Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3603
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
We're gonna wait for Intel. | İstihbarat ekibini bekleyeceğiz. Helikopterle sınırı geçmişler. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hopefully it won't be long. | Fazla zaman almayacağını umuyorum. Albay Glen'le konuşmalısın. Glen'di bu zaten. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So now what? | Şimdi ne yapacağız? Bekleyeceğiz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Subscribers get detailed information | Üyeler bütün dünyada denizlerin üzerindeki gemilerle ilgili her bilgiye ulaşabiliyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What's that? Pierce intelligence group. | O ne demek? Pierce İstihbarat Grubu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Did you know they can determine | Geminin denizdeki derinliğine göre içindeki yüklerin doğruluğunu kontrol... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
depending on how deep it sits in the water? | ...edebildiklerini biliyor muydun? Ne amaçla? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Investors pay big money for this intelligence. | Yatırımcılar böyle bilgiler için çok para ödüyorlar. Arz talep şablonu, düşünsene bir. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
70% of everything you will ever own was once on a ship. | Sahip olacağın şeylerin yüzde 70'i gemiyle geliyor buraya. Bilgi sızdırma yani. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Josh! Let the dog out! | Josh, köpeğe kapıyı aç! Hem bilgi sızdırma değil. Herkese açık bu bilgiler. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Secondly, if it were illegal, which it is not, | Hem de yaşadışı olsaydı, ki değil, çalıştığım şirket yüz milyonlarca... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Brutal weather continues... | Kötü hava koşulları... Bana suçmuş gibi geldi ama ben ne bilirim ki? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Isabella's driving me to school. | Okula beni Isabella bırakacak. Bekle bir dakika, Isabella mı bırakacak? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Whoa, hey! Eat something! | Bir şeyler ye! Teşekkürler. Sarılmaya ne dersin? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What happened to the sweet little girl | Babasına tapan o küçük tatlı kız çocuğuna ne oldu? Ergenliğe girdi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Currently under way in New York City, | Şu anda New York Şehri sınırlarında, G8 toplantısı... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Simons has a bad reputation. | Simons'ın kötü bir ünü var. Herkes farkında. Bunu değiştirmen için işe aldılar seni. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Eh, or at least give the impression. | Ya da öyleymiş gibi gösterdiler en azından. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And record breaking crowds have been disruptive to... | Eşi benzeri görülmemiş bir kalabalık... Bak senin ofisin. Güzel duruyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And more importantly, unusually violent in nature. | Daha da önemlisi, alışılmışın dışında şiddet içeriyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Fantastic. Traffic's gonna be murder. | Aman ne güzel. Şimdi çık çıkabilirsen trafikten. İşe gitmem lazım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Josh, you should get going too, buddy. | Josh sen de çıksan iyi olur dostum. Benim götürmemi ister misin? Ben hallederim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm here with one of the protest organizers now, | Eylemcilerden biriyle beraberim, Harrison Walters. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Thanks for agreeing to talk with us, Harrison. | Bizimle konuşmayı kabul ettiğin için teşekkürler, Harrison. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Thanks for coming down here to talk to us dirty hippies | Bizim gibi uç görüşleri olan pis hippilerle konuştuğunuz için ben teşekkür ederim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Can you comment on reports of violence | Eylemlerdeki şiddet olaylarıyla ilgili düşüncen nedir? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Not really. I think the question | Aslında yapamam. Bence bu soru bizi asıl konudan uzaklaştırıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Harrison, Tania in the studio is wondering, | Harrison, Tania stüdyoda Randall Walters'la akrama olup olmadığını merak ediyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
He's my father. But that's got nothing... | Kendisi babam. Ama bunun konumuzla... Senin gibi birini burada görmek şaşırtıcı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Didn't you grow up on Manhattan's Upper East Side? | Manhattan'ın varlıklı kesiminde büyümemiş miydin sen? Ekonomik zorluk yaşayan orta... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
