's Sara. Let me in. | Ben Sara. Aç. | Alphas-2 | 2011 | |
| Where the hell you been? | Nerelerde kaldın? | Alphas-2 | 2011 | |
| You were supposed to call. | Araman gerekiyordu. | Alphas-2 | 2011 | |
| Plans have changed. We have to move the girl. | Planlar değişti. Kızı başka yere taşımamız gerekli. | Alphas-2 | 2011 | |
| Again? Why? | Yine mi? Neden? | Alphas-2 | 2011 | |
| No, you know what? I'm done. | Hayır. Artık yeter. | Alphas-2 | 2011 | |
| No one's going anywhere 'til I get my money. | Ben paramı alana dek kimse bir yere gitmiyor. | Alphas-2 | 2011 | |
| The money? | Para mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| What happened to the money? | Paraya ne oldu? | Alphas-2 | 2011 | |
| Just in case. | Geçti. | Alphas-2 | 2011 | |
| D.C.I.S. | SBSTS. | Alphas-2 | 2011 | |
| You don't have to be scared anymore. | Artık korkmana gerek yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| Don't cry. | Ağlama, tamam mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| Those aren't we need proper handcuffs, Bill. | Onlar gerçek Daha düzgün kelepçeler gerek Bill. | Alphas-2 | 2011 | |
| There you go. How 'bout that, huh? | Al bakalım. Bu nasıl? | Alphas-2 | 2011 | |
| No, those are for groceries. | Hayır, bunlar manavlıklar için. | Alphas-2 | 2011 | |
| Gary, just go. | Gary, gidelim. | Alphas-2 | 2011 | |
| You're in good hands now. | Artık emin ellerdesin. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'll be right back. | Hemen geleceğim. | Alphas-2 | 2011 | |
| Gentlemen, I can't thank you two enough. | Beyler, ikinize ne kadar teşekkür etsem az. | Alphas-2 | 2011 | |
| Why are we still here? | Hem dikkat eder hem korurum. Niye hâlâ buradayız? | Alphas-2 | 2011 | |
| What my partner means is, uh, you're welcome. | Ortağımın demek istediği; rica ederiz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Gary, why don't you wait for me at the van, please? | Gary, beni arabada bekleyebilir misin lütfen? | Alphas-2 | 2011 | |
| No, I'm your partner. | Hayır, ben senin ortağınım. | Alphas-2 | 2011 | |
| We can't... | Bana... | Alphas-2 | 2011 | |
| He's a very gifted young man. | Çok yetenekli bir genç adam. | Alphas-2 | 2011 | |
| Oh, you don't know the half of it. | Daha yarısını bile bilmiyorsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| Your associate Dr. Rosen tells me you were having trouble | İş arkadaşınız Dr. Rosen FBI'a geri dönme konusunda... | Alphas-2 | 2011 | |
| getting back into the FBI? | ...sorunlar yaşadığınızı söyledi. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'd be happy to make a call. | Bir telefon açmaktan mutlu olurum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Good work, Agent Harken. | İyi iş Ajan Harken. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, congratulations. | Evet, tebrikler. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'll live. | Ölmeyeceğim. | Alphas-2 | 2011 | |
| No, I mean, we never had a chance to talk | Hayır onu demedim. Bizim şu olaydan sonra... | Alphas-2 | 2011 | |
| about our incident. | ...hiç konuşma fırsatımız olmadı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Look, you don't have to rub it in, okay? | Başımıza kakmana gerek yok, tamam mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| Why don't you guys take the collar on this? | Bu işteki övgüyü siz alın. | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't get it. I thought you wanted back in. | Anlamıyorum. Geriye dönmek istediğini sanıyordum. | Alphas-2 | 2011 | |
| So did I. | Ben de öyle. | Alphas-2 | 2011 | |
| I told 'em. | Onlara söyledim. | Alphas-2 | 2011 | |
| You told them what? | Neyi söyledin? | Alphas-2 | 2011 | |
