Search
English Turkish Sentence Translations Page 8912
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Get out. Forced entry. | Çık dışarı. Zorla girilmiş. Şimdi çık. Zorla girilmiş. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Place was ransacked, showed signs of a struggle. | Olay yeri dağıtılmış, boğuşma izleri var. Her yer alt üst olmuş. Mücadele izleri varmış. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Shocker of all shockers | Daha da şok ekicisi... Asıl bombayı bekle. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
looks like it's a botched burglary. | ...beceriksiz bir soygun gibi görünüyor. Görünüşe göre acemi bir hırsızlık olayıymış. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Honey? | Balım? Tatlım? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I answered your phone by mistake. | Telefonunu yanlışlıkla açtım. Yanlışlıkla telefonunu açtım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Sorry about that. Who is it? | Kusura bakma. Kimmiş? Üzgünüm. Kimmiş? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
She wouldn't say. She has an accent, though. | Söylemedi. Ama kadının aksanı var. Söylemiyor. Ama aksanlı konuşuyor. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
This is Kitty. | Ben Kitty. Ben Kitty. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
How's our girl? | Kızımız nasıl? Kızımız nasıl? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
On her feet. She'll be home soon. | Ayağa kalktı. Yakında eve gelir. Ayaklarının üstünde. Yakında eve gelir. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I miss our meals together. | Birlikte yemek yemeyi özledim. Onulda yediğimiz yemekleri özledim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'd like you to take a look at the numbers | Lennox Gardens projesinin rakamlarına bir göz atmanı isterim. Lennox Gardens projesinin rakamlarına... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
on the Lennox Gardens project. | ...bakmanı istiyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Your proposal. | Senin teklifinin. Senin teklifine. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Why don't we get right down to it, then? | Neden tamamına bakmıyoruz, o zaman? Neden sadede gelmiyoruz? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
It's a little higher than it needs to be right now. | Şu andaki ihtiyacımızdan biraz daha yüksek. Şu an olması gerekenden biraz yüksek. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I wasn't aware it differed that greatly | Ofisine gönderdiğimiz daha önceki tekliflerimizde... Daha önce sunduğumuz... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
from any previous proposal we've ever submitted to your office. | ...tekliflerden daha kötü karşılandığını bilmiyordum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Which is the problem. | Problem de bu. Sorun da bu. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
We hire the subcontractors you tell us to. | İşi bize söylediğin taşeronlara verdik. İstediğin gibi taşeron elemanları işe aldık. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Maybe you should take this up with them. | Belki bunu onlarla da görüşmelisin. Görüşeceğim. Bu işi onlarla halletmelisin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I will. | Hallederim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
But let's not pretend that your costs aren't inflated as well. | Ama maliyetlerin şişirilmiş olmadığını iddia etmeyelim yeter. Ama senin tekliflerin abartısız gibi davranmayalım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Wouldn't dream of it. | Bu hayal olmaz. Hayal bile edemem. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Listen, I'm sure we can find an acceptable compromise. | Dinle, eminim kabul edilebilir bir ara yol bulabiliriz. Eminim uygun bir noktada anlaşabiliriz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Say, instead of cost plus 50, maybe cost plus 20? | Gider artı 50 yerine belki gider artı 20 diyebiliriz? Maliyet artı %50 yerine %20 diyelim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You know, I've always admired your ability | Bilirsin, iş ile özel yaşamı birbirinden... Her zaman işini kişisellikten ayırmana... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
to separate the business from the personal. | ...hayran olmuşumdur. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
This isn't. | Bu da öyle. Bunu duyduğuma sevindim. Kesinlikle. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Well, I'm glad to hear that. | Bunu duymak güzel. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
It would be unfortunate if our symbiosis | Böyle küçük konuların ortak yaşamımızı... İş ilişkimiz ufak sorunlardan... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
