Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 160590
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
STU: You took him up? | Yakaladın mı? Onu sen de gördün mü? Yakaladın mı? Onu sen de gördün mü? Yakaladın mı? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Okay. Thanks, Gil. | Pekâlâ. Teşekkürler, Gil. Peki. Teşekkürler, Gil. Pekâlâ. Teşekkürler, Gil. Peki. Teşekkürler, Gil. Pekâlâ. Teşekkürler, Gil. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Bostick saw snowcocks. | Bostick Kar Kuşu görmüş. Bostick kar horozu görmüş. Bostick Kar Kuşu görmüş. Bostick Kar Horozu görmüş. Bostick Kar Kuşu görmüş. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
(SIGHS) I can't afford snowcocks! | Kar Kuşları'nı arayacak param yok ki. Kar horozunu karşılayamam! Kar Kuşları'nı arayacak param yok ki. Kar Horozu'nu karşılayamam! Kar Kuşları'nı arayacak param yok ki. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Snowcocks are on me. | Benden olsun o zaman. Kar horozu benden. Benden olsun o zaman. Kar Horozu benden. Benden olsun o zaman. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I can't even afford this beer. | Bu birayı bile ödeyecek param yok. Bu birayı da karşılayamam. Bu birayı bile ödeyecek param yok. Bu birayı da karşılayamam. Bu birayı bile ödeyecek param yok. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That's on me, too. | Biralar da benden. O da benden. Biralar da benden. O da benden. Biralar da benden. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You ever been in a helicopter? | Hayatında hiç helikoptere bindin mi? Hiç helikoptere bindin mi? Hayatında hiç helikoptere bindin mi? Hiç helikoptere bindin mi? Hayatında hiç helikoptere bindin mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Ah! | Ah! Aa! Ah! Aa! Ah! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
So, how long until we see some Himalayan snowcocks? | Himalaya Kar Kuşları'nı görmemiz ne kadar sürer? Ee, bir Himalaya kar horozu görmemiz ne kadar sürer? Himalaya Kar Kuşları'nı görmemiz ne kadar sürer? Ee, bir Himalaya kar horozu görmemiz ne kadar sürer? Himalaya Kar Kuşları'nı görmemiz ne kadar sürer? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You never know. It's a matter of luck. | Hiç belli olmaz. Şans işi. Hiç belli olmaz. Şans meselesi. Hiç belli olmaz. Şans işi. Hiç belli olmaz. Şans meselesi. Hiç belli olmaz. Şans işi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Close? This isn't close. You want to see close? | Yakın mı? Yakın değiliz ki. Al sana yakınlık. Yakın mı? Bu yakın değil. Yakını görmek ister misin? Yakın mı? Yakın değiliz ki. Al sana yakınlık. Yakın mı? Bu yakın değil. Yakını görmek ister misin? Yakın mı? Yakın değiliz ki. Al sana yakınlık. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No. No, no, no, no, no! | Hayır! Hayır. yo, yo, yo, hayır! Hayır! Hayır. yo, yo, yo, hayır! Hayır! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Whoa! | Vaay! Aha! Whoa! Aha! Whoa! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
All right, there, there, there! | İşte orada! İşte bulduk, orada, orada, orada! İşte orada! İşte bulduk, orada, orada, orada! İşte orada! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Himalayan just cleared the ridge! You see it? | Kar Kuşu az önce tepeden alçaldı! Gördünüz mü onu? Himalayalı sırtı aştı! Gördünüz mü? Kar Kuşu az önce tepeden alçaldı! Gördünüz mü onu? Himalayalı sırtı aştı! Gördünüz mü? Kar Kuşu az önce tepeden alçaldı! Gördünüz mü onu? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No! No! | Hayır. Hayır. Hayır! Hayır! Hayır. Hayır. Hayır! Hayır! Hayır. Hayır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oh, man! Come on, look! | Ah be dostlar! İyi baksanıza! Aa, adamım! Hadi, bak! Ah be dostlar! İyi baksanıza! Aa, adamım! Hadi, bak! Ah be dostlar! İyi baksanıza! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Where are you? Come on. | Neredesin? Haydi ama. Nerdesin? Hadi. Neredesin? Haydi ama. Nerdesin? Hadi. Neredesin? Haydi ama. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
