Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160592
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Because right now there's a guy out there named Stu | Çünkü şu an orada 730 belki daha fazla... Çünkü şu anda orada 730'un üstündeki sayısıyla Çünkü şu an orada 730 belki daha fazla... Çünkü şu anda orada 730'un üstündeki sayısıyla. Çünkü şu an orada 730 belki daha fazla... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
with 730 plus birds, and if I don't get out there, | ...puan yapmış Stu isminde biri var ve oraya gitmezsem... Stu isimli bir adam var ve oraya gitmezsem, ...puan yapmış Stu isminde biri var ve oraya gitmezsem... Stu isimli bir adam var ve oraya gitmezsem, ...puan yapmış Stu isminde biri var ve oraya gitmezsem... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
people could say he's the greatest birder of all time. | ...insanlar ona tüm zamanların en iyi kuşçusu diyebilirler... insanlar ona tüm zamanların en iyi kuşçusu diyebilirler. ...insanlar ona tüm zamanların en iyi kuşçusu diyebilirler... insanlar ona tüm zamanların en iyi kuşçusu diyebilirler. ...insanlar ona tüm zamanların en iyi kuşçusu diyebilirler... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And he's not. | ...ki öyle değil. Ama değil. ...ki öyle değil. Ama değil. ...ki öyle değil. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
This is what I'm great at! This is what I'll be remembered for! | En iyi olduğum alan bu. Bununla hatırlanacağım. Çok iyi olduğum bir iş! Öyle de hatırlanmak istiyorum! En iyi olduğum alan bu. Bununla hatırlanacağım. Çok iyi olduğum bir iş! Öyle de hatırlanmak istiyorum! En iyi olduğum alan bu. Bununla hatırlanacağım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No one remembers who comes in second. | Bir yarışta kimse ikincileri hatırlamaz. İkinci planda kalan birini kim umursar ki. Bir yarışta kimse ikincileri hatırlamaz. İkinci planda kalan birini kim umursar ki. Bir yarışta kimse ikincileri hatırlamaz. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
(MIMICS BIRD HOOTING) | (MIMICS BIRD HOOTING) | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What are you doing? | Ne yapıyorsun? N'apıyorum ben? Ne yapıyorsun? N'apıyorum ben? Ne yapıyorsun? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You idiot, how could you just leave him there? | Seni salak, onu orada, nasıl öylece bırakırsın? Ne aptalım, onu orada bir başına nasıl bıraktım? Seni salak, onu orada, nasıl öylece bırakırsın? Ne aptalım, onu orada bir başına nasıl bıraktım? Seni salak, onu orada, nasıl öylece bırakırsın? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
God dang it! | Kahretsin! Allah'ım, aklım başıma yeni geldi! Kahretsin! Allah'ım, aklım başıma yeni geldi! Kahretsin! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
NARRATOR: Of all Earth's creatures, few fear death as much as man. | Dünya'nın tüm yaratıklar, adam gibi birkaç korku ölüm kadar. Dünyadaki bütün canlılardan, sadece birkaçı başkasının ölümünden korkar. Dünya'nın tüm yaratıklar, adam gibi birkaç korku ölüm kadar. Dünyadaki bütün canlılardan, sadece birkaçı başkasının ölümünden korkar. Dünya'nın tüm yaratıklar, adam gibi birkaç korku ölüm kadar. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
His own, but also those of his loved ones. | Kendi değil, aynı zamanda onun sevdiklerini. Bu da öyle fakat, sevdiği birisi... Kendi değil, aynı zamanda onun sevdiklerini. Bu da öyle fakat, sevdiği birisi... Kendi değil, aynı zamanda onun sevdiklerini. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Dad, are you okay? | İyi misin baba? Baba, sen iyi misin? İyi misin baba? Baba, sen iyi misin? İyi misin baba? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
