Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3632
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| They buried her. Full military honors. | Onu gömdüler. Tam bir askeri onurla. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I've seen reports of Osela Security operating in Bamako, Mali. | Mali Bamako'daki Osela'nın güvenlik operasyon raporlarını gördüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They're still looking for her. | Şu Odelle Ballard'dan gelen e posta? Hala onu arıyorlar. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where are you headed now? | Şimdi nereye gidiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| SOC. Alex Baker wants to talk to me. | SOC. Alex Baker benimle konuşmak istiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| About you. Face to face? | Seninle ilgili. Yüz yüze mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He sounds desperate. He's anything but. | Umutsuz görünüyor. Bir şey var ama. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Alex is vulnerable. | Alex savunmasız. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Odelle Ballard is still alive. | Odelle Ballard hala hayatta. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He still wants to meet with you. | O hala seninle görüşmek istiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Tell him that the next Prime Minister of Greece | Yunanistan'ın yeni Başbakanı da suçlular ile bir arada... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| doesn't meet with criminals. | olamayacağını söylüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Peter. Thanks for coming. | Peter. Geldiğin için teşekkürler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Have a seat. | Bir koltuk seç. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You are a busy man. | Meşgul bir adamsın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Busy attacking me and my company. | Bana ve şirketime saldırmakla meşgul. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| In the normal course of due diligence, | Durum tespiti normal seyrinde, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I found evidence of illegal activity. | yasadışı faaliyet kanıtları buldum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| And Sophia Tsaldari gave you a document as well, didn't she? | Sophia Tsaldari size bir belge verdi, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| About a certain wire transfer? | Belirli bir havale hakkında mıydı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We've cooperated with the relevant authorities. We've | İlgili makamlar ile işbirliği yaptık. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| isolated the source of the problem. | Sorunun kaynağını izole ettik. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Joe Abrams? | Joe Abrams? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're aware of the stakes. | Kazığın farkında değilsin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The SOC's debt holdings in Greece. | The SOC'un Yunanistandaki yatırımlarını, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That Sophia plans to cancel once she becomes Prime Minister. | Sophia Başbakan olduktan sonra iptal etmeyi düşünüyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, she can't do anything without a legal basis. | Eh, yasal bir dayanağı olmadan hiçbir şey yapamaz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If Sophia associates the SOC with terrorists... | Sophia teröristlerle SOC'u ilişkilendirirse... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So you're saying it's not true? | Bunun doğru olmadığını mı söylüyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You didn't make a deal with Abdul Abbas | Abdul Abbas ile bir anlaşma yapıp... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and then murder and lie to cover it up? | ve sonra da cinayeti yalanla örtbas etmediniz mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm saying | Ben diyorum ki: | American Odyssey-1 | 2015 | |
| that we're not the only ones making deals with terrorists. | Teröristlerle anlaşma yapan sadece biz değiliz. Societel'den söz etti mi? SOC'tan? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This was taken four years ago | Bu dört yıl önce Pakistan'da | American Odyssey-1 | 2015 | |
| at a crude oil exploration site in Pakistan called Black Sands. | ham petrol arama sitesinde, Black Sands denilen yerde çekilmişti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You recognize Sophia | Tanırsın Sophia ile | American Odyssey-1 | 2015 | |
| with her late husband, Christos. | eski kocası, Christos. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Reportedly killed by terrorists at Black Sands. | Black Sands'de teröristler tarafından öldürüldüğü rapor edildi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| His company, Athena Oil, had | Kendi şirketi, Athena Petrol, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| staked a claim there. | orada bir iddiadan bahsetmişti. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The other man is Yusuf Qasim. | Diğer adam Yusuf Qasim'dır. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| A terrorist. | Bir terörist. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The Defense Department labeled him as the Jack of Spades. | Savunma Bakanlığı onu maça kızı olarak etiketledi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Where'd you get this? | Bunu nereden buldun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's authentic. | Otantik bir yerden. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Sophia's husband wasn't killed for being a terrorist. | Sophia'nın kocası bir terörist olduğu için öldürülmedi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He was killed because he was in bed with them. | Onlarla yatağa girdiği için öldürüldü. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So was his wife. | Yani onun karısıydı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They gave him money, | Onlar ona para, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| travel documents, | seyahat belgeleri verdi, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| violated international law. | uluslararası hukuk ihlal edildi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The situation is anything but simple, Peter. | Bu durum, hiç basit değil, Peter. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What about Danny Gentry? | Danny Gentry ne olacak? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hmm? Odelle Ballard? | Hmm? Odelle Ballard? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Those soldiers? Joe? | Diğer askerler? Joe? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I take no responsibility for Lieutenant Gentry | Ben Teğmen Gentry veya askerler için | American Odyssey-1 | 2015 | |
| or the soldiers. As for Joe, | hiçbir sorumluluk kabul etmem. Joe'ye gelince, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| if you persuade Sophia to negotiate with us in good faith, | Eğer Sophia'yı iyi niyetle bizimle müzakereye ikna edersen, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| it all goes away. | iddialarımızdan vazgeçeriz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's that simple? | Bu kadar basit mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It can be. | Olabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Talk to her. | Onunla konuş. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Remind her how the timely release of this photo | Bu fotoğrafı ona hatırlat | American Odyssey-1 | 2015 | |
| to Greek newspapers | Yunan gazetelerine ulaşırsa | American Odyssey-1 | 2015 | |
| could dramatically affect the election. | seçim sonuçlarını dramatik olarak etkileyebilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She'll meet. | Buluşacak. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| She has to. | Buluşmalı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| This is the game, Peter. | Bu bir oyun, Peter. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| One we can all win. | Hepimizin kazanabileceği bir oyun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, what are you doing here? | Hey, burda ne yapıyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Hey, uh, The Times is doing an obituary for, uh, my dad, | Hey, uh, The Times babam için bir ölüm ilanı yayınlıyor, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and my mom wanted me to talk some guy named Emerson about it. | ve Emerson adında adamın biri hakkında annem benimle konuşmak istiyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You? I pitched a story. | Ya sen? Bir hikaye uydurdum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They weren't interested. | Pek ilgilenmediler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So, your, uh, father's obituary? | Yani, bilirsin işte, babanın ölümüyle mi ilgili? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah. A friend of my dad's is writing it for The Times. | Evet. Babamın bir arkadaşı Times'ta yazıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You, uh, want some company? | Sana biraz eşlik etmemi ister misin? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Excuse me, I'm, uh, I'm looking for Emerson's office. | Affedersiniz, ben, Emerson'un ofisini arıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Oh, Harrison, right? | Oh, Harrison, doğru mu? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, I remember you | Evet, seni hatırlardım | American Odyssey-1 | 2015 | |
| as a kid running around like an idiot. | aptal gibi koşturup duran çocuksun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Nothing's changed, huh? | Değişen bir şey yok, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm sorry your dad's dead. | Baban öldüğü için üzgünüm. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Thanks. Who's this? Girlfriend? | Teşekkürler. Bu kim? Kız arkadaşın mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just a friend. Ruby Simms. | Sadece bir arkadaşı. Ruby Simms. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Such a waste. | Böylesi bir çöp. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Your father was a bastard. | Baban bir şerefsizdi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He treated me like dirt. I hated him. | Bana pislikmişim gibi davrandı. Ondan nefret ettim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Everyone did. | Herkes de öyle yaptı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| But I was desperate to work with him | Ama onunla çalışmak umutsuzdu | American Odyssey-1 | 2015 | |
| 'cause he was so damn good. | çünkü lanet herif iyiydi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| FYI, the obit they're writing about your dad | Bilgin olsun, baban hakkında kayıtlarda yazılanlar, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| is a load of crap. | saçmalıktan başka bir şey değil. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Uh, when did you and my father stop working together? | Uh, ne zaman babamla birlikte çalışmayı bıraktınız? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Who says we did? | Bunu kim söyledi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So, what? You were working with him | Ne yani? Black Sands hakkında yazdığında | American Odyssey-1 | 2015 | |
| when he wrote about Black Sands? | onunla beraber mi çalışıyordunuz? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Black Sands? | Black Sands? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Uh, it's... | Evet, o... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| it's got something to do with my father's murder. | babamın ölümüyle bir ilgisi var. | American Odyssey-1 | 2015 |