Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4455
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Okay. Thanks for the lift. | Beni bıraktığım için teşekkür ederim. Hoşça kal, sabah görüşürüz. | Any Day-2 | 2015 | |
| Drive safely! | Dikkatli sür! Tabii ki! | Any Day-2 | 2015 | |
| Hi, Jimmy. | Selam, Jimmy. Sana bir kitap bıraktım. | Any Day-2 | 2015 | |
| Ah. "Old man and the sea." | "Yaşlı Adam ve Deniz. " Sevdiğim kitaplardan biridir. | Any Day-2 | 2015 | |
| Yeah? | Öyle mi? Konusu ne? | Any Day-2 | 2015 | |
| Yeah? | Öyle mi? Ne oluyor? | Any Day-2 | 2015 | |
| Grandpa sherman gave it to me | Gölde balığa gittikten sonra Büyükbaba Sherman bana verdi. | Any Day-2 | 2015 | |
| Yeah, and what happens? | Anladım, ne oluyor? Kitabı okuman gerekiyor. | Any Day-2 | 2015 | |
| Sure, I'll read it. | Tamam, okuyacağım. Sen iyi diyorsan, kitabı okuyacağım. | Any Day-2 | 2015 | |
| How's your new job? | Yeni işin nasıl? Fena değil. Fena değil. | Any Day-2 | 2015 | |
| Is your boss cool? | Patronun iyi mi? Evet. | Any Day-2 | 2015 | |
| You know, scientists have just discovered | Bilim adamları kara deliğin etrafındaki yörüngede bir yıldız keşfettiler... | Any Day-2 | 2015 | |
| and that star moves it | ...ve bu yıldız bir saniyede yaklaşık 6.000 mil katediyor. | Any Day-2 | 2015 | |
| really, really nice, or just easy and casual, | ...bir yere gideceğiz, kolay ve sıradan, bir dilim pizza gibi. Ne dersin? | Any Day-2 | 2015 | |
| Oh, you're so lucky I'm starving. | Çok şanslısın açlıktan ölüyorum. Üstümü değiştireyim. | Any Day-2 | 2015 | |
| Hey. Still serving? | Hâlâ servisiniz var mı? Elbette. Buyrun oturun. | Any Day-2 | 2015 | |
| What's good here, sport? | Buranın neyi meşhur? Her şeyi. | Any Day-2 | 2015 | |
| The girl I went out with just came in | Başka bir adamla gelmekle modası geçen bir kız. Gitmeliyim. | Any Day-2 | 2015 | |
| Is it okay If I leave? | Gidersen iyi olur mu? Sakin ol. | Any Day-2 | 2015 | |
| Okay. All right, I get it. Okay. | Tamam. Pekâlâ, anladım. Tamam. Arkadan çık. Düz git. | Any Day-2 | 2015 | |
| Excuse me. Sorry. | Affedersiniz. Özür dilerim. Sorun değil. | Any Day-2 | 2015 | |
| No, he just had an emergency, | Hayır, acil bir işi çıktı, önemli bir randevu için gitmesi gerekti. | Any Day-2 | 2015 | |
| Can I help you? | Yardımcı olabilir miyin? Hayır, hayır sağ ol. Pardon. | Any Day-2 | 2015 | |
| Oh? | Öyle mi? Her şey yolunda mı? | Any Day-2 | 2015 | |
| So, that is what happened. I hope you understand. | Yani, yolunda gibi. Umarım beni anlıyorsundur. | Any Day-2 | 2015 | |
| You know, we only dated for six months, | Biliyorsun, altı aydır ilk buluşmamızdı ama o rahatlamak için görünmüyor olabilir. | Any Day-2 | 2015 | |
| So, is that the place you're a chef at? | Şeflik yaptığın yer orası mı? Evet. Evet, orada şeflik yapıyorum. | Any Day-2 | 2015 | |
| I don't know, It's a little... | Bilmiyorum ki biraz... | Any Day-2 | 2015 | |
| I know It's not all that fancy, you know. | Tamamıyla lüks değil biliyorum. | Any Day-2 | 2015 | |
| Oh, my God. I can't believe it! | Aman tanrım. İnanamıyorum! | Any Day-2 | 2015 | |
| And I'm very happy | Dün gece uğradığın için çok mutluyum. | Any Day-2 | 2015 | |
| Listen, uh... you go back to bed, | Bir saniye yatağa geri döndüğünde sana kahvaltı getireceğim. | Any Day-2 | 2015 | |
| 45 minutes late for work. 45! | İşte 45 dakika geç kaldım. 45 dakika! Biliyorum. Özür dilerim. Üzgünüm. | Any Day-2 | 2015 | |