(SHUSHING) | (SHUSHING) | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Bird, bird, bird, b bird. . . | Kuş, kuş, kuş, B kuş. . . Kuş, kuş, kuş, k kuş k. . . Kuş, kuş, kuş, B kuş. . . Kuş, kuş, kuş, k kuş k. . . Kuş, kuş, kuş, B kuş. . . | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hello? Hey, Brad! | Alo? Brad selam! Alo? Alo? Brad selam! Alo? Alo? Brad selam! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's me. There's a Pacific storm coming in. | Benim, Pasifik Fırtınası yaklaşıyor. Benim. Pasifik fırtınası geliyor. Benim, Pasifik Fırtınası yaklaşıyor. Benim. Pasifik fırtınası geliyor. Benim, Pasifik Fırtınası yaklaşıyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
A big one! This could turn it around for us, buddy. | Hem de kocaman! Bu çok işimize yarayabilir kanka Büyük bir fırsat! Bizim buralardan geçecek, dostum. Hem de kocaman! Bu çok işimize yarayabilir kanka Büyük bir fırsat! Bizim buralardan geçecek, dostum. Hem de kocaman! Bu çok işimize yarayabilir kanka | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Is today... | Bugün kuş gözlemciliği yok. İyi tatiller Bugün mü... Bugün kuş gözlemciliği yok. İyi tatiller Bugün mü... Bugün kuş gözlemciliği yok. İyi tatiller | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I don't believe it! | Bugün mü? İnanamıyorum! Bugün mü? İnanamıyorum! Bugün mü? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
BRAD: How could you not know? | Nasıl bilemezsin? Karının bahsettiği şeyin Nasıl bilemezsin? Karının bahsettiği şeyin Nasıl bilemezsin? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Didn't your wife mention it was Thanksgiving? | Nasıl bilemezsin? Şükran Günü olduğunu nasıl anlayamadın? Nasıl bilemezsin? Şükran Günü olduğunu nasıl anlayamadın? Nasıl bilemezsin? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
She doesn't like to rub it in when the holidays roll around | Eşin bugünün Şükran Günü olduğundan bahsetmedi mi? Böyle özel günlerden bahsetmez o... O kutsal günleri sorun etmekten hoşlanmaz Eşin bugünün Şükran Günü olduğundan bahsetmedi mi? Böyle özel günlerden bahsetmez o... O kutsal günleri sorun etmekten hoşlanmaz... Eşin bugünün Şükran Günü olduğundan bahsetmedi mi? Böyle özel günlerden bahsetmez o... 1567 01:27:58,148 > 01:28:01,027 ...ve otelin birinde paçalı donlarımla öylece oturduğumu biliyordur. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
and she knows I'm in a motel somewhere, sitting around in my boxers. | ...ve otelin birinde paçalı donlarımla öylece oturduğumu biliyordur. ve bilir ki ben otel gibi bir yerde şortlarımla oturuyorumdur. ...ve otelin birinde paçalı donlarımla öylece oturduğumu biliyordur. Ve bilir ki ben otel gibi bir yerde şortlarımla oturuyorumdur. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Same thing happened last Fourth of July. | Son 4 Temmuzda da aynısı olmuştu. Geçen Temmuz'un 4'ünde olanın aynısı oluyor. Son 4 Temmuzda da aynısı olmuştu. Geçen Temmuz'un 4'ünde olanın aynısı oluyor. Son 4 Temmuzda da aynısı olmuştu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Okay, Fourth of July is one thing, but Thanksgiving! | 4 Temmuzda tamam ama bu Şükran Günü! Peki, 4 Temmuz'da bir olay var, fakat bugün Şükran Günü! 4 Temmuzda tamam ama bu Şükran Günü! Peki, 4 Temmuz'da bir olay var, fakat bugün Şükran Günü! 4 Temmuzda tamam ama bu Şükran Günü! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Make the next left. | Buradan sola. İlerden sola dön. Buradan sola. İlerden sola dön. Buradan sola. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, Mr. Computer Genius Guy, don't you have a calendar on that thing? | Ya sana ne demeli bay bilgisayar dahisi, o şeyin içinde takvim filan yok mu? Peki, Bay Bilgisayar Dâhisi, takvimin üzerinde bir işaret yok mu? Ya sana ne demeli bay bilgisayar dahisi, o şeyin içinde takvim filan yok mu? Peki, Bay Bilgisayar Dâhisi, takvimin üzerinde bir işaret yok mu? Ya sana ne demeli bay bilgisayar dahisi, o şeyin içinde takvim filan yok mu? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Didn't your folks tell you? | Arkadaşların söylemediler mi? Seninkiler sana bir şey söylemedi mi? Arkadaşların söylemediler mi? Seninkiler sana bir şey söylemedi mi? Arkadaşların söylemediler mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
All my dad talks about is that damn owl. | Babamın tek bahsettiği şey şu lanet olası Baykuş'tu. Babamın tek söylediği şu lanet baykuş. Babamın tek bahsettiği şey şu lanet olası Baykuş'tu. Babamın tek söylediği şu lanet baykuş. Babamın tek bahsettiği şey şu lanet olası Baykuş'tu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Remind me to come over to your house on Christmas. | Noel’de sizin eve uğrayacağımı hatırlat bana. Bana hatırlatın da Noel'de evinize kadar geleyim. Noel’de sizin eve uğrayacağımı hatırlat bana. Bana hatırlatın da Noel'de evinize kadar geleyim. Noel’de sizin eve uğrayacağımı hatırlat bana. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We're trying to catch Bostick, and you're our only... | Bostick'e yetişmeye çalışıyorduk ve sadece... Bostick'e yetişmeye çalışıyoruz ve sen bizim tek... Bostick'e yetişmeye çalışıyorduk ve sadece... Bostick'e yetişmeye çalışıyoruz ve sen bizim tek... Bostick'e yetişmeye çalışıyorduk ve sadece... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Were you gonna say "hope"? | "Umut ediyorduk" mu diyecektin? "Umudumuzsun" mu diyecektin? "Umut ediyorduk" mu diyecektin? "Umudumuzsun" mu diyecektin? "Umut ediyorduk" mu diyecektin? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That pig's doing another Big Year? | O domuz Büyük Yarışta mı? O domuz yine Büyük Yıl'ın peşinde mi? O domuz Büyük Yarışta mı? O domuz yine Büyük Yıl'ın peşinde mi? O domuz Büyük Yarışta mı? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
BRAD: It was epic! Four Siberian species, | Destansı bir görünümdü! 4 Sibiryalı türü, İşte destansı bir şey! Sibirya'dan 4 tür, Destansı bir görünümdü! 4 Sibiryalı türü, İşte destansı bir şey! Sibirya'dan 4 tür, Destansı bir görünümdü! 4 Sibiryalı türü, | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
two from China and one from Japan! | 2 Çin'den ve bir de Japonya'dan. Çin'den 2 ve bir tane de Japonya'dan! 2 Çinli ve bir de Japon. Çin'den 2 ve bir tane de Japonya'dan! 2 Çinli ve bir de Japon. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
All right, so what's your total? | Pekâlâ, kaç tane oldu toplam? Tamam, Toplamda ne etti? Pekâlâ, kaç tane oldu toplam? Tamam, Toplamda ne etti? Pekâlâ, kaç tane oldu toplam? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
734, Dad. Whoo! | 734, baba. Vay! 734, Baba. Vaay! 734, baba. Vay! 734, Baba. Vaay! 734, baba. Vay! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
A new record. I'm gonna kick his ass. | Bu yeni bir rekor, kıçına tekmeyi basacağım. Yeni bir rekor. Onun kıçını tekmeleyeceğim. Bu yeni bir rekor, kıçına tekmeyi basacağım. Yeni bir rekor. Onun kıçını tekmeleyeceğim. Bu yeni bir rekor, kıçına tekmeyi basacağım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
BRAD: "Bostick didn't have his usual cocky air. | Bostick'in her zamanki kendini beğenmiş havası yoktu. "Bostick o her zamanki ukala havasında değildi. Bostick'in her zamanki kendini beğenmiş havası yoktu. "Bostick o her zamanki ukala havasında değildi." Bostick'in her zamanki kendini beğenmiş havası yoktu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
"He was intense, tired, all business. | Gergin ve tüm bu olanlardan ötürü yorulmuş bir haldeydi. "Bütün bu işler onu son derece yordu. Gergin ve tüm bu olanlardan ötürü yorulmuş bir haldeydi. "Bütün bu işler onu son derece yordu." Gergin ve tüm bu olanlardan ötürü yorulmuş bir haldeydi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
"Frankly, he looked like a guy who was trying to catch up. " | Frankly, onu yakalamaya çabalıyor gibiydi. "Frankly isimli eleman onu yakaladı gibi görünüyor." Frankly, onu yakalamaya çabalıyor gibiydi. "Frankly isimli eleman onu yakaladı gibi görünüyor." Frankly, onu yakalamaya çabalıyor gibiydi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
So what do you think? | Ne düşünüyorsun? Ee, ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? Ee, ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He's heard it through the grapevine that Annie took us out on Thanksgiving. | Söylentilere göre Annie'nin Şükran Günü'nde bizi yemeğe çıkardığını duymuş. O, Annie'nin Şükran Günü'nde bizi götürdüğünü dedikodular sayesinde duymuştur. Söylentilere göre Annie'nin Şükran Günü'nde bizi yemeğe çıkardığını duymuş. O, Annie'nin Şükran Günü'nde bizi götürdüğünü dedikodular sayesinde duymuştur. Söylentilere göre Annie'nin Şükran Günü'nde bizi yemeğe çıkardığını duymuş. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Annie made sure of that. So, yeah, maybe he's scared. | Annie bundan emin. Evet belki korkmuş olabilir. Annie'nin bunu yaptığından emindir. Ve evet, belki doğru, korkmuştur. Annie bundan emin. Evet belki korkmuş olabilir. Annie'nin bunu yaptığından emindir. Ve evet, belki doğru, korkmuştur. Annie bundan emin. Evet belki korkmuş olabilir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
On the other hand, maybe he's shooting for some ridiculous number | Ama diğer taraftan uçuk bir rakama ulaşmak istiyor da olabilir.. Diğer taraftan, belki de biraz saçma bir sayı için durmadan uğraşıyordur. Ama diğer taraftan uçuk bir rakama ulaşmak istiyor da olabilir.. Diğer taraftan, belki de biraz saçma bir sayı için durmadan uğraşıyordur. Ama diğer taraftan uçuk bir rakama ulaşmak istiyor da olabilir.. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
and won't slow down till he gets there. | ...ve o rakama ulaşıncaya kadar durmayacaktır. ve bunun için hiç yavaşlamayacaktır. ...ve o rakama ulaşıncaya kadar durmayacaktır. Ve bunun için hiç yavaşlamayacaktır. ...ve o rakama ulaşıncaya kadar durmayacaktır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What's a ridiculous number? | Ne kadar uçuk bir rakam? Sence bu saçma sayı nedir? Ne kadar uçuk bir rakam? Sence bu saçma sayı nedir? Ne kadar uçuk bir rakam? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I mean, the guy is crazy! | Yani, herif manyak! Demek istediğim, bu adam manyak! Yani, herif manyak! Demek istediğim, bu adam manyak! Yani, herif manyak! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Silent night | sessiz gece d Sessiz gece d sessiz gece Sessiz gece sessiz gece | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Holy night | kutsal gece d Kutsal gece d kutsal gece Kutsal gece kutsal gece | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
All is calm | Hepsi sakin d Herşey sakin d Hepsi sakin Herşey sakin Hepsi sakin | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Here. Try fork. | Buyurun, çatalla deneyin. İşte. Çatalı deneyin. Buyurun, çatalla deneyin. İşte. Çatalı deneyin. Buyurun, çatalla deneyin. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Okay, thank you. Thanks. | Peki, teşekkür ederim. Teşekkürler. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey. You want to... You guys want to come sit with me? | Şey, siz... Benimle oturmak ister misiniz? Hey. Düşündüm de... Gelip bana katılmak ister misiniz? Şey, siz... Benimle oturmak ister misiniz? Hey. Düşündüm de... Gelip bana katılmak ister misiniz? Şey, siz... Benimle oturmak ister misiniz? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I feel bad you're working on Christmas. Come on. | Noel’de çalıştığınız için kötü hissediyorum. Hadi. Noel'de çalışmanız bana kötü hissettiriyor. Hadi. Noel’de çalıştığınız için kötü hissediyorum. Hadi. Noel'de çalışmanız bana kötü hissettiriyor. Hadi. Noel’de çalıştığınız için kötü hissediyorum. Hadi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
