Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 9575
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Step by step, I've been getting it fixed. | Bunu aşama aşama düzeltiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Bolton Village is just another one of those steps. | Bolton Village bu aşamalardan biri daha sadece. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Tell me things haven't changed. | Bana işlerin değişmediğini söyle. Daha şimdi hepinizin önünde durup... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
and told you we have a $3 billion surplus. | ...size 3 milyar dolar bütçe fazlamız olduğunu söyledim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Peter Tell me things haven't changed. | Peter, bana işlerin değişmediğini söyle. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
No other mayor in the history of this city | Bu şehrin tarihindeki başka hiçbir belediye başkanı bunu söyleyebilmiş değil. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Tell me things haven't changed. | Bana işlerin değişmediğini söyle. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
When you step out of your house with your children, | Çocuklarınızla birlikte evinizden çıkıp... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
you take them to the parks, do you feel safe? | ...onları parka götürdüğünüzde kendiniz güvende hissediyor musunuz? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Yes, you do feel safe | Evet, kendinizi güvende hissediyorsunuz... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That's us, working together, getting it fixed. | Bu biziz, birlikte çalışıyor, durumu düzeltiyoruz. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Tell me things haven't changed. | Bana işlerin değişmediğini söyleyin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That's right, mayor. | Bu çok doğru Başkan. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Councilman Valliant, the original question still remains. | Meclis üyesi Valliant, asıl soru hâlâ baki. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What would you have done to reverse the debt? | Borcu tersine çevirmek için siz ne yapardınız? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Like Don't worry about it. Nicky fixed it. | Mesela... Hiç dert etmeyin Meclis üyesi. Nicky bunu halletti. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Two honks for trouble. Got it. | Sorun varsa iki korna. Anladım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Lean your seat back all the way. Okay. | Koltuğunu iyice geriye yasla, tamam mı? Tamam. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You know who I am? No. | Kim olduğumu biliyor musun? Hayır. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I know who you are, Todd. You're a fucking piece of shit! | Çünkü ben senin kim olduğunu biliyorum Todd. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You set up Andrews to die. No. No. | Andrews'u ölmesi için düşürdün. Hayır. Hayır. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You set him up! | Onu tuzağa düşürdün! O buluşmayı ayarladın ve dışarı çektin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
No, I didn't. You let him walk into an ambush. | Hayır, yapmadım. Onun bir pusuya düşmesine izin verdin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I didn't kill him. You want to play games with me? | Onu öldürmedim. Benimle oyun mu oynamak istiyorsun? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Shut your fucking mouth! You're a fucking liar. | Kapa o koca çeneni! Sen adi bir yalancısın. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I didn't kill him. Liar. | Onu öldürmedim. Yalancı. Onu öldürmedim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I'm not a liar. You want to lie to me? | Ben yalancı değilim. Bana yalan söylemek mi istiyorsun? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I'm not lying. | Yalan söylemiyorum. O arkadaşımdı. Ne? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He was my friend! Get up! | O benim arkadaşımdı! Kalk ayağa! Hemen! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Tell me what the fuck is going on! | Bana ne haltlar döndüğünü anlat! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Please stop hitting me! | Lütfen bana vurmayı kes! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I didn't know. | Haberim yoktu. Oraya ona bir şey vermek için gitmiştim sadece. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I was down on the corner, waiting for him. | Köşeye sinmiş onu bekliyordum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I saw him coming down the stairs and I waved, okay? | Onu merdivenlerden inerken gördüm ve el salladım, tamam mı? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I was gonna give him something to help Valliant win. | Ona Valliant'ın kazanmasına yardım edecek bir şey verecektim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
To help Valliant bring down that son of a bitch Hostetler! | Vallaint'ın o orospu çocuğu Hostetler'ı alaşağı etmesine yardım etmek için! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That doesn't make any sense. | Bu çok anlamsız Todd. Hostetler babanın arkadaşı. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Fuck my father! | Babamın götüne! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I had the contract in my hand. | Sözleşme elimdeydi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Paul, he saw me waving and he smiled. | Paul el salladığımı gördü ve gülümsedi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Murdock must have followed me in his car, | Murdock beni arabasıyla takip etmiş olmalı... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
then he got out and he shot him, man. | ...sonra arabasından çıktı ve onu vurdu dostum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He shot him in the fucking head. | Onu tam kafasından vurdu. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
And then he showed up to work the next day | Sonra ertesi gün sanki hiçbir şey olmamış gibi işe geldi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Todd, it's all right. Look at me. Look at me. | Todd, tamam. Bana bak. Bana bak. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Calm down, okay? | Sakinleş, tamam mı? O sözleşme nerede? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Take it. | Al. Onu artık istemiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You sure you're ready to do this to your father? | Bunu babana yapmaya hazır olduğundan emin misin? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Yeah. Ah. | Evet. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Shit. | Hay aksi. Yukarı çık. Git hadi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That was an accident. | O bir kazaydı. Benim, Taggart. Sakin ol sadece. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Motherfucking fuck! | İbne oğlu ibne! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, I'm all right. | Evet. Bir şeyim yok. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You got those reporters' e mail addresses? | Şu muhabirlerin e posta adresleri var mı sende? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Yep. | Evet. Billy, bundan emin misin? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
If you don't hear from me in two hours, send that e mail. | Benden iki saat içinde haber alamazsan o e postayı gönder, tamam mı? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Thanks for being there, Katy. | Orada olduğun için teşekkürler Katy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Every time. | Her zaman. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
May I help you? | İyi akşamlar. Yardımcı olabilir miyim? Evet. Başkana... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
One moment, please. | Bir saniye lütfen. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Mr. Mayor. | Sayın Başkan. Billy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What a nice surprise. Thank you, Valerie. | Bu ne güzel sürpriz. Teşekkürler Valerie. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
VCR. I haven't used one in years. | VCR. Yıllardır kullanmamıştım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Take your coat? No, I'm good. | Ceketini alayım mı? Hayır, böyle rahatım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Billy, you're looking worse for wear. | Çok tükenmiş göründüğünü söylemem gerek Billy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I got into a bit of a thing. | Küçük bir kavgaya tutuştum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Well, I'm glad you made it out. | Sağ salim çıkmana sevindim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Drink? Yeah, make it a double. | İçki? Evet, şunu duble yap. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Attaboy, Billy. | Aferin sana Billy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
So how did Fitzgerald say it? | E, Fitzgerald bunu nasıl söylemişti? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
"To the orgiastic future | "Yıldan yıla elimizden kayıp giden heyecan verici geleceğe" | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I don't even know what that means. | Bunun anlamını bile bilmiyorum. Ben de öyle. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What can I do for you, Billy? | Senin için ne yapabilirim Billy? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I wanna know why you hired me. | Beni neden tuttuğunu bilmek istiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Stick with the adultery narrative. | Zina öyküsünden sapma. Böylesi daha seksi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Lies are always sexier. | Yalanlar daima daha seksidir. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I've had enough this week to last a lifetime, | Ne yazık ki geçen hafta tüm ömrüme yetecek kadar yalan dinledim... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
so why don't you just tell me the fucking truth? | ...dolayısıyla bana o mendebur gerçeği anlatmaya ne dersin? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
The truth is I hired you to investigate my wife. | Gerçek, seni karımı araştırman için tuttuğum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Investigate her for what? | Onu ne için araştırmak? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
For not minding her own business is for what. | Kendi işine bakmadığı için niçini oluyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
For having a big mouth is for what. | Koca bir ağzının olması niçini oluyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
For asking too many questions is for what. | Çok fazla soru sorması niçini oluyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Better be careful following her example, Billy, | Onu örnek almamaya dikkat et Billy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I might have to hire someone to investigate you. | Seni araştırması için birini tutmuş olabilirim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I don't think he's available for the job. | Onun iş için müsait olduğunu sanmıyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I hope he didn't suffer. | Umarım acı çekmemiştir. Andrews'un çektiğinden fazla değil. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Damn shame what happened to that man. | O adama olanlar çok yazık. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
So tell me, did you really think I'd let you turn me | Şunu söylesene bana Başkan, gerçekten beni bir cinayette... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
into an accessory to murder? For $50,000? | ...suç ortağına çevirmene izin vereceğimi mi sandın? 50,000$ için? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Did you think I wouldn't ask any questions? | Hiçbir soru sormayacağımı mı sandın? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Or that I wouldn't get any answers? | Ya da hiçbir cevap alamayacağımı? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What answers have you got, Billy? | Ne gibi cevaplar aldın Billy? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Andrews was about to link you to Bolton Village. | Andrews senin Bolton Village ile bağlantını bulmak üzereydi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That's the reason you got rid of him. | Onu başından atmanın nedeni bu. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
No, sir. Not me. Oh, not you. | Hayır, bayım. Ben değil. Sen değil. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
The man you hired. Murdock. | Tuttuğun adam. Murdock. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Try getting that testimony. | Bu ifadeyi almayı dene. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Yeah. You're good, mayor. I give you that. | Evet. Gayet iyisin Başkan. Bu konuda hakkını veriyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You got it all worked out, huh? | Her şeyi planladın, değil mi? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |