Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4364
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Is Czechoslovakia | Çekoslovakya... Çekoslovakya... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| still ready and willing to resist Nazi Germany? | ...hâlâ Nazi Almanya'sına karşı koymaya hazır ve istekli mi? ...Nazi Almanyası'na direnmeye hâlâ hazır ve niyetli mi? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Josef Gabċîk. | Jozef Gabcík ve Jan Kubiš. Josef Gabcîk. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| And Jan KubiÅ¡. | Ve Jan Kubiš. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You are both most welcome here. | İkinizin de başımın üstünde yeriniz var. Lütfen bana Moravec Teyze diye hitap edin. İkiniz de hoş geldiniz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| And please call me Auntie Moravec. | Lütfen bana Hala Moravec deyin. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Aka. Aka. | Ata... Ata! At'a! At'a! | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Ata is my son. | Ata oğlumdur. Viyolonist olmak için eğitim alıyor. At'a benim oğlum olur. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| He is studying to be a violinist. | Kemânî olmaya çalışıyor. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Ata, this is Josef and this is Jan. | Ata, bu bey Jozef ve bu da Jan. Tanıştığımıza memnun oldum. At'a, bu Josef ve Jan. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Pleased to meet you both. | Tanıştığıma memnun oldum. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| So, try not to go outside, | Pekâlâ... dışarı çıkmamaya çalışın, çıkarsanız da asla birlikte yürümeyin. Dışarı çıkmamaya özen gösterin... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| but if you do, never walk together. | ...ama çıkarsanız, asla yan yana yürümeyin. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| If you're stopped, | Durdurulursanız, niye işte olmadığınız konusunda mazerete ihtiyacınız olacak. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We'll try to get you medical certificates as soon as possible. | Mümkün olan en kısa zamanda size tıbbî raporlar bulmaya çalışacağız. En kısa sürede size bir sağlık raporu tedarik edeceğiz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Always use our code, | Daima şifremizi kullanın. Üç tıklatma, ardından tek tıklatma. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| In the meantime, | Bu arada dikkat çekmeyin. İrtibat kurmak için Ata'yı kullanırım. Bu esnâda... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| lay low and I will use Ata to make contact. | ...göze batmayın ve At'a ile haber göndermemi bekleyin. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Good luck. | Bol şans. Sağ ol. Bol şans. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Goodbye. | Güle güle. Güle güle. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Come on through, please. | Böyle buyurun lütfen. Buradan buyurun lütfen. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Josef | Jozef. Josef. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| There is a way off the roof? | Çatıya yol mu var? Sol tarafta bir yangın çıkışı var. Çatıdan çıkış var mı? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| There is a fire escape to the left. | Solda yangın çıkışı var. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| To the right it continues to the building next door. | Sağa, yandaki binaya kadar devam ediyor. Yeterince iyi. Sağ taraf yandaki binayla bitişik. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| It's good enough. | Fenâ değil. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I'm sure you both would like a glass of Becherovka. | İkinizin de birer bardak Becherovka isteyeceğinize eminim. Birer kadeh Becherovka içersiniz sanırım. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Thank you. | Sağ olun. Teşekkür ederiz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| It's okay. Mrs. Moravec? | Sorun yok. Bayan Moravec! Sorun yok. Bayan Moravec? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| There was so much people at the market. | Pazar çok kalabalıktı ama istediğiniz ekmeği buldum. Market çok kalabalıktı. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| But I didn't find the bread that you like. | Maalesef sevdiğiniz ekmeği bulamadım. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Come. | Gelin. Gel hadi. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Who is it? It's okay, Marie. | Kim bu? Sorun yok Marie. Bunlar kim? Sorun yok Marie. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| This is Josef and this is Jan. | Bu Josef ve bu da Jan. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| They will be staying with us | İş bulana kadar bizimle kalacaklar. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Pleased to meet you. Hello. | Tanıştığımıza sevindim. Merhaba. Memnun oldum. Merhaba. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Hello. Hello. | Merhaba. Merhaba. Merhaba. Merhaba. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Josef and Jan are not registered with the police | Jozef ve Jan poliste buraya yerleşik olarak kayıtlı değiller. Josef ve Jan, burada ikâmet ettiklerini polise bildirmediler. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| so, remember, please keep it strictly to yourself. | Bu yüzden bunu kesinlikle kendine saklamayı unutma. O nedenle lütfen kimseye bir şey söyleme. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I'll put the shopping in the kitchen. | Alışverişi mutfağa koyayım. Sağ ol. Bir şey değil. Aldıklarımı mutfağa götüreyim ben. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Mrs. Kovârnîkovâ's daughter. I pay her for helping out. | Bayan Kovárníková'nın kızı. Yardımı karşılığı ödeme yapıyorum. Bayan Kovârnîkovâ'nın kızı. Yardım etmesi için ona ödeme yapıyorum. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Dinner will be at 6:00. | Akşam yemeği 6'da hazır olur. Akşam yemeğini 18:00'de yiyeceğiz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Please sit. | Oturun lütfen. Ata yemek hazır. Oturun lütfen. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Ata, dinner is ready. | At'a! Yemek hazır. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| And finally the fiddler is silent. | Kemancı nihayet sustu. Nihâyet şu gıy gıy bitti. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| He is a violinist, Alois. A violinist. | Çocuk viyolonist Alois! Viyolonist! O bir kemânî, Alois. Kemânî. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You two boys looking for work, then? | İkiniz de iş arıyorsunuz demek. Evet. İkiniz iş mi arıyorsunuz? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We are always looking for men to clean the cinders out of the locomotives. | Her zaman lokomotiflerin dışındaki kömür tozunu temizlemek için adam ararız. Lokomotiflerden cüruf temizleyecek adamlara hep ihtiyacımız vardır. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Thank you, Mr. Moravec. | Sağ olun Bay Moravec. Bunu aklımızda tutacağız. Eksik olmayın Bay Moravec. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We'll keep that in mind. | Aklımızda bulundururuz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| So, what do you do when you aren't helping out here? | Peki... burada yardım etmediğin zamanlarda ne yaparsın? Buraya yardım etmek dışında neler yaparsın? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You don't have a boyfriend? | Erkek arkadaşın yok mu? Yok. Erkek arkadaşın yok mu? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| How's life in occupied Prague, Marie? | İşgal altındaki Prag'ta hayat nasıl Marie? İşgâl altındaki Prag'da yaşam nasıl Marie? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I guess, not being registered with the police as residents | Yerleşik olarak poliste kayıtlı olmamanın bu soruyla bir alâkası var mı acaba? İkâmet ettiğiniz yeri polise bildirmemenizin... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| has something to do with this question? | ...bu soruyla bir alâkası var sanırım. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I hate the Germans. | Almanlardan nefret ediyorum. Almanlardan nefret ediyorum. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| And tell me, | Söylesene... Söylesene, güvenebileceğin... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| as lovely as you that... | ...ve senin kadar güzel bir arkadaşın var mı? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Why? | Niye ki? Niye sordun? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| It would be less conspicuous if Jan and I were not seen out alone. | Jan ve ben dışarıda tek başımıza görülmezsek daha az dikkat çekici olacaktır. Dışarıda Jan ile yalnız görünmemek daha az şüphe uyandırır. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Young love flourishes under German occupation. | Alman işgali altında serpilen genç aşıklar. Böyle bir şey işte. Alman işgâli altında bir gençlik aşkı filizlenir, vesaire. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| But you're not that young. | İyi de siz genç değilsiniz. O kadar da genç sayılmazsınız. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Knowing that you are trustworthy is one thing, Marie. | Güvenilir olduğunu bilmek de bir şey Marie. Güvenilir biri olduğunu bilmek hoş, Marie. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| But doing this could get you shot. | Ancak bunu yaparken vurula da bilirsin. Ama bu işe bulaşmak vurulmana sebep olabilir. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Perhaps you should think about it... | Belki de bu konuda düşünmen gerek... Arkadaşım Lenka. Belki düşünsen iyi... Arkadaşım Lenka. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| She sometimes carries messages for Uncle Hajsky. | Kimi zaman Hajsky Amca için mesaj taşır. Güzel. Bazen Hajsky amca için mesaj iletir. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We are going to a New Year's Eve dance tomorrow night. | Yarın akşam Yılbaşı Arifesi dansına gidiyoruz. Yarın akşam yeni yıl arifesi dansına gidiyoruz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Would you like to go? | Gelmek ister miydiniz? Siz de gelmek ister misiniz? | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Look at them. | Şunlara bak. Sanki... Şunlara bak. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| It's like some old ritual that's lost its joy. | ...hazzını kaybetmiş eski bir ayin gibi. Tüm neşesini kaybetmiş eski bir gelenek gibi. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Maybe there's hope in the pretense. | Belki bahanesinde umut vardır. Neşeliymiş gibi davranmak umut doğurur belki. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| It looks like you've landed on your feet with Lenka. | Görünüşe göre Lenka sayesinde dört ayak üstüne düştün. Lenka konusunda şanslı çıktın. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| This was a mistake. | Hataydı bu. Hata etmişim. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Hello. | Merhaba. Lenka, bu beyler Jan ve Jozef. Merhaba. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Lenka, this is Jan and Josef. | Lenka, bu Jan ve bu da Josef. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You know, it's not very polite... Please sit down. | Bu pek de kibar değil biliyor musunuz? Oturun lütfen. Bu yaptığın kabalık... Oturun lütfen. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You are the most beautiful women in the room. | Odadaki en güzel kadınlar sizsiniz. Tebrikler. Buradaki en güzel kadınlar sizsiniz, tebrik ederim. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| But you fail to understand this is... | Ancak anlayamadığınız şey... Ama anlamakta zorlandığınız husus şu: | Anthropoid-1 | 2016 | |
| This is not a night off for us. | ...bunun bizim gecemiz olmadığı. Bu oyun falan değil. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| This is not some game. | Bu bir oyun değil. Josef, aşırı tepki veriyor... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Josef, maybe you're overreacting a little... | Jozef belki biraz aşırı tepki veriyorsun... Jan dön de etrafına bir bak! | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Jan, take a look around. | Jan, etrafına bir bak. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We appreciate the effort, but the point was not to attract attention. | Çabanızı takdir ediyoruz ama olay dikkat çekmemekti. Süslenip püslenip gelmişsiniz ama dikkatleri üzerimize çekemeyiz. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| We needed you as plain as possible. | Mümkün olduğunca sade olmanız gerek. Anlıyor musunuz? Mümkün olduğu kadar sade gelmeniz gerekirdi. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| You know, for most girls, | Biliyor musunuz, çoğu kız için... Çoğu kız için biraz ruj sürmek... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| a little lipstick is the only way to forget | ...burada olup bitenleri unutmanın tek yolu biraz rujdan geçer. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Even if it's just for a few hours. | Hatta yalnızca birkaç saatliğine bile olsa. Evet. Bir iki saatliğine olsa bile. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Your lipstick gets you noticed, | Rujun dikkatleri üzerine çekerse bize de çeker... Ama rujun, fark edilmene neden olur. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| and that gets us noticed, | O da bizi fark ettirir... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| and us being noticed gets us all shot. | ...ve dikkatleri üzerimize çekersek hepimiz vuruluruz. ...ve fark edilmek hepimizin vurulmasına sebep olur. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| This little scene needs an ending. | Bu ufak rezalete bir son gerek. Bu küçük gösterimizi sonlandırmalıyız. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Slap my face. | Bana tokat at. Bana tokat at. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Slap my face. | Tokat at. Bana tokat at. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I'm not a whore. | Ben fahişe değilim. Fahişe değilim ben! | Anthropoid-1 | 2016 | |
| I think that Went Well. | Bence gayet iyiydi. İşe yaradı galiba. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Nine... Eight... Seven... | Dokuz, sekiz, yedi... Dokuz, sekiz, yedi... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| Six... Five... Four... Three... Two... One. | ...altı, beş, dört, üç, iki, bir! ...altı, beş, dört, üç, iki, bir! | Anthropoid-1 | 2016 | |
| A British Sten Mark ll machine gun. | Bir tane Britanya yapımı hafif makineli silah Sten MK ll. Britanya yapımı Sten Mark II makineli tüfek. | Anthropoid-1 | 2016 | |
| One hundred rounds. | Yüz tane kurşun. 100 tane kurşun... | Anthropoid-1 | 2016 | |
| And Model 73 anti tank grenades with pencil fuses. | Bir de kalem fünyeli No.73 anti tank el bombaları. ...ve Model 73 tanksavar tüfek bombası. | Anthropoid-1 | 2016 |