• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183250

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Don't you want me to have kids? Of course I do. Çocuklarım olsun istemiyor musun? Tabii ki istiyorum! Çocuklarım olsun istemiyor musun? Tabii ki istiyorum! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
There are so many things that I would do to have grand kids... Ve torun sahibi olabilmek için bir çok şeyi hiç düşünmeden yapardım... Ve torun sahibi olabilmek için bir çok ÅŸeyi hiç düşünmeden yapardım... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
But seeing you trapped in a loveless marriage is not one of them. ...ama senin tuzağına düştüğün bu sevgisiz, sahte evliliği seyretmek onlardan biri değil. ...ama senin tuzağına düştüğün bu sevgisiz, sahte evliliÄŸi seyretmek onlardan biri deÄŸil. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
For the love of god who is that? Well that would be the youth group. Tanrı aşkına, şimdi kim geldi!!! Bunlar Gençler Grubu olmalı. Tanrı aÅŸkına, ÅŸimdi kim geldi!!! Bunlar Gençler Grubu olmalı. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
The youth group? Gençler Grubu mu? Gençler Grubu mu? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Boys... Çocuklaaar... Çocuklaaar... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
See Brian there is nothing to worry about just a gay youth group. Gördün mü Brian! Gey Gençler Grubundan çocuklar geldi, endişelenmene gerek yok yani. Gördün mü Brian! Gey Gençler Grubundan çocuklar geldi, endiÅŸelenmene gerek yok yani. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Of course the gay youth group !!! Tabii gey gençler grubu, başka kim olabilir ki!!! Tabii gey gençler grubu, baÅŸka kim olabilir ki!!! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
They needed a safe place to meet, Buluşabilecekleri güvenli bir yere ihtiyaçları vardı... BuluÅŸabilecekleri güvenli bir yere ihtiyaçları vardı... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
we can't have them hanging out at bars, ...barlardan ve kulüplerden genç yaşta o kadar çok... ...barlardan ve kulüplerden genç yaÅŸta o kadar çok... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
you would not believe the bad habits they pick up. kötü alışkanlık ediniyorlar ki, inanamazsın! kötü alışkanlık ediniyorlar ki, inanamazsın! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh hey... Thanks for letting us use your place Mae. Ay, selaaamm... Bize evini açtığım için çok teşekkür ederim, Mae. Ay, selaaamm... Bize evini açtığın için çok teşekkür ederim, Mae. Ay, selaaamm... Bize evini açtığım için çok teÅŸekkür ederim, Mae. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It is no problem, you can use the den while we are eating. Ay lafı bile olmaz... ...biz yemek yerken siz içeriyi kullanabilirsiniz. Ay lafı bile olmaz... ...biz yemek yerken siz içeriyi kullanabilirsiniz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
What's on the agenda for tonight? Bu akşam için programınızda ne var? Bu akÅŸam için programınızda ne var? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
We are going to watch a movie about the stonewall... Stonewall Gey Ayaklanması ile ilgili bir film... Stonewall Gey Ayaklanması ile ilgili bir film... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
riots and play some board games. ...seyredip, biraz da oyun oynayacağız. ...seyredip, biraz da oyun oynayacağız. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
See Brian, don't you wish we had this when you were a kid. Gördün mü Brian, çocukken senin de böyle bir ortamın olsaydı iyi olmaz mıydı? Gördün mü Brian, çocukken senin de böyle bir ortamın olsaydı iyi olmaz mıydı? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I don't even know where to begin. Ay, vallahi ne diyeyim bilmiyorum ki! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I'm sorry, I'm sorry I promise this will be the last interruption. Pardon... Pardon... Söz, bir daha kimsenin konuşmasını kesmeyeceğim... Pardon... Pardon... Söz, bir daha kimsenin konuÅŸmasını kesmeyeceÄŸim... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Now how about some romarki? ...biraz ordöve ne dersiniz? ...biraz ordöve ne dersiniz? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
There you go, there you go. Hadi bakalım, geçin, geçin... Hadi bakalım, geçin, geçin... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Your training young boys to be sodomised? Çocuk yaştakilere birbirlerini becermeyi öğretiyorsun... Çocuk yaÅŸtakilere birbirlerini becermeyi öğretiyorsun... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