| Come on, you know. | Yapma, biliyorsun işte. | Alphas-2 | 2011 | |
| So why don't you just say it? | Neden söylemiyorsun? | Alphas-2 | 2011 | |
| Go ahead, come on. I wanna hear you. | Hadi, söyle. Duymak istiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| What, Bill? | Neyi Bill? | Alphas-2 | 2011 | |
| Bill, uh, well, you know, | Bill, bilirsin... | Alphas-2 | 2011 | |
| given the choice, uh, you've decided to stay, | ...seçme şansın olmasına rağmen kalmaya karar verdin... | Alphas-2 | 2011 | |
| and, uh, blah, blah, blah, blah, blah, | ...vesaire vesaire vesaire... | Alphas-2 | 2011 | |
| science and | ...bilim falan. | Alphas-2 | 2011 | |
| Well, that sounds like me, | Benim diyeceğim bir şey gibi duruyor... | Alphas-2 | 2011 | |
| minus the blah, blah, blah. | ...vesaire kısmı hariç. | Alphas-2 | 2011 | |
| But, uh, you know, Bill, | Ama Bill... | Alphas-2 | 2011 | |
| I can gloat in private. | İçimden böbürlenirim. | Alphas-2 | 2011 | |
| Oh, sorry I didn't come home last night. | Dün gece eve gelmediğim için özür dilerim. | Alphas-2 | 2011 | |
| I thought D.C.I.S. was supposed to have better hours. | SBSTS'nin iş saatlerinin daha iyi olacağını sanıyordum. | Alphas-2 | 2011 | |
| FBI let me go. | FBI beni işten çıkardı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Disciplinary committee ruled against me, so. | Disiplin komitesi benim aleyhime karar verdi. | Alphas-2 | 2011 | |
| I thought the director said it looked good. | Müdürün sorun olmayacağını söylediğini sanıyordum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Guess he was wrong. | Yanılmış. | Alphas-2 | 2011 | |
| Did you know? Why didn't you tell me, Bill? | Biliyor muydun? Neden bana söylemedin Bill? | Alphas-2 | 2011 | |
| I I didn't | Çünkü... | Alphas-2 | 2011 | |
| I didn't want you to be disappointed, so. | ...seni hayal kırıklığına uğratmak istemedim. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, that face right there. | Evet, işte o ifade. | Alphas-2 | 2011 | |
| What face? The disappointed face. | Ne ifadesi? Hayal kırıklığı ifadesi. | Alphas-2 | 2011 | |
| This is not a disappointed face, Bill. | Bu hayal kırıklığı ifadesi değil Bill. | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't I don't care where you work. | Nerede çalıştığın umrumda değil. | Alphas-2 | 2011 | |
| D.C.I.S., FBI, what difference does it make? | SBSTS, FBI, ne önemi var? | Alphas-2 | 2011 | |
| So you just want a man with a job? | O zaman sen yalnızca işi olan bir adam istiyorsun? | Alphas-2 | 2011 | |
| I want a man that's happy. Are you happy? | Ben mutlu olan bir adam istiyorum. Mutlu musun? | Alphas-2 | 2011 | |
| I am now. | Şimdi öyleyim. | Alphas-2 | 2011 | |
| Is there anything else I should know? | Başka bilmem gereken şeyler de var mı? | Alphas-2 | 2011 | |
| No, I think that's enough for one night. | Hayır, sanırım bir günlük bu kadarı yeterli. | Alphas-2 | 2011 | |
| Well, I took your advice. | Tavsiyene uydun. | Alphas-2 | 2011 | |
| Turns out it had nothing to do with Tim's suicide. | Tim'in intiharıyla hiçbir alakam olmadığı ortaya çıktı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Kellerman was looking into some financial scam Tim pulled, | Kellerman, Tim'i intihara sürükleyebilecek maddi zorluklara bakıyormuş... | Alphas-2 | 2011 | |
| and I told him I didn't know anything, | ...ben de hiçbir şey bilmediğimi söyledim. | Alphas-2 | 2011 | |
| which was true. | Ki bu da doğru. | Alphas-2 | 2011 | |
| All that worrying over nothing. | Boş yere endişelenmişsin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, nothing. | Evet, boş yere. | Alphas-2 | 2011 |