There! There, there! | İşte orada! Orada! Orada, orada! İşte orada! Orada! Orada, orada! İşte orada! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
There, you see it? Right there! | Gördün mü? İşte orada! Orada, gördünüz mü? Evet tam orada! Gördün mü? İşte orada! Orada, gördünüz mü? Evet tam orada! Gördün mü? İşte orada! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
STU: Ride 'em, cowboy! | Bastır kovboy Kim tutar seni, kovboy! Bastır kovboy Kim tutar seni, kovboy! Bastır kovboy | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Uh Oh! Ah! | Tanrım! Aha! Ah! Tanrım! Aha! Ah! Tanrım! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oh, God! | İyiyiz. İyiyiz. Aman Allah'ım! İyiyiz. İyiyiz. Aman Allah'ım! İyiyiz. İyiyiz. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
GIL: We're good. We're good. | Şimdi eve gidebilir miyiz artık? İyiyiz. İyiyiz. Şimdi eve gidebilir miyiz artık? İyiyiz. İyiyiz. Şimdi eve gidebilir miyiz artık? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Can we go home now? | Filme çekmek istemez misin? Şimdi eve gidebilir miyiz? Filme çekmek istemez misin? Şimdi eve gidebilir miyiz? Filme çekmek istemez misin? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Don't you want to get it on film? | Siktir ya, hayır! Bir film çekmek istemiyor musun? Siktir ya, hayır! Bir film çekmek istemiyor musun? Siktir ya, hayır! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hell, no! No! No! Home! | Hayır, eve gidelim! Lanet, hayır! Hayır! Hayır! Eve! Hayır, eve gidelim! Lanet, hayır! Hayır! Hayır! Eve! Hayır, eve gidelim! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We're alive! | Hayattayız! Yaşıyoruz! Hayattayız! Yaşıyoruz! Hayattayız! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We saw snowcocks! | Kar Kuşu'nu gördük. Kar horozu gördük! Kar Kuşu'nu gördük. Kar Horozu gördük! Kar Kuşu'nu gördük. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We're on a roll! Nothing can stop us now! | Kaptırdık gidiyoruz, artık hiçbir şey bizi durduramaz! İyi sardırdık! Bizi hiçbir şey tutamaz! Kaptırdık gidiyoruz, artık hiçbir şey bizi durduramaz! İyi sardırdık! Bizi hiçbir şey tutamaz! Kaptırdık gidiyoruz, artık hiçbir şey bizi durduramaz! | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
RINGTONE: A well a, everybody's heard about the bird | A iyi, herkesin kuşu hakkında duydum Ne güzel ne, herkesin bu kuşu duyması A iyi, herkesin kuşu hakkında duydum Ne güzel ne, herkesin bu kuşu duyması A iyi, herkesin kuşu hakkında duydum | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Bird, bird, bird, b bird. . . | Kuş, kuş, kuş, Kuş, kuş, kuş, k kuşun. . . Kuş, kuş, kuş, Kuş, kuş, kuş, k kuşun. . . Kuş, kuş, kuş, | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, Mom. | Selam anne. Evet, anne. Selam anne. Evet, anne. Selam anne. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's all right. It's okay. | Pekâlâ, tamam. Peki tamam. Oldu. Pekâlâ, tamam. Peki tamam. Oldu. Pekâlâ, tamam. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
So how many of these damn tests are these clowns | Şuradan defolup gitmeden önce, bu soytarılar, bu testlerden... Bir an önce bu cehennemden defolup gitmem için Şuradan defolup gitmeden önce, bu soytarılar, bu testlerden... Bir an önce bu cehennemden defolup gitmem için... Şuradan defolup gitmeden önce, bu soytarılar, bu testlerden... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
