Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3808
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I was so sorry that I couldn't manage to come by after the concert. | Konserden sonra uğrayamadığım için çok üzüldüm. | Amour-1 | 2012 | |
| I was so pleased that you came. | Gelmenize çok sevindim. | Amour-1 | 2012 | |
| Come with me. | Buyurun. | Amour-1 | 2012 | |
| Yesterday my agent called me. | Dün ajansımdan aradılar. | Amour-1 | 2012 | |
| Actually I'm goning to record an album in June | Haziran ayında bir albüm kaydım olacak... | Amour-1 | 2012 | |
| and I had to pick a location, a piano. | ...ve bir stüdyo ve piyano seçmem gerekiyordu. | Amour-1 | 2012 | |
| So I flew into Paris this morning, | O yüzden, sabahtan Paris'e geldim... | Amour-1 | 2012 | |
| and once I was at my hotel, I thought, I'll just give it a try and drop in. | ...ve otelime vardıktan sonra size bir uğrayayım dedim. | Amour-1 | 2012 | |
| It's just around the corner. | Hemen köşe başında zaten. | Amour-1 | 2012 | |
| Very nice. | Çok naziksiniz. | Amour-1 | 2012 | |
| This is for your spouse. Thank you. | Eşiniz için. Teşekkür ederim. | Amour-1 | 2012 | |
| Isn't she home? Yes she is. I'll get her in a minute. | Evde değil mi? Evet, evde. Hemen getiriyorum. | Amour-1 | 2012 | |
| Have a seat, please. I hope I'm not disturbing you. | Ayakta kalmayın, lütfen. Umarım rahatsız etmemişimdir. | Amour-1 | 2012 | |
| No, not at all. I'm very happy to see you. Have a seat. | Hayır, hiç de bile. Sizi gördüğüme çok sevindim. Oturun. | Amour-1 | 2012 | |
| We were so thrilled by your concert, my wife and I. | Eşim ve ben, konserinizden çok etkilendik. | Amour-1 | 2012 | |
| We hoped we'd see you again soon. | Sizi tekrar görmeyi umut ediyorduk. | Amour-1 | 2012 | |
| Can I can get you something? | Bir şey ister misiniz? | Amour-1 | 2012 | |
| A cup of tea? No, thank you. | Bir fincan çay? Yok, teşekkür ederim. | Amour-1 | 2012 | |
| I'll just put the flowers in a vase and tell her that you are here. | Çiçekleri vazoya koyup eşime haber vereyim. | Amour-1 | 2012 | |
| Alexandre, I'm delighted. How lovely to see you! | Alexandre, çok sevindim. Seni görmek ne hoş. | Amour-1 | 2012 | |
| Mrs. Laurent! Lovely to see you too. | Bayan Laurent. Sizi görmek de çok hoş. | Amour-1 | 2012 | |
| Don't get up. | Otur, otur. | Amour-1 | 2012 | |
| Come on, sit down. | Hadi, ayakta kalma. | Amour-1 | 2012 | |
| And don't look so serious. | Ve öyle cin çarpmış gibi bakma. | Amour-1 | 2012 | |
| I'm really proud of you. | Seninle gurur duyuyorum. | Amour-1 | 2012 | |
| We were both in raptures after your concert. | Konserinden sonra ikimiz de kendimizden geçtik. | Amour-1 | 2012 | |
| Georges wanted to buy your new CD the very next morning. | Hemen ertesi sabah Georges albümünü almaya gitti. | Amour-1 | 2012 | |
| Oh my God! I wanted to bring you one but then I completely forgot about it. | Aman Tanrım! Bir tane getirecektim ama aklımdan çıkmış. | Amour-1 | 2012 | |
| I left in such a hurry. | Aceleyle çıktım da. | Amour-1 | 2012 | |
| I'll get one today and drop it by. No, no, don't worry. | Bugün uğrayıp bırakayım. Hayır, hayır, hiç düşünmeyin. | Amour-1 | 2012 | |
| We want to contribute to your success, even it's only 20 euro. | 20 Euro ile de olsa, başarına katkıda bulunmak isteriz. | Amour-1 | 2012 | |
| You have already contributed a lot. I owe you so much, ma'am. | Yeteri kadar katkıda bulundunuz zaten. Size çok şey borçluyum, hanımefendi. | Amour-1 | 2012 | |
| You owe it to your hard work and your talent. | Çalışkanlığına ve büyük yeteneğine borçlusun. | Amour-1 | 2012 | |
| Do you remember, when you first gave me the "Bagatelles" to play? | Çalmam için bana ilk bagatel verişinizi hatırlıyor musunuz? | Amour-1 | 2012 | |
| I was 12 years old. | 12 yaşımdaydım. | Amour-1 | 2012 | |
| And in my youthful arrogance I asked you: "But why the 'Bagatelles'?" | Ben de bütün küstahlığımla: "Ama neden bagatel?" diye sormuştum. | Amour-1 | 2012 | |
| Don't you remember? That day, you really gave me a piece of your mind. | Hatırlamadınız mı? O gün ağzımın payını vermiştiniz bana. | Amour-1 | 2012 | |
| What has happened to you? | Ne oldu size? | Amour-1 | 2012 | |
| My right side is paralyzed, that's all. | Sağ tarafıma felç indi, o kadar. | Amour-1 | 2012 | |
| This can happen when you get older. | Yaşlanınca böyle şeyler olabiliyor. | Amour-1 | 2012 | |
| And how... | Peki nasıl... | Amour-1 | 2012 | |
| Let's talk about something else, if you don't mind. | Sakıncası yoksa başka şeylerden bahsedelim. | Amour-1 | 2012 | |
| Don't be offended. | Yanlış anlamayın. | Amour-1 | 2012 | |
| But I want to enjoy the lovely interlude you've given us with your visit. | Ziyaretinizle yaşattığınız bu mutlu anların tadını çıkarmak istiyorum. | Amour-1 | 2012 | |
| You haven't told us yet | Paris konserinden sonra... | Amour-1 | 2012 | |
| what's been going on since the Paris concert. | ...neler yaşadığınızı anlatmadınız daha. | Amour-1 | 2012 | |
| Well, I was in London most of the time. | Daha çok Londra'daydım. | Amour-1 | 2012 | |
| I performed two concerts in Copenhagen, | Kopenhag'da iki konser verdim... | Amour-1 | 2012 | |
| that was Schubert too. The "Impromptu", the "Musical Moments". | ...yine Schubert'ten. Impromptu ve Musical Moments. | Amour-1 | 2012 | |
| My whole life revolves around Schubert at the moment. | Şu anda hayatım Schubert'in etrafında geçiyor. | Amour-1 | 2012 | |
| Ideally, I would like to record the complete collection of sonatas. | Aslında tüm sonat koleksiyonunu çalmak istiyorum. | Amour-1 | 2012 | |
| Though I think I still need a couple more years for the late ones. | Ama son dönemde yazdıkları için biraz zamana ihtiyacım var gibi. | Amour-1 | 2012 | |
| Could you do me a favor? What? | Bana bir iyilik yapar mısınız? Nedir? | Amour-1 | 2012 | |
| Would play the "Bagatelle in G Minor" for me? | Benim için sol minör bagatel çalar mısınız? | Amour-1 | 2012 | |
| I haven't played it in a while. | Çalmayalı uzun zaman oldu. | Amour-1 | 2012 | |
| I don't remember it very well. | Çok iyi hatırlamıyorum. | Amour-1 | 2012 | |
| If you want, I can give it a try. Give it a try. | İsterseniz deneyebilirim ama. Deneyin. | Amour-1 | 2012 | |
| Have you completely lost your mind? | Aklını mı kaçırdın? | Amour-1 | 2012 | |
| See what you have done. | Bak ne yapmışsın. | Amour-1 | 2012 | |
| Can't you call me if you need something? | Bir ihtiyacın olduğunda beni çağıramaz mısın? | Amour-1 | 2012 | |
| Yeah, I am too. | Evet, ben de. | Amour-1 | 2012 | |
| The lamp is broken, too. | Lamba da kırılmış. | Amour-1 | 2012 | |
