Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1008
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| There's a Shia LeBeouf movie. There's a small part. | Shia LeBeouf'ün bir filminde, ufak bir sahnede. | 90210-1 | 2008 | |
| My dad's producing. | Babamın yapımcılığında, | 90210-1 | 2008 | |
| And I got you an audition. | Seni seçmelere kaydettirdim. | 90210-1 | 2008 | |
| Oh, my God. Are you are you serious? | Tanrım. Sen ciddi misin? | 90210-1 | 2008 | |
| I'm dead serious. | Çok ciddiyim. | 90210-1 | 2008 | |
| Look, you just have to promise me | Büyük bir yıldız olduğunda, | 90210-1 | 2008 | |
| that when you're a big movie star, | Bana hala vakit ayıracağına | 90210-1 | 2008 | |
| you'll still have time for me. | Söz vermeni istiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| Oh, I promise. | Söz. | 90210-1 | 2008 | |
| 'Cause I mean, after all, | Çok fena oldu. Çünkü halen daha, | 90210-1 | 2008 | |
| I'll still need someone to get me coffee. | Bana kahve getirecek birine ihtiyacım var. | 90210-1 | 2008 | |
| IVY: What up, guys? | Naber çocuklar? | 90210-1 | 2008 | |
| Hey. Hey. What's up? | Selam. Selam. Naber? | 90210-1 | 2008 | |
| Where's Liam? Is he coming to lunch? | Liam nerede? Yemeğe geliyor mu? | 90210-1 | 2008 | |
| Don't know. He was in a nasty mood. | Bilmiyorum. Pek havasında değil. | 90210-1 | 2008 | |
| Bit my head off earlier. | Bana da sinir yaptı sabah. | 90210-1 | 2008 | |
| Is it true you downed, like ten butter packets this morning? | Bu sabah 10 paket tereyağı yediğin doğru mu? | 90210-1 | 2008 | |
| (whispers): 11, actually. | Aslında 11 tane. | 90210-1 | 2008 | |
| (chuckling) Eleven? | 11 tane mi? | 90210-1 | 2008 | |
| So, uh, what do... what do you guys think's going on with him? | Nesi olduğunu biliyor musunuz? | 90210-1 | 2008 | |
| Who knows? | Kim bilir? | 90210-1 | 2008 | |
| Ooh, we've got curly fries. | Kıvrık patates kızartmamız var. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah! Ooh. See, I'm more of | Öyle mi! Ben daha çok | 90210-1 | 2008 | |
| a tater tot man, myself. Mmm. | Tombul kızartma adamıyım. | 90210-1 | 2008 | |
| Dude, you can't say "tater tot" and "man" in the same sentence. | Dostum, tombul ile adam kelimelerini aynı cümlede kullanamazsın. | 90210-1 | 2008 | |
| Well, did you ask him what was wrong? | Ona ne olduğunu sordunuz mu? | 90210-1 | 2008 | |
| Liam? No. | Liam'a mı? Hayır. | 90210-1 | 2008 | |
| Well, why not? | Neden sormadın? | 90210-1 | 2008 | |
| Dude, Liam's not | Liam öyle hadi duygularımızla | 90210-1 | 2008 | |
| the "talk about your feelings" kind of guy. | İlgili konuşalım diyeceğin bir adam değildir. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, okay. But what if something's actually wrong? | Tamam ama ya gerçekten ters giden bir şey varsa? | 90210-1 | 2008 | |
| I haven't smelled any dead bodies | Bagajından ceset kokusu | 90210-1 | 2008 | |
| coming from his car, so... | Almadığıma göre... | 90210-1 | 2008 | |
| that is a good sign. | Bu iyiye işaret sayılır. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, it is. Good point. | Öyle. Doğru dedin. | 90210-1 | 2008 | |
| Guys, this isn't a joke. | Çocuklar, bırakın şakayı. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay? I mean, he's obviously | Evet, gerçekten de hoş. Belli ki bir şeyler | 90210-1 | 2008 | |
| really upset about something. | Canını gerçekten sıkmış. | 90210-1 | 2008 | |
| And I think it's kind of sad | Ve arkadaş bildiği insanların | 90210-1 | 2008 | |
| that the people who are supposed to be his friends | Bunu umursamamasına da | 90210-1 | 2008 | |
| don't even really seem to care. | Üzülmüş görünüyor. | 90210-1 | 2008 | |
| I swear, every year, I forget about the Santa Anas | Yemin ederim, her yıl Santa Anas'ı unutuyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| and then one morning, I'll wake up... | Ve bir sabah kalkıyorum, | 90210-1 | 2008 | |
| and I'm boring you. | Seni de burada sıkıyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| (chuckles) Okay, maybe a little. | Tamam, belki birazcık. | 90210-1 | 2008 | |
| I'm sorry. I'm nervous. I just, um... | Özür dilerim. Biraz gerginim. Ben sadece... | 90210-1 | 2008 | |
| I know that you saw me with Teddy, and I wanted to explain. | Beni Teddy ile gördüğünü biliyorum. bunu açıklamak istedim. | 90210-1 | 2008 | |
| I wanted to talk to you about it earlier, | Bu konuyu seninle daha önce Konuşmak istedim, | 90210-1 | 2008 | |
| but since everything that was going on with your break up, | Ama senin bu ayrılık olayından sonra, | 90210-1 | 2008 | |
| it... the timing wasn't right. | Zamanlama doğru olmadı. | 90210-1 | 2008 | |
| Um... | Bana, aşık olmaya başladığını söylemişti | 90210-1 | 2008 | |
| Teddy and I are... | Teddy ve ben... | 90210-1 | 2008 | |
| we're... we sort of, um... | Biz... bir bakıma... | 90210-1 | 2008 | |
| We're friends and I feel so badly about that | Biz arkadaşız ve bu yüzden kendimi kötü hissediyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| because of everything that happened between you two, | Çünkü ikinizden arasında olan her şey, | 90210-1 | 2008 | |
| but his mom... | ama onun da annesi kanserdi... | 90210-1 | 2008 | |
| she had cancer, too, | ve bu konuda bana çok yardımcı oldu. | 90210-1 | 2008 | |
| So I'm sorry that I didn't tell you sooner, | Sana daha önceden söylemediğim için özür dilerim, Söylemek istediğim, eğer siz birilerinden hoşlanırsanız ve onlarda sizden hoşlanırsa, | 90210-1 | 2008 | |
| but uh, if you don't want me | Artık arkadaş olmamızı | 90210-1 | 2008 | |
| to be friends with him, then I won't. | İstemezsen, olmayız. | 90210-1 | 2008 | |
| That's what I'll do. I I will stop being friends with him. | Yapmam gereken bu. Onunla arkadaş olmayı bırakmalıyım. | 90210-1 | 2008 | |
| I just want you to be happy. | Sadece senin mutlu olmanı istiyorum. | 90210-1 | 2008 | |
| So, if being friends with Teddy | Teddy ile arkadaş olmak | 90210-1 | 2008 | |
| is going to help you deal with your mom, | Annenin sorunuyla uğraşmana yardımcı olacaksa, | 90210-1 | 2008 | |
| go for it. | Olabilirsin tabii ki. | 90210-1 | 2008 | |
| Really. I'm fine. | Cidden. Benim için problem değil. | 90210-1 | 2008 | |
| Ade, thank you. | Ade, teşekkür ederim. | 90210-1 | 2008 | |
| Thank Thank you. Of course. | Teşekkürler. Rica ederim. | 90210-1 | 2008 | |
| Okay, I'll be right back. I got to go to the bathroom. | Tamam birazdan dönerim. Lavaboya gitmem gerek. | 90210-1 | 2008 | |
| There's no way that your office can deliver the records | Kayıtları ofisinden bizim eve yollamanın başka bir yolu | 90210-1 | 2008 | |
| to our house? (doorbell rings) | Yok mu? | 90210-1 | 2008 | |
| No. Uh, no, that's that's okay. | Hayır. Neyse, önemli değil. | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah, I'll figure it out. | Bir yolunu bulurum. | 90210-1 | 2008 | |
| I don't usually do home deliveries, | Genelde ev teslimatı yapmam, | 90210-1 | 2008 | |
| so this will be extra. | Bu ekstraya giriyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Your homework. Oh... | Ev ödevin. | 90210-1 | 2008 | |
| And a black coffee. | Ve şekersiz kahven. | 90210-1 | 2008 | |
| Oh, thank you so much. I needed this. | Bu haklıszlık, tamam mı? Çok sağ ol. Buna ihtiyacım vardı. | 90210-1 | 2008 | |
| Everything okay? | Her şey yolunda mı? | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah. Um, it's just, my mom has to see this new doctor tomorrow | Evet. Annemin yarın yeni doktoruna görünmesi gerekiyor, | 90210-1 | 2008 | |
| and she needs her medical records, which I was going to | ve tıbbi kayıtlarına ihtiyacı var ki, | 90210-1 | 2008 | |
| pick up after school, but then her nurse | Okuldan sonra alacaktım, ancak hemşirenin acil işi çıkınca... | 90210-1 | 2008 | |
| had a family emergency. I'll pick them up. | Ben alırım. | 90210-1 | 2008 | |
| That's sweet, but you can't. I have to sign for them. | Çok iyisin ancak alamazsın. Benim imzam gerekiyor. | 90210-1 | 2008 | |
| Then I'll stay here with your mom | Bende sen kayıtları alana kadar | 90210-1 | 2008 | |
| while you go pick up her records. | Burada annenle otururum. | 90210-1 | 2008 | |
| Um, I don't... It's not... | Ben sanmıyo... | 90210-1 | 2008 | |
| I have plenty of experience with sick moms. | Hasta annelerle ilgili yeteri kadar tecrübem var. | 90210-1 | 2008 | |
| Trust me. I got it covered. | Bunu yapamam. Bunun için teşekkürler. Teşekkürler. Merak etme. Ben hallederim. | 90210-1 | 2008 | |
| 30 minutes? Hmm. | 30 dakika? | 90210-1 | 2008 | |
| Ah, thank you so much. | Çok teşekkür ederim. | 90210-1 | 2008 | |
| I'll just add it to your tab. | Hesabına eklerim. | 90210-1 | 2008 | |
| You okay, man? | İyi misin, adamım? | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah. Uh... | Evet. | 90210-1 | 2008 | |
| Thinking about Sasha, huh? | Sasha'yı mı düşünüyorsun? | 90210-1 | 2008 | |
| Yeah. You know... | Evet. | 90210-1 | 2008 | |
| I just wish she knew how sorry I am. | Keşke ne kadar üzgün olduğumu bilseydi. | 90210-1 | 2008 | |
| I hear you, man. | Mahsuru yoksa bir kaç tane alabilirmiyim? Seni duydum, adamım. | 90210-1 | 2008 | |
| Uh, speaking of apologies, uh... | Özür dilemekten bahsetmişken... | 90210-1 | 2008 | |
| Catch you later, okay? | Sonra görüşürüz, tamam mı? | 90210-1 | 2008 |