gonna put me through before they let me get the hell out of here? | ...kaç tane daha yapıp beni oradan oraya sürükleyeceklermiş? daha kaç tane bu lanet testlerden yapacaksınız? ...kaç tane daha yapıp beni oradan oraya sürükleyeceklermiş? daha kaç tane bu lanet testlerden yapacaksınız? ...kaç tane daha yapıp beni oradan oraya sürükleyeceklermiş? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Dad, you had a heart attack. | Kalp krizi geçirdin baba. Baba, kalp krizi geçirdin. Kalp krizi geçirdin baba. Baba, kalp krizi geçirdin. Kalp krizi geçirdin baba. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I had a minor heart attack, all right? | İkinci derece bir kalp kriziydi tamam mı? Kalp krizinin küçüğüydü, değil mi? İkinci derece bir kalp kriziydi tamam mı? Kalp krizinin küçüğüydü, değil mi? İkinci derece bir kalp kriziydi tamam mı? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
In my old man's day, it was not something you went to the hospital for. | Yaşlılar günü kutlarken bu, tüm gününü hastanede geçirmen için sebep sayılmaz. Az yaşlı bir adamın bu saçmalıklar için hastaneye gitmesi gerekmiyordu. Yaşlılar günü kutlarken bu, tüm gününü hastanede geçirmen için sebep sayılmaz. Orta yaşlı bir adamın bu saçmalıklar için hastaneye gitmesi gerekmiyordu. Yaşlılar günü kutlarken bu, tüm gününü hastanede geçirmen için sebep sayılmaz. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Let me show you some shots from the trip. | Sana geziden birkaç resim göstereyim. İzin ver seyahatimden sana birkaç vuruşumu göstereyim. Sana geziden birkaç resim göstereyim. İzin ver seyahatimden sana birkaç vuruşumu göstereyim. Sana geziden birkaç resim göstereyim. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
My little hobby. You should take a look. | Benim küçük hobim işte, bakmalısın. Benim küçük hobim. Bir bakmalısın. Benim küçük hobim işte, bakmalısın. Benim küçük hobim. Bir bakmalısın. Benim küçük hobim işte, bakmalısın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What do we got here? There we go. | Nelerimiz varmış burada? Al bakalım. Bakalım burda ne var? İşte geliyor. Nelerimiz varmış burada? Al bakalım. Bakalım burda ne var? İşte geliyor. Nelerimiz varmış burada? Al bakalım. 1360 01:14:14,533 > 01:14:17,036 Colima Çalı Bülbülü.* Texas'ta çekildi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Colima warbler. That's Texas. | Colima Çalı Bülbülü.* Texas'ta çekildi. Colima bülbülü. Burası Teksas. Colima Çalı Bülbülü.* Texas'ta çekildi. Colima Bülbülü. Burası Teksas. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Had to hike eight miles to see that guy. | Bunu görebilmek için 13 km. yürüdüm. Bu elemanı görmek için sekiz mil yürümek zorunda kaldım. Bunu görebilmek için 13 km. yürüdüm. Bu elemanı görmek için sekiz mil yürümek zorunda kaldım. Bunu görebilmek için 13 km. yürüdüm. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That's a spruce grouse. | Alaçam Kekliği. Bu da bir ladin tavuğu. Alaçam Kekliği. Bu da bir ladin tavuğu. Alaçam Kekliği. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Maine. That was butt cold. | Maine'de çekildi. Götümüz donmuştu. Maine'de. Bu soğuk popo'ydu. Maine'de çekildi. Götümüz donmuştu. Maine'de. Bu soğuk popo idi. Maine'de çekildi. Götümüz donmuştu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Another spruce grouse. | Bir Alaçam Kekliği daha. Başka bir ladin tavuğu. Bir Alaçam Kekliği daha. Başka bir ladin tavuğu. Bir Alaçam Kekliği daha. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
There's my favorite bird. American golden plover. | İşte favori kuşum, Altın Sarısı Amerikan Yağmur Kuşu. İşte benim gözde kuşum. Amerikan altın yağmurkuşu. İşte favori kuşum, Altın Sarısı Amerikan Yağmur Kuşu. İşte benim gözde kuşum. Amerikan Altın Yağmurkuşu. İşte favori kuşum, Altın Sarısı Amerikan Yağmur Kuşu. İşte favori kuşum, Altın Sarısı Amerikan Yağmur Kuşu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That's your favorite bird. It's gray. | Favori kuşun bu mu? Bu gri. Senin bu gözde kuşun... Rengi gri. Favori kuşun bu mu? Bu gri. Senin bu gözde kuşun... Rengi gri. Favori kuşun bu mu? Bu gri. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yes, it is. Well, gray brown. | Evet öyle. Şey, kahverengi gri yani. Evet, öyle. Yani, gri kahve. Evet öyle. Şey, kahverengi gri yani. Evet, öyle. Yani, gri kahve. Evet öyle. Şey, kahverengi gri yani. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah, a lot of people wouldn't think twice to look at this bird, | Bazı insanlar ikinci kez bu kuşa bakmak için düşünmezler bile... Evet, bir çok kişi ona ikinci kez bakmayı düşünmez bile, Bazı insanlar ikinci kez bu kuşa bakmak için düşünmezler bile... Evet, bir çok kişi ona ikinci kez bakmayı düşünmez bile. Bazı insanlar ikinci kez bu kuşa bakmak için düşünmezler bile... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
but this golden plover's one of the greatest travelers in the world. | ...ama bu Altın Sarısı Yağmur Kuşu dünyanın en büyük gezginlerinden biridir. fakat bu altın yağmurkuşu dünyanın en iyi gezginlerinden biridir. ...ama bu Altın Sarısı Yağmur Kuşu dünyanın en büyük gezginlerinden biridir. Fakat bu altın yağmurkuşu dünyanın en iyi gezginlerinden biridir. ...ama bu Altın Sarısı Yağmur Kuşu dünyanın en büyük gezginlerinden biridir. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's true. It breeds in the Arctic tundra, | Bu doğru. Kuzey kutbuna yumurtalarını... Bu doğru. Kutup bozkırlarına yavrular. Bu doğru. Kuzey kutbuna yumurtalarını... Bu doğru. Kutup bozkırlarına yavrular. Bu doğru. Kuzey kutbuna yumurtalarını... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
then flies all the way down to Argentina | ...bıraktıktan sonra Arjantin'e uçarlar... Arjantin güneyine doğru uçar ...bıraktıktan sonra Arjantin'e uçarlar... Arjantin güneyine doğru uçar... ...bıraktıktan sonra Arjantin'e uçarlar... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
and back, all in one year. | ...ve aynı sene tekrar geri gelirler. ve geri döner, bir yıl boyunca. ...ve aynı sene tekrar geri gelirler. Ve geri döner, bir yıl sürer. ...ve aynı sene tekrar geri gelirler. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It shows up on beaches of Guatemala. | Guatemala plajlarından ve Illinois'deki... Guatemala sahillerinin üstünde kendini gösterir. Guatemala plajlarından ve Illinois'deki... Guatemala sahillerinin üstünde kendini gösterir. Guatemala plajlarından ve Illinois'deki... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
On farms in Illinois. | ..çiftliklerden görülebilirler. ve İllinois çiftliklerinde. ..çiftliklerden görülebilirler. Ve İllinois çiftliklerinde. ..çiftliklerden görülebilirler. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Nine inches long, | Sadece 23 cm. uzunluğunda... Dokuz inç uzunluğunda, Sadece 23 cm. uzunluğunda... Dokuz inç uzunluğunda, Sadece 23 cm. uzunluğunda... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
but he travels hundreds of thousands of miles in his lifetime. | ...ama ömrü boyunca yüzbinlerce kilometre yol kat eder. Ancak ömrü boyunca yüzbinlerce mil yolculuk eder. ...ama ömrü boyunca yüzbinlerce kilometre yol kat eder. Ancak ömrü boyunca yüzbinlerce mil yolculuk eder. ...ama ömrü boyunca yüzbinlerce kilometre yol kat eder. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