WAITER: Why you here? Why not with family? | Neden buradasınız? Neden ailenizle birlikte değilsiniz? Neden burdasınız? Yani neden ailemle değilim? Neden buradasınız? Neden ailenizle birlikte değilsiniz? Neden burdasınız? Yani neden ailemle değilim? Neden buradasınız? Neden ailenizle birlikte değilsiniz? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Snowy owl, Chan. | Kar Baykuşu yüzünden, Chan. Karbeyaz baykuş, Chan. Kar Baykuşu yüzünden, Chan. Karbeyaz Baykuş, Chan. Kar Baykuşu yüzünden, Chan. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Been up and down the Sax Zim Bog looking for him. | Sax Zim Bog'da onu bulmak için bir aşağı bir yukarı dolaştım. Ona bakmak için Sax Zim Bog'un altından girdim üstünde çıktım. Sax Zim Bog'da onu bulmak için bir aşağı bir yukarı dolaştım. Ona bakmak için Sax Zim Bog'un altından girdim üstünde çıktım. Sax Zim Bog'da onu bulmak için bir aşağı bir yukarı dolaştım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's the only breeding bird in North America that's eluded me. | Elimden kaçırdığım, Kuzey Amerika'da üreyen tek kuş. Sadece Kuzey Amerika'da üreyen bir kuş ve beni es geçti. Elimden kaçırdığım, Kuzey Amerika'da üreyen tek kuş. Sadece Kuzey Amerika'da üreyen bir kuş ve beni es geçti. Elimden kaçırdığım, Kuzey Amerika'da üreyen tek kuş. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I'd like to see the birds of China one day. | Çin'in kuşlarını da görmek isterim günün birinde. Bir gün Çin'deki kuşları da görmek isterim. Çin'in kuşlarını da görmek isterim günün birinde. Bir gün Çin'deki kuşları da görmek isterim. Çin'in kuşlarını da görmek isterim günün birinde. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You know anything about that? | Bunun hakkında bilginiz var mı hiç? Bu konuda bir şey biliyor musun? Bunun hakkında bilginiz var mı hiç? Bu konuda bir şey biliyor musun? Bunun hakkında bilginiz var mı hiç? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Peking duck. | Pekin Ördeği. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Merry Christmas Eve. | Mutlu Noeller Eve. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Merry Christmas. | Mutlu Noeller Mutlu Noeller. Mutlu Noeller Mutlu Noeller. Mutlu Noeller | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, Barry. Happy holidays. | Selam, Barry. İyi tatiller. Merhaba, Barry. İyi tatiller. Selam, Barry. İyi tatiller. Merhaba, Barry. İyi tatiller. Selam, Barry. İyi tatiller. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You and Jenny in Saint Barths again this year? | Jenny ve sen bu sene yine Saint Barths'da mısınız?* Jenny ile ikiniz yine bu yıl da Aziz Barthlar'da mısınız? Jenny ve sen bu sene yine Saint Barths'da mısınız?* Jenny ile ikiniz yine bu yıl da Aziz Barthlar'da mısınız? Jenny ve sen bu sene yine Saint Barths'da mısınız?* | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Not exactly. We all had to cancel our vacations. | Pek sayılmaz. Tüm tatil planlarını iptal etmek zorunda kaldık. Hayır değil, tatilimizi iptal etmek zorunda kaldık. Pek sayılmaz. Tüm tatil planlarını iptal etmek zorunda kaldık. Hayır değil, tatilimizi iptal etmek zorunda kaldık. Pek sayılmaz. Tüm tatil planlarını iptal etmek zorunda kaldık. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Looks like we've been out shriked. | İşimiz bitti gibi görünüyor. Örümcekkuşu bizi tuzağa çekiyor. İşimiz bitti gibi görünüyor. Örümcekkuşu bizi tuzağa çekiyor. İşimiz bitti gibi görünüyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What? BARRY: We're being bought by 3M. | Ne? 3M tarafından satın alındık. 3M firması tarafından satın alınmak üzereyiz. Ne? 3M tarafından satın alındık. 3M firması tarafından satın alınmak üzereyiz. Ne? 3M tarafından satın alındık. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
JIM: Yeah, here's the thing, Stu. | Evet, olay şu Stu... Evet, bir de şu var, Stu. Evet, olay şu Stu... Evet, bir de şu var, Stu. Evet, olay şu Stu... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You may want to sit down for this. | ...devam etmeden önce bir yere otursan iyi olur. Sen oturup kalmak isteyebilirsin fakat ...devam etmeden önce bir yere otursan iyi olur. Sen oturup kalmak isteyebilirsin fakat... ...devam etmeden önce bir yere otursan iyi olur. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Looks like Simon Ross is stepping down as CEO | Görünen o ki, Simon Ross başkanlıktan çekiliyor... Simon Ross yöneticiliğe adım adım yaklaşıyor. Görünen o ki, Simon Ross başkanlıktan çekiliyor... Simon Ross yöneticiliğe adım adım yaklaşıyor. Görünen o ki, Simon Ross başkanlıktan çekiliyor... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