and your expecting us to have Hors d'oeuvre? ...bi' de senin ORDÖVLERİNİ yememizi mi bekliyorsun? ...bi' de senin ORDÖVLERİNİ yememizi mi bekliyorsun? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Trust me, sodomy is the one thing they don't need to be taught... İnan bana hayatım, birbirlerini becermeleri endişelenecek son şey... İnan bana hayatım, birbirlerini becermeleri endiÅŸelenecek son ÅŸey... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You cannot believe what boys can figure out for themselves. Kendilerine başka neler yapıyorlar, duysan küçük dilini yutarsın. Kendilerine baÅŸka neler yapıyorlar, duysan küçük dilini yutarsın. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Last hint.... DEK pledge class, who is your big brother? Frank!! Sana son ipucu... Büyük kardeşin kim senin? Frank!!! Sana son ipucu... Büyük kardeÅŸin kim senin? Frank!!! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
So that is a no on the romarki? Mom please just stop it. Demek başka kimse ordöv istemiyor! Anne, lütfen kes artık! Demek baÅŸka kimse ordöv istemiyor! Anne, lütfen kes artık! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well I don't see the problem. Ben bir sorun göremiyorum. Ben bir sorun göremiyorum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Someone has to look after these boys. Birinin bu çocuklara göz kulak olması gerek. Birinin bu çocuklara göz kulak olması gerek. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
What if one of your kids turns out to be gay? Mom that is not the point. Ya senin çocuklarından biri de gey olursa? Anne, sorun bu değil ki! Ya senin çocuklarından biri de gey olursa? Anne, sorun bu deÄŸil ki! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
That's exactly the point. Asıl sorun bu aslında. Asıl sorun bu aslında. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
When your son tells you he is gay what are you going to say to him? Oğlun sana gey olduğunu söylediği zaman, sen ona ne söyleyeceksin? OÄŸlun sana gey olduÄŸunu söylediÄŸi zaman, sen ona ne söyleyeceksin? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Are you going to tell him to be proud of himself? Kendinden utanmamalısın, gurur duymalısın mı diyeceksin? Kendinden utanmamalısın, gurur duymalısın mı diyeceksin? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Go and find a place for himself in this world? Git ve sen de bu dünyadaki yerini al mı diyeceksin? Git ve sen de bu dünyadaki yerini al mı diyeceksin? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
or are you going to tell him to go and hide in a gated community, Yoksa ona kendini asla belli etme, tutucu ve dar görüşlü bir topluluğun içinde... Yoksa ona kendini asla belli etme, tutucu ve dar görüşlübir topluluğun içinde... Yoksa ona kendini asla belli etme, tutucu ve dar görüşlü bir topluluÄŸun içinde... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
and marry a woman he doesn't love? saklan ve sevmediğin bir kadınla evlenip... saklan ve sevmediÄŸin bir kadınla evlenip... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
and pretend he is something he is not? ...olmadığın biri gibi davran mı diyeceksin? ...olmadığın biri gibi davran mı diyeceksin? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Why can't you just let me do this? Neden bunu yapmama izin vermiyorsun? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
because I love you just the way you are. Çünkü seni olduğun gibi seviyorum. Çünkı seni olduğun gibi seviyorum. Çünkü seni olduÄŸun gibi seviyorum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You stubborn jackass. İnatçı eşşek herifin tekisin sen! İnatçı eÅŸÅŸek herifin tekisin sen! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
If you think this world won't give you the things that you want, Eğer bu dünyanın sana istediklerini vermeyeceğini düşünüyorsan... EÄŸer bu dünyanın sana istediklerini vermeyeceÄŸini düşünüyorsan... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Love, kids, a family... ...aşk, çocuklar, kendine ait bir aile... ...aÅŸk, çocuklar, kendine ait bir aile... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Then I am going to have to change the world, O zaman benim bu dünyayı değiştirmem gerek, O zaman benim bu dünyayı deÄŸiÅŸtirmem gerek, You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
because I will not have it change you. çünkü senin değişmen bunları sana sağlamayacak. çünkü senin deÄŸiÅŸmen bunları sana saÄŸlamayacak. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
(Brian starts to cry) Mom I really loved him. Anne, Dennis'i gerçekten sevdim. Anne, Dennis'i gerçekten sevdim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
God why does this have to be so hard? Tanrım, neden hep böyle zor olmak zorunda? Tanrım, neden hep böyle zor olmak zorunda? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
because love always is. Çünkü aşk dediğin böyle bir şeydir... Çünkü aÅŸk dediÄŸin böyle bir ÅŸeydir... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
It wouldn't be so special if it was easy. Kolay olsaydı, bu kadar özel olmazdı. Kolay olsaydı, bu kadar özel olmazdı. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I tell you running away from it isn't the answer. Kaçmak asla çözüm değildir. Kaçmak asla çözüm deÄŸildir. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Mrs Davis... Ayyy... Bayan Davis... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I must say you throw the liveliest dinner parties of anyone I have ever known Bu şimdiye kadar gördüğüm en canlı, en güzel akşam yemeği daveti. Bu şimdiye kadar gödüğüm en canlı, en güzel akşam yemeği daveti. Bu ÅŸimdiye kadar gördüğüm en canlı, en güzel akÅŸam yemeÄŸi daveti. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Get your hand out of that woman's crotch. Çek ellerini şu kadının apış arasından! Bizimki becermiş... Çek ellerini şu kadının apış arasından! Bizimki becermiş.. Çek ellerini ÅŸu kadının apış arasından! Bizimki becermiÅŸ... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Don't you touch me. Dokunma bana o ellerle! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Jenny Sue, I have to say you are one hell of a girl. Jenny Sue, sana çok hoş bir kız olduğunu söylemeliyim. Jenny Sue, sana çok hoÅŸ bir kız olduÄŸunu söylemeliyim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Why thank you, but I prefer it if you said "heck". Vaay, teşekkür ederim ama "Aşırı güzel" demeni tercih ederim. Vaay, teÅŸekkür ederim ama "Aşırı güzel" demeni tercih ederim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You deserve someone who is going to make you truly happy. ...seni gerçek anlamda mutlu edecek birini hak ediyorsun. ...seni gerçek anlamda mutlu edecek birini hak ediyorsun. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Yes? Sweetheart that is not me. Evet? Hayatım, o kişi ben değilim. Evet? Hayatım, o kiÅŸi ben deÄŸilim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Look we both deserve way more than this. Bak, ikimiz de bundan daha iyisini hak ediyoruz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Are you saying we are not getting married? Evlenmekten vazgeçtiğini mi söylüyorsun? Evlenmekten vazgeçtiÄŸini mi söylüyorsun? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I should certainly say not. Buna asla müsade etmem! Buna asla müsade etmem! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Good god. Yüce tanrım! Yüce tanrım! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I couldn't put up with this family another minute. Bu evde bir dakika daha kalamam! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Come along Jenny we are leaving. Hadi Jenny, gidiyoruz. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
But I don't wanna go. Ama ben gitmek istemiyorum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I like Brian, even if he won't marry me. Benimle evlenmeyecek bile olsa, Brian'dan hoşlanıyorum. Benimle evlenmeyecek bile olsa, Brian'dan hoÅŸlanıyorum. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
He is the only person whoever listened to a word I said. O, beni şimdiye kadar gerçekten dinleyen tek kişi. O, beni ÅŸimdiye kadar gerçekten dinleyen tek kiÅŸi. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Jenny listen to me I can't marry you. Jenny dinle beni, seninle evlenemem. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I don't care if your gay or a democrat, Gey yada demokrat olman umrumda değil... Gey yada demokrat olman umrumda deÄŸil... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
or French. ...yada Fransız. ...yada Fransız. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Can't I have you in my life? Neysen, o şekilde olamaz mısın hayatımda? Neysen, o ÅŸekilde olamaz mısın hayatımda? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Jenny Sue Rosewater Camble you come right here this instant... Jenny Sue Rosewater Camble, hemen buraya geliyorsun... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
We're going to find you a good Christian husband if it is the last thing we do. ...yapacağımız son şey bile olsa, sana iyi bir Hristiyan koca bulacağız. ...yapacağımız son ÅŸey bile olsa, sana iyi bir Hristiyan koca bulacağız. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
No daddy... Hayır babacığım... Hayır babacığım... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Do not give us your lip young lady. Bize cevap verme, genç bayan! Bize cevap verme, genç bayan! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
We have put up with quite enough from you. Bu lafları senden çok duyduk! Bu lafları senden çok duyduk! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
After that incident with that girl from your soccer team. Şu... şu futbol takımındaki kızla yaşadığın olaydan sonra... ޞu... şu futbol takımındaki kızla yaşadığın olaydan sonra... Şu... ÅŸu futbol takımındaki kızla yaÅŸadığın olaydan sonra... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
and the police woman in Makeend. Bir de şu polis kadınla olan olay var... Bir de ÅŸu polis kadınla olan olay var... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
and that cheerleader from Texas. Ve Teksas'lı amigo kızla. Ve Teksas'lı amigo kızla. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
and the pizza delivery girl. Ve şu pizzacıda çalışan kızla. Ve ÅŸu pizzacıda çalışan kızla. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You're not only a lesbian... You're a lesbian slut. Vaay, sen sadece bir lezbiyen değil, lezbiyen bir orospusun. Vaay, sen sadece bir lezbiyen deÄŸil, lezbiyen bir orospusun. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
No wonder we get along so well. Hiç merak etme çok iyi anlaşacağız senle. Hiç merak etme çok iyi anlaÅŸacağız senle. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
If you don't get over here this instant, Eğer hemen şimdi buraya gelmezsen... EÄŸer hemen ÅŸimdi buraya gelmezsen... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You can forget about coming home at all. ...bir daha eve gelmeyi de unutabilirsin. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well then I guess this is goodbye momma and goodbye daddy. O zaman, sanırım veda vakti geldi, hoşçakal anne, hoşçakal babacığım. O zaman, sanırım veda vakti geldi, hoşçakal anne, hoçşakal babacığım. O zaman, sanırım veda vakti geldi, hoşçakal anne, hoşçakal babacığım. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
You are all going to hell you know. Hepiniz cehenneme gideceksiniz, biliyorsunuz değil mi? Hepiniz cehenneme gideceksiniz, biliyorsunuz deÄŸil mi? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Maybe but at least I will be there with my friends. Belki. Ama en azından orada arkadaşlarımla olacağım. Belki. Ama en azından orada arkadaÅŸlarımla olacağım. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
What did I just do? Ay, ben ne yaptım?! Ay, ben ne yaptım?! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I'm pretty sure you just broke up with your parents. Biraz önce ailenle yollarını ayırdın. Biraz önce ailenle yollarını ayırdın. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Oh what am I going to do? Where am I going to live? Ah, ben ne yapacağım şimdi? Nerede kalacağım? Ah, ben ne yapacağım ÅŸimdi? Nerede kalacağım? You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Stay here with us as long as you need to. Dilediğin kadar burada bizimle kalabilirsin... DilediÄŸin kadar burada bizimle kalabilirsin... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
can't she Mae? Of course she can. ...değil mi, Mae? Elbette kalabilir. ...deÄŸil mi, Mae? Elbette kalabilir. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
What am I going to wear I don't have any clothes. E peki ne giyeceğim, hiç kıyafetim yok! E peki ne giyeceÄŸim, hiç kıyafetim yok! You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
I might have a few things that might fit you. Bende sana uyabilecek bir kaç parça şey olabilir. Bende sana uyabilecek bir kaç parşa şey olabilir. Bende sana uyabilecek bir kaç parça ÅŸey olabilir. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Well are you ever going to come in for dinner? Hadi artık akşam yemeği için içeri geçelim. Hadi artık akÅŸam yemeÄŸi için içeri geçelim. You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
That roast will be dry as a bone if we don't start in on it. Biraz daha beklersek rosto kuruyup taş gibi olacak... Hadiii... Biraz daha beklersek rosto kuruyup taÅŸ gibi olacak... Hadiii... You Should Meet My Son!-1 2010 info-icon
Ten minutes ago those were supposed to be out. Kutulara dikkat edin. You, Me and Dupree-1 2006 info-icon
I got my head turned around. I'm sorry. Karıştırdım işte. Boş ver, geldin ya. Boş ver. You, Me and Dupree-1 2006 info-icon
So, ladies and gentlemen, will you raise your glass Bayanlar ve baylar, kadehlerimizi Molly, Carl... You, Me and Dupree-1 2006 info-icon
Maybe later. NEIL: No! Hemen düşündüğümüz bir şey değil. You, Me and Dupree-1 2006 info-icon
(NEIL BLABBERING) ve o gece dondurulmuş bezelye torbasının üstüne oturuyorsun. You, Me and Dupree-1 2006 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 183245
  • 183246
  • 183247
  • 183248
  • 183249
  • 183250
  • 183251
  • 183252
  • 183253
  • 183254
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim