Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1427

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
Something smells good.	İyi kokular geliyor.	A Long Visit-1	2010
Just wait a bit. I just have to get the soup.	Biraz bekle. Çorba yapmalıyım.	A Long Visit-1	2010
Mom. Yes.	Anne. Evet.	A Long Visit-1	2010
Let's go out after we eat. Is there anything you want to do?	Yemek yedikten sonra dışarı çıkalım. Yapmak istediğin bir şey mi var?	A Long Visit-1	2010
No. I'm just glad you're here.	Hayır. Burada olmandan memnunum.	A Long Visit-1	2010
Do you want to go and see the fall colors?	Gidip baharın renklerini görmek ister misin?	A Long Visit-1	2010
Forget it. You're sick.	Unut gitsin. Hastasın.	A Long Visit-1	2010
I'm alright. It's been a while since I had some time off. Let's go out.	İyiyim. Biraz boş vaktim olalı bayağı olmuştu. Hadi dışarı çıkalım.	A Long Visit-1	2010
We never went anywhere together.	Birlikte bir yere hiç gitmedik.	A Long Visit-1	2010
I want to have a nice time with you.	Seninle iyi bir vakit geçirmek istiyorum.	A Long Visit-1	2010
I don't want to, but since you insist,	Ben istemiyorum ama madem ki ısrar ediyorsun...	A Long Visit-1	2010
should I wear some make up?	...biraz makyaj yapayım mı?	A Long Visit-1	2010
Let's go. Okay.	Hadi gidelim. Tamam.	A Long Visit-1	2010
This is nice. Yes, it is.	Bu güzelmiş. Evet, güzel.	A Long Visit-1	2010
Look at those colors.	Şu renklere bak.	A Long Visit-1	2010
Look at those colors. They're so pretty.	Şu renklere bak. Çok güzeller.	A Long Visit-1	2010
There's a fish there. Right there.	Orada bir balık var. Tam orada.	A Long Visit-1	2010
Oh, that's cold!	Soğuk!	A Long Visit-1	2010
Let me see. My face is smaller than yours.	Bir bakayım. Yüzüm seninkinden küçük.	A Long Visit-1	2010
Is that going to stay? Sure.	Duracak mı? Elbette.	A Long Visit-1	2010
Leaves!	Yapraklar!	A Long Visit-1	2010
Here! Go ahead!	Al! Devam et!	A Long Visit-1	2010
Oh, stop it!	Kes şunu!	A Long Visit-1	2010
Oh... They're charging $32 for a bunch of grass?	Bir demet yeşilliğe 48 lira mı istiyorlar?	A Long Visit-1	2010
A $50 meal per person isn't this good in Seoul.	Seoul'de kişi başına 75 liralık bir yemek böyle iyi değildir.	A Long Visit-1	2010
Are you crazy? You pay $100 for a meal?	Deli misin sen? Bir yemeğe 150 lira mı ödüyorsun?	A Long Visit-1	2010
Mom, please. Oh, boy.	Anne lütfen. Yavrum.	A Long Visit-1	2010
Here, you like croaker and stir fried pork.	Al, sarıağız balığını ve kızgın yağda pişmiş domuzu seversin.	A Long Visit-1	2010
Eat. Come on.	Ye. Hadi.	A Long Visit-1	2010
Fine. How much longer will I live?	İyi. Ne kadar yaşayacağım?	A Long Visit-1	2010
I'll eat if you buy me food. I won't live a pathetic life anymore.	Bana yemek alırsan yerim. Artık acıklı bir hayat yaşamayacağım.	A Long Visit-1	2010
Good for you.	Sana yarar.	A Long Visit-1	2010
If Jinho wants to buy you a nice meal, go out and eat with him.	Jinho sana güzel bir yemek ısmarlamak isterse, çıkıp birlikte ye.	A Long Visit-1	2010
If you see something you want to eat, eat it. Live like that, okay?	Yemek istediğin bir şey görürsen ye. Bu şekilde yaşa, tamam mı?	A Long Visit-1	2010
You should try this. It's expensive, but it's good.	Bunu denemelisin. Pahalı ama iyi.	A Long Visit-1	2010
This is good.	İyiymiş.	A Long Visit-1	2010
It's pretty.	Güzel.	A Long Visit-1	2010
Try this one, too. Forget it.	Bunu da dene. Unut gitsin.	A Long Visit-1	2010
Come on, try it on. What's wrong with you?	Hadi ama, denesene. Neyin var?	A Long Visit-1	2010
It's my wish. Just try it on. Let me see.	Bu benim isteğim. Dene. Görelim bakalım.	A Long Visit-1	2010
I don't need...	İhtiyacım yok...	A Long Visit-1	2010
Just try it. Hurry, Hurry.	Dene. Çabuk, çabuk.	A Long Visit-1	2010
Do I look pretty? Yes.	Güzel görünüyor muyum? Evet.	A Long Visit-1	2010
Mom, should we take a picture?	Anne bir fotoğraf çektirelim mi?	A Long Visit-1	2010
What for?	Niçin?	A Long Visit-1	2010
Let's take a pretty picture.	Güzel bir fotoğraf çektirelim.	A Long Visit-1	2010
We can get one for your dresser	Bir tane senin şifoniyerin için...	A Long Visit-1	2010
