Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3833
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
It's nice to be young. | Genç olmak güzel. | An-2 | 2015 | ![]() |
Oh, a bird. | Kuş. Kuşlar şanslı çünkü özgürler. | An-2 | 2015 | ![]() |
So many. Look! | Ne çok var! Bak! | An-2 | 2015 | ![]() |
Do you have siblings? | Kardeşin var mı? Hayır, yok. | An-2 | 2015 | ![]() |
Aren't you lonely? | Yalnız değil misin? Hayır, değilim. | An-2 | 2015 | ![]() |
Oh, I know... | Biliyorum. Köpeğin ya da kedin var. | An-2 | 2015 | ![]() |
No I don't. | Hayır, yok. | An-2 | 2015 | ![]() |
I do have a canary. | Bir kanaryam var. | An-2 | 2015 | ![]() |
A canary? How does it sing? | Kanarya mı? Nasıl ötüyor? | An-2 | 2015 | ![]() |
And when its food is tasty? | Peki yemeği lezzetliyse? O zaman daha güçlü ötüyor. | An-2 | 2015 | ![]() |
That sounds cute. | Kulağa hoş geliyor. | An-2 | 2015 | ![]() |
Oh, boss! Good morning. | Günaydın patron. | An-2 | 2015 | ![]() |
Good morning. I thought you had today off. | Günaydın. Bugün izinli olduğunu sanmıştım. | An-2 | 2015 | ![]() |
I had to cook the bean paste. | Bugün için fasulye ezmesi... | An-2 | 2015 | ![]() |
For today. Bean paste? | ...pişirmeliydim. Fasulye ezmesi mi? | An-2 | 2015 | ![]() |
I thought you cooked it yesterday. | Fasulye ezmesini dün pişirmemiş miydin? | An-2 | 2015 | ![]() |
Well, yesterday... | Dün... | An-2 | 2015 | ![]() |
customers came, | ...müşteriler geldiği için dükkânı açmak zorunda kaldım. | An-2 | 2015 | ![]() |
But... | Peki keki nasıl hallettin? | An-2 | 2015 | ![]() |
I fried them all. | Hepsini pişirdim. Pişirdin mi? | An-2 | 2015 | ![]() |
I had a lot of failures. | Pek çok kez başarısız oldum. Özür dilerim patron. | An-2 | 2015 | ![]() |
But I sold them all. | Ancak hepsini sattım. | An-2 | 2015 | ![]() |
I put up a sign: "Sold Out! Thank You" | "Dorayaki bitti! Teşekkürler" yazısı koydum. | An-2 | 2015 | ![]() |
But, selling the whole batch, you must have been tired. | Bütün işi yaptığın için yorulmuş olmalısın. | An-2 | 2015 | ![]() |
I was. | Evet. Yine de bu sabah erkenden gelmişsin. | An-2 | 2015 | ![]() |
OK, I got it. | Hadi işe koyulalım. | An-2 | 2015 | ![]() |
How much bean paste today? | Bugün ne kadar ezme yapılacak? | An-2 | 2015 | ![]() |
2 kilos of dried beans. 2 kilos... | 2 kilo fasulyeden. 2 kilo. | An-2 | 2015 | ![]() |
Well, Tokue. | Tokue... | An-2 | 2015 | ![]() |
If you're not too tired, | ...yorgun değilsen... | An-2 | 2015 | ![]() |
and only if you want to, | ...ve yapmak istersen... | An-2 | 2015 | ![]() |
could you help serve customers? | ...müşterilere satış yaparken yardım eder misin? | An-2 | 2015 | ![]() |
Oh, boss... | Patron. Sen nasıl istersen. | An-2 | 2015 | ![]() |
Look at these... | Şunlara bak. | An-2 | 2015 | ![]() |
There's a hole! | Delik var. | An-2 | 2015 | ![]() |
It's hot. | Sıcak. Patron. | An-2 | 2015 | ![]() |
I knitted these at home. | Bunları evde örmüştüm. | An-2 | 2015 | ![]() |
It's still too hot for them, but... | Hava örgü için hâlâ çok sıcak ama... | An-2 | 2015 | ![]() |
You made these? Which do you like? | Sen mi ördün? Hangisini beğendin? | An-2 | 2015 | ![]() |
See them in the light. | Işıkta bak. | An-2 | 2015 | ![]() |
Which one? Which one... | Hangisi? Şey... sanırım mavi olan. | An-2 | 2015 | ![]() |
Sure? It's thin, the other has 2 layers. | Emin misin? Çünkü bu ince, diğeri iki kat. | An-2 | 2015 | ![]() |
No, I like this one. | Hayır, bunu beğendim. Hava hâlâ çok sıcak. | An-2 | 2015 | ![]() |
Shall we take a break? | Ara versek mi? İyi olur. | An-2 | 2015 | ![]() |
I, ah... | Benim... | An-2 | 2015 | ![]() |
I have a debt, to this shop. | ...bu dükkâna borcum var. Gerçekten mi? | An-2 | 2015 | ![]() |
It's... | Bu bütün hayatım boyunca taşıyacağım bir yük. | An-2 | 2015 | ![]() |
Is it a large amount? | Büyük bir meblağ mı? Oyuna getirilmedin, değil mi patron? | An-2 | 2015 | ![]() |
The owner of the shop paid the debt for me. | Borcu benim yerime bu dükkânın sahibi ödedi. | An-2 | 2015 | ![]() |
We all have our stories. | Hepimizin hikâyesi var. | An-2 | 2015 | ![]() |
We just have to work hard. | Çok çalışmamız gerek. | An-2 | 2015 | ![]() |
Thank you. | Teşekkürler. Elimden geleni yapacağım. | An-2 | 2015 | ![]() |
That math we're doing... | Yaptığımız matematik... | An-2 | 2015 | ![]() |
What is it? "Factor" something. | Ne bu? Çarpan bir şey... Çarpanlara ayırma. | An-2 | 2015 | ![]() |
Factorization, what's that all about? | Çarpanlara ayırma tam olarak ne? | An-2 | 2015 | ![]() |
It's pointless. Meaningless. | Gereksiz bir şey. Anlamsız. | An-2 | 2015 | ![]() |
Is it really? | Gerçekten mi? Elbette öyle. Yalnızca zaman alıyor. | An-2 | 2015 | ![]() |
School is boring. It is boring, these days. | Sıkıcı. Okul bugünlerde çok sıkıcı. | An-2 | 2015 | ![]() |
Find a way to make it matter. | Okul harcadığınız vakte değsin. Bunu nasıl yapacağız? | An-2 | 2015 | ![]() |
Turn it into a game. | Oyuna dönüştürün. | An-2 | 2015 | ![]() |
No way. Miyu's parents... | Hadi canım! Miyu'nun ailesi bana tekmeyi basar. | An-2 | 2015 | ![]() |
Then let them kick you out. | O zaman bırak da bir günlük tekmeyi bassınlar. | An-2 | 2015 | ![]() |
That's trouble. | Başıma bela olur. | An-2 | 2015 | ![]() |
You want us to fail? We'll fail. | Başarısız olmamızı mı istiyorsunuz? Başarısız oluruz. | An-2 | 2015 | ![]() |
You're cruel. | Merhametsizsiniz. | An-2 | 2015 | ![]() |
No... | Hayır, bunu istemiyorum. | An-2 | 2015 | ![]() |
But you should do what makes you happy. | Ancak sizi mutlu eden şeyi yapmalısınız. | An-2 | 2015 | ![]() |
You have all that freedom. | Bu özgürlüğe sahipsiniz. | An-2 | 2015 | ![]() |
What did you want to be, Tokue? | Bizim yaşımızdayken yapmak istediğin şeyi mi yaptın Tokue? | An-2 | 2015 | ![]() |
At your age... | Sizin yaşınızdayken Japonca öğretmek istemiştim. | An-2 | 2015 | ![]() |
No, really. | Gerçekten mi? Evet. | An-2 | 2015 | ![]() |
I wanted to read poetry with my students. | Öğrencilerimle şiir okumak istemiştim. | An-2 | 2015 | ![]() |
But, back then... | Ancak o zamanlar... | An-2 | 2015 | ![]() |
the war had just ended, and everything was chaos. | ...savaş yeni bitmişti ve her şey düzensizlik içindeydi. | An-2 | 2015 | ![]() |
Oh, no! The time! | Hayır! Saate bakın! | An-2 | 2015 | ![]() |
What? Cram school. | Ne oldu? Dershaneye gidiyoruz. | An-2 | 2015 | ![]() |
Well, take those with you. | Bunları alın. Teşekkürler. Dikkatli olun. | An-2 | 2015 | ![]() |
We've only got 5 minutes. | Sadece 5 dakikamız var. | An-2 | 2015 | ![]() |
You're not going, Wakana? | Sen gitmiyor musun Wakana? | An-2 | 2015 | ![]() |
I don't go. Oh, I see. | Gitmiyorum. Anladım. | An-2 | 2015 | ![]() |
Do we have discards, boss? | Atılacak olan tatlı var mı patron? Atılacaklar. | An-2 | 2015 | ![]() |
Here. | Al bakalım. Teşekkürler. | An-2 | 2015 | ![]() |
The rejects. Thanks. | Atılacak kekler. Teşekkürler. | An-2 | 2015 | ![]() |
Tokue, what happened ...to your fingers. | Tokue parmaklarına ne oldu? | An-2 | 2015 | ![]() |
I can't shake this summer cold. | Bu yaz serinliğinde titriyor, öksürüp duruyorum. | An-2 | 2015 | ![]() |
Are you OK? | İyi misin? İyiyim. | An-2 | 2015 | ![]() |
Uh, your fingers, what happened to them? | Parmaklarına ne oldu? | An-2 | 2015 | ![]() |
These... | Sonunda böyle bükülüp kaldılar. | An-2 | 2015 | ![]() |
I was sick when I was young. | Gençken hastaydım. | An-2 | 2015 | ![]() |
You're sweating, boss. | Terliyorsun patron. | An-2 | 2015 | ![]() |
This is hot work in the summer. | Yaz sıcağına çalışmak işte! Yaz zor. | An-2 | 2015 | ![]() |
It was like this... | Böyleydi. | An-2 | 2015 | ![]() |
Reading Braille with his tongue... | Körler alfabesini diliyle okuyor. | An-2 | 2015 | ![]() |
The Leprosy Prevention Law was repealed | Cüzzam Önleme Yasası 1996'da... | An-2 | 2015 | ![]() |
in 1996. | ...yürürlükten kaldırıldı. O zamana kadar... | An-2 | 2015 | ![]() |
people were forced to live in isolation. | ...cüzzamlılar toplumdan uzak yaşamaya zorlandı. | An-2 | 2015 | ![]() |
People lost their hands or feet, | Bu kişiler ellerini veya ayaklarını kaybetmiş... | An-2 | 2015 | ![]() |
or they were crippled. | ...ya da sakat kalmış. | An-2 | 2015 | ![]() |
They lost their noses and their faces were deformed, | Burunları düşmüş ve yüzleri deforme olmuş. | An-2 | 2015 | ![]() |
which made people fear them. | Bu yüzden insanlar onlardan korkmuş. | An-2 | 2015 | ![]() |