No passports, no security. Total freedom. | Güvenlik önlemleri ve pasaport olmadan, tamamen özgür. Pasaport yok, güvenlik yok. Tamamen özgürlük. Güvenlik önlemleri ve pasaport olmadan, tamamen özgür. Pasaport yok, güvenlik yok. Tamamen özgürlük. Güvenlik önlemleri ve pasaport olmadan, tamamen özgür. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah. This gray bird has seen some amazing things. | Bu gri kuşumuz bazı ilginç şeyler görmüş olmalı. Evet. Bu gri kuş şaşırtıcı şeyler gördü. Bu gri kuşumuz bazı ilginç şeyler görmüş olmalı. Evet. Bu gri kuş şaşırtıcı şeyler gördü. Bu gri kuşumuz bazı ilginç şeyler görmüş olmalı. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
And that's the bird that everybody underestimates. | İşte herkesin hafife aldığı kuş, bu. ve herkesin hafife aldığı bir kuştur. İşte herkesin hafife aldığı kuş, bu. Ve herkesin hafife aldığı bir kuştur. İşte herkesin hafife aldığı kuş, bu. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yes! | Evet. Evet! Evet. Evet! Evet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey. Did you see a f lammer? | Selam. Flammer'ı gördün mü? Hiç f lammer gördün mü? Selam. Flammer'ı gördün mü? Hiç Flammer gördün mü? Selam. Flammer'ı gördün mü? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I heard it. He just answered my call. | Sesini duydum, bana cevap verdi. Sadece duydum. Seslendim ve karşılık verdi. Sesini duydum, bana cevap verdi. Sadece duydum. Seslendim ve karşılık verdi. Sesini duydum, bana cevap verdi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Which direction? It doesn't matter. | Ne tarafta? Ne fark eder. Ne tarafta? Bu önemli değil. Ne tarafta? Ne fark eder. Ne tarafta? Bu önemli değil. Ne tarafta? Ne fark eder. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
We both heard it. That counts. | İkimiz de duyduk. Bu sayılır. İkimiz onu duyduk. Say gitsin. İkimiz de duyduk. Bu sayılır. İkimiz onu duyduk. Say gitsin. İkimiz de duyduk. Bu sayılır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
How do I know what I heard? | Ne duyduğumu nerden bileyim? Ne duyduğumu biliyor muyum? Ne duyduğumu nerden bileyim? Ne duyduğumu biliyor muyum? Ne duyduğumu nerden bileyim? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Maybe I just heard you. Maybe I heard some SOB answering you. | Belki de sadece seni duymuşumdur, veya çıkardığın seslerden birini. Belki ben sadece seni duydum. Belki bir O.Ç. sana karşılık verdi. Belki de sadece seni duymuşumdur, veya çıkardığın seslerden birini. Belki ben sadece seni duydum. Belki bir O.Ç. sana karşılık verdi. Belki de sadece seni duymuşumdur, veya çıkardığın seslerden birini. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
TED: I'm claiming it. I mean, you heard what I heard. | İddia ediyorum. Yani benim duyduğumu sen de duydun. Ben sadece iddia ediyorum. Yani, ne duyduysan ben de onu duydum. İddia ediyorum. Yani benim duyduğumu sen de duydun. Ben sadece iddia ediyorum. Yani, ne duyduysan ben de onu duydum. İddia ediyorum. Yani benim duyduğumu sen de duydun. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
You should claim it, too. | Sen de duyduğunu iddia etmelisin bence. Bence de sadece iddia etmelisin. Sen de duyduğunu iddia etmelisin bence. Bence de sadece iddia etmelisin. Sen de duyduğunu iddia etmelisin bence. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Just tell me which direction, pal. | Sadece hangi yönde olduğunu söyle, Pal. Bana sadece ne tarafta olduğunu söyle dostum. Sadece hangi yönde olduğunu söyle, Pal. Bana sadece ne tarafta olduğunu söyle dostum. Sadece hangi yönde olduğunu söyle, Pal. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
