Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 1896
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| "Today is dark" | Bugün çok karanlık. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Tomorrow is going to be bright" | Yarın parlak olacak. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Someday when we celebrate... " | Bir gün gelecek biz kutlama yapacağız... | Aankhen-1 | 2002 | |
| "someone else is going to be ruined" | ... ve bir başkası mahvolacak. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Even when you've made money... " | Senin paran olsa bile... | Aankhen-1 | 2002 | |
| "you'll still be in trouble" | ... hala sorunlu olacaksın. | Aankhen-1 | 2002 | |
| "Income tax will come for you" | Sana da vergi gelecek. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Stop singing out of tune | Akortsuz şarkı söylemeyi kes. | Aankhen-1 | 2002 | |
| These mannequins can give you only a feel. When you're in the bank... | Bu mankenler sadece size his verir. Bankaya girince... | Aankhen-1 | 2002 | |
| guessing who is approaching you and assessing why is left to you | ... size yaklaşan ve yanınızda kimler var diye tahmin edersiniz. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Okay, so here's the bank and here are the people inside. Start | Tamam, işte banka burada, ve insanlar ortalıkta. Başlayın. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Even inside the bank, he's singing for alms | Bankada bile sadaka istiyor. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Your phone is ringing | Telefonunun çalıyor. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Nice. Feels as if I'm walking on an empty railway platform | Güzel. Sanki boş bir tren platformu üzerinde yürüyorum gibi. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Hey, someday I must bring the gang over to bank | Hey, bir gün banka için sana çete getireceğim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| It'll be fun | Bu eğlenceli olacak. | Aankhen-1 | 2002 | |
| One small mistake and the entire plan is dashed | Küçük bir hata ve tüm plan suya düşer. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Just like this | İşte böyle. | Aankhen-1 | 2002 | |
| If we can't manage with mannequins, what will we do inside the bank? | Mankenlerle bile baş edemiyorsak, bankada ne yaparız? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Ms Neha, try as much as you will but three blind can't rob a bank | Bayan Neha, istediğin kadar deneyebilirsin, ama biz üç kör banka falan soyamayız. | Aankhen-1 | 2002 | |
| October 27th is an auspicious day for moving into the new offices | Ofisi taşımak için 27 Ekim uğurlu bir gün. | Aankhen-1 | 2002 | |
| For the last 30 years, I have performed the holy ritual | Son 30 yıldır kutsal ayin yapıyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| If I may be allowed to perform the rituals for a last time... | Eğer izin verilirse, son kez ayin yapmak istiyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Okay Aajput. You're doing the ritual this time | Rajput tamam. Bu kez ayini yap. | Aankhen-1 | 2002 | |
| But remember... That day... | Ama unutma... O gün... | Aankhen-1 | 2002 | |
| Come the day... | ... o gün gelecek... | Aankhen-1 | 2002 | |
| it being the annual ritual... | ... yıllık ayin... | Aankhen-1 | 2002 | |
| I will not let anything go wrong | Hiç bir hata olmayacak. | Aankhen-1 | 2002 | |
| You have my word | Sana söz veriyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| A shopful of dreams! In one fell sweep... | Boş hayaller! Bir süpürgeyle... | Aankhen-1 | 2002 | |
| I'm leaving tonight. Where? | Ben bu gece gidiyorum. Nereye? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Where! Do I own this mansion? What are you asking? | Nereye mi? Sence burası benim evim mi? Ne soruyorsun? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Where do whores end up? In brothels | Sence fahişelerin sonu neresi? Tabi ki genelevi! | Aankhen-1 | 2002 | |
| My brothel is the local train | Benim genelevim de tren istasyonu. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Why are you crying? We tried, didn't we? | Neden ağlıyorsun? Denedik, öyle değil mi? | Aankhen-1 | 2002 | |
| So what? | Öyleyse ne yapmalı? | Aankhen-1 | 2002 | |
| We can go back to our lives. I only feel bad for the poor thing | Eski hayatımıza geri döneriz. Ben sadece o zavallı için üzülüyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Off he goes again, after Neha! Will someone talk sense into him? | Yine mi Neha? Birileri şuna mantıklı konuşur mu? | Aankhen-1 | 2002 | |
| No llyas. Just think, what will happen to her? | Hayır, İlyas. Ona ne olur bir düşünsene. | Aankhen-1 | 2002 | |
| You saw. I tried my best, sir! Left nothing undone | Efendim, sen de gördün, ben elimden geleni yaptım. Hiç bir şey yapamadım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| For the last 30 years, I have performed the holy ritual | Son 30 yıldır ben kutsal ayin yapıyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Mr. Aajput, you saw. llyas made one mistake | Bay Rajput, sen de gördün. İlyas hata yaptı. | Aankhen-1 | 2002 | |
| The mistake was mine | Hata benimdi. | Aankhen-1 | 2002 | |
| If I may be allowed to perform the rituals for a last time... | Son ayinin olmasına izin vermem gerekiyor. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Mr. Aajput, won't you listen to me? Very well Mr. Vijay Singh | Bay, Rajput, sen beni dinlemiyor musun? Hem de çok iyi bir şekilde, Bayan, Vijay Singh. | Aankhen-1 | 2002 | |
| You're doing the ritual this time too | Bu kez de ayini ben yapacağım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| You still don't get it? | Hala anlamadın mı? | Aankhen-1 | 2002 | |
| On the day, I will be there inside the head office | O gün, ben orada, merkez ofisinde olacağım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| No | Yok. Güzel. | Aankhen-1 | 2002 | |
| This token machine isn't working. Maybe | Belki de bu makineyi çalıştırmaz. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I'm in front of the water cooler | Soğutucun yanındayım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I'm at counter number 10 | Şu anda 10 numaralı gişenin yanındayım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Which means you'll be there... I'll be performing a ritual | Bu demek oluyor ki, sen... Ben ayinin ortasında olacağım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| After supervising the robbery, I'll leave | Soygunu izledikten sonra gideceğim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| When it's done, they will take me hostage | Bu iş bitince, ben onların rehineleri olacağım. | Aankhen-1 | 2002 | |
| And I will lead them here | Ve ben onları götüreceğim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| May I have a form for a new account? | Ben yeni hesap açma formu alabilir miyim? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Aemarkable painting, particularly that cap | Şahane bir tablo, çok özel bir ürün. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Where did you buy it from? Sorry, I don't know | Bunu nereden aldınız? Üzgünüm, bilmiyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Orjust a minute, we bought it from so and so place | Bir dakika, biz onu falanca yerden aldık. | Aankhen-1 | 2002 | |
| It's okay or all right or thank you | Güzel, tamam, ya da teşekkür. | Aankhen-1 | 2002 | |
| I'm coming from Aaheja & Aaheja. I want a form for a safe deposit box | Ben Aaheja & Aaheja'dan geliyorum. Bir tane kasa kiralama formu istiyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Go to counter number one. Mr. Ingle, please give him a form | Bir numara gişeye gidin. Bay Ingle, lütfen ona bir form verin. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Excuse me, water...? The water cooler is in that corner | Pardon, acaba su... Su soğutucusu o köşede. | Aankhen-1 | 2002 | |
| May I take a look at the sports page? | Acaba spor sayfasına bir göz atabilir miyim? | Aankhen-1 | 2002 | |
| After I'm through | Benden sonra. | Aankhen-1 | 2002 | |
| What's this? Is this glass meant for drinking water? It's so dirty | Bu ne ya? Suyu bununla mı içeceğim? Bu çok kirli. | Aankhen-1 | 2002 | |
| There will be six files in the briefcase | Evrak çantasında 6 tane dosya olacak. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Use more perfume on the files. I don't quite get the smell | Dosyalar için parfüm kullan. Koku alamıyorum. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Nice briefcase, mister. Imported? Yes | Güzel evrak çantası, bayım. İthal mi? Evet. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Where did you buy it? While exchanging, remember... | Nereden aldınız? Alışveriş merkezinden, hatırlıyorum... | Aankhen-1 | 2002 | |
| I know. Cut out the lecture. Inside the bank, we do. Not you | Biliyorum. Dersi kestin. Bankanın içinde sen değil, biz olacağız. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Besides, your man will be right there | Ayrıca, senin adamın orada olacak. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Let me know when the security van gets here | Güvenlik aracının nerede olduğunu öğreneyim. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Ms Neha! I'm so uncomfortable. Can't I wear something else? | Bayan Neha! Ben çok rahatsız oldum. Başka bir şey giysem olmaz mı? | Aankhen-1 | 2002 | |
| Arjun, you need to wear that. Why? | Arjun, onu giymen gerekiyor. Neden? | Aankhen-1 | 2002 | |
| In case you're caught... | Eğer yakalanırsanız... | Aankhen-1 | 2002 | |
| a team of two men and a woman must be placed on record | ... kayıtlarda, iki erkek ve bir kadın vardı derler. | Aankhen-1 | 2002 | |
| The guard will say, may I help you? | Güvenlikçi sana, yardım edebilir miyim der. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Hands in the air! Everyone queues up in front of counters nine and ten | Eller yukarı! Herkes, dokuz ve on numaralı gişenin önüne! | Aankhen-1 | 2002 | |
| Please! Don't shoot. I'll kill you | Lütfen! Ateş etmeyin. Seni öldürürüm! | Aankhen-1 | 2002 | |
| No one moves | Hiç kimse kıpırdamasın! | Aankhen-1 | 2002 | |
| No moving | Kimse kımıldamasın! | Aankhen-1 | 2002 | |
| Put it on the red handkerchief. Else number One, shoot him | Kırmızı mendilin üzerine koy, yoksa 1 numara, vur onu! | Aankhen-1 | 2002 | |
| No one moves | Hiç kimse kımıldamasın! | Aankhen-1 | 2002 | |
| It belongs to our clients. Please, don't take it away | Bu, müşterilerimize ait. Lütfen götürmeyin. | Aankhen-1 | 2002 | |
| If you talk too much, I'll crack your skull | Eğer konuşmaya devam edersen, kafanı patlatırım! | Aankhen-1 | 2002 | |
| Number Three, take the container away. Ouick | 3 numara, kasayı götür, çabuk! | Aankhen-1 | 2002 | |
| You can't sell the jewelry on the market | Bakın, o değerli eşyaları piyasada satamazsınız. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Can't we work out a deal? Yes, we're willing to deal | Anlaşamaz mıyız? Evet, anlaşabiliriz. | Aankhen-1 | 2002 | |
| For our freedom, you | Bizim özgürlüğümüz için, sen. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Truth is stranger than fiction | Gerçek kurgudan yabancı. | Aankhen-1 | 2002 | |
| VilasAao Jefferson is my soul | Vilas Aao Jefferson ruhumda. | Aankhen-1 | 2002 | |
| As long as I am alive, no one takes my soul from me | Ben yaşadığım sürece, ruhumu hiç kimse alamaz. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Tomorrow morning, three blind pawns... | Yarın sabah, üç kör piyon... | Aankhen-1 | 2002 | |
| will pull the wool over the eyes of the world... | ... tüm dünyanın gözlerini... | Aankhen-1 | 2002 | |
| to begin an unimaginable extraordinary, strange game | ... hayal edilemeyen, imkansız bir şeye çekecek. | Aankhen-1 | 2002 | |
| My revenge... | Benim intikamım... | Aankhen-1 | 2002 | |
| begins | ... başlıyor. | Aankhen-1 | 2002 | |
| Thank you for awarding our security agency the contract... | Vilas Aao Jefferson Bankasının malvarlığı için... | Aankhen-1 | 2002 |