Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3431
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| We don't know what they're planning or where, | Ne planladıklarını bilmiyoruz. | Alphas-2 | 2011 | |
| but we have a timeline now, so we are on the clock. | Elimizde zaman çizelgesi var. Yani iş üstündeyiz. | Alphas-2 | 2011 | |
| Kathy, I don't think you understand. | Kathy, anladığını sanmıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| The young woman in my office | Büromdaki genç bayan... | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, I know she's your daughter. | Evet, biliyorum. Kızın. | Alphas-2 | 2011 | |
| That's why I'm not questioning why you killed our best lead. | Bu yüzden tek ipucumuzu neden öldürdüğünü sorgulamıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| But you did. | Ki öldürdün. | Alphas-2 | 2011 | |
| And now I need you to set aside your family business | Şu anda ailevi mevzuları bir kenara bırakmanı istiyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Red Flag wanted something from my daughter, | Kızıl Bayrak kızımdan bir şey istiyordu. | Alphas-2 | 2011 | |
| so badly that they were willing to kill her for it. | O kadar istiyorlardı ki onu öldürmeye hazırdılar. | Alphas-2 | 2011 | |
| If your daughter can help us with this case, great. | Kızın yardımcı olabilecekse harika. | Alphas-2 | 2011 | |
| But if not, you're a therapist. | Olamayacaksa da sen bir terapistsin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Compartmentalize. | Bölümlere ayır. | Alphas-2 | 2011 | |
| I know you're concerned, honey. | Endişelendiğinin farkındayım, hayatım. | Alphas-2 | 2011 | |
| But I wouldn't have come to work if I wasn't feeling better. | Fakat işe gelmesem kendimi asla iyi hissedemezdim. | Alphas-2 | 2011 | |
| All right? You know that about me. | Tamam mı? Beni iyi tanıyorsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't need the | Gerek yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| Bill, I found it. I don't need the pills, babe. | Bill, buldum. Hap içmeme gerek yok, tatlım. | Alphas-2 | 2011 | |
| I'm at work. I'm busy, okay? Bill, what | İşteyim, meşgulüm. Bill, ne... | Alphas-2 | 2011 | |
| you're drinking pills. | Hap yutuyorsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| Bill, come on, I found it. You asked me to do this. | Bill, buldum işte. Ara dedin aradım. | Alphas-2 | 2011 | |
| Babe, I got to go. I'll go yes, I'll take it easy. | Tatlım, kapatmam lazım. Kapa... Tamam, kendimi zorlamam. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, you found who? | Kimi buldun? Daha bebek o. Gidecek bir yeri yok ki. | Alphas-2 | 2011 | |
| Stanton Parish he was a who. | Stanton Parish. Sorunun yanıtı. | Alphas-2 | 2011 | |
| And you were right he was on the cloud drive. | Haklıymışsın. Sunuculardaymış. | Alphas-2 | 2011 | |
| So he's a scientist who died in 1974. | 1974'te ölmüş bir bilimadamı. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, and he worked for the government, for M.K. Ultra. | Evet, M.K. Ultra'da devlet için çalışmış. | Alphas-2 | 2011 | |
| And before he died, he wrote this, Bill. | Ölmeden evvel de bunu yazmış, Bill. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's a manifesto about Alphas. | Alfalar hakkında bir manifesto. | Alphas-2 | 2011 | |
| And back then, they weren't even called Alphas. | O zaman Alfa bile demiyorlarmış. | Alphas-2 | 2011 | |
| All right, so, "Neuro dominant humanity represents | "Sinirsel baskınlık, insanoğlunun... | Alphas-2 | 2011 | |
| "the greatest potential advancement for civilization | ...iki ayağı üzerinde yürümeye başlamasından beri... | Alphas-2 | 2011 | |
| "since man first walked upright, | ....medeniyetin gördüğü en büyük potansiyel ilerlemedir." | Alphas-2 | 2011 | |
| "which is why those who fear change | "Bu sebepledir ki bizden korkanlar, kaçınılmaz... | Alphas-2 | 2011 | |
| The he was an Alpha? | O da mı alfa imiş? | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, and he was a good writer. | Evet. Hem de iyi bir yazarmış. | Alphas-2 | 2011 | |
| Anna writes stuff like this. | Anna da böyle şeyler yazar. | Alphas-2 | 2011 | |
| Stanton Parish is Red Flag's favorite dead author? | Stanton Parish, Kızıl Bayrak'ın el üstünde tutulan rahmetli yazarı mıymış? | Alphas-2 | 2011 | |
| No, invisible girl | Olamaz. Görünmez hatun, adamdan sanki her kapının anahtarıymış gibi söz etmişti. | Alphas-2 | 2011 | |
| So there's got to be more, Gary. | Yani daha fazlası olmalı, Gary. | Alphas-2 | 2011 | |
| Bill, look how much I printed. No, I know, this is a lot. | Bill, bak ne kadar çıktı aldım. Hayır yani bu da fazla. | Alphas-2 | 2011 | |
| But there's got to be more. Please keep digging. | Ama daha fazlası olmalı. Eşelemeye devam et. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, I I I don't think I like hard work. | Sıkı çalışmayı sevdiğimi sanmıyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| Dani, I need you to tell me the truth about what happened. | Dani, olanların ardındaki gerçeği anlatman lazım. | Alphas-2 | 2011 | |
| We don't have time for games. | Oyun oynayacak vaktimiz yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| Of course we don't have time for games. | Tabii ki oyun oynamaya vaktimiz yok. | Alphas-2 | 2011 | |
| We never had time for games. | Hiç olmadı ki. | Alphas-2 | 2011 | |
| There's blood tests, psych tests, | Kan tahlilleri, psikoloji analizi. | Alphas-2 | 2011 | |
| E.E.G.s, sure, but games? | Elektroensefalografi. Peki ya oyun? | Alphas-2 | 2011 | |
| Why don't you just stick some electrodes to my forehead, Dad? | Neden alnıma birkaç elektrot bağlamıyorsun, baba? | Alphas-2 | 2011 | |
| Just for old times' sake, tell me how I'm feeling. | Eski zamanların hatırına bana nasıl hissettiğimi söylesene. | Alphas-2 | 2011 | |
| That was 15 years ago So I should be over it? | 15 sene önceydi bunlar. Ne yani artık arkamda mı bırakmalıyım? | Alphas-2 | 2011 | |
| I mean, is that what you're saying? | Bunu mu demek istiyorsun? | Alphas-2 | 2011 | |
| You're in serious trouble, Danielle. | Büyük bir belaya bulaştın, Danielle. | Alphas-2 | 2011 | |
| You need to calm down, tell me what happened, | Sakin olmalı ve ne olduğunu anlatmalısın. | Alphas-2 | 2011 | |
| so I can help you. | Ki sana yardım edebileyim. | Alphas-2 | 2011 | |
| So you want to help. | Demek yardım etmek istiyorsun. | Alphas-2 | 2011 | |
| You know what Will would do when I was upset? | Üzüntülü olduğumda Will ne yapardı biliyor musun? | Alphas-2 | 2011 | |
| Bring me flowers... | Bana çiçek getirirdi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Get me whatever drug I needed, | İhtiyacım olan ilacı alırdı. | Alphas-2 | 2011 | |
| even if he had to steal it. | Çalması gerekse bile. | Alphas-2 | 2011 | |
| Then again, he loved me, so... | Üstelik beni severdi. | Alphas-2 | 2011 | |
| Well, I love you, too. | Ben de seni çok seviyorum. | Alphas-2 | 2011 | |
| You want to know what Red Flag was after? | Kızıl Bayrak'ın neyi istediğini mi öğrenmek istiyorsun? | Alphas-2 | 2011 | |
| These. | Bunu. | Alphas-2 | 2011 | |
| I took 'em from some guy at a meeting. | Görüşmedenin birinde bir adamdan aşırdım. | Alphas-2 | 2011 | |
| I thought they were rubies. | Taşları yakut sanmıştım. | Alphas-2 | 2011 | |
| But, uh, it turns out they're just glass. | Meğer cammış hepsi. | Alphas-2 | 2011 | |
| I don't like | Bana dokunul... | Alphas-2 | 2011 | |
| It's good to see you. | Seni görebildiğime sevindim. | Alphas-2 | 2011 | |
| You always say that we can't meet up. | Sürekli buluşamayacağımızı söyleyip duruyordun. | Alphas-2 | 2011 | |
| But I I wanted to see you again. | Seni görmeyi çok istiyordum. | Alphas-2 | 2011 | |
| It's good to see you. | Ben de seni gördüğüme sevindim. | Alphas-2 | 2011 | |
| It has all your sounds on there. | Sesin bunda demek. | Alphas-2 | 2011 | |
| That's very cool, Anna. | Çok fiyakalı, Anna. | Alphas-2 | 2011 | |
| I've missed our conversations. | Seninle sohbet etmeyi çok özledim. | Alphas-2 | 2011 | |
| Yeah, I've missed them, too. | Eve, ben de. | Alphas-2 | 2011 | |
| And doctor | Ayrıca doktor... | Alphas-2 | 2011 | |
| I wish you were here for another reason. | Sanırım farklı bir nedenden ötürü buradasın. | Alphas-2 | 2011 | |
| That quote you sent me, Gary... | Şu bana gönderdiğin alıntı, Gary... | Alphas-2 | 2011 | |
| "Society's acceptance is a prison disguised as a palace." | "Toplumun kabullenmişliği saray görünümlü bir hapishanedir." | Alphas-2 | 2011 | |
| Where did you find that? | Nereden buldun bunu? | Alphas-2 | 2011 | |
| It's Stanton Parish. | Stanton Parish yazmış. | Alphas-2 | 2011 | |
| Is he your favorite writer, Anna? | En sevdiğin yazar mı, Anna? | Alphas-2 | 2011 | |
| Gary, Stanton Parish is a very dangerous man. | Gary, Stanton Parish çok tehlikeli bir adam. | Alphas-2 | 2011 | |
| You shouldn't be asking questions about him. | Hakkında sorular sormamalısın. | Alphas-2 | 2011 | |
| Anna you said "is." | Anna, geniş zaman kipinde söyledin. | Alphas-2 | 2011 | |
| Stanton Parish is dead. | Stanton Parish öldü. | Alphas-2 | 2011 | |
| He died 30 years ago. | 30 sene evvel öldü. | Alphas-2 | 2011 | |
| He he's Red Flag's favorite dead author. | Kızıl Bayrak'ın el üstünde tutulan rahmetli yazarı. | Alphas-2 | 2011 | |
| You need to go now, Gary. | Artık gitmen gerek, Gary. | Alphas-2 | 2011 | |
| Anna, why why do I have to go now? | Anna, neden... Neden gitmem gerek? | Alphas-2 | 2011 | |
| I just got here. | Daha yeni geldim. | Alphas-2 | 2011 | |
| Why do I Anna, Anna, don't make me go. | Neden... Anna, Anna, beni gitmeye zorlama. | Alphas-2 | 2011 | |
| It was difficult for me to come and see you. | Buraya gelip seni görmek çok zordu. | Alphas-2 | 2011 | |
| Anna, I had to be sneaky. | Anna, sıvışmak zorunda kaldım. | Alphas-2 | 2011 | |
| Dani you did the right thing giving us the necklace. | Dani, kolyeyi vererek doğru olanı yaptın. | Alphas-2 | 2011 | |
| We should talk. | Konuşmamız lazım. | Alphas-2 | 2011 | |
| Will you sit down, please. | Oturur musun? | Alphas-2 | 2011 | |
| The past is past, okay? Okay. | Geçmiş geçmişte kaldı tamam mı? Tamam. | Alphas-2 | 2011 |