Türkçe
İngilizceAra
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4410
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Is that everyone? Yes, let's go! | Bu kadar mıyız? Evet, hadi gidelim! | Antropophagus-1 | 1980 |  |
| Come on. We're all here. | Hadi artık. Hepimiz buradayız. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Move over a little, please. | Sür şu arabayı lütfen. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Give me the bag. | Çantanı alayım. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Don't worry, darling, it's normal. | Endişelenme sevgilim. Her şey yolunda. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I feel a bit nauseous too. | Benim de biraz midem bulanıyor. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Fantastic, isn't it? Yes, wonderful. | Olağanüstü değil mi? Evet, harika. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| He's already hit on you, eh? I think so. | Şimdiden sana vuruldu hah? Sanırım. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I'm flattered, he's a really nice guy. | Bana kompliman yapıyor, O gerçekten iyi biri. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I like Carol too, and she's crazy about him. | Ayrıca, sanırım Carol da ondan hoşlanıyor. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Don't be too flattered. He tries it on with all the girls. | Çok kaptırma kendini. O bütün kızlara yapar bunu. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| What have you got against him? Actually, I think it's fun. | Sen ne düşünüyorsun? Bence çok eğlenceli. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| The fact is, Carol's my sister. | Gerçek şu ki, Carol benim kardeşim. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Want to take overthe helm? Yes, sure. | Dümeni tutmak ister misin? Evet, isterim. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Keep an eye on the compass | Bir gözün pusulada olsun.. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| and change course if the needle moves. | ..iğnede değişiklik olursa, dümeni ona göre kırarsın. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Easier said than done. | Söylemesi kolay. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Well done. Thanks. | Gayet iyi gidiyor. Teşekkürler. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| This is the past, this is the present and this is the future. | Bu geçmişin, bu şimdiki halin ve bu da geleceğin. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Forget the past and present, I already know them. | Geçmişi ve şimdiki zamanı geç. Onları biliyorum. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Tell me the future. What do you want to know? | Gelecekten bahset bana. Neyi bilmek istiyorsun? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| If it'll be a boy or a girl and whether it'll be happy. | Bebeğim kız mı olacak yoksa erkek mi? Ve o mutlu olacak mı? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I want to know all about my kid. | Çocuğum hakkındaki her şeyi bilmek istiyorum. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Put your right hand on the cards. | Sağ elini kartların üzerine koy. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Now choose three and turn them over. | Şimdi üç tanesini aç. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| There. | Evet. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Now turn over another with your right hand. | Şimdi sağ elinle bir tane daha aç. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Carol, are you going to tell me or not? | Carol, söyleyecek misin, söylemeyecek misin? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Are you under a spell? What do they say? | Ne söylüyor kartlar? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| To tell you the truth, I don't know. 1 | Bilmiyorum Maggie. 1 | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Sometimes they're not clear. | Bazen hiç belli olmuyorlar. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| They don't always say something. | Her zaman bir şey söylemezler. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I don't understand what they mean, I can't see a thing here. | Ne demek istediklerini anlamıyorum, burada bir şey göremiyorum. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Everything just looks muddled, it's never happened to me before. | Hepsi çok karmaşık, daha önce hiç böyle olmamıştı. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I think we ought to do them anothertime. | Bence daha sonra tekrar deneyelim. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Well, I think they're very clear. | Yapma.. Bence gayet açık. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| The two knights are the two men in your life. | Şu iki şövalye hayatındaki iki erkek. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| One's Arnold and the other's the baby, so it'll be a boy. | Biri kocan diğeri de bebeğin. Demek ki erkek olacak. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| The sun is a positive sign of strength and security. | Güneş, güç ve güvenliğin olumlu işaretidir.. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| And it'll protect the two knights fortheirwhole lives. | ..ve iki şövalyeyi hayatları boyunca koruyacak. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| As forthe night, it signifies peace and tranquillity. | Gece ise, barış ve sükûneti simgeliyor. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| And so... It's time to eat. | Ayrıca... Yemek vakti. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| If someone knows where the can opener got to. | Tabi eğer birisi konserve açacağının yerini biliyorsa. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I'll give him a hand orwe'll never eat. | Şuna bir bakayım yoksa asla yemek yiyemeyeceğiz. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Don't think you're getting away with that, we'll carry on later. | Sakın kaçtığımı düşünme, sonra devam edeceğiz. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I'd better go and give them a hand too. | Sanırım ben olmadan yapamazlar. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Thanks, you found a way of keeping Maggie calm. | Maggie'yi rahatlattığın için teşekkür ederim Julie. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Why did you stop? | Peki sen neden duraksadın? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Because the cards didn't answer. | Çünkü kartlar cevap vermedi. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I believe in the cards | Kartlara inanırım.. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| and when they're not clear I can't make up lies. | ..ve ne zaman onlar karışık çıksalar yalan söyleyemem. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| If the cards didn't answer, why are you so worried? | Kartlar cevap vermediyse, neden bu kadar endişelendin? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| If you ask the cards about the future and they don't answer, | Eğer gelecekle ilgili bir soru sorduysan ve kartlar cevap vermiyorsa.. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| it means there's no future for the person who asked the question. | ..soran kişi için bir gelecek yok demektir. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Are you coming to eat? | Hey.. Yemeğe geliyor musunuz? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Good morning! Hi. | Günaydın. Günaydın Julie. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Maggie's still sleeping. The island's not far off now, is it? | Maggie hâlâ uyuyor. Ada fazla uzakta değildir dimi? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| If the wind keeps up, we'll be there in a couple of hours. | Rüzgar böyle devam ederse, bir kaç saat içerisinde orada oluruz. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Want one? No, thanks. | İster misin? Hayır sağol. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Are your friends waiting for you? | Arkadaşların seni bekliyorlar mı? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Sure, but to tell you the truth, they're not really friends. | Tabi ki.. Aslında doğruyu söylemek gerekirse onlar arkadaşlarım değil. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| They're a French couple with a 15 year old daughter. | İngiliz bir çift ve 15 yaşındaki kızları. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I keep the daughter company and they give me a free holiday. | Kıza iş buldum onlar da bana bedava tatil ayarladılar. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| What do you do in winter? | Kışları ne yapıyorsun? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Study languages at university. | Üniversitede dil öğreniyorum. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Then in my free time I work for a private TV channel. | Boş zamanlarımda da özel bir televizyon kanalı için çalışıyorum. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| What do you do? Study medicine. | Sen ne yapıyorsun? Tıp okuyorum. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Two more exams and I've finished. | İki sınavım kaldı, onları verince okul bitiyor. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| And the cruises and easy life will finish too. | Tabi yat gezileri ve rahat hayat da bitiyor. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Did you fall out with Carol? No, why? | Geçen gece Carol'la bozuştunuz mu? Yo.. Nerden çıktı? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| It's weird, when I woke up this morning she was already up and about. | Tuhaf, bu sabah uyandırmaya gittiğimde çoktan uyanmıştı ve bana.. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| She said we shouldn't have let you come with us. | ..bizimle birlikte gelmene izin vermememiz gerektiğini söyledi. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Anyway she begged me not to debark on the island. | Ayrıca benden, adada karaya çıkmamamızı rica etti. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I couldn't get anotherword out of her. | Başka da bir şey söylemedi. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| But don't worry, she was even moody when she was a kid. | Ama dert etme, çocukken de böyle kaprisliydi. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| It's the fault of those damned cards, we could never get them off her. | Hep o lanet kartların yüzünden, bir türlü vazgeçiremedik şu huyundan. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| She can't help it. | Ona hiç bir faydası yok. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Be careful here. You were right, it's a paradise. | İnerken dikkat edin. Haklıymışsın, burası bir cennet. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Why don't we stay here a while? It's worth thinking about. | Neden burada bir müddet kalmıyoruz? Düşünmeye değer. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Where's the village? Just overthat ridge. | Kasaba nerede? Hemen şu sırtı geçince. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Okay, we'll come with you. | Tamam o zaman. Bizde seninle geliyoruz. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Everybody off. | Herkes aşağı. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Come on, Maggie. Take it easy. | Hadi Maggie. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Watch out! | Ne oldu?! | Antropophagus-1 | 1980 | |
| My ankle! | Ayak bileğim! | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I must have sprained it. That's all I needed! | Sanırım burktum. Bir bu eksikti! | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I don't think I can come with you. | Sizinle gelebileceğimi zannetmiyorum. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I'm sorry. What a shame. | Üzgünüm. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Soak your foot in salt water, then it won't swell up. | Tuzlu suya koyalım da şişmesin. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Want me to stay here with you? It's okay, you can go too. | Seninle kalmamı ister misin? Ben iyiyim, sen git. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Bye, Maggie. Thanks. | Görüşmek üzere Maggie. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Bye Julie. Have a nice stay. | Görüşürüz Julie. Kendine iyi bak. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Come on, Carol! | Haydi Carol! | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Need anything, Maggie? No, thanks. | Bir şeye ihtiyacın var mı Maggie? Yok, sağol. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| It's weird, though. What? | Çok tuhaf. N'oldu? | Antropophagus-1 | 1980 | |
| I don't see my friends' boat. It'll be moored somewhere else. | Arkadaşımın teknesini göremiyorum. Başka bir yere demirlemiş olmalı. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| There must be another jetty. | Belki başka bir iskelededir. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Well, there wasn't two years ago, as far as I know. | İki yıl önce buradan başka iskele yoktu. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| They'll have built another in the meantime. | İki yıl içinde başka bir tane yapmış olmalılar. | Antropophagus-1 | 1980 | |
| Right! | Olabilir. | Antropophagus-1 | 1980 | |
