Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 9490
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Just as if he'd said, "You can't stop me now. " | Sanki "Artık beni durduramazsın." dermiş gibi. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Where's he gone? Where's he taken the girI? | Nereye gitti? Kızı nereye götürdü? | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
They want to be alone. You know what love is. | Yalnız kalmak istediler. Aşk nedir biliyorsundur herhâlde. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
You know an awfuI lot, lady. Do you sleep at night? | Pek çok korkunç şeyden haberdarsınız. Sahiden. Geceleri uyuyabiliyor musunuz? | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
He's gone for a walk? In the rain? | Yürüyüşe çıkarmış olabilir mi? Bu yağmurda mı? | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
With a gun in his pocket? | Hem de cebinde bir silahla? | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
His gun? | Silahla mı? | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
You meant this, didn't you? | Yazdıklarında samimiydin, değil mi? | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Yes, Pinkie. | Evet Pinkie. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Cos I'm going. | Çünkü ben gidiyorum. İkimiz de gidiyoruz, tamam mı? | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Listen, we've got to find them. | Dinle, onları bulmak zorundayız. Baksana. Gidip polis çağır. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
We'll have no peace, Pinkie. | Ruhumuz huzura ermeyecek Pinkie. Ne demek istiyorsun? | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
There'll be no forgiveness. | Affedilenlerden olmayacağız. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
All right, you win. | Pekâlâ, sen kazandın. Kendi başıma yaparım. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
You can have your heaven by yourself. | Cennetin senin olsun. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
No, Pinkie, I'm going with you. | Hayır Pinkie, ben de seninle geliyorum. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
All right, Charlie. Let 'em in. OK. | Tamam Charlie. Bırak geçsinler. Peki. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
It won't hurt. | Hiç canın yanmayacak. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
You don't want me to do it first, do you? | İlk benim yapmamı istemezsin, değil mi? | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
In front of you? | Gözlerinin önünde? | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
No, Pinkie. No! All right, all right. | Hayır Pinkie. İstemem! Tamam, tamam. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
You stay here and I'll take a walk. | Sen burada kal, ben bir dolaşıp geleyim. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
When it's all over, I'll come back and do it, too. | Sen halledince ben de gelip aynısını yapacağım. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Understand? | Anladın mı? Evet Pinkie. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
No, not in here. Let's try outside. | Hayır, burada değiller. Bir de dışarıya bakalım. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Pray for our sins. | Günahlarımız için dualarını bizden esirgeme. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Now and at the hour of our death. | Şimdi ve ölüm saatimiz geldiğinde. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Wait a minute. He's probably up at the end of the pier. | Durun biraz. Büyük ihtimalle rıhtımın yukarı uç tarafında. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
You all shove off up there and I'll go downstairs. | Siz yukarıdan gidin, ben de aşağıdan gideyim. Bakın bakalım serseri orada mı değil mi. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
We know you're down there, Brown. | Çık ortaya Brown. Orada olduğunu biliyoruz. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Why didn't you shoot? Give it to me. Give me the gun! | Neden ateş etmedin? Ver şunu bana. Silahı ver! | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Good, Dally, you're just in time. | Aferin Dally, tam zamanında geldin. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
You get the bogey and I'll do the girI. | Sen aynasızlarla ilgilen, ben de kızla ilgileneyim. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
I told you not to touch that girI. Dally! | Sana o kıza dokunma demiştim, değil mi? Dally! | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Don't think I repent. I don't. | Pişmanlık duyuyorum sanmayın. Duymuyorum çünkü. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
I repent not dying. Go on. Don't be afraid. | Ölmediğim için pişmanlık duyuyorum. Devam et. Korkma. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
I ought to have gone with him. | Onunla gitmeliydim. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
I don't want any absolution, ever. | Affedilmek falan istemiyorum, asla. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
I'd be with him if I was damned, too. | Lanetlenseydim de keşke onunla birlikte olsaydım. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
That woman saying he wanted to get rid of me, | O kadın Pinkie'nin benden kurtulmak istediğini söyledi. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
I know. I've got proof. | Biliyorum. Kanıtlayabilirim. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
I've got his voice. | Elimde ses kaydı var. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
I don't want to be forgiven. | Affedilmek istemiyorum. Onu özlemekten korkuyorum. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
My child, there's always hope. | Evladım, Allah'tan umut kesilmez. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
You can't understand. Nor I. Nor anyone, for that matter. | Bunu anlamayabilirsin. Ben ya da bir başkası da anlamayabilir. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
We have to hope and pray. | Umutsuzluğa kapılmayıp dua etmek zorundayız. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
I want to hope, but I don't know how. | Umut etmek istiyorum, ama nasıl yapacağımı bilmiyorum. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
You say he loved you. There's hope. | Seni sevdiğini söyledin. İşte bu umut demek. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Even that sort of love? | Böyle bir aşk olsa bile mi? Bütün aşklar için geçerli. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
I'll show you he loved me. | Beni sevdiğini size kanıtlayacağım. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Mother, can I? If you want to. | Rahibe, açabilir miyim? Nasıl istersen. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
'You asked me to make a record of my voice. | Benden sesimi kaydetmemi istedin. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
'Well, here it is. | Dinle öyleyse. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
'What you want me to say is, I love you. | Sana söylememi istediğin şey, "Seni seviyorum." | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
'I love you. | Seni seviyorum. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
'I love you. ' | Seni seviyorum. | Brighton Rock-1 | 1947 | ![]() |
Last winter, I found a needle in a haystack. 1 | Geçen kış, otların arasında bir iğne buldum. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
It pricked my skin and filled me with love. | Koluma batırdım ve içimi aşkla doldurdum. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Now I'm addicted. | Şimdiyse bir bağımlıyım. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
What do cats like for breakfast? | Kediler kahvaltıda ne yemekten hoşlanırlar? | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Mice crispies. | Çıtır fare. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Shut up, you dick. | Kapa çeneni, öküz. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
When I first started out, taxidermy was like magic. | İlk başladığımda, tahnitçilik harika bir şeydi. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
No other taxidermists would tell you their secrets. | Hiçbir tahnitçi sırrını söylemez. 1 | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
There were no books or manuals, just secrets. | Bunun için yazılmış kitaplar falan yok, sadece işin sırları var. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Do you know what "taxidermy" means, Manchester? | 'Tahnitçilik' ne demek biliyor musun, Manchester? | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
It means "to rearrange skin. " | 'Bedeni yeniden düzenlemek' demek. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Can I have a go? | Gidebilir miyim? | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Because I am a woman, and you are an idiot. | Çünkü ben bir kadınım, sen de bir aptal. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Do you want anything to eat? | Yiyecek bir şeyler ister misin? | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Do you want to buy this? | Bunu satın almak ister misiniz? | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
But how much do you want for this? | Bunun için ne kadar istiyorsun? | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
£600! | 600 sterlin! | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
50 pence. | 50 peni. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Manchester, they're amazing. | Manchester, bunlar harika. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Piss off, Jake. | Defol git, Jake. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Look, the tutor will be back in a bit, | Bak, patronum birazdan geri gelecek,... | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
and if he catches you in here again, | ...eğer seni yine burada yakalarsa,... | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
he's going to fire me. | ...ağzıma sıçar. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
I'll be done in a minute. | Bir dakikaya işim biter. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Well, how's about you just let me do them, right? | Hani bu işi benim yapmama izin verecektin? | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
And I'll bring them to the pub later? | Bunları sonra bara getirsem? | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
But don't be wanking over my bird. | Ama fazla attırma, kuşum. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Thanks, Jake. | Sağ ol, Jake. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
No worries. | Ne demek. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Um, did you want another pint? | Bir bira daha ister misin? | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Go on then. | Gidip getir. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Somebody said he just... | Biri dedi ki: | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
he fell over a pram in the passage, | ...yoldaki puseti devirdi,... | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
but truly, I don't blame it on the buggy. | ...ama gerçekten pusettekini hiç suçlamıyorum. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
You see? | Anlıyor musunuz? | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
You were expecting one of them terrible jokes. | Kötü bir şaka bekliyordunuz. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
You see I'm class, man. | Ama çok klas birisiyim, dostum. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
It will only get better. | Herkes gülüyor. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Eh, you're too easy. | Kolay lokmaymışsınız. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Well, there was a time there was this bloke | Trendeki bir adamla... | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
I was hearing about who was on the train, | ...ilgili bir şey duymuştum. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
puffing away and puffing away, | Çuf çuf. Çuf çuf. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
a little old woman sitting next to him. | Küçük yaşlı bir kadın yanımda oturuyordu. | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |
Pulls into the station, | İstasyona geldik,... | Brilliantlove-1 | 2010 | ![]() |