Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 161056

İngilizce	Türkçe	Film Adı	Film Yılı	Ayrıntılar
Trimmings and finishing jobs. Stand easy, Baker.	Süslemeler ve son rötuşlar gibi. Rahat, Baker.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Do you feel up to doing a little light work on the bridge?	Köprüde hafif işler yapacak kadar kendini güçlü hissediyor musun?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Anything you say, sir. Good show.	Siz ne derseniz, efendim. Güzel.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You? Nothing difficult.	Ya sen? Kolay işler.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
I'll try, sir. Good man.	Denerim, efendim. Aferin.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Look here, men. It goes without saying that I'm proud of all of you.	Bakın, beyler. Hepinizle gurur duyduğumu söylememe gerek yok.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
But we're facing a crisis. For those of you who feel up to it...	Ama bir krizle karşı karşıyayız. Sorum, kendini iyi hissedenlere.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...how about lending us a hand? Fetch and carry, paint here and there?	Yardım eli uzatmaya ne dersiniz? Getir götür ve boyama işlerine?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Yes, sir. Good show. Come on, follow me.	Evet, efendim. Güzel. Haydi, beni izleyin.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Ten minutes.	1 0 dakika.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Make sure they're all dead.	Hepsinin öldüğünden emin ol.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Come on, Joyce.	Haydi, Joyce.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Use your knife or we'll be shooting each other.	Bıçakları kullanın yoksa birbirimizi vurabiliriz.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Go that way, Joyce.	O taraftan git, Joyce.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
I could have done it. I was ready.	Yapabilirdim. Buna hazırdım.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Are you hit, sir?	Yaralandınız mı, efendim?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
It's superficial. Maybe a chipped bone, but nothing broken.	Yüzeysel birşey. Çatlak bir kemik olabilir, ama kırık değil.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
It's my fault, sir. Oh, shut up.	Benim hatam, efendim. Oh, kapa çeneni.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
I can walk on it. That's all that counts.	Yürüyebilirim. Önemli olan da bu.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Yeah, but how far and how fast?	Evet ama nereye kadar ve ne hızda?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
We won't know that till I've tried it, will we?	Bunu, denemeden önce bilemeyiz, değil mi?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
I didn't give orders for a halt.	Mola için emir vermedim.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
We all need it.	Hepimizin ihtiyacı var.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
We're still five hours' fast march from the objective.	Hızlı adımlarla daha beş saatlik yolumuz var.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Maybe six.	Belki de altı.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
If you keep walking, you'll bleed to death.	Yürümeye devam edersen, kanamadan öleceksin.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You're going to leave me here. If you stop, we stop.	Beni burada bırakacaksınız. Sen durursan, biz de dururuz.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You can't study the layout of the bridge after dark.	Karanlık basınca köprünün planını inceleyemezsiniz.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You've got to get there before sundown.	Gün batımından önce orada olmalısınız.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
But, sir, when the job's done, who knows if we can return by this route...	Ama, efendim, iş bittikten sonra, aynı yoldan geri dönemeyebilir...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...or whether we could find you if we did?	...dönsek bile sizi burada bulamayabiliriz.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
If you were me, I wouldn't hesitate to leave you and you know that.	Yerimde sen olsaydın, seni tereddütsüz bırakırdım, bunu biliyorsun.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
He doesn't know, but I do.	O bilmez ama ben biliyorum.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You'd leave your own mother here if the rules called for it.	Kurallar söz konusuysa, öz anneni bile burada bırakırdın.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You'll go on without me. That's an order.	Bensiz devam edeceksiniz. Bu bir emirdir.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You're in command now, Shears.	Kumanda artık sende, Shears.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
I won't obey that order.	Bu emre itaat etmeyeceğim.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Your heroics make me sick.	Kahramanlık tavırlarından bıktım.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You carry the stench of death like the plague.	Ölüm kokusunu bela gibi üzerinde taşıyorsun.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Explosives and L pills go well together.	Patlayıcılar ve Ö hapları birbirini iyi tamamlar.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
It's one thing or the other. Destroy a bridge or destroy yourself.	Ya öyle ya böyle. Ya köprüyü yok et, ya da kendini.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
This is just a game, this war.	Bu savaş sadece bir oyun.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You and that Colonel Nicholson. You're crazy with courage. For what?	Sen ve şu Albay Nicholson. Yiğitlik için çıldırıyorsunuz. Ne için?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
How to die like a gentleman, how to die by the rules...	Asıl önemli olan insan gibi yaşamakken, siz nasıl bir...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...when the only important thing is how to live like a human being!	...beyefendi gibi ve nasıl kurallara göre ölünür, onu düşünüyorsunuz!	The Bridge on the River Kwai-1	1957
I'm not gonna leave you here to die, Warden...	Seni burada ölüme terk etmeyeceğim, Warden...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...because I don't care about your bridge or about your rules.	...çünkü ne köprü ne de kuralların umurumda değil.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
If we go on, we go on together.	Gideceksek, beraber gideceğiz.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Good old Yai.	Sevgili Yai.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Let's get closer.	Daha yaklaşalım.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Still sorry we brought you along?	Seni getirdiğimize hala üzgün müsün?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Feeling better? Yeah.	Daha iyi misin? Evet.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You're in command again, you know.	Kumanda yine sende, biliyorsun.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
I can't understand it. It's such a solid, well designed job.	Anlayamıyorum. Ne kadar sağlam ve ne kadar iyi tasarlanmış bir yapım.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Not like the bridges the enemy usually throws together.	Düşmanın genelde gelişigüzel yaptığı köprülerden değil.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Those poor devils down there.	Aşağıdaki şu zavallılara.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Imagine being forced to build that in the condition they must be in.	O şartlarda böyle bir iş yapmaya zorlandığınızı düşünsenize.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
They've got a British officer working on his knees.	Dizleri üstüne çökmüş bir İngiliz subayını çalıştırıyorlar.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
The Japanese seem to be enjoying it too.	Japonlar da bundan keyif alıyor gibiler.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
If he knew we were here, it might boost his morale.	Burada olduğumuzu bilse, morali yerine gelirdi.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
If not for the train, we could set a time fuse and be miles away.	Tren işi olmasaydı, saatli bomba koyup, uzaklaşabilirdik.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Since we don't know what time it'll cross tomorrow...	Yarın kaçta geçeceğini bilmediğimize göre...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...we'll have to do the job manually.	...el ile yapmak zorunda kalacağız.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
We'll set the charges against the piles...	Barutları suyun altındaki...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...about three feet underwater, I should think...	...temel kazıklarının 1 m. kadar altına yerleştirip...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...and run the main wire downstream to the plunger.	...ana tesisatı akıntı yönünde pompalayacağız.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
The problem is where to hide it.	Sorun, nerede saklayacağımızda.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Our side of the river is obviously used by the Japanese.	Nehrin bulunduğumuz yakası belli ki Japonlar tarafından kullanılıyor.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
They'd spot it at once.	Hemen fark ederler.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Look. Do you see those fallen tree trunks?	Bak. Şu düşmüş ağaç gövdelerini görüyor musun?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
And the grey rock just below them on that little beach?	Ve hemen altlarındaki gri kayayı?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Yes, sir, I see them. That's our key position.	Evet, efendim, görüyorum. Kilit mevkimiz orası.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
The wrong side of the river...	Nehrin ters yönünde...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...but it's the only hiding place within feasible distance.	...ama uygun uzaklıktaki tek saklanılabilecek yer.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
As soon as the bridge goes up...	Köprü havaya uçtuğunda...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...whoever's there will have to swim back.	...orada olan her kimse geri yüzmesi gerekecek.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
It won't be a pleasant swim.	Keyifli bir yüzüş olmayacak.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Sir, I was the best swimmer in my course.	Efendim, sınıftaki en iyi yüzücü bendim.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
It looks like your line of country, then.	Tam senin işin, o halde.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Shears, pick a spot on our side of the bank where you can cover Joyce.	Shears, bizim yakamızda Joyce'u koruyabilmen için bir yer belirle.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Yai will be with you so you can occupy the Nips...	Yai de seninle gelecek ki, Japonlar Joyce'a sorun çıkarırlarsa...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...if they make trouble for Joyce.	...ikiniz onları oyalayabilin.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
On the theory that there's always one more thing...	Başka bir aksilik çıkma ihtimali üzerine, onları...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...l'll set up the mortar here to create an additional diversion.	...şaşırtmak için buraya fazladan bir havan topu daha koyacağım.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Perhaps I might even take a few potshots at the train.	Belki trene bile birkaç atış yapabilirim.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
All clear?	Herşey açık mı?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Any questions? Right, you'll start as soon as it's dark.	Sorusu olan? Pekala, hava kararır kararmaz başlayacaksınız.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
They're sure to have sentries on the bridge...	Köprü üzerinde mutlaka nöbetçi asker olacaktır...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...so you'll have to float the stuff down from upriver...	...bu yüzden malzemeleri nehir yukarı yüzdürerek taşıman gerekecek...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...which means building a raft.	...yani bir sal yapman gerekiyor.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Yai.	Yai.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
Yai will take three women to help you.	Yai sana yardım için 3 kadın verecek.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
One will stay here with me. All right, get cracking!	Birisi burada benimle kalacak. Pekala, haydi bakalım!	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You know, if it wasn't for my ankle, I'd take Joyce's assignment.	Biliyorsun, ayağım böyle olmasaydı, Joyce'un görevini ben üstlenirdim.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
You think he'll be all right?	Sence başarabilecek mi?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
I think so. Want me to handle it?	Sanırım. Benim yapmamı ister misin?	The Bridge on the River Kwai-1	1957
I'd let you stay up here with the mortar if I could.	Elimde olsa seni burada topun başında bırakırdım.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
When it's over, I hope you get that medical discharge...	İş bittiğinde, umarım sağlık raporunu alırsın...	The Bridge on the River Kwai-1	1957
...and not the hard way.	...zorlanmadan.	The Bridge on the River Kwai-1	1957
A first rate job.	Birinci sınıf bir iş.	The Bridge on the River Kwai-1	1957