and one for me to take.	...bir tane de benimki için alabiliriz.	A Long Visit-1	2010
I'm too old to take a picture.	Fotoğraf çektirmek için çok yaşlıyım.	A Long Visit-1	2010
Let's. Forget it.	Hadi. Unut bunu.	A Long Visit-1	2010
No. Hurry up.	Hayır. Çabuk ol.	A Long Visit-1	2010
Hurry up. No!	Çabuk ol. Hayır!	A Long Visit-1	2010
Let's just take one picture.	Sadece bir tane çektirelim.	A Long Visit-1	2010
Okay, that's good.	Tamam, iyi.	A Long Visit-1	2010
Will the daughter lean in a bit?	Kızımız biraz eğilebilir mi?	A Long Visit-1	2010
Mother, smile a bit.	Anne biraz gül.	A Long Visit-1	2010
Here goes.	Hadi bakalım.	A Long Visit-1	2010
That was nice,	Güzeldi...	A Long Visit-1	2010
but it's so expensive. He's a thief.	...ama çok pahalı. O bir hırsız.	A Long Visit-1	2010
It's more expensive in Seoul. Just a minute.	Seoul'de daha pahalı. Bir dakika.	A Long Visit-1	2010
Why? Just wait here.	Neden? Burada bekle.	A Long Visit-1	2010
Thank you. Sure.	Teşekkürler. Elbette.	A Long Visit-1	2010
Did you forget something?	Bir şey mi unuttun?	A Long Visit-1	2010
No, I asked him to add some writing.	Hayır, bir kaç yazı eklemesini istedim.	A Long Visit-1	2010
That's a secret. You'll see later.	Bu bir sır. Daha sonra görürsün.	A Long Visit-1	2010
What's the big deal.	Aman ne marifet.	A Long Visit-1	2010
No, just wait.	Hayır, bekle.	A Long Visit-1	2010
Come on. No.	Hadi. Hayır.	A Long Visit-1	2010
Tell me. No.	Söylesene. Hayır.	A Long Visit-1	2010
That was nice.	Güzeldi.	A Long Visit-1	2010
You have more energy than I do.	Benden daha çok enerjin var.	A Long Visit-1	2010
I'm so tired because of you.	Ben senin yüzünden bu kadar yorgunum.	A Long Visit-1	2010
Listen to you.	Kendine baksana.	A Long Visit-1	2010
Oh boy.	Aman.	A Long Visit-1	2010
This is nice.	Güzel.	A Long Visit-1	2010
I laid you down here and cried a lot.	Seni buraya yatırıp çok ağladım.	A Long Visit-1	2010
Because life was hard?	Hayat zor diye mi?	A Long Visit-1	2010
Because my children were suffering because of their parents.	Çünkü çocuklarım ailesi yüzünden sıkıntı çekiyordu.	A Long Visit-1	2010
You were always so smart.	Her zaman çok zekiydin.	A Long Visit-1	2010
You were really pretty, too.	Gerçekten güzeldin de.	A Long Visit-1	2010
Why am I so pretty?	Niye o kadar güzelim ki?	A Long Visit-1	2010
You're pretty because my womb is pretty!	Güzelsin, çünkü kaynağım güzel!	A Long Visit-1	2010
I sent you to school	Seni okula gönderdim...	A Long Visit-1	2010
and you got perfect scores.	...ve iyi notlar aldın.	A Long Visit-1	2010
You shouldn't have been born with parents like us.	Bizim gibi bir aileden doğmamalıydın.	A Long Visit-1	2010
I think about that	Uyuyamadığım vakit...	A Long Visit-1	2010
when I can't sleep.	...bunu düşünüyorum.	A Long Visit-1	2010
I'm sorry I got annoyed yesterday.	...dün seni sinirlendiğim için üzgünüm.	A Long Visit-1	2010
Why do you keep saying things like that?	Neden böyle şeyler söyleyip duruyorsun ki?	A Long Visit-1	2010
What's wrong? A mom knows everything.	Sorun ne? Bir anne her şeyi bilir.	A Long Visit-1	2010
A mom knows when her child is upset.	Bir anne evladı üzgün olduğunda, bunu bilir.	A Long Visit-1	2010
If a child is sad, the mother's heart is ripped to pieces.	Eğer bir evlat üzgünse, annenin yüreği paramparça olur.	A Long Visit-1	2010
I thought you knew everything. Why are you asking?	Her şeyi bilirsin sanırdım. Niye soruyorsun ki?	A Long Visit-1	2010
You're suffering because something's wrong.	Bir sorun olduğu için acı çekiyorsun.	A Long Visit-1	2010
Do you need money? Should I try to borrow some?	Paraya mı ihtiyacın var? Birinden borç almayı deneyeyim mi?	A Long Visit-1	2010
Gee, mom, it's not like that.	Tanrım, anne öyle bir şey değil.	A Long Visit-1	2010
I'm going to wash up.	Bulaşıkları yıkayacağım.	A Long Visit-1	2010
That tickles. I'll be done soon.	Gıdıklıyor. Birazdan bitireceğim.	A Long Visit-1	2010
That tickles!	Gıdıklıyor!	A Long Visit-1	2010
What's wrong with you? Let me finish.	Neyin var? İzin ver de bitireyim.	A Long Visit-1	2010