Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3830
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| He's in high school now. | Artık liseye gidiyor. | An-2 | 2015 | |
| Here's your beer to start with. | Buyurun biranızla başlayın. | An-2 | 2015 | |
| The woman who stopped by, | Çalışmak için gelen kadın... | An-2 | 2015 | |
| She came back later. | ...daha sonra yine geldi. 1 | An-2 | 2015 | |
| She brought some chunky bean paste that she made herself. | Kendi yaptığı fasulye ezmesinden bir parça getirmiş. | An-2 | 2015 | |
| It was incredible. | İnanılmazdı. Şaşırdım. | An-2 | 2015 | |
| Why was that? | Neden? | An-2 | 2015 | |
| The taste. The fragrance. | Tadı, kokusu... | An-2 | 2015 | |
| Totally different from what I use. | ...kullandığımdan tamamen farklıydı. | An-2 | 2015 | |
| You should let her try. | Denemesine izin vermelisin. | An-2 | 2015 | |
| She wanted to work. | Çalışmak istedi. | An-2 | 2015 | |
| Oh, hello. | Merhaba. Sizi görmek güzel. | An-2 | 2015 | |
| The blossoms have all fallen. | Kiraz çiçekleri dökülüyor. Evet, dökülüyorlar. | An-2 | 2015 | |
| They're waving their hands. | Ellerini sallıyorlar. | An-2 | 2015 | |
| Hi, hi, hi. | Merhaba, merhaba. Merhaba, merhaba! | An-2 | 2015 | |
| Your chunky bean paste was delicious. | Fasulye ezmeniz lezzetliydi. Yedin mi? | An-2 | 2015 | |
| So... | Bu yüzden sakıncası yoksa bana yardım eder misiniz? | An-2 | 2015 | |
| Have a seat. | Oturalım hadi. | An-2 | 2015 | |
| Well, wow... | Şey... patron. | An-2 | 2015 | |
| Wow, boss. | Patron. | An-2 | 2015 | |
| Thanks. Not at all. | Teşekkürler. Önemli değil. | An-2 | 2015 | |
| Can you lift the pots? It takes strength to make bean paste. | Kapları kaldırabilir misiniz? Fasulye ezmesi yapmak güç gerektirir. | An-2 | 2015 | |
| I'll let you lift the pots. | Kapları sana kaldırtacağım. Pekâlâ. | An-2 | 2015 | |
| I'm sorry to ask, can you handle a spatula? | Sorduğum için kusura bakmayın ama spatula kullanabilir misiniz? | An-2 | 2015 | |
| Yes, of course. | Evet, elbette. Geçen gün ellerinizin biraz... | An-2 | 2015 | |
| They're not really a problem, except how they look. | Görünüşleri dışında başka sorunları yok. | An-2 | 2015 | |
| All I ask is that you make the bean paste. | Sizden sadece fasulye ezmesi yapmanızı istiyorum. | An-2 | 2015 | |
| Wow, really... | Sahiden... | An-2 | 2015 | |
| I'm going to be able to work here! | ...burada çalışabileceğim! | An-2 | 2015 | |
| Write your phone number, or your cell phone. | Numaranızı ya da cep telefon numaranızı yazın. | An-2 | 2015 | |
| My phone... | Telefonum... | An-2 | 2015 | |
| I don't have one. I get by with letters. | ...yok ki. Mektuplarla idare ediyorum. | An-2 | 2015 | |
| I won't be late for work. I get up before the birds. | İşe geç kalmam. Kuşlardan önce kalkarım. | An-2 | 2015 | |
| It's not that... | Bu... | An-2 | 2015 | |
| Well, then... | Tamam öyleyse. Teşekkür ederim. | An-2 | 2015 | |
| I was wondering... | Fasulye ezmesini... | An-2 | 2015 | |
| Do you make your own bean paste? | ...kendin mi yapıyorsun acaba? | An-2 | 2015 | |
| I tried many times. | Pek çok kez denedim ancak yapmak çok zor. | An-2 | 2015 | |
| It had a burnt taste, or it was thick. | Ya yandı ya da koyu oldu. | An-2 | 2015 | |
| It's hard for me... | Benim için zor. Benim için derken? | An-2 | 2015 | |
| The bean paste... | Fasulye ezmesi... | An-2 | 2015 | |
| The shop opens at 11. I start preparing at 9. | Dükkân saat 11'de açılır, 9'da hazırlıklara başlarım. | An-2 | 2015 | |
| And the bean paste... | Ve fasulye ezmesi... Bu da ne? | An-2 | 2015 | |
| Bean paste? Yes. | Fasulye ezmesi mi? Evet. | An-2 | 2015 | |
| This is it. | İşte bu fasulye ezmesi. Ne! | An-2 | 2015 | |
| Bulk order. Bulk order? | Toptan alıyorum. Toptan mı? | An-2 | 2015 | |
| Why? How could you? | Neden? Nasıl yaparsın? | An-2 | 2015 | |
| We've always gotten it this way. | Her zaman böyle yaptık. Her zaman mı? | An-2 | 2015 | |
| Bean paste is the soul of a dorayaki. | Dorayakinin ruhu fasulye ezmesidir. | An-2 | 2015 | |
| How could you treat it so lightly? | Yemeğe nasıl bu kadar umursamazca davranabildin? | An-2 | 2015 | |
| They deliver as soon as we order it. | Sipariş verir vermez getiriyorlar. | An-2 | 2015 | |
| You have to make your own bean paste. | Kendi fasulye ezmeni yapmak zorundasın. | An-2 | 2015 | |
| If the shop opens at 11, tomorrow morning | Dükkân yarın sabah 11'de açılıyorsa... | An-2 | 2015 | |
| we'll start preparations before Mr. Sun shows his face. | ...Güneş efendi yüzünü göstermeden önce hazırlıklara başlayacağız. | An-2 | 2015 | |
| Mr. Sun? | Güneş efendi mi? Evet, Güneş efendi. | An-2 | 2015 | |
| There was a tree with tiny cherries. | Üzerinde küçük kirazların olduğu bir ağaç vardı. Öyle mi? | An-2 | 2015 | |
| Do buses run this early? | Otobüsler bu saatte çalışıyor mu? Sorun değil. Bu konuda endişelenme. | An-2 | 2015 | |
| Well, then. | Hadi bakalım. | An-2 | 2015 | |
| Please. | Buyurun. Teşekkürler. | An-2 | 2015 | |
| Here it is. | Burada. | An-2 | 2015 | |
| Boss, did you look before you soaked? | Patron ıslamadan önce baktın mı? | An-2 | 2015 | |
| At what? | Neye baktım mı? Azuki fasulyelerine. | An-2 | 2015 | |
| Here, look. | İşte bak. Bazıları iyi değil. | An-2 | 2015 | |
| Like this one. See? | Bunun gibi. Görüyor musun? Özür dilerim. | An-2 | 2015 | |
| Why do you apologize? | Niye özür diliyorsun? Bilmem. | An-2 | 2015 | |
| Pour them in the copper pot. | Fasulyeleri bakır kaba boşalt. | An-2 | 2015 | |
| Look at the color of the water. | Suyun rengine bak. Rengi sahiden çok çıkmış. | An-2 | 2015 | |
| OK, good, good. | Güzel, güzel. | An-2 | 2015 | |
| Pour them in the colander. | Fasulyeleri süzeğe dök. | An-2 | 2015 | |
| Straight in? Yes. Careful. | Doğrudan mı? Evet. Dikkatli ol. | An-2 | 2015 | |
| Yes, here. | Tamam. Sıcak, değil mi? | An-2 | 2015 | |
| Raise this. Drain them. | Süzeği kaldır. Fasulyelerin suyunu akıt. | An-2 | 2015 | |
| Hold it. | Bekle. Fasulyeleri böyle yıka. | An-2 | 2015 | |
| You have to rinse thoroughly, or the beans will be bitter. | Fasulyeleri suyla iyice yıkamazsan acı olurlar. | An-2 | 2015 | |
| Good. | Tamam. Tekrar bakır kaba boşalt. | An-2 | 2015 | |
| Now, water. Clean water. | Şimdi su... temiz su koy. Özür dilerim. | An-2 | 2015 | |
| That's right. | Tamam, tamam. | An-2 | 2015 | |
| Pour this in? Yes, pour it in. | İçine mi dökeyim. Evet, dök. | An-2 | 2015 | |
| Slowly, gently. | Yavaşça. Yavaşça. Yavaşça. Fazla olmasın. | An-2 | 2015 | |
| Pretty soon now. The scent of the steam has changed. | Pişmek üzere. Buharın kokusu değişti. | An-2 | 2015 | |
| The scent of the steam? | Buharın kokusu mu? | An-2 | 2015 | |
| We'll let them steam. | Bırakalım da buhar çıkarsınlar. | An-2 | 2015 | |
| It's complicated. | Karışıkmış. Onları misafir ediyoruz. | An-2 | 2015 | |
| Hosting? | Misafir etmek mi? Müşterilerimizi mi? | An-2 | 2015 | |
| No, the beans. | Hayır, fasulyeleri. Fasulyeler mi? | An-2 | 2015 | |
| They came all this way, | Tarlalardan buraya kadar geldiler. | An-2 | 2015 | |
| Did it go well? | İşler iyi gitti mi? Evet. | An-2 | 2015 | |
| Put the copper pot in the sink. | Bakır kabı lavaboya koy. | An-2 | 2015 | |
| The warm beans... | Sıcak fasulyeler kolayca dağılır. | An-2 | 2015 | |
| Gently, gently... | Yavaş, yavaş. Yavaş, yavaş. | An-2 | 2015 | |
| The harsh juices will run off the top. | Acı su kabın üzerinden akıp gidecek. | An-2 | 2015 | |
| Until the broth is clear. | Su berrak oluncaya kadar aksın. Berrak. | An-2 | 2015 | |
| It takes so much time. | Çok zaman alıyor. | An-2 | 2015 | |
| But... | İyi de orada ne görüyorsunuz? | An-2 | 2015 | |
| Putting your face so close, | Yüzünüzü o kadar yakınlaştırıp neye bakıyorsunuz? | An-2 | 2015 | |
| What, you ask? | Ne diyorsun? | An-2 | 2015 | |
| Oh, they're beautiful. | Ne güzeller. Demek böyle yapılıyormuş. | An-2 | 2015 | |
| Now we add the sweetness. | Şimdi şekeri ilave ediyoruz. | An-2 | 2015 | |
| The other, too. | Diğerini de. | An-2 | 2015 | |
| That's right. | Tamam. | An-2 | 2015 |