of the collapsing middle class, are you? | ...sınıfa ait değilsin pek, değil mi? Tabii. Stacey. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So you'd rather talk about my father | Ekonomi yerinde babamdan bahsetmek... Stacey. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Stacey, we have to leave it there. | Stacey burada kesmemiz gerekiyor. Bir son dakika gelişmesi yaşandı. Sendeyiz Tom. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Breaking news to tell you about this morning. | Bu sabah verecek çok önemli bir haberimiz var. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We just learned that Al Qaïda leader and terrorist mastermind | El Kaide lideri ve terörist fikir babası olan Abdul Abbas'ın Kuzey Afrika, Mali'de... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We have been reporting on Al Qaïda's growing influence | El Kaide'nin bölgede gittikçe artan etkisini bildiriyorduk. Abbas gibi etkili birinin... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Those guys are Osela. Private military? | Onlar Osela'dan. Özel askeriyeden. Burada ne arıyorlar? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No idea. | Hiçbir fikrim yok. Africomm'ı ara. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
This is Captain Worthington. We have Osela on site. | Ben Yüzbaşı Worthington. Alana Osela geldi. Doğrulama istiyoruz. Ne yapıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
When I was in the green zone, an SUV full of Osela security | Güvenli bölgedeyken Osela dolu bir cip yanlışlıkla bizim araca çarpmıştı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Now, they rammed into us. | Onlar bize çarptılar. Arabadan çıkıp kafamıza silah dayayıp... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
made us lay on our stomachs... | ...bizi yere yatırdılar. Hadisene be! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Until they untangled their SUV, then they left. | Kendi araçlarını düzeltip gittiler. Hiçbirine güvenmiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm gonna need that. | Onu almam gerekiyor. Hayatta olmaz, benim o. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
That's his personal property. | Kendi malı o. Sen misin Rich? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Frank majors. | Frank Majors. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We were in Fallujah together. | Felluce'de birlikte görev yapmıştık. Nasılsın Frank? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I didn't recognize you out of uniform | Üniforma olmayınca tanıyamadım. Farklı üniforma. Bunun parası daha iyi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Listen, you all did great. This is a big get. | İyi iş başardınız. Epey önemli bir şey bu. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
But my orders are to take all evidence in this location, | Ama emirlerim görmüş olabileceğiniz şeyler dair bütün kanıtları geri götürmek. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
pictures you've taken, souvenirs in your pocket, anything. | Çektiğiniz fotoğraflar, cebinizdeki hatıralar. Her şeyi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Orders from who, Frank? Give us your name, son. | Kimin emri Frank? Adını söyle evlat. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We'll return the camera as soon as we remove anything sensitive. | İçindeki hassas bilgileri sildikten sonra sana iade ederiz. Doğru mu duyduklarım? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You people came in on horseback? | At sırtında mı geldiniz buraya? Artık böyle şeyler yapmadığımızı sanıyordum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We pulled it out of mothballs. | Eski yollara başvurduk. Mantıklı gerçi. Gelirken pek yol göremedim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
at least not in a direction you want to go. | Gitmek isteyeceğin yere gitmiyorlardı en azından. Seni gördüğüme sevindim, Rich. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Happy trails. | İyi şanslar. Çıkarın onları dışarı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Don? | Don? Peter? Yok artık. Burada ne arıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
The usual. Still with internal revenue. | Aynı şeyi. Hâlâ maliyedeyim. Sen? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Yeah, I got shoved out of the U.S. attorney's office six months ago. | Altı ay önce savcılıktan kovuldum. Evet, öyle bir şeyler okumuştum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Some political nonsense. | Politik bir saçmalıktı. Evet. Bir ara bir şeyler içelim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm in town for two days on an investigation. | Bir soruşturma için iki gün daha şehirde olacağım. Öyle mi? Büyük birisi mi? 1 | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Ever hear of Societal Mining? | Societal Madencilik'i duymuş muydun? SOC. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We're, uh... | Birleşmelerini finanse ediyoruz. Simons Wachtel'de mi çalışıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Business intelligence... Just started a few weeks ago. | İş istihbaratında, birkaç hafta oldu başlayalı. Alex Baker'ın peşinde misin? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Peter, you know I can't talk about that. | Peter, bundan bahsedemem biliyorsun. Soruşturma ne kadar ciddi? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We talking felony here? | Ağır bir suç mu? Ciddi şeyler ortaya çıkabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I got to run. | Gitmem lazım. Bir on yıl daha görüşmeyelim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
What's happening is that we've lost our value as individuals! | Olan şey, birey olarak değerimizi kaybetmemiz! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
So everybody's talking about it. | Herkes bahsediyor. Süper. Ne? Görmedin mi? Hadi ama, babam... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Sorry, it's been so crazy. | Üzgünüm, ortalık çok karışıktı. Daha şimdiden yedi kişi göz altına alındı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm gonna catch it on the way to the office, okay? | Ofise geçerken izleyeceğim, tamam mı? Görüşürüz. Görüşürüz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Ha ha ha! Awesome job, man! | Harika işti dostum. Berbattı. Bence oldukça etkileyiciydi. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Uh, Harrison, this is Ruby. | Harrison, bu Ruby. Time dergisinde çalışıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
If you have time, I'd love to interview you. | Eğer vaktin varsa seninle ropörtaj yapmayı isterim. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'm doing a story on how the G8 summit | G8 Zirvesi'nin işgal eylemini tekrar başlatmasıyla ilgili bir makale yazıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We were just about to grab lunch. | Tam yemek yemek üzereydik biz de? Gelmek ister misin? Gelemem. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I've got this thing. | Yapacak bir işim var. Akşama onu da getir. Evimde strateji toplantısı yapacağız. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We could talk then. | O zaman konuşabiliriz. Kulağa güzel geliyor. Güzel, harika. Görüşürüz. N'aber, ufaklık? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Harrison! | Harrison! Harrison Walters! Ben Bob Offer. İşgal eyleminde tanışmıştık. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Spent that night in jail together? | Birlikte nezarette sabahlamıştık hani. Doğru. FXN'de gördüm seni, dostum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
And you're so right! You're so right! | Çok haklıydın! Haklıydın! Medya gözümüzü boyuyor. Her şeyi bizden saklıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I've been doing research. | Araştırma yapıyordum. Bütün olay kanser gibi. Şirketlerin nasıl... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
You want to get those? No, I got charts. | Onları almayacak mısın? Hayır, çizelgelerim olacaktı. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
This one links the top 25... | Amerika'daki en büyük 25... | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Top 25 corporations in America, all the interlocks! | Amerika'daki en büyük 25 şirket birbiriyle bağlantılı! | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
How many of the same people serve on the same board, and... | Aynı insanların aynı kurullarda olduğu ve... Bob, gitmem lazım. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
It's okay, I get it. Maybe. It's a little confusing. | Dert etme, anlıyorum. Biraz karışık sadece. Karışık mı? Hangi kısmı? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I don't know, Bob. Maybe if you, uh... | Bilmiyorum, Bob. Belki de biraz basite indirgemelisin. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Start with one thing. Talk about that. | Bir konuyla başla ve ondan bahset. Bir konu mu? Evet. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Hey, that's good. One thing. | İyi fikir bu. Sadece bir konu. Pekâlâ, sonra görüşürüz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We need to know what the IRS is investigating. | Maliye'nin neyi soruşturduğunu bulmamız lazım. Tamam, planımız ne? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
I'll make some calls. | Birkaç arama yapacağım. Adalet Bakanlığı değiliz biz. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No one's bending over backwards to give us Intel. | Kimse bize bilgi vermek için sıraya girmiyor. Ne öneriyorsun o zaman? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
We get a few "no comments." Call it a day. | Birkaç tane "Yorum yok." cevabı alıp günü bitiririz. Bu kadarı yetmez ama. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
No one's expecting anything more. | Kimse bundan fazlasını beklemiyor ki. Ben bekliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
All right. Come here, come here. | Tamam, gel buraya. Geç. Jackie, bize biraz müsade eder misin? | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
All right, fine. You want info? | Peki, tamam. Bilgi mi istiyorsun? Halledecek bir arkadaşım var. Çöp adam. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Gets his hands dirty so I don't have to. | Ben ellerimi kirletmeyeyim diye, o kirletiyor. Ucuz olmaz ama işi halleder. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |
Nothing illegal. He's creative. | Yasa dışı bir şey olmayacak ama. Yaratıcı adam. Merak etme sen. | American Odyssey-1 | 2015 | ![]() |