Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 9576
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
The denial about Bolton Village. | Bolton Village hakkındaki inkâr. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
The discount to Solstein Donagan. | Solstein Donagan'a indirim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
The new big contract to the Rochway Group. | Rochway Grup'a büyük yeni bir anlaşma verilmesi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
But nobody can do a damn thing about it, huh? | Ama hiç kimse bu konuda en ufak bir şey yapamaz, değil mi? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Because anybody that could is either dead or bought. | Çünkü yapabilecek herkes ya öldü ya da satın alındı. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I'm fucking impressed, mayor. You're good. | Gerçekten etkilendim Başkan. Çok iyisin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Perhaps that's why the people keep electing me, Billy. | Belki de insanlar bu yüzden sürekli beni seçiyor Billy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Because I simply get the job done. | Çünkü işin yapılmasını sağlıyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
So all this, it was all for the city? | Yani tüm bunlar, hepsi şehir için miydi? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Everything I do is for this great city. | Yaptığım her şey bu muhteşem şehir için. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
The city doesn't own 50 percent of Rochway Group, mayor. | Şehir Rochway Grup'un %50'sine sahip değil Başkan. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You do. | Sen sahipsin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Look what I got. | Bak elimde ne var. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
It's your fucking jugular, mayor. | Senin lanet olası boynun Başkan. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Fifty percent of $4 billion is a lot of fucking money. | 4 milyar doların %50'si hayli büyük bir para eder. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
So here's how this works. | Bu yüzden de işler şöyle yürüyecek. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I got an e mail in my outbox with a copy of that contract. | Posta kutumda o sözleşmenin bir örneğinin ekli olduğu bir e postam var. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I click one button, | Bir tuşa basarsam yüz küsur muhabir sözleşmede Sam Lancaster'ın... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
alongside Sam Lancaster's in black and white. | ...yanında senin adını da okur. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Don