It's over here. | Şu tarafta. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, hold up. I'll go with you. | Selam, bekle, seninle geliyorum. Hey, dur bakalım. Seninle geleceğim. Selam, bekle, seninle geliyorum. Hey, dur bakalım. Seninle geleceğim. Selam, bekle, seninle geliyorum. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Hey, Stu. Yeah, walk with me. | Selam, Stu. Benimle yürü evet. Merhaba, Stu. Evet, benimle birlikte yürü. Selam, Stu. Benimle yürü evet. Merhaba, Stu. Evet, benimle birlikte yürü. Selam, Stu. Benimle yürü evet. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
That was some trick you pulled on us at Anacortes Ferry. | Bu, bize Anacortes Feribotunda çektiğin türden bir numaraydı. Bizi Anacortes Ferry'ye sürüklemen biraz hile oldu. Bu, bize Anacortes Feribotunda çektiğin türden bir numaraydı. Bizi Anacortes Ferry'ye sürüklemen biraz hile oldu. Bu, bize Anacortes Feribotunda çektiğin türden bir numaraydı. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
What trick? (HOOTS) | Ne numarası? Ne hilesi? Ne numarası? Ne hilesi? Ne numarası? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Bostick, you're a hard guy to figure. | Çözmesi zor bir adamsın, Bostick. Bostick, sen anlaşılması zor bir adamsın. Çözmesi zor bir adamsın, Bostick. Bostick, sen anlaşılması zor bir adamsın. Çözmesi zor bir adamsın, Bostick. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Seems like you'd do anything to win, but that's not true, is it? | Sanki kazanmak için her şeyi yaparmışsın gibi, ama bu doğru değil, değil mi? Kazanmak için hiçbirşey yapmıyor gibisin, fakat işin aslı farklı, değil mi? Sanki kazanmak için her şeyi yaparmışsın gibi, ama bu doğru değil, değil mi? Kazanmak için hiçbir şey yapmıyor gibisin, ama işin aslı farklı, değil mi? Sanki kazanmak için her şeyi yaparmışsın gibi, ama bu doğru değil, değil mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I work the angles just like everyone does. | Herkesin geçtiği yollardan geçtim bende. Ben de diğerleri gibi masum masum işime bakıyorum. Herkesin geçtiği yollardan geçtim bende. Ben de diğerleri gibi masum masum işime bakıyorum. Herkesin geçtiği yollardan geçtim bende. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Maybe even better. | Hatta belki de daha da kötüsünden. Belki de daha iyiyimdir. Hatta belki de daha da kötüsünden. Belki de daha iyiyimdir. Hatta belki de daha da kötüsünden. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah, but when it comes to the honor system, | Evet ama iş gurur, şeref meselesine geldi mi de... Tabi, onur sistemine göre Evet ama iş gurur, şeref meselesine geldi mi de... Tabi, onur sistemine göre... Evet ama iş gurur, şeref meselesine geldi mi de... | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
you're as pure as snow. | ...bir kar tanesi kadar safsın. karbeyazı gibi temizsin. ...bir kar tanesi kadar safsın. karbeyazı kadar temizsin. ...bir kar tanesi kadar safsın. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Everyone in the clubhouse knows which guy cheats on his score. | Kulüp binasındaki herkes skoru konusunda kimin dalavere yaptığını biliyor. Kulüpteki herkes puanına bakarak kimin hile yaptığını bilir. Kulüp binasındaki herkes skoru konusunda kimin dalavere yaptığını biliyor. Kulüpteki herkes puanına bakarak kimin hile yaptığını bilir. Kulüp binasındaki herkes skoru konusunda kimin dalavere yaptığını biliyor. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He's kind of pathetic. Who'd want to be that asshole, right? | Malın önde gideni lan, kim o yavşak gibi biri olmak ister ki, öyle değil mi? Hile yapan bir tür zavallıdır. Kim böyle bir şefersiz olmak ister ki? Malın önde gideni lan, kim o yavşak gibi biri olmak ister ki, öyle değil mi? Hile yapan bir tür zavallıdır. Kim böyle bir şefersiz olmak ister ki? Malın önde gideni lan, kim o yavşak gibi biri olmak ister ki, öyle değil mi? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Bostick, this is strange to say, | Bunu söylemek biraz garip Bostick, Bostick, söylemesi biraz tuhaf olacak ama Bunu söylemek biraz garip Bostick, Bostick, söylemesi biraz tuhaf olacak ama. Bunu söylemek biraz garip Bostick, | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
but I actually kind of like you. | ama seni sevmeye başladım gibi. Aslında ben de senin gibiyim. ama seni sevmeye başladım gibi. Aslında ben de senin gibiyim. ama seni sevmeye başladım gibi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I kind of like you, too, Stu. | Stu, ben de seni sevmeye başladım gibi. Ben de öyle, Stu. Stu, ben de seni sevmeye başladım gibi. Ben de öyle, Stu. Stu, ben de seni sevmeye başladım gibi. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Yeah, you seem like a... You seem like a genuinely nice guy. | Evet, sanki şey gibi... Gerçekten iyi bir adama benziyorsun. Evet, sen... Sen akıllı, iyi birine benziyorsun. Evet, sanki şey gibi... Gerçekten iyi bir adama benziyorsun. Evet, sen... Sen akıllı, iyi birine benziyorsun. Evet, sanki şey gibi... Gerçekten iyi bir adama benziyorsun. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Course, wasn't that how you got to Brad? | Tabii ki Brad'i de böyle tavlamışsındır? Peki ya Brad'i nasıl yanına aldın ki? Tabii ki Brad'i de böyle tavlamışsındır? Peki ya Brad'i nasıl yanına aldın ki? Tabii ki Brad'i de böyle tavlamışsındır? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
I didn't get to... Yell if you find a f lammer. | Öyle olmadı... Bakalım kim Flammer'ı bulacak. Onu ben yanıma alm... Eğer bir f lammer bulursan seslen. Öyle olmadı... Bakalım kim Flammer'ı bulacak. Onu ben yanıma alm... Eğer bir Flammer bulursan seslen. Öyle olmadı... Bakalım kim Flammer'ı bulacak. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
NURSE: I see that you're going to come back at least a couple more times | Sana gelmek için gidiyoruz geri, en azından bir çift daha Şimdi gidip eşinizle birlikte bir kez daha gelmelisiniz. Sana gelmek için gidiyoruz geri, en azından bir çift daha Şimdi gidip eşinizle birlikte bir kez daha gelmelisiniz. Sana gelmek için gidiyoruz geri, en azından bir çift daha | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
So just fill out those forms and we'll see you again. | Yani sadece bu formları doldurmak ve bizi tekrar göreceksiniz Şu evrakları doldurmak için tekrar görüşeceğiz. Yani sadece bu formları doldurmak ve bizi tekrar göreceksiniz Şu evrakları doldurmak için tekrar görüşeceğiz. Yani sadece bu formları doldurmak ve bizi tekrar göreceksiniz | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Okay, great. Thank you. | Pekâlâ, hazırız. Peki, tamam. Teşekkürler. Pekâlâ, hazırız. Peki, tamam. Teşekkürler. Pekâlâ, hazırız. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Okay. We're all set. | Ama çok yakında Peki. Biz hazırız. Ama çok yakında Peki. Biz hazırız. Ama çok yakında | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
But we do need your husband here very soon. | eşinizin de burada olması gerek. Fakat kocanızın az sonra burada olması gerekiyor. eşinizin de burada olması gerek. Fakat kocanızın az sonra burada olması gerekiyor. eşinizin de burada olması gerek. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
He'll be here. | Burada olacak. O da gelecektir. Burada olacak. O da gelecektir. Burada olacak. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Sorry. Am I hurting you? | Affedersin, canını yakıyor muyum? Pardon. Acıtıyor muyum? Affedersin, canını yakıyor muyum? Pardon. Acıtıyor muyum? Affedersin, canını yakıyor muyum? | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |
Oh, not at all. | Yok, hayır. Yo, sorun değil. Yok, hayır. Yo, sorun değil. Yok, hayır. | The Big Year-2 | 2011 | ![]() |