Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 4760
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Do not worry, just go after her. | bosver sadece git matan. Yok bir şey, sadece ardından git hadi. | Arranged-1 | 2007 | |
| Hello, Leah, Rochel is his cousin. | merhaba, Leah, ben kuzenin Rochel. Merhaba, Leah. ben Rochel, kuzenin. | Arranged-1 | 2007 | |
| You're at home? | evdemisin acaba? Evde misin? | Arranged-1 | 2007 | |
| I would talk to you. | gelip seninle biraz konusabilirmiyim? Senin ile konuşmam lazım. | Arranged-1 | 2007 | |
| Yes I will be there in 30 minutes. | tamam 30 dakikaya orada olacagim. 30 dakika içinde orada olurum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Well, great, even more. | tamam harika. Tamam, harika görüşürüz. | Arranged-1 | 2007 | |
| Do not succumb to pressure, then ... | baskiya pes etme, Baskılara yenilme, daha doğrusu... | Arranged-1 | 2007 | |
| you do not have to do that. | bunu yapmak zorunda degilsin. ...bunu yapmak zorunda değilsin. | Arranged-1 | 2007 | |
| There is another life, another Indeed, if you prefer so. | eger istersen baska bir hayat ve gercekligi yasayabilirsin İstersen başka türlü bir hayat yaşayabilirsin. | Arranged-1 | 2007 | |
| My parents told me the same, you know? | benim ailemde bana aynisini yapmisti biliyormuydun? Benim ailem de bana aynısını yapmıştı. Biliyor muydun? | Arranged-1 | 2007 | |
| I did not know. | hayir Bilmiyordum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Was very young, began when he was twenty years. | cok daha genctim 20 yasimdaydim. Senden daha gençtim, 20 yaşımda iken başlamışlardı. | Arranged-1 | 2007 | |
| You have to take a step further, | sen bir adim atmalisin Bu işin dışına çıkabilirsin... | Arranged-1 | 2007 | |
| see a new perspective, decide where and how we want to live. | yeni bir bakis acisina ve nasil yasamak istedigine dair. ...farklı bir şeyler düşün ve nasıl ve nerede yaşamak istediğine karar ver. | Arranged-1 | 2007 | |
| But I have to go back ... | fakat ben geri donmek zorundayim.. Geri dönmek zorundayım... | Arranged-1 | 2007 | |
| well, you did not. | ama sen degildin ...yani, sen geri dönmedin. | Arranged-1 | 2007 | |
| I repent. | pisman degilim Aslında üzgün de değilim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Do not miss the family? | aileni ozlemiyormusun? Ailen mi özlemiyor musun? | Arranged-1 | 2007 | |
| Sometimes. | bazen. Bazen. | Arranged-1 | 2007 | |
| Sure, but ... | ama ... Elbette, ama... | Arranged-1 | 2007 | |
| I love my life. | ben hayatimi seviyorum. Ailemi seviyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| I love my friends. | arkadaslarimi da. Arkadaşlarımı seviyorum... | Arranged-1 | 2007 | |
| my Jewish friends or no, my gay friends, | yahudi olan arkadaslarimi, olmayanlari,gay arkadaslarimi ...Yahudi olan veya olmayan, gey olanları... | Arranged-1 | 2007 | |
| My black friends e. .. | siyah arkadaslarimi. ...siyah arkadaşlarımı seviyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| I love my job. | isimi seviyorum. İşimi çok seviyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Lose this life is ... | ben ozlemiyorum diger turlu yasami ... | Arranged-1 | 2007 | |
| had five children and an obsessive husband. | bes cocuklu takintili bir kocaya sahip olunan gibi... ...eğer beş çocuklu takıntılı bir baba olan bir koca ile hayatın boğukluğunda kalsaydım. | Arranged-1 | 2007 | |
| My friend Eduardo is a party tonight, you might want to go. | arkadasim Eduardo bu gece bir pari veriyor belki katilmak istersin. Arkadaşım Eduardo bu gece bir parti veriyor belki gelmek istersin. | Arranged-1 | 2007 | |
| Enter this world by a minutes and see how you feel. | bu dunyaya gir biraz bak bakalim nasil hissedeceksin. Bu hayata bir katıl ve nasıl hissettiğini gör. | Arranged-1 | 2007 | |
| You want me to borrow something to wear? | kiyafet odunc almak istermisin benden? Giyecek bir şeyler ister misin? | Arranged-1 | 2007 | |
| May be how long you want to ... | ne kadar kalman gerekiyorsa kalabilirsin ... Aslında, istediğin kadar kalabilirsin. | Arranged-1 | 2007 | |
| I want you to know. | bunu biliyorsun. Biliyorsun. | Arranged-1 | 2007 | |
| Okay? | tamam mi? Tamam mı? | Arranged-1 | 2007 | |
| I am Matthew. | ben Matthew. Ben Matthew. | Arranged-1 | 2007 | |
| Sorry. | uzgunum. Çok üzgünüm. | Arranged-1 | 2007 | |
| You must be the press of Leah. | sen Leahin kuzeni olmalisin. Sen Leah'ın kuzeni olmalısın. | Arranged-1 | 2007 | |
| Not give a hand, it is true? | el vermiyorsunuz degil mi? El sıkmıyorsun, değil mi? | Arranged-1 | 2007 | |
| In certain circumstances, it is. | bazi durumlarda.. Bazı durumlarda. | Arranged-1 | 2007 | |
| Still, it is a pleasure to meet you. | yine de tanistigimiza memnun oldum. Tanıştığıma memnun oldum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Sorry it. | gercekten uzgunum. Gerçekten üzgünüm. | Arranged-1 | 2007 | |
| Okay. | sorun degil. Tamam. | Arranged-1 | 2007 | |
| What is your name right? | ismin neydi pardon? İsmin neydi, tekrar söyleyebilir misin? | Arranged-1 | 2007 | |
| Sorry? | anlamadim? Pardon? | Arranged-1 | 2007 | |
| Rachel. | Rachel. Rachel. | Arranged-1 | 2007 | |
| Well, you is the city or ... | bu sehirde mi oturuyorsun... Sen şehirde mi kalıyorsun? | Arranged-1 | 2007 | |
| Yes, something, street Park, you know? | evet street parkta.biliyormusun orayi. Evet, bir bakıma, Park sokağında, orayı biliyor musun? | Arranged-1 | 2007 | |
| Of course, I have a cousin who lives there. | evet kuzenim orada oturuyor. Elbette, kuzenim orada oturuyor. | Arranged-1 | 2007 | |
| Good. | guzel. İyi. | Arranged-1 | 2007 | |
| Unfortunately, I have could see him very much. | maalesef onu cok fazla goremiyorum. Maalesef, onu pek fazla göremiyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Caipirinha. | Caipirinha. Caipirinha. | Arranged-1 | 2007 | |
| Your drink. | senin ickin. İçtiğin şey. | Arranged-1 | 2007 | |
| I learned to do it when they lived in Brazil. | brezilyada yasarken yapmayi ogrendim. Brezilya'da yaşarken, nasıl yapıldığını öğrendim. | Arranged-1 | 2007 | |
| Let me say ... it is the first as having a drink ... | soylemeliyim eger hic kokteyl icmediysen Hiç kokteyl içmediysen... | Arranged-1 | 2007 | |
| this is the time it is very good. | su an dogru zaman.gercekten iyidir. ...zamanı gelmiş olabilir, iyidir. | Arranged-1 | 2007 | |
| What is the verdict? | ee kararin nedir? Ne düşünüyorsun. | Arranged-1 | 2007 | |
| It is very good. | guzel. Çok güzel. | Arranged-1 | 2007 | |
| A little strong? | biraz sert degil mi? Çok sert değil mi? | Arranged-1 | 2007 | |
| Is! | evet! Evet. | Arranged-1 | 2007 | |
| No, I can not, really. | hayir gercekten yapamam. Hayır, hayır yapamam, gerçekten. | Arranged-1 | 2007 | |
| Come on, sorry, I can not hear it, there is much noise. | uzgunum gercekten seni duyamiyorum.cok fazla ses var. Üzgünüm seni duyamıyorum, burada çok ses var. | Arranged-1 | 2007 | |
| Between. | gel iceri. İçeri gelsene. | Arranged-1 | 2007 | |
| Want some? | istermisin biraz? Biraz ister misin? | Arranged-1 | 2007 | |
| It was a pleasure to meet you, I see her again. | yeniden tanistigimiza memnun oldum.seni yeniden goerbilecekmiyim? Tanıştığıma gerçekten memnun oldum. Seni tekrar görebilir miyim? | Arranged-1 | 2007 | |
| You're good to go? | kendin gidebilecekmisin? Gidiyor musun? | Arranged-1 | 2007 | |
| Sorry. Leah! | uzgunum. Leah! Affedersin. Görüşürüz. | Arranged-1 | 2007 | |
| I can'tI continue further with it. | daha fazla devam edemiyecegim heralde. Bunu daha fazla yapamıyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Something will happen that will make sure. | hersey duzelecek emin ol. | Arranged-1 | 2007 | |
| You have to trust it will pass, no? | tanri bize gosterecek neler olacagini degil mi? | Arranged-1 | 2007 | |
| I think there is a possibility with the person I have known. | dusunuyorumda belki olabilir bu is.yani sadece tanistirilarak. Sanırım yeni tanıştığım bir ile şansım var gibi. | Arranged-1 | 2007 | |
| It was too late, may have been a total disaster, but ... | belki cok gec ve tamamen felaket olabilir ama ... Oraya geç gitmiştim, tamamen felaket olabilir. ama... | Arranged-1 | 2007 | |