| I'm handing you the key. | Anahtarı sana veriyorum. Ver. Bir daha arabayı kullanmayacaksın. | Any Day-2 | 2015 | |
| I really like her. I don't want to talk | Gerçekten ondan hoşlandım. Onun hakkında götün biri gibi konuşmak istemiyorum. | Any Day-2 | 2015 | |
| Yeah. Let me ask you something, bro. | Hadi benden bir şey iste, Ro. | Any Day-2 | 2015 | |
| You ever think about making this place | Şimdiye kadar burayı biraz daha hoş yapmayı düşündün mü, belki de düzenlemeyi falan? | Any Day-2 | 2015 | |
| Wow. Listen to the jailbird | Vay canına. Hapishane yavruya bak sen gerçek bir girişimci gibi konuşuyor. | Any Day-2 | 2015 | |
| Get a little taste of the good life, | Güzel hayatın tadını çıkar, dünya birden bire tamamıyla görkemli ve parlak olur. | Any Day-2 | 2015 | |
| but you're like me. You know you've got | ...ama benim gibi ol. Biliyorsun büyük olmak için büyük düşünmelisin, doğru mu? | Any Day-2 | 2015 | |
| Hey! Who does a guy have to know | Bu civarda hizmet vermek için burada durması gereken adam kim? | Any Day-2 | 2015 | |
| Hey, let's try this again. | Hadi şimdi hemen çağır onları. Bu öğleden sonra ne istersin? | Any Day-2 | 2015 | |
| Um, two chicken parm sandwiches. | İki tane parmesanlı tavuk sandviç. Tamam. Niye oturmuyorsun? | Any Day-2 | 2015 | |
| Hey, little Jimmy. | Hey, küçük Jimmy. Bizim için yeni kitapların var mı? | Any Day-2 | 2015 | |
| Do you hear what I say, bitch? | Ne diyorum duymuyorsun musun, sevimsiz şey? | Any Day-2 | 2015 | |
| Let's take a look at the little backpack, | Küçük sırt çantana bir göz atmalıyız, değil mi? | Any Day-2 | 2015 | |
| What are you looking at? | Ne bakıyorsunuz? Sizin de canınızı okurum. | Any Day-2 | 2015 | |
| Yeah. Makes me feel real good | Kız kardeşinin beni de davet etmesi beni gerçek iyi hissettirdi, biliyor musun? | Any Day-2 | 2015 | |
| Hey, I wonder If I could bring cherry. | Kiraz mı getirsem bilmiyorum. | Any Day-2 | 2015 | |
| Well... | Peki benimle iş ortağı... | Any Day-2 | 2015 | |
| Well, the old guy that owns this place, | Buranın sahibi olan yaşlı adam beni sever, ama yakında burayı satacak. | Any Day-2 | 2015 | |
| He said If I came up with 30 grand | Ön ödeme için 30 bin dolarla gelirsem seneti satacağını söyledi. | Any Day-2 | 2015 | |
| is come up with 15 grand, we're business partners. | ...15 bin dolarla gelmek, iş ortağı oluruz seninle. | Any Day-2 | 2015 | |
| Hey, I don't even have a car. Where the freak | Benim bir arabam bile yok. Bu ucube yere 15 bin vereceğm öyle mi? | Any Day-2 | 2015 | |
| The problem is, whoever buys this place | Problem, her kim burayı satın alırsa muhtelemen bizi kovacaktır. | Any Day-2 | 2015 | |
| Yeah, It's crazy. Little methamphetamine. | Aynen, çılgındı. Biraz metamfetamin. | Any Day-2 | 2015 | |
| Hey! You two lovebirds open for business? | Siz iki aşkkuşları hizmete açık mısınız? Evet. Ne istiyorsun? | Any Day-2 | 2015 | |
| I'd like a large with extra pepperoni | Ekstra sucuklu ve ekstra peynirli büyük boy pizza istiyorum. | Any Day-2 | 2015 | |
| Sure. | Olur. 16.67 dolar. | Any Day-2 | 2015 | |
| Come on, Lee. | Yapma, Lee. Hiç kimse için bunu yapmayız biliyorsun. | Any Day-2 | 2015 | |
| Oh, no. I, I'll take his word for it. | Hayır hayır, onu sözüne inanıyorum. Ama ya bize kazık atarsa... | Any Day-2 | 2015 | |
| he's not going to stiff us. | Bize kazık atmayacak. Peki. | Any Day-2 | 2015 | |
| Thank you. | Teşekkür ederim. Elbette. Ne demek. | Any Day-2 | 2015 | |
| Yes! | Evet! Peki ya bana? Oynayabilir miyim? | Any Day-2 | 2015 | |
| All right. Uh, okay. You're the first. | Olur. Tamam. Birinci sensin. İkinci de sen. | Any Day-2 | 2015 | |
| You're gonna get me in trouble. | Başıma bela olacaksın. Anne, biraz daha kek alabilir miyim? | Any Day-2 | 2015 | |
| Bethley, thank you so much for dinner. | Bethley, yemek için çok teşekkür ederim. Tatlıya bile dokunamadım. | Any Day-2 | 2015 | |
| No? Then you're gonna just have to come over | Öyle mi? O zaman sık sık yemek için gelmelisin, Roland. | Any Day-2 | 2015 | |
| Hey, you mind If I change the music? | Sakıncası yoksa müziği değiştirebilir miyim? Olur, değiştir. | Any Day-2 | 2015 | |
| Oh, your sister's great! | Kız kardeşin harika biri! Evet. | Any Day-2 | 2015 | |
| How long have you lived with her? | Ne zamandır onunla yaşıyorsunuz? Uzun değil. | Any Day-2 | 2015 | |
| I live in the garage. | Garajın içinde yaşıyorum. Garajı eve mi çevirdin? | Any Day-2 | 2015 | |
| Huh. Sort of. | Sayılır. Hadi gel, sana göstereyim. | Any Day-2 | 2015 | |
| Wow! | Vay be! Evet. Gel otur. | Any Day-2 | 2015 | |
| You, uh, you're quite the dancer. | Sen tam danşcısın. | Any Day-2 | 2015 | |
| Ah, yeah. I used to dance a lot. | Evet. Acayip dans ederim. | Any Day-2 | 2015 | |
| You know, I'm going to have to get going. | Gitmem gerekiyor. Ne oldu? | Any Day-2 | 2015 | |
| Well, the party's just started. | Parti daha yeni başladı. Biliyorum. Biliyorum. Erken kalkmak zorundayım. | Any Day-2 | 2015 | |
| It's Saturday night! | Bugün cumartesi! Sabah 8'de kalp dersim var. | Any Day-2 | 2015 | |
| Well, skip it. | Es geç onu. Bir kere es geç. İyi olacaksın. | Any Day-2 | 2015 | |
| Sure. | Elbette. Pekâlâ. | Any Day-2 | 2015 | |
| Okay. | Tamam. İyi geceler. | Any Day-2 | 2015 | |
| Good morning. | Günaydın. Günaydın, Jimmy. | Any Day-2 | 2015 | |
| Me and mom are going to church. | Annemle ben kiliseye gidiyoruz. Bizimle gelmek ister misin? | Any Day-2 | 2015 | |
| If mom will let me, | Annem izin verirse sonra beni göle götürecek misin? | Any Day-2 | 2015 | |
| How's the lake? | Göl nasıl? Hâlâ aynı mı? | Any Day-2 | 2015 | |
| Don't you have any friends at school? | Okulda arkadaşların yok mu senin? Hayır. Okulda arkadaşım yok. | Any Day-2 | 2015 | |
| It sure is good to have a friend in life. | Hayatta bir arkadaşının olması eminim ki iyidir. | Any Day-2 | 2015 | |
| Did you ever think there's something | Her yerden daha büyük bir şey olduğunu hiç düşündün mü? | Any Day-2 | 2015 | |
| Like, It's so big and amazing, | Çok büyük ve harika bir yer gibi... | Any Day-2 | 2015 | |
| but no one can see it, | Ama hiç kimse göremez her yerde yani. | Any Day-2 | 2015 | |
| Come on. | Hadi. Pas için git. | Any Day-2 | 2015 | |
| How did you find this out? | Bunu nasıl buldun? Tanıdıklarım var. | Any Day-2 | 2015 | |
| He was in prison? | Hapishanede miymiş o? Bir adamı öldürmüş. | Any Day-2 | 2015 | |
| What? | Ne? İkinci derece katil. | Any Day-2 | 2015 | |
| Beat a guy to death. Spent 12 years in prison. | Öldüresiye bir adamı dövmüş. Hapishanede 12 yıl kalmış. | Any Day-2 | 2015 | |
| He should at least have the decency | Seninle dürüst olmak için en azından edep sahibi olmalıydı. | Any Day-2 | 2015 | |
| Hey, I think I've got some bad news. | Sanırım kötü haberlerim var. Ne oldu? | Any Day-2 | 2015 | |
| I think the old man found a buyer for this place. | Sanırım yaşlı adam burası için bir alıcı bulmuş. Öyle mi? | Any Day-2 | 2015 | |
| Yeah. Were you able to come up with any money? | Parayla gelemez miydin? Söyledim sana, sözkonusu paraya sahip değilim. | Any Day-2 | 2015 |