Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 887
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| 'It means... next to everything. | 'Yani... her şeye uyar. | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'Tell Cucumber he's not a rapper but a jerk.' | 'O hıyara söyle, o bir rapçi değil bir kazma.' | 72 metra-1 | 2004 | |
| Here sailors are trained | Burada bahriyeliler denizlatıyı torpido bölümünden... | 72 metra-1 | 2004 | |
| how to leave submarine through torpedo units... | ...terk etmek için eğitilirler. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Will he squeeze in? | İçeride sıkışmaz mı? | 72 metra-1 | 2004 | |
| You will, if you want to live. | Yaşamak istiyorsa sıkışmaz. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Will he go up same as torpedo? | Aynı torpil gibi mi gidecek? | 72 metra-1 | 2004 | |
| I'm afraid, the charge is different. | Korkarım görev burada farklıdır. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Scuba diver catches a buoy rope | Tüplü dalgıçlar şamandıra ipine tutunurlar ve | 72 metra-1 | 2004 | |
| and uses moussings... | ...ilmekleri kullanırlar... | 72 metra-1 | 2004 | |
| What is moussings? | Ne ilmeği? | 72 metra-1 | 2004 | |
| Moussings are special knots on the rope. | İlmekler, ipin üstündeki özel düğümlerdir. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Just knots? | Yalnızca düğüm mü? | 72 metra-1 | 2004 | |
| It is not that simple. | O kadar basit değildir. | 72 metra-1 | 2004 | |
| A diver catches these moussings, | Dalgıç bu ilmeklere tutunur ve | 72 metra-1 | 2004 | |
| and moves up like a pregnant cuttlefish on thin ice. | ...ince bir buzun üstündeki hamile bir sübye gibi hareket eder. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Moving slowly. Slowly? | Yavaşça. Yavaşça mı? | 72 metra-1 | 2004 | |
| Otherwise caisson disease. | Yavaş yavaş. Aksi taktirde vurgun yerler. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Warrant officer Mikhailov! | Güverte Subayı Mikhailov! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Keep on with the excursion: | Bu geziye siz devam edin. 1 | 72 metra-1 | 2004 | |
| I've many other things to attend. | İlgilenmem gerek başka işler var. | 72 metra-1 | 2004 | |
| My apologies. No, apologies are mine. | Özürlerimi kabul edin. Hayır, siz benimkini kabul edin. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Thanks a lot! | Çok teşekkürler! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Chernenko. | Chernenko. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Warrant officer Mikhailov. | Güverte subayı Mikhailov. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Krauz... has some German roots? | Krauz... kökleri Alman mı? | 72 metra-1 | 2004 | |
| As German as one can be. | Bir Almanın olabileceği kadar. | 72 metra-1 | 2004 | |
| A typical Russian naval officer. | Tipik Rus olmayan bir donanma subayı. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Officers' hostel | Subay Yurdu | 72 metra-1 | 2004 | |
| Cruising for bruising? Hi. | Kapıyı mı kıracaksın? İyi günler. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Is captain Orlov here? Celebrates his birthday. | Teğmen Orlov burada mı? Doğum gününü kutluyor. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Today's his birthday? For 2 weeks on end. | Bugün onun doğum günü mü? İki haftadır öyle. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Where can he be? | Nerede olabilir? | 72 metra-1 | 2004 | |
| It's time he settled down in a guardroom. Got it? | Nezaretgaha dinlenmeye çekilmesinin zamanıdır. Çaktın mı? | 72 metra-1 | 2004 | |
| Yes. So relax and chew sawdust! | Evet. Yani sakin ol ve gevşe! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Did I give it to you already? What? | Size bundan vermiş miydim? Ne? | 72 metra-1 | 2004 | |
| AS1, antistressant. One pill two times a day. 1 | AS1, stres atar. Günde iki kere birer tablet. | 72 metra-1 | 2004 | |
| What about two pills? | İki tablet birden alınamaz mı? | 72 metra-1 | 2004 | |
| Possible, but not advisable. What about three pills? | Mümkün, fakat tavsiye edilmez. Ya üç tablet? | 72 metra-1 | 2004 | |
| Possible, but strongly unadvisable. | Mümkün ama kesinlike tavsiye edilmez. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Pump in water! | Suyu çekin! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Fancy for earrings? What? | Küpeleri sever misiniz? Ne? | 72 metra-1 | 2004 | |
| Golden earrings with embedded rubies. | Yakut taşlı altın küpeler. | 72 metra-1 | 2004 | |
| They are nice. Selling them for a song. | Oldukça güzeller. Bir şarkıya satılıklar. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Guardhouse | Nezarethane | 72 metra-1 | 2004 | |
| We may go free, great people. | Özgürce yürüyebiliriz, ey ahali. | 72 metra-1 | 2004 | |
| What is this stinkaroo? It's rap. | Bu ne böyle çaylak? Bu rap. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Music is crummy, but I like the words: | Müzik iğrenç ama sözler hoşuma gitti: | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'We are made of special stuff. It's about us, submarine guys. | "Hamurumuz farklı bizim." Bu bizden söz ediyor, denizaltıcılardan. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Unless you are back by the flag hoisting, | Bayrak asma töreninde orda olmazsanız... | 72 metra-1 | 2004 | |
| the captain will turn your furry side in, | ...kaptan kafanızı kıçınıza sokacakmış... | 72 metra-1 | 2004 | |
| same for the rest of us. | ve bizim de öyle. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Throw it on the junk. Why? | Onu çöpe at gitsin. Niye? | 72 metra-1 | 2004 | |
| You go for the mission your battery goes dead. | Uzak bir göreve gitsen pili biter. | 72 metra-1 | 2004 | |
| This is real watch! | Bu gerçek bir saat! | 72 metra-1 | 2004 | |
| A German trophy. | Bir Alman ganimeti. | 72 metra-1 | 2004 | |
| My grandpa confiscated it from a German officer. | Büyükbabam buna bir Alman subayından el koymuş. | 72 metra-1 | 2004 | |
| You say 'furry side in'? Gena can do it... | "Kafayı kıça sokmak" mı dedin? O bunu yapabilir... | 72 metra-1 | 2004 | |
| Legkostupov! The meaning of your name is | Legkostupov! Senin adının anlamı... | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'airy, fluent'. | "havadar, akıcı, pürüzsüz" demek. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Why did you spell 'frock' like 'frog', | Peki niye sen elbiseyi ellibise, kaputu kabut... | 72 metra-1 | 2004 | |
| greatcoat like 'greetcoat'... Are you kidding? | ...şeklinde yazıyorsun? Dalga mı geçiyorsun? | 72 metra-1 | 2004 | |
| There are words in Russian language, many words. | Rusça'da sözcükler var, bir çok sözcük. | 72 metra-1 | 2004 | |
| You put them together and make sentences | Onları bir araya getirir cümle kurarsın. | 72 metra-1 | 2004 | |
| with a subject, a predicate and the rest. | Bir özne, bir yüklem ve diğerlerinden oluşan cümleler. | 72 metra-1 | 2004 | |
| And all this is the great Russian language! | İşte bu büyük Rus dilidir! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Understand? | Anlaşıldı mı? | 72 metra-1 | 2004 | |
| Yes, captain! | Evet, kaptan! | 72 metra-1 | 2004 | |
| So: The Russian language is great. | Yani, Rus dili büyük bir dildir. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Make predicate and subject trade places | Fiilleri ve özneleri alırsın, yerlerini değişitirirsin... | 72 metra-1 | 2004 | |
| you get intonation... | ...ses tonunu ayarlarsın... | 72 metra-1 | 2004 | |
| or 'bitterly our mother cries'. | veya 'anamız inim inim inler.' | 72 metra-1 | 2004 | |
| Understand? This is poetry! | Anladın mı? Bu bir şiirdir! | 72 metra-1 | 2004 | |
| It's epos, mother's beaver! | Bir destandır, lanet olası! | 72 metra-1 | 2004 | |
| And there are one word sentences: | Tek sözcüklü cümleler de vardır: | 72 metra-1 | 2004 | |
| Raining. Snowing. Dusking... | Yağmurlu. Karlı. Alacakaranlık... | 72 metra-1 | 2004 | |
| You see? Yes, captain! | Anladın mı? Evet kaptan! | 72 metra-1 | 2004 | |
| When I read what you've written, | Yazdıklarını okuduğum zaman... | 72 metra-1 | 2004 | |
| my most private areas start itching. | ...çok özel bölgelerim kaşınmaya başlıyor. | 72 metra-1 | 2004 | |
| One may break his cock from reading this. | Bunu okuyan birisinin bir yerlerine inebilir. | 72 metra-1 | 2004 | |
| I'd treat your teacher like our doggy tore my slipper! | Hocana terliğimi yırtan köpeğime yaptığımı yapmak isterdim! | 72 metra-1 | 2004 | |
| I was taught in my school. Sure thing. | Bunu okulda öğrenmiştim. Buna eminim. | 72 metra-1 | 2004 | |
| I wish they were as clear... | Keşke daha şey olsalar... | 72 metra-1 | 2004 | |
| Gennady... | Gennady... | 72 metra-1 | 2004 | |
| At ease! | Rahat! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Katyusha, what happened? I've bought potatoes. | Katyuşa, ne oldu? Patatesleri almıştım. | 72 metra-1 | 2004 | |
| You have forgotten your mug. | Kupanı unutmuşsun. | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'People can't see there exist some lofty things. | 'İnsanlar göremiyorlar, bazı yüce şeylerin var olduğunu. | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'All those sects, communists, fascists: | 'Bütün o hizipler, komünistler, faşistler... | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'They try to wash our brains with their manifestos. | '...yıkamaya çalışıyorlar beyinlerimizi manifestolarıyla. | 72 metra-1 | 2004 | |
| 'But they don't know we are made of different stuff.' | 'Ama biz başka bir şeyden yapıldık, bunu bilmiyorlar.' | 72 metra-1 | 2004 | |
| I can manage myself. Sure, you're a grown up. | Kendim yaparım. Tabi sen adam oldun artık. | 72 metra-1 | 2004 | |
| You're full of mischief, Gena. What a person! | Çok yaramazsın Gena. Ne çocuksun! | 72 metra-1 | 2004 | |
| Where are you from? SM. | Neredensin? UTE'den. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Space Medicine Institute. | O da ne? Uzay Tıp Enstitüsü. | 72 metra-1 | 2004 | |
| Space? Exactly. | Uzay demek. Kesinlikle. | 72 metra-1 | 2004 | |
| But since they wrap up space programs, | Uzay programlarını bitirdikleri için... | 72 metra-1 | 2004 | |
| I was sent to your submarine. | ...beni sizin denizaltıya gönderdiler. | 72 metra-1 | 2004 | |
| All right. There are no outsiders in our boat. | Pekala. Bizim gemide yabancı bulunmaz. | 72 metra-1 | 2004 | |
| So, root yourself in, as our commander says. | Yani bizim komutanın dediği gibi, postu ser. | 72 metra-1 | 2004 |