Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 8862
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
That's my number. | Numaram bu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You think of something that wasn't in the papers, | Gazetelerde yazmayan bir şey hatırlarsan, ararsın beni. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I do remember one thing. | Bir şey hatırlıyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He had a starfish... | Deniz yıldızı vardı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
in his backpack. A plastic starfish, | Çantasıında plastik deniz yıldızı vardı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
like a souvenir, you know? | Anı eşyası misali, anlarsınız ya. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You got a smoke? | Sigaran var mı? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah. | Evet, buyurun. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Thanks. Yep. | Sağ olun. Önemli değil. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Harry, that story, | Harry, anlattığı hikâye. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
you giving him a ticket... Think it's true? | Anlaşmayı yapacak mısın, sence dedikleri doğru mu? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Shit. | Siktir, yirmi iki senedir hapishaneye uğramıyordum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Nothing out of that shitbird's mouth is true, | O piç kurusunun ağzından çıkan tek kelime bile doğru değil, adı dahil. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He confessed to, what, eight so far? | Şimdiye kadar kaç, sekiz cinayeti mi itiraf etti? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
We'll never know how many others he's done. | Daha kaç kişiyi öldürdüğünü asla öğrenemeyeceğiz. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You can profile these serial motherfuckers till kingdom come... | Bu seri katillerin profilini istersen ezele kadar çıkar... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You're never gonna get inside their heads. | ...bir türlü kafalarına giremezsin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Crazy's crazy. | Deli delidir. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I don't disagree. | Al benden de o kadar. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He knew about the starfish. | Denizyıldızı olayını biliyordu. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That, I can't figure. | Orasını çözemiyorum işte. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You asked Waits for proof. | Waits'ten kanıt istedin, o da verdi. Dumanı üstünde bir silah işte, dostum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I don't buy it. | Yemiyorum bu numarayı. Amacı ne anlamasam da yemiyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He didn't kill that Delacroix child. | Delacroix'ların çocuğunu o öldürmedi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Okay. | Tamam, ama ya öldürdüyse? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Dang! | Canına yandığım! Sola kaydı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Dude sure doesn't look much like his head shot anymore. | Herifin artık seçme resimlerine hiç benzemediği kesin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's what 20 some years of the bottle looks like. | Yirmi küsür sene şişenin dibine vurursan böyle oluyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Must've been some hard ass years. | Yıllar zor geçmiş olsa gerek. Bunun zaman kaybı olmadığına emin misin? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You like driving balls. | Top yönlendirmeyi seviyorsun. Üç vuruşta adamı vurursan, on papel. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You're on. | Hodri meydan. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
But you know what I'm saying. | Ne demeye çalıştığımı anlıyor musun? Waits itiraf etti. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Why you always got to look a gift horse in the mouth? | Neden kılı kırk yarmak zorundasın her seferinde? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Arthur Delacroix endured prolonged abuse, | Arthur Delacroix, uzun süre şiddet gördükten sonra kayboluyor. 1 | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Father tells the daughter he reported it, | Babası, kızına kayıp ilanı verdiğini söylüyor ama vermiyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That puts Sam Delacroix out there, | Bu kanıtlar, karşındaki Sam Delacroix'i ana şüphelimiz yapıyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Unless somebody else confesses. | Başkası itiraf etmezse tabii. Sahte itiraflar hep geliyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Waits is a psychopath. | Waits psikopatın teki. Deniz yıldızını nasıl bildi peki? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I'm just saying. | Benden söylemesi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Because you're good. | İyi olduğun için. Ucundan sıyırdı ama herifin sinirine dokunmaya başladın. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You think it's so easy, you try it. | O kadar kolay sanıyorsan bir de sen dene. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I don't golf. | Ben golf oynamam. Golf harika bir spordur. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Golf is not a great sport. | Golf harika bir spor falan değil. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
If you can smoke and drink while you're doing it, | Oyun sırasında içkini sigaranı içebiliyorsan, o spor değildir. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Well, it might relax you. | Rahatlatır belki seni. Tanrı biliyor ya, ihtiyacın var. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
There's more to life than work. | Şu hayatta işten başka şeyler de var. Cüzdanını çıkar şimdiden, Harry. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's what I'm talking about! | İşte ben de bunu diyordum! | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Now that we got his attention, we gonna go talk to him or what? | Dikkatini çektiğimize gidip konuşacak mıyız artık? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
No, we go to Palm Springs, talk to the mother, | Hayır, önce Palm Springs'e gidip anneyle konuşalım... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
get some background, brace pops. | ...biraz hakkında bilgi alıp babayı yakından tanırız. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Let's go. | Haydi gidelim. Bir şey unutmuyor muyuz, ortak? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
See, don't be like that. | Yapma işte böyle. Kaybetmekten nefret ederim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Hey. Harry. Yo. | Harry. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You, uh, you in a hurry? | Acelen mi var? Billets'la öğle yemeği yiyeceğim. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Edgar and I are going down to Palm Springs to do an interview. | Sonra da Edgar'la Palm Springs'e gidip birini sorgulayacağız. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You guys get all the boondoggles. | Her türlü formalite işi de size veriyorlar. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Let me talk to you. Yeah. | Seninle bir konuşalım. Olur. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I need the room. | Oda bana lazım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Am I in trouble? No. | Başım dertte mi? Hayır. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
The deputy chief's son, George? | Başkomiser yardımcısının oğlu George var ya? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Not a bad cop, what I hear. | Duyduğum kadarıyla hiç de fena bir polis değilmiş. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, well, he can stray off the reservation from time to time. | Öyle de bazen yoldan çıkabiliyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And...? And | Ve? Ve... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
when Officer Pierce and Irving Junior | ...Memur Pierce ile Irving Junior Waits denen herifi kenara çektiklerinde... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
apparently Irving | ...anlaşılan Irving aracı aramak istediği için... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
An old school move. I know. | Eskilerin taktiklerinden. Biliyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Did it myself a couple times back in the day. | Vaktinde ben de bir iki kez yapmıştım. Ama olay şu ki Harry, böyle bir davada... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
you do not want a hinky probable cause on the van search. | ...aracın aranmasının ardında şüpheli bir sebep olmasını istemezsin. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
So, tell Pierce to keep his mouth shut. | O zaman, Pierce'e söyle gıkını çıkarmasın. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, well, that's where the rubber hits the fucking road, | İşler de zaten orada sekteye uğruyor, dostum... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
my friend, because apparently this Pierce | ...çünkü anlaşılan bu Pierce denen herif... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
is some kind of eagle scout, wants me to file a complaint. | ...izci tipli biriymiş, şikayet dosyası açmamı istiyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Goes to paper, it fucks the case. Yeah. | Dosyaya girerse, davanın içine eder. Aynen öyle. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
And me. | Beni de mahveder. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You ever go camping, | Kampa gidip de kıçını yanlışlıkla zehirli meşeye sildiğin oldu mu? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Okay. So, no. | Tamam, bunu hayır olarak alıyorum. Ben Junior'la ilgili tutanak tutarsam... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Irving's the camper and I'm the poison oak. | ...Irving kampçı oluyor, ben de zehirli meşe oluyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Not only that, if I don't file, | O da değil, tutmazsam da... | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
then all of a sudden I've got a failure to take action gripe | ...birdenbire Memur Pierce, harekete geçemedim diye sızlanmaya başlıyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It's fucking department politics. | Amına koyduğumun teşkilât politikası. Sen kafana takma, ben Pierce'le konuşurum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You will? | Konuşur musun? Sağ ol be Harry, sana borçlandım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Nice analogy. | Güzel benzetmeydi. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Kind of a hike to Palm Springs. | Palm Springs'de resmen dağa tırmanacaksınız. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Why don't you just call her, tell her her son's dead? | Neden direk kadını arayıp oğlunun öldüğünü söylemiyorsunuz? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
I want to look her in the eyes. | Gözlerine bakmak istiyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Edgar's gonna want to stop at the Outlets. | Edgar yine çarşı pazara uğramak isteyecektir. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Got to hand it to him. | Adama hakkını vermek lazım, hep jilet gibi görünüyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
He's a clothes horse. | Herif kıyafet manyağı, senden daha çok ayakkabısı vardır. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You holding up okay, Harry? | Dayanabiliyor musun, Harry? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Ask your questions. | Ne soracaksan sor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Arthur's mom was absent, too. 1 | Arthur'un annesi de yanında olmamış. Kadını merak ediyorum. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
If she hadn't abandoned the kids, | Çocukları bırakıp gitmeseydi, çocuk hâlâ hayatta olabilirdi. Kim bilir? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
just don't make the Delacroix murder too personal, okay? | Delacroix cinayetini çok kişisel algılama yeter, tamam mı? | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It is personal. | Kişisel ama. Öbür türlü desem yalan olur. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
That's how I work. | Ben böyle çalışırım. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
You talk to your kid recently? | Yakınlarda çocuğunda konuştun mu? Bu gece konuşacağız güya. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
She calls me Harry. | Kızım bana Harry diyor. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
It's just a phase. I wouldn't worry about it. | Sadece bir dönem bu, takma kafana. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
Any word from downtown? Belk called. | Merkezden haber var mı? Belk aradı. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |
They're gonna read the verdict | Yarın sabah, ilk iş kararı bildirecekler. | Bosch-1 | 2014 | ![]() |