were threatened by petty matters, no? | ...tehdit etmesi çok talihsiz olurdu, değil mi? ...etkilenirse yazık olur. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Unfortunate indeed. | Kesinlikle talihsizlik olurdu. Kesinlikle. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Excuse me for a minute. | Bana bir dakika izin ver. Biraz izin verir misin? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Sir, I don't mean to bother you. | Efendim, amacım sizi sıkmak değil. Efendim, sizi rahatsız etmek istemem. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I just wanted to say we're real happy | Ben sadece bayan Kane'in iyileştiğini görmek... Tek söylemek istediğim... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
that Mrs. Kane is going to be all right. | ...bizi mutlu ediyor demek istedim. ...Bayan Kane'in iyileşecek olması sevindirici. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
We were all praying for her. | Hepimiz onun için dua ettik. Hepimiz onun için dua ediyoruz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Thank you. That's very kind. | Teşekkür ederim. Çok nazikçe. Teşekkür ederim. Çok nazikçe. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'd shake your hand if but | Elinizi sıkmak isterdim ancak. Elinizi sıkardım ama... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Right. Good luck to you. | Doğru. Size iyi şanslar. Tabi. Başarılar dilerim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You, too. | Size de. Size de. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Did you get it out? | Çıkarttın mı? Çıkarabildin mi? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Look, I'd rather it not come to this, | Bak, bu konuyu açmak istemem... İşlerin buraya gelmemesini tercih ederim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
but if you're unwilling to work with me, | ...ama benimle çalışmak istemiyorsan... Ama benimle çalışmak istemiyorsan... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I can open up the process to competitive bids. | ...bu işlemi rekabet tekliflerine açabilirim. ...projeyi ihaleye açabilirim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
So, this is about the reelect? | Yani bu yeniden seçimle alâkalı? Demek bunlar yeniden aday olmanla ilgili? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
It's about a new approach to a unique case. | Benzersiz bir duruma yeni bir yaklaşımla alâkalı. Tamamen yeni bir bakış açısıyla ilgili. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
It's a run down housing project, Tom. | Bu kötüye giden bir konut projesi, Tom. Sadece bir TOKİ projesi Tom. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I hope this isn't some posttraumatic search for absolution. | Umarım bu travma sonrası af için bir arayış değildir. Umarım bu bir tür posttravmatik temizlenme değildir. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
The riots in the Gardens were a tragedy, | Gardens'taki ayaklanma tam bir trajediydi... Gardens'daki isyanlar tam birer trajediydi. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
but they were 20 years ago. | ...ama bu 20 yıl önceydi. Ama bunlar 20 yıl önceydi. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I need a lower number. | Daha düşük rakamlara ihtiyacım var. Daha düşük bir rakam lazım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'll have my guys take a look at it, | Adamlarıma yapabilecekleri bir şey var mı baktırırım. Çözüm bulabilecekler mi diye... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
see if they can work something out. | ...adamlarıma baktırırım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You know the Gardens aren't coming down without a fight. | Biliyorsun, Gardens savaşmadan düşmeyecek. Gardens savaşmadan dize gelmez. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
It's gonna get ugly. | İşler çirkinleşecek. İşler çirkinleşecek. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Too many people got too much to lose. | Birçok insan birçok şeyini kaybedecek. Birçok insanın kaybedecek çok şeyi var. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
But you know all about that, don't you? | Ama sen bunları biliyorsun, değil mi? Ama sen bunları biliyorsun, değil mi? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You know what I know? | Ne bildiğimi biliyorsun. Ne bildiğimi söyleyeyim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You and Kane are cut from the same cloth. | Sen ve Kane aynı kumaşa sahipsiniz. Sen ve Kane birbirinize çok benziyorsunuz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Only real difference you're powerless to get a damn thing done. | Tek gerçek fark. Sen bu işi yapamayacak kadar güçsüzsün. Tek fark, senin bir şeyler yapacak gücünün olmaması. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Darlene! | Darlene! Darlene... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Come get this damn kid. | Gel, şu lanet çocuğu al. Gel şu çocuğunu al. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
All right, coz. | Tamamdır, kuzen. Pekala kuzen. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Here you have it. | İşte aldın. İşte burası. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Welcome home. | Eve hoş geldin. Evine hoşgeldin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Yeah, you're welcome. She's all yours. | Evet, rica ederim. Hepsi senin. Bir şey değil. Tamamen senindir. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Lock up. | Kilitle. Kilitlersin. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
How was lunch? | Yemek nasıldı? Yemek nasıldı? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Sorry? | Anlamadım? Pardon? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Competitive bids. | Rekabet teklifleri. İhale süreci. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
How long will it take? | Ne kadar sürer? Ne kadar sürer? | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I can pull together a list of development firms, | Telefon aramalarını yapmak için... Bu işle ilgilenen firmaların bir listesini hazırlayıp... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
start making some phone calls. I got it. | ...birkaç arama yapabilirim. Ben hallederim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Too much work for one person. | Bir kişi için çok fazla iş. Böl ve kazan işe yarayabilir. Bunlarla tek kişi başa çıkamaz. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Might as well divide and conquer. | İş birliği yapmalıyız. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I said I've got it. Look, I can be an asset here. | Ben hallederim dedim. Bak, burada işe yarayabilirim. Hallederim dedim ya. İşine yarayabilirim. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I spent two years with Ted Schachter before Driscoll's office. | İki yılımı Driscoll'un ofisinden önce Ted Schachter ile geçirdim. Driscoll'den önce Ted Schachter ile 2 senem geçti. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I've seen your resume. | Özgeçmişini okudum. Özgeçmişini gördüm. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
If I'm being kind, it seemed embellished. | Nazik olmam gerekirse, biraz süslenmiş göründü. Nazik olmamın sebebi özgeçmişini beğenmemdir. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
And speaking of Driscoll, she's all over my call sheet and the mayor's. | Ve Driscoll'den bahsetmişken, kadın benim ve başkanın arama kayıtlarının her yerinde. Driscoll'e gelirsek, onun için kararı ben ve başkan verir. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
If you're not gonna sack up and tell her yourself, I'll have to. | Eğer yağmayı kesip ona sen söylemezsen, ben söylemek zorunda kalacağım. Yüz yüze söylemeyi beceremeyeceksen, ben yaparım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Please excuse me. | Lütfen bana izin ver. Şimdi izin verirsen... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Miss O'Neil. | Bayan O'Neil. Bayan O'Neil. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Sorry about the logistics of the meet. | Toplantının ulaşımı için kusura bakmayın. Görüşme koşulları için kusura bakmayın. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
You know how the trail can be. Not a problem. | Seçim rotasının nasıl olduğunu biliyorsunuz. Problem değil. Yolların nasıl olduğunu bilirsiniz. Sorun değil. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Kitty, thank you so much for taking the time. Senator. | Kitty, zaman ayırdığın için sana çok teşekkür ederim. Senatör. Kitty, zaman ayırdığın için teşekkürler. Senatör. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Anything else you need, ma'am? No, thank you, Gwendie. | Başka bir ihtiyacınız, hanımefendi? Hayır, teşekkürler, Gwendie. Başka bir şey, efendim? Yok. Teşekkür ederim Gwendie. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Have a seat. | Otur lütfen. Otursana. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
So, she's headed back to Springfield | O senatör koltuğumu idare için Springfield'e geri döndü... Gwendie Springfield'e dönüp... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
to manage my Senate seat, | ...Senato koltuğumu yönetecek. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
and I need some heavy hitters out here on the trail. | ...ve benim seçim rotamda güçlü kişilere ihtiyacım var. Ve benim bu araçta senin gibi kaliteli birine ihtiyacım. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Okay, just to be clear with you, | Tamam, açık olmak gerekirse... Dürüst olmak gerekirse... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I'm not interested in providing oppo research for you or anyone else. | ...sana ya da başkasına rakip araştırması sağlamakla ilgilenmiyorum. ...siz veya başkası için ajanlık yapmayı düşünmüyorum. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
I don't know what happened with Kane, and I don't care. | Kane'le ne oldu bilmiyorum ve umursamıyorum. Kane ile aranda ne oldu bilmiyorum. Umursamıyorum da. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Your past has no bearing here. | Geçmişinle ilgilenmiyoruz. Geçmişin beni ilgilendirmez. | Boss-1 | 2011 | ![]() |
Right, but my crossing the aisle | Doğru ama diğer tarafa geçersem bu politik intihar olabilir. Tabi, ama beni yanınıza almak... | Boss-1 | 2011 | ![]() |
would be political suicide. | ...politik intihar olur. | Boss-1 | 2011 | ![]() |