| I think there is something there. | belki birisi olabilir. ...sanırım bir şeyler olabilir. | Arranged-1 | 2007 | |
| I am not certain. | tam olarak emin degilim. Tam olarak emin değilim. | Arranged-1 | 2007 | |
| God, almost forgot to ask how it is. | tanrim tamamen unuttum sormayi.nasildi dun gece. Tanrım, nasıl geçtiğini sormayı unutuyordum. | Arranged-1 | 2007 | |
| I pretended I was getting a call and took this picture. | beni aradi ve ben bu resmini cektim onun. Telefon ile konuşuyor gibi yaptım ve fotoğrafını çektim. | Arranged-1 | 2007 | |
| I think he noticed. | heralde o farketti. Sanırım fark etti. | Arranged-1 | 2007 | |
| It is very beautiful. | oh cok yakislikli. Çok yakışıklı. | Arranged-1 | 2007 | |
| True. | dogru. Evet öyle. | Arranged-1 | 2007 | |
| Doing the master's degree in engineering. | muhendislik uzerine master yapiyor. Mühendislik üzerine yüksek lisans yapacak. | Arranged-1 | 2007 | |
| But it is not convinced, you know ... | boylesiyle hic karsilasmamistim ve o gercekten cok zeki Böyle biri ile hiç karşılaşmamıştım, zeki biri ve... | Arranged-1 | 2007 | |
| And it has teeth. | ve disleri. ...dişleri var. | Arranged-1 | 2007 | |
| What is great, because the other had not. | cok guzeldi.digerleri gibi degildi. Aslında harika bir şey, bir öncekinin dişleri yoktu. | Arranged-1 | 2007 | |
| I hear many laughs here. | burada cok gulusmeler duyuyorum. Burada kahkahalar duyuyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Jess, Jules, stop, children! | Jess, Jules, yapmayin cocuklar! Jess, Jules yeter artık çocuklar. | Arranged-1 | 2007 | |
| I found their religions do not no longer enjoy life. | heralde dininiz artik eglenmenize pek etki etmiyor. Dininizin eğlenmenize müsaade etmediğini sanıyordum. | Arranged-1 | 2007 | |
| Just kidding! | sadece saka yapiyorum. Sadece şaka yapıyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| I am very happy in know they are good friends. | ikinizin iyi birer arkadas olmaniza gercekten sevindim. İyi arkadaş olduğunuz için çok seviniyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| How will the love lives? Any good party? | ee ask hayati nasil gidiyor?parti gibi seyler var mi? Aşk hayatınız nasıl? Birileri var mı? | Arranged-1 | 2007 | |
| No, nothing to say, sorry. | bununla alakali soyleyecek hicbirseyimiz yok uzgunuz. Hayır, rapor edilecek bir şey yok, üzgünüm. | Arranged-1 | 2007 | |
| We are prohibited from think of a man, | bize yasak bir adami dusunmek, Aslında, ayaklarımızı yerden kesmedikleri sürece... | Arranged-1 | 2007 | |
| unless you give us to eat ... | ya da beraber olmak ...erkekler hakkında düşünmemiz yasak ve... | Arranged-1 | 2007 | |
| and the benefit of homes areas of our parents. | cunku bizim ebeveynlerimiz ve babamiz izin vermez. ...hala evimizin hâkimi babam. | Arranged-1 | 2007 | |
| The only thing I can say is "I love you." | size yalnizca soyleyecegim su senin icin`insaallah` Söyleyeceğim tek şey, senin için "İnşallah" ... | Arranged-1 | 2007 | |
| E "hide it." | senin icinde` aluvay`(insaallahin ibranicesi) ... ve senin için "Aluvay" (İbranice inşallah) | Arranged-1 | 2007 | |
| I see them soon. Look at these kids, do not let it hurt. | gorusuruz ve cocuklara dikkat edin. Sonra görüşürüz. Şu çocuklara sahip çıkın, yaralanmasınlar. | Arranged-1 | 2007 | |
| I have thirteen opportunities and she has met with nine. | kizin icin 13 kisi dusunmustum.zaten 9 ile bulustu. Elimde 13 tane seçenek var o sadece 9 tanesi ile görüştü. | Arranged-1 | 2007 | |
| I told you they were nine. | sana demistim 9 diye Sana 9 olduğunu söylemiştim. | Arranged-1 | 2007 | |
| I thought you were eight. | tamam 8 sanmistim. Tamam, 8 olduğunu sanmıştım. | Arranged-1 | 2007 | |
| Nine. | dokuz 9. | Arranged-1 | 2007 | |
| And if she does not want to know the other, I do not know how to proceed. | eger o devam etmek istemiyorsa.nasil olacak bilmiyorum. Ayrıca geri kalanları ile görüşmek istemiyor ise, nasıl devam edeceğimi bilmiyorum. | Arranged-1 | 2007 | |
| She just ... | o sadece.. O sadece... | Arranged-1 | 2007 |