and they want you to take over. | ...ve şirket yönetimini senin devralmanı istiyorlar. Yani seni uğurlayacaklar. ...ve şirket yönetimini senin devralmanı istiyorlar. Yani seni uğurlayacaklar. ...ve şirket yönetimini senin devralmanı istiyorlar. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
BARRY: Stu, you started this company in your garage. | Bu şirketi garajında çalışarak kurdun Stu. Stu, bu işe garajında başlamıştın. Bu şirketi garajında çalışarak kurdun Stu. Stu, bu işe garajında başlamıştın. Bu şirketi garajında çalışarak kurdun Stu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You made it something big. | Büyük bir şey başardın. Büyük bir iş yaptın. Büyük bir şey başardın. Büyük bir iş yaptın. Büyük bir şey başardın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Now you have the chance to run one of the biggest companies in the world. | Şimdi dünyanın en büyük şirketlerinden birinin başına geçme fırsatı yakaladın. Şimdi de bize dünyanın en büyük şirketini çıkarmamıza izin ver. Şimdi dünyanın en büyük şirketlerinden birinin başına geçme fırsatı yakaladın. Şimdi de bize dünyanın en büyük şirketini çıkarmamıza izin ver. Şimdi dünyanın en büyük şirketlerinden birinin başına geçme fırsatı yakaladın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
JIM: It's what they call a lot of money. | Çok para diye buna derler işte. Çok fazla paradan söz ediyorlar. Çok para diye buna derler işte. Çok fazla paradan söz ediyorlar. Çok para diye buna derler işte. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But more than that, obviously, your Big Year, it's coming to a close. | Ama doğruyu söylemek gerekirse bu Büyük Yarış'ı bitirdiğin anlamına geliyor. Fakat daha önemlisi, belli ki, senin Büyük Yıl'ın, bu daha önemli. Ama doğruyu söylemek gerekirse bu Büyük Yarış'ı bitirdiğin anlamına geliyor. Fakat daha önemlisi, belli ki, senin Büyük Yıl'ın, bu daha önemli. Ama doğruyu söylemek gerekirse bu Büyük Yarış'ı bitirdiğin anlamına geliyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Do you really want to face the abyss? | Cehennemle karşılaşmak ister misin?* Gerçekten uçurumla yüzleşmek mi istiyorsun? Cehennemle karşılaşmak ister misin?* Gerçekten uçurumla yüzleşmek mi istiyorsun? Cehennemle karşılaşmak ister misin?* | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
The answer is yes, Jim. | Cevabım evet, Jim. The answer is yes, Jim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
JIM: Yes, you'll do it? | Jim, cevabım evet. Evet, yapacak mısın? Jim, cevabım evet. Evet, yapacak mısın? Jim, cevabım evet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yes, I want to face the abyss. | Evet mi, bunu yapacak mısın? Evet, cehennemle karşılaşacağım. Evet, uçurumla yüzleşmek istiyorum. Evet mi, bunu yapacak mısın? Evet, cehennemle karşılaşacağım. Evet, uçurumla yüzleşmek istiyorum. Evet mi, bunu yapacak mısın? Evet, cehennemle karşılaşacağım. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No! Stu. Stu. No, no, no, no! Don't say that! | Hayır! Stu. Stu. Hayır, hayır! Bunu söyleme! Hayır! Stu. Stu. Yo, yo, hayır, hayır! Bunu söyleme! Hayır! Stu. Stu. Hayır, hayır! Bunu söyleme! Hayır! Stu. Stu. Yo, yo, hayır, hayır! Bunu söyleme! Hayır! Stu. Stu. Hayır, hayır! Bunu söyleme! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Don't say something you don't mean. | Kastetmediğin bir şey söyleme. Demek istemediğin bir şeyi söyleme. Kastetmediğin bir şey söyleme. Demek istemediğin bir şeyi söyleme. Kastetmediğin bir şey söyleme. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But I do mean it. | Ama onu kastetmiştim. Ama bunu demek istedim. Ama onu kastetmiştim. Ama bunu demek istedim. Ama onu kastetmiştim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I think we need to come there and show you this offer face to face. | Sanırım oraya gelip bu teklifi yüz yüze konuşmalıyız. Sanırım benim oraya gelip o teklifi sizinle yüz yüze görüşmem gerekiyor. Sanırım oraya gelip bu teklifi yüz yüze konuşmalıyız. Sanırım benim oraya gelip o teklifi sizinle yüz yüze görüşmem gerekiyor. Sanırım oraya gelip bu teklifi yüz yüze konuşmalıyız. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Absolutely! | Kesinlikle. Kesinlikle! Kesinlikle. Kesinlikle! Kesinlikle. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Can't do it, guys. Got to help a friend find a bird. | Yapamam beyler. Bir kuşu bulması için arkadaşa yardım etmeliyim. Bunu yapamam, çocuklar. Bir arkadaşımın kuşları bulmasına yardım etmeliyim. Yapamam beyler. Bir kuşu bulması için arkadaşa yardım etmeliyim. Bunu yapamam, çocuklar. Bir arkadaşımın kuşları bulmasına yardım etmeliyim. Yapamam beyler. Bir kuşu bulması için arkadaşa yardım etmeliyim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Those freaking birds! | Şu acayip kuşlar! Şu kaçık kuşlar! Şu acayip kuşlar! Şu kaçık kuşlar! Şu acayip kuşlar! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
BRAD: Hey, when are you gonna tell me what we're chasing? | Neyin peşinde olduğumuzu ne zaman söyleyeceksin? Hey, neyi takip ettiğimizi ne zaman söyleyeceksin? Neyin peşinde olduğumuzu ne zaman söyleyeceksin? Hey, neyi takip ettiğimizi ne zaman söyleyeceksin? Neyin peşinde olduğumuzu ne zaman söyleyeceksin? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We're going on a wild goose chase! | Bir tür Yaban Kazı'nın peşindeyiz! Vahşi bir kaz'ı takip ediyoruz! Bir tür Yaban Kazı'nın peşindeyiz! Vahşi bir kaz'ı takip ediyoruz! Bir tür Yaban Kazı'nın peşindeyiz! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
A goose with little pink feet. | Küçük pembe ayakları olan bir kaz. Küçük ve pembe ayaklı bir kaz. Küçük pembe ayakları olan bir kaz. Küçük ve pembe ayakları olan bir kaz. Küçük pembe ayakları olan bir kaz. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You're crazy! Have you noticed the snow? | Manyaksın! Kar yağıyor fark ettin mi? Sen çılgınsın! Kış kıyameti fark etmedin mi? Manyaksın! Kar yağıyor fark ettin mi? Sen çılgınsın! Kış kıyameti fark etmedin mi? Manyaksın! Kar yağıyor fark ettin mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That goose is in Scotland by now. | O kaz çoktan İskoçya'ya varmıştır. O kaz şimdi İskoçya'dadır. O kaz çoktan İskoçya'ya varmıştır. O kaz şimdi İskoçya'dadır. O kaz çoktan İskoçya'ya varmıştır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You would think so, wouldn't you? | Böyle düşünmüyorsun gerçekten değil mi? Gerçekten öyle düşünüyorsun, değil mi? Böyle düşünmüyorsun gerçekten değil mi? Gerçekten öyle düşünüyorsun, değil mi? Böyle düşünmüyorsun gerçekten değil mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But my friend Jeff Shaw swears he saw it up here yesterday. | Arkadaşım Jeff Shaw onu dün burada gördüğüne yemin ediyor. Ama arkadaşım Jeff Show, onu dün burada gördüğüne yemin ediyor. Arkadaşım Jeff Shaw onu dün burada gördüğüne yemin ediyor. Ama arkadaşım Jeff Show, onu dün burada gördüğüne yemin ediyor. Arkadaşım Jeff Shaw onu dün burada gördüğüne yemin ediyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Just out of curiosity, what's Jeff Shaw smoking? | Sadece meraktan soruyorum, bu Jeff Shaw ne çekiyor böyle? Sadece meraktan soruyorum, Bu Jeff Shaw ne tüttürüyor? Sadece meraktan soruyorum, bu Jeff Shaw ne çekiyor böyle? Sadece meraktan soruyorum, Bu Jeff Shaw ne tüttürüyor? Sadece meraktan soruyorum, bu Jeff Shaw ne çekiyor böyle? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
'Cause I'd like to get me some of that! | Ne kullanıyorsa söylesin biz de içek. Çünkü ben de aynısından istiyorum! Ne kullanıyorsa söylesin biz de içek. Çünkü ben de aynısından istiyorum! Ne kullanıyorsa söylesin biz de içek. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Wait! Wait! Did you hear that? | Dur, dur! Duydun mu? Bekle! Bekle! Sen de duydun mu? Dur, dur! Duydun mu? Bekle! Bekle! Sen de duydun mu? Dur, dur! Duydun mu? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |