Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 152342
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
and from the wrath of the Lamb, | Ve masumların gazabından. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
for the great day of His wrath has come, | Onun hıncını alma günü geldiği zaman... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and who is able to stand?" | ...ayakta durmayı başaran kim olacak? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And that very day two... | Ve iki gün sonra, aralarından... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
two of them... | ...iki kişi... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
were going to a village which was about 60 stadia from... | ...yaklaşık 60 mil uzaklıktaki bir köye doğru yola çıktılar. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
named... | İsmi... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
and they were conversing with each other about all these things. | İsmi... Ve aralarında her konu üzerine gevezelik ediyorlardı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And while they were conversing and discussing... | Ve onlar aralarında tartışıp söyleşirlerken... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
He Himself approached, and began travelling with them. | ...O, kendisi suretini gösterdi. Ve onlarla yürümeye başladı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
But their eyes were prevented from recognizing Him. | Fakat gözleri onu tanımamaları için engellenmişti. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And He said to them: "What are these words... | Ve O dedi ki: "Birbirinize sarf edip durduğunuz... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
you are exchanging with one another, and why are you sad?" | ...bu sözler de ne, ve neden bu kadar üzgünsünüz?" | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And one of them, named... | Ve aralarından biri, ismi... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Are you awake? | Uyandınız mı? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You were speaking of the meaning... | Hayatlarımızın anlamı üzerine... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
of our... Life... | konuştuğunuzu duydum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
of the unselfishness of art... | Ve sanatın bencil olmayışı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Take music, for instance. | Örneğin, müziğe bakalım. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Less than anything else, it is connected to reality, | O gerçekliğe, her şeyden daha az bağlıdır. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
or if connected at all, it's done mechanically, not by way of ideas, | Ya da bağlıysa bile, fikirlerle değildir, mekaniktir. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
just by a sheer sound, devoid of... any associations. | Basit bir ses. Çağrışımlardan uzak. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And yet, music, as if by some miracle, gets through to our heart. | Ama yine de müzik, bazı mucizeler gibi, yüreğimize ulaşmayı başarır. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What is it that resonates in us in response to noise brought to harmony, | Bizim içimizdeki, düzenlenmiş seslere tepki veren kısım neresidir? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
making it the source of the greatest delight | Bunu büyük bir zevk kaynağı haline getiren... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
which stuns us and brings us together? | ...bizi duraksatan ve bir araya gelmemizi sağlayan? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What's all this needed for? And most important, who needs it? | Buna neden ihtiyacımız var? Daha önemlisi, kimin için? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You would say, "No one. And for no reason." | "Kimse için değil ve sebebi yok" diyebilirsiniz. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Unselfishly. | Bencillik etmeden. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No. | Ama, hayır. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
After all, everything has some sense. | Sonuç olarak, bence her şeyin bir anlamı var. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Sense and reason. | Anlamı ve sebebi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Do we have to go there? | Oraya..Gitmek zorunda mıyız? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Unfortunately, yes. There's no other way. | Maalesef evet. Başka bir yol yok. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
It looks morbid, don't you think, Professor? | Sizce de iğrenç görünmüyor mu, Profesör? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I don't feel like going there first. | İçeri ilk giren olmak istemiyorum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And Chingachgooks can never be volunteers. | Ve izciler asla gönüllü olmazlar. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I think we'll have to draw lots. Do you mind? | Sanırım burada kura çekmemiz gerekiyor. Olur mu? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
For this, I would rather have a volunteer. | Bunun için bir gönüllümüz olmasını tercih ederdim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Have you got matches? | Kibrit çöpünüz var mı? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
The long one will go. | Uzunu çeken gider. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
The long one. No luck this time. | Uzun çöp. Bu sefer şanslı değildin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Why don't you throw one of your nuts at least? | En azından şu somunlarından birini fırlatabilir misin? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Sure. As you wish. | Tabii. Nasıl istersen. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
All right... I'll go. | Tamam. Gidiyorum. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Hurry up, Professor! | Acele edin, Profesör! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
There's... There's a door here! | Burada... Burada bir kapı var. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Go that way! Open the door and go in! | Yola devam et! Kapıyı açıp içeri gir! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Me again? Do I have to go in first again? | Yine mi ben? Önce ben girmek zorunda mıyım? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You've drawn the lot. Go! People don't wait here. | Çöpü sen çektin. Haydi, orada çok beklenmez! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What have you got there? No guns here! | O elindeki ne? Buraya... Buraya silah getiremezsin! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
You'll have yourself killed, and us too! | Kendini öldürteceksin. Kendini öldürteceksin. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Don't you remember the tanks? | Tankları hatırlamıyor musun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Drop it, I beg you. | At onu, sana yalvarıyorum! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Don't you understand? | Beni anlamıyor musun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
If something happens, I can save you, but not this way... | Eğer, bir şey olursa seni kurtarırım, ama bu şekilde olmaz. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I beg you! Who are you going to fire at? | Sana yalvarıyorum! Karşına, kim çıkacak ki vuracaksın? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Go, we haven't got much time! | Haydi, devam et. Çok zamanımız yok. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
There's water here! | Burada su var. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Hold on to the handrail and go down. | Burada su var. Parmaklıklara tutun ve yola devam et. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
But don't go anywhere! Wait for us outside! | Ama hiçbir yere gitme! Çıkışta bizim gelmemizi bekle. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I hope you haven't got anything like that? | Umarım senin yanında da böyle bir şey yoktur? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Like what? Like a gun. | Ne gibi? Bir silah gibi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No. As a last resort I've got an ampule. | Hayır. Son çare olarak yanımda getirdiğim şey, bir ampul. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What ampule? Implanted ampule. Poison! | Ne ampulü? Şırınga ampulü. Yani zehir. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Oh, God! Did you come here to die? | Aman Tanrım! Sen buraya ölmek için mi geldin? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
No, it's just in case. | Ah. Ampul sadece önlem olarak var. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Come back! You want to get yourself killed? | Geri dön! Kendini öldürtmek mi istiyorsun? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I told you to wait by the exit! Stop! Don't move! | Geri dön! Kendini öldürmek mi istiyorsun? Sana çıkışta beklemeni söylemiştim! Dur ve hiç hareket etme! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
That's all your pipe. | Bu tamamen senin hatan. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Why? You should've gone in there first. | Neden? Önden senin gitmen gerekiyordu. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
He was so scared that he went the wrong way. | O kadar çok korktu ki yanlış yoldan gitti. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
One more experiment. | İşte bir deney daha. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Experiments, facts, truth of the highest instance. | Deneyler, olgular, gerçeğin en yüce örnekleri. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
There's no such thing as facts. Especially here. | Olgular gibi saçmalıklar aslında yok. Özellikle de burada. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
All this is someone's idiotic invention. | Buradaki her şey bir idiyotun icatları. Her şey çok saçma. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Don't you feel it? | Bunu fark etmiyor musunuz? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
But you, of course, must find out whose invention it is. | Ama elbette siz bunun, kimin icadı olduğunu bulmalısınız. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And why. | Ve neden olduğunu. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What good can your knowledge do? | Bu bilgi ne işinize yarayacak ki? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Who is going to get guilty conscience because of it? Me? | Bunun için hangimiz suçlu hissedeceğiz? Ben mi? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I've got no conscience. I just got nerves. | Benim bir vicdanım yok. Sadece sinir sistemim var. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Some bastard would criticize me, I get wounded. | Bir pislik beni eleştirirse incinirim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Another would loud me, I get wounded again. | Başka biri bana bağırırsa, yine incinirim. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I would put my heart and soul in it, they gobble up both my heart and soul. | Ben bu işe kalbimi ve ruhumu koydum. Kalbimi ve ruhumu almak isteyecekler. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I would relieve my soul of filth, they gobble it up too. | Ben ruhumu pisliklerden temizleyeceğim, ve bunu da kapışmak isteyecekler. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
They're all so literate. | Hepsi o kadar iyi bir eğitim almış ki. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
They all got sensory deficiency. | Hepsinin sorunu da duyusal yetersizlik. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And they're all swarming around, journalists, | Ortalıkta onlardan çok var, gazeteciler, | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
editors, critics, some endless broads. | editörler, eleştirmenler, sonsuz bir koşturma içindeler. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
And they all demand: more, more! | Ve tek istedikleri: Daha çok! Daha çok! | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
What hell of a writer am I if I hate writing? | Artık yazmaktan nefret ediyorsam, nasıl bir yazar olabilirim ki? | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
If it's constant torment for me, a painful, shameful occupation, | Bu artık bana acı ve utanç verici bir işkence gibi eziyet ediyorsa... | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
sort of squeezing out a hemorrhoids. | ...sanki bir hemoroidi sıkıyormuşum gibi. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I used to think that someone would get better because of my books. | Eskiden kitaplarım sayesinde birilerinin daha iyi olacağını düşünürdüm. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
In two days after I die they'll start gobbling up someone else. | Benim ölümümden iki gün sonra başka birinin peşinden koşmaya başlayacaklar. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
I wanted to change them, but it's they who've changed me. | Onları değiştirmek istemiştim, ama beni değiştiren onlar oldu. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
Making me in their own image. | Sonunda beni de kendilerine benzetiler. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
The future used to be just a continuation of the present, | Eskiden gelecek, sadece şu anın bir devamıydı. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |
with all the changes looming far behind the horizon. | Ufuk çizgisinde görünen bütün değişimleriyle. | Stalker-2 | 1979 | ![]() |