| Anybody here? | Orada kimse var mı? | Amour-1 | 2012 | |
| Is there anybody here? | Kimse var mı? | Amour-1 | 2012 | |
| Georges, what's the matter? What's going on? | Georges, ne oldu? Ne oldu? | Amour-1 | 2012 | |
| Calm down, will you. | Lütfen sakin ol. | Amour-1 | 2012 | |
| What was it? | O da neydi? | Amour-1 | 2012 | |
| Eva. They're coming on the 12th. | Eva. 12'sinde geleceklermiş. | Amour-1 | 2012 | |
| No idea. Apparently, she's coming with Geoff. | Bir fikrim yok. Görünüşe göre Geoff'le birlikte gelecek. | Amour-1 | 2012 | |
| When is it? | Ne zamana geliyor? | Amour-1 | 2012 | |
| I don't know exactly. What day is it today? | Emin değilim. Bugün ayın kaçıydı? | Amour-1 | 2012 | |
| I'll go and look. | Gidip bakayım. | Amour-1 | 2012 | |
| I don't want that. | İstemiyorum. | Amour-1 | 2012 | |
| Geoff doesn't need to come. It's not necessary. | Geoff gelmek zorunda değil. Lüzumu yok. | Amour-1 | 2012 | |
| I don't need any comments on my predicament. | Durumumla ilgili yorum dinlemek istemiyorum. | Amour-1 | 2012 | |
| I can only take his British humor in small doses. | O İngiliz mizahını ancak düşük dozda kaldırabilirim. | Amour-1 | 2012 | |
| Dear Mrs. Laurent and Mr. Laurent. | Sevgili Bayan Laurent ve Bay Laurent. | Amour-1 | 2012 | |
| It was beautiful and yet sad to see you. | Sizi görmek güzel ve bir o kadar da üzücüydü benim için. | Amour-1 | 2012 | |
| My heartfelt wishes that things will get better. | Her şeyin daha iyi olmasını can ı gönülden dilerim. | Amour-1 | 2012 | |
| With deepest sympathy, your former pupil, Alexandre. | En derin şükranlarımla eski öğrenciniz, Alexandre. | Amour-1 | 2012 | |
| Stop the CD. | Müziği kapat. | Amour-1 | 2012 | |
| Where are the photo albums? | Fotoğraf albümleri nerede? | Amour-1 | 2012 | |
| The photo albums? I don't know. | Fotoğraf albümleri mi? Bilmem ki. | Amour-1 | 2012 | |
| In the small bedroom, I think. Why? | Küçük yatak odasındaydı herhalde. Neden? | Amour-1 | 2012 | |
| Can you get them for me? | Getirebilir misin? | Amour-1 | 2012 | |
| But why now? | Neden şimdi? | Amour-1 | 2012 | |
| I'd like to look at them. | Bakmak istiyorum. | Amour-1 | 2012 | |
| Life. | Hayat. | Amour-1 | 2012 | |
| So long. | Upuzun. | Amour-1 | 2012 | |
| Long life. | Uzun bir hayat. | Amour-1 | 2012 | |
| Stop watching me. | Bana bakmayı kes. | Amour-1 | 2012 | |
| I wasn't watching you. | Sana bakmıyordum. | Amour-1 | 2012 | |
| Of course you were. I'm not that dumb yet. | Bal gibi bakıyordun. Daha o kadar aptal değilim. | Amour-1 | 2012 | |
| ... the focus will be as much on the how as on the what. | ...ne olduğu kadar nasıl olduğuna da odaklanılacak. | Amour-1 | 2012 | |
| Benjamin Netanyahu, | Benjamin Netanyahu... | Amour-1 | 2012 | |
| is finally granted an official visit with all the honours: | ...nihayet resmi bir ziyaret gerçekleştirdi: | Amour-1 | 2012 | |
| handshake photo, joint press conference, | El sıkışırken çekilen fotoğraflar ve ortak basın toplantısıyla... | Amour-1 | 2012 | |
| conspicuously demonstrating the renewal of ties between Isreal... | ...İsrail ve Amerika arasındaki bağların daha da güçlendirildiği... | Amour-1 | 2012 | |
| Israel and the United States. | ...tüm dünyaya gösterildi. | Amour-1 | 2012 | |
| You're soaked through. | Sırılsıklam olmuşsun. | Amour-1 | 2012 |