Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 3655
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Sorry, I I just... | Üzgünüm, ben sadece... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It's okay, I know. Bob doesn't like me or whatever. | Sorun değil, anlıyorum. Bob beni sevmiyor ya da her neyse. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, I just think he's... | Hayır, ben sadece onun... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| kind of fragile right now. | şu anda biraz kırılgan olduğunu düşünüyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Probably the fewer visitors, the better. | Muhtemelen ne kadar az ziyaretçi olursa, o kadar iyi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, of course. | Evet, haklısın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I guess Rose had been sick a long time, right? | Rose uzun zamandan beri hastaydı, değil mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Could've seen it coming. | Nezaketiniz için size ve ailenize teşekkür ederim. İlk gördüğüğümden beri. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'll bet he's freaking out right now. | Şu an onun çıldırmak üzere olduğuna bahse girerim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're a good friend. | Sen iyi bir arkadaşsın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I hear they have the best lamb in the city here. | Bu kentteki en iyi kuzunun burda satıldığını duydum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| They made it like they do back home in Pakistan. | Pakistan'daki evime nasıl geldilerse aynı şekilde geldiler. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You should not have followed me. | Beni takip etmiş olmalısın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm just another customer asking you | Senden shahi tukda tavsiyesi almaya gelmedim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| If you're polite, you won't draw attention to us. | Eğer kibar olursan, dikkatleri üzerimize çekmeyiz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You have as long as it takes for me to get my food. | Bence yiyecek alman uzun sürecek gibi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The same as before. | Daha önce ne istediysem aynını. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I need to meet your friend. | Arkadaşını görmem lazım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You're wasting your time. | Vaktini boşa harcıyorsun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm the only hope he has | Onun sonunda tabut olmayan tek umudu benim | American Odyssey-1 | 2015 | |
| or view of Havana through a chain link fence. | ya da elleri zincire vurulmuş bir şekilde Havana'yı görebilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We trusted an American once. | Bir Amerikalıya daha önce bir kez güvenmiştik. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| It didn't work out. | İşe yaramadı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That kid outside the barbershop? | Şu Berberin önündeki çocuğa mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I don't know who he is or why you trusted him, | Kim olduğunu ya da ona neden güvendiğinizi bilmiyorum, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| but it was a mistake. | ama bu bir hataydı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He was probably followed. | Muhtemelen takip ediliyordu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why should we trust you? | Sana neden güvenelim? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I told you, I was with the Justice Department. | Sana, Adalet Bakanlığı ile birlikte olduğumu söylemiştim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Ow the system and how to keep your friend safe from it. | Ah, sistem ve arkadaşın nasıl güvende tutulabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| After the shooting, I only hear from him | Vurulduktan sonra, ben sadece onun | American Odyssey-1 | 2015 | |
| when he needs food or supplies. | gıda ve erzağa ihtiyacı olduğunu duydum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Your time's up. | Zamanınız doldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You want your friend to survive this? | Arkadaşının yaşamasını istiyor musun? Hatta belki de hayatını geri almasını? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Then you'll look into my eyes, and you'll see | O zaman gözlerimin içine bak | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm the only person who can help him. | ona yardım edebilecek kişinin ben olduğumu göreceksin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You got anything to tie him with? | Onu bağlamak için bir şey var mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's not going anywhere. | Bir yere gittiği yok. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How do we kill him? | Onu nasıl öldüreceğiz? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We don't. | Öldürmeyeceğiz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The truck needs petrol. 1 | Aracın yakıta ihtiyacı var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Take a left at the end of the alley | Sokağın sonundan sola dön | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and tell Malik I sent you. | Malik'e benim gönderdiğimi söyle. 1 | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Come straight back. | Hemen geri dön. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| O babamı öldürdü. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Biliyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| But he's worth more to us alive. | Ama onun canlı olması bizim için daha değerli. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Maybe to you. | Belki senin için. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bana silahını ver. Kendim öldürürüm. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Get the petrol. Go. | Yakıtı getir. Hadi. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Have you got any bandages or alcohol for the infection? | Enfeksiyon için herhangi bir sargı bezi ya da alkol var mı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What you see is what you get. | Seni görmenin ne yararı var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I'm getting my bag. | Çantamı alıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| All right, I've got bandages, antiseptic... | Tamam, sargı bezleri, antiseptik burda... | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You can keep him alive, right? Make him well enough to talk? | Onu canlı tutabilirsin, değil mi? Onunla konuşabilecek kadar? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Maybe. Maybe? | Belki. Belki mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He's got internal bleeding, infection. | İç kanaması, enfeksiyonu var. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| His heart may stop before I even get started. | Ben daha başlamadan kalbi durabilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You should move faster, then. Why? | Daha hızlı hareket etmelisin öyleyse. Neden? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why do you care so much? | Neden onu bu kadar önemsiyorsun? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I only care about his friends. | Ben sadece onun arkadaşlarını önemsiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How many are coming, and are they coming for me or just you? | Kaç kişi gelecekler, benim için mi, senin için mi gelecekler? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You think he's just going to tell you that? | Sence sırf bunu söyletmek için mi yaşamalı? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yes, he will, if he wants to live. | Evet, eğer yaşamak istiyorsa öyle olmalı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| He may die either way. | Her iki şekilde de ölebilir. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Just get him so he can talk. I'll handle the rest. | Sadece konuşacak kadar olsun yeter. Gerisini ben hallederim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So let's say that I do get him to talk, huh? | Hadi konuştuk diyelim sonra ne yapacağız, ha? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Then what happens? | O zaman ne olacak? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| We keep moving. | Devam edeceğiz. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| How many people have you killed? | Kaç kişi öldürdün? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Enough. Why? | Yeterince. Neden? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, I just don't understand. | Eh, ben anlayamıyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The man kills your girlfriend right in front of you, | Adamın biri gözünün önünde kız arkadaşını öldürüyor, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| and then he comes to your house, he tries to attack you, | sonra senin evine gelip, sana saldırıyor | American Odyssey-1 | 2015 | |
| tries to kill you. | ve seni öldürmeye çalışıyor. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Why is he still alive? | O adamın hala nasıl yaşar? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You said there were more of them. | Bunlardan daha çok olduğunu söylemiştin. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I want to know how many. | Kaç kişiler bilmek istiyorum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Well, five, ten, a thousand. What does it matter? | Peki, beş, on, bin. Ne fark eder ki? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| The fact is that you didn't kill him... why? | Aslında onu öldürmeliydin... neden? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I knew you would have questions. | Ben sorularını biliyordum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| So you dragged a dying man, an Osela, | Yani ölmekte olan bir adamı, bir Osela'yı, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| all the way to Timbuktu, to me, | tüm Timbuktu yolu boyunca sürükledin, | American Odyssey-1 | 2015 | |
| because you wanted to be helpful? | bana yardım etmek için mi? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You stupid son of a bitch. | Gerizekalı bir orospu çocuğusun. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| That's why you left the tracker on him. | Onun üzerinde iz sürücüsü vardı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I didn't know. Yeah, you knew! | Bilmiyordum. Evet, biliyordun! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You brought him to me | Onu bana sen getirdin | American Odyssey-1 | 2015 | |
| because you were trying to help them! | çünkü onlara yardım ediyorsun! | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Bilmiyordum. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Yalancısın! | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Bilmediğimi sana söyledim. Senin yanındayım. | American Odyssey-1 | 2015 | ||
| Hello, Michael. You missed your mark. | Merhaba, Michael. Hedefini kaçırdın. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Yeah, there was some confusion. | Evet, bir karışıklık oldu. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I can still handle him. | Hala onunla başa çıkabilirim. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| No, I put someone else on the Pakistani. | Hayır, Pakistanlının peşine başka birini koydum. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| What's the status of Harrison? | Harrison'un durumu nedir? | American Odyssey-1 | 2015 | |
| You had an opportunity to complete that mission as well. | Bu görevi tamamlaman için bir fırsatın vardı. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| I have to find the right time. | Doğru zamanı bulmalıyım. | American Odyssey-1 | 2015 | |
| Let me find it for you. | Sana yardım edeyim. | American Odyssey-1 | 2015 |