• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4765

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Oh, I am so sorry, Mr. Oliver. Çok özür dilerim Bay Oliver. 1 Arrow-1 2012 info-icon
Dude, you speak Russian? Hacı, Rusça mı biliyorsun? Arrow-1 2012 info-icon
I didn't realize you took Russian at college, Oliver. Üniversitede Rusça dersi aldığını bilmiyordum, Oliver. Arrow-1 2012 info-icon
I didn't realize Annemle yatmak istediğini bilmiyordum, Walter. Arrow-1 2012 info-icon
I didn't say anything. Ben bir şey demedim. Beni kurtarmaya karşı çıkamayacağını biliyordum. Pişman ettireceksin, değil mi? Arrow-1 2012 info-icon
She didn't have to. Söylemesine gerek yoktu. Arrow-1 2012 info-icon
Oliver... Oliver... Arrow-1 2012 info-icon
Walter and I are married, Walter'la evlendik... Arrow-1 2012 info-icon
and I don't want you to think ...ve hiçbirimizin babana saygısızlık edecek... Arrow-1 2012 info-icon
We both believed that Robert, like you, was, İkimiz de, senin gibi, Robert'ın öldüğünü sandık. Arrow-1 2012 info-icon
It's fine. Sıkıntı yok. Arrow-1 2012 info-icon
May I be excused? Müsaade eder misiniz? Arrow-1 2012 info-icon
Hey, don't forget about tomorrow, buddy. Yarınki olayı unutma kanka. Arrow-1 2012 info-icon
1, 2, 3. 1, 2, 3. Arrow-1 2012 info-icon
It's getting closer. Yaklaşıyor. Arrow-1 2012 info-icon
That's not very scientific. Bu pek bilimsel değil. Arrow-1 2012 info-icon
What would you know about science, Bilim hakkında ne bilirsin ki, Bay Üniversiteden Terk? Arrow-1 2012 info-icon
I happen to know a lot about science. Bilim hakkında çok şey bilirim. Arrow-1 2012 info-icon
I know about fermentation. Fermantasyonu bilirim. Arrow-1 2012 info-icon
I know biology. Biyolojiden anlarım. Laurel beni öldürecek. Arrow-1 2012 info-icon
Oh, she's so gonna kill me. Hem de fena öldürecek. Arrow-1 2012 info-icon
Your sister will never know. Ablan asla bilmeyecek. Arrow-1 2012 info-icon
Ok, that one was really close. Bu seferki çok yakındı. Arrow-1 2012 info-icon
Sarah, we're gonna be fine. Sarah, iyi olacağız. Arrow-1 2012 info-icon
Sarah! Oliver! Sarah! Oliver! Arrow-1 2012 info-icon
Sarah! Sarah! Sarah! Sarah! Arrow-1 2012 info-icon
Gus? Gus? Arrow-1 2012 info-icon
No! No! Olamaz! Olamaz! Arrow-1 2012 info-icon
No! Dad, she's out there! Hayır! Baba, Sarah orada bir yerde! Arrow-1 2012 info-icon
She's not there. Yok orada. Arrow-1 2012 info-icon
She's gone. Kaybettik onu. Arrow-1 2012 info-icon
Oliver, wake up. Oliver? Oliver, uyan. Oliver? Arrow-1 2012 info-icon
Oliver! Oliver! Arrow-1 2012 info-icon
I'm sorry. I'm so... I'm so sorry. Özür dilerim. Çok üzgünüm. Anlamıyorum. Arrow-1 2012 info-icon
Oh, it's ok, Oliver. Sorun değil, Oliver. Arrow-1 2012 info-icon
It's all right, sweetheart. Sorun değil, tatlım. Arrow-1 2012 info-icon
You're home. Evdesin. Arrow-1 2012 info-icon
You're home. Evindesin. Arrow-1 2012 info-icon
Where did you get these? Bunları nereden aldın? Roxies'ten. Babamın erişim kontrol listesi sağ olsun. Arrow-1 2012 info-icon
Ollie. Ollie. Arrow-1 2012 info-icon
No one's called me that in a while, Speedy. Uzun süredir kimse bana böyle seslenmiyordu, Speedy. Arrow-1 2012 info-icon
Worst nickname ever. Gelmiş geçmiş en kötü lakap. Arrow-1 2012 info-icon
What, always chasing after me as a kid? Ne, hep çocuk mu kalacaktım? Gayet güzel olduğunu sanıyordum. Arrow-1 2012 info-icon
Maybe it still does. Belki hâlâ öyledir. Arrow-1 2012 info-icon
See you at school, Speedy. Okulda görüşürüz, Speedy. Arrow-1 2012 info-icon
Sorry about her. Onun kusuruna bakma. Arrow-1 2012 info-icon
You did not come back from a deserted island İnsanlar terk edilmiş bir adadan hediye ile birlikte dönmezler. Arrow-1 2012 info-icon
It's a Hozen. And in buddhism, Bu bir Hozen. Ve Budizm’de tekrar bir araya gelmeyi simgeler. Arrow-1 2012 info-icon
I kept it in hopes that one day, Bir yeniden seninle bir araya getireceğini umut ederek onu sakladım. Arrow-1 2012 info-icon
A rock! That is sweet. Bir taş! Ne hoş. Arrow-1 2012 info-icon
You know, I want one of those Ben şu üzerinde "arkadaşım kazazedeydi ve bana kalan... Arrow-1 2012 info-icon
Don't let him get you into too much trouble. Başını fazla derde sokmasına izin verme. Arrow-1 2012 info-icon
You just got back. Take it slow. Daha yeni döndün. Ağırdan al. Arrow-1 2012 info-icon
Ahem. The city awaits. Şehir bekler. Arrow-1 2012 info-icon
Have you noticed how hot your sister's gotten? Kardeşinin ne kadar taş olduğunu fark ettin mi? Arrow-1 2012 info-icon
Because I have not. Çünkü ben etmemiştim. Arrow-1 2012 info-icon
Your funeral blew. Cenazen bombaydı. Arrow-1 2012 info-icon
Did you get lucky? Şansın yaver gitti mi? Onu geri almak için her şeyi yapar mısın? Evet, yaparım. Arrow-1 2012 info-icon
Fish in a barrel. Çantada keklik. Arrow-1 2012 info-icon
They were so sad... Çok üzgünlerdi... Arrow-1 2012 info-icon
No. And huggy. Hayır ya. Sevgiye muhtaçlardı. Arrow-1 2012 info-icon
And I am counting Ve, eve hoş geldin partinde başka bir çevreye atılmayı planlıyorum. Arrow-1 2012 info-icon
At my what? Neyimde? Arrow-1 2012 info-icon
You came back from the dead. Ölümden döndün. Bu parti demek. Arrow-1 2012 info-icon
You tell me where and when. Mekanı ve zamanı söyle. Gerisini ben hallederim. Arrow-1 2012 info-icon
And this city's gone to crap. Şehri boktan bir hâl aldı. Arrow-1 2012 info-icon
Your dad sold his factory Baban fabrikayı zamanında sattı. Arrow-1 2012 info-icon
And why'd you want to drive through Bu muhite neden gelmek istedin ki zaten? Arrow-1 2012 info-icon
No reason. Sebebi yok. Arrow-1 2012 info-icon
So what'd you miss the most, En çok neyi özledin? Palm'ın bifteklerini mi,... Arrow-1 2012 info-icon
Laurel. Laurel'i. Arrow-1 2012 info-icon
Everyone is happy you're alive. Hayatta olduğun için herkes seviniyor. Arrow-1 2012 info-icon
You want to see the one person who isn't? Sevinmeyen birisini görmek ister misin? Arrow-1 2012 info-icon
Laurel, I just got this from Hunt's lawyers. Laurel, Hunt'ın avukatlarından az önce bunu aldım. Arrow-1 2012 info-icon
They filed a change of venue. Davanın başka mahkemeye naklini dosyalamışlar. Arrow-1 2012 info-icon
We are now in front of Judge Grell. Şimdi Yargıç Grell'in önündeyiz. Arrow-1 2012 info-icon
Hunt funded Grell's reelection campaign. Hunt, Grell'in yeniden seçilme kampanyasını finanse etmiş. Arrow-1 2012 info-icon
He's got Grell in his back pocket. Grell'i cebe atmış. Arrow-1 2012 info-icon
You know, it's fun being your friend. Arkadaşın olmak eğlenceli. "Sana söylemiştim." demeye alıştım. Arrow-1 2012 info-icon
No. Adam Hunt is not smarter than we are. Hayır. Adam Hunt bizden daha zeki değil. Arrow-1 2012 info-icon
No, he's just richer and willing to commit Değil, sadece daha zengin ve toplu cinayet işlemeye hevesli. Arrow-1 2012 info-icon
We don't need to go outside the law... "Adaleti sağlamak" için yasaları çiğnememize gerek yok. Arrow-1 2012 info-icon
Your dad's favorite jingle. Babanın favori şarkısı. Arrow-1 2012 info-icon
Hello, Laurel. Merhaba, Laurel. Arrow-1 2012 info-icon
You went to law school. You said you would. Hukuk okumuşsun. Öyle diyordun hep. Arrow-1 2012 info-icon
Yeah. Everyone's proud. Evet. Herkes memnun. Arrow-1 2012 info-icon
Adam Hunt's a heavy hitter. Adam Hunt, ağır top birisi. Onunla aynı ringe çıkmaktan emin misin? Arrow-1 2012 info-icon
Five years and you want to talk about Adam Hunt? 5 yıl geçmiş ve Adam Hunt hakkında mı konuşmak istiyorsun? Arrow-1 2012 info-icon
Why are you here, Ollie? Neden buradasın, Ollie? Arrow-1 2012 info-icon
To apologize. Özür dilemek için. Arrow-1 2012 info-icon
I wanted to ask you not to blame her. Kardeşini suçlamamanı istiyorum. Arrow-1 2012 info-icon
Falling under your spell. Sihrine kapıldığı için mi? Arrow-1 2012 info-icon
How could I possibly blame her for doing the same things Aynısını benim de yaptığım şeyler için onu nasıl suçlayabilirim ki? Arrow-1 2012 info-icon
I never meant to... Ben böyle olsun Arrow-1 2012 info-icon
she was my sister. O kardeşimdi. Arrow-1 2012 info-icon
I couldn't be angry Öldüğü için sinirlenemedim. Çok kızdığım için yasını tutamadım. Arrow-1 2012 info-icon
That's what happens when your sister dies Kardeşin, erkek arkadaşınla işi pişirirken ölürse, işte böyle oluyor insana. Arrow-1 2012 info-icon
We buried an empty coffin... Boş bir tabutu gömdük. Arrow-1 2012 info-icon
Because her body was at the bottom of the ocean Çünkü bedeni onu terk ettiğin okyanusun dibinde. Arrow-1 2012 info-icon
It should have been you. Bu sen de olabilirdin. Arrow-1 2012 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 4760
  • 4761
  • 4762
  • 4763
  • 4764
  • 4765
  • 4766
  • 4767
  • 4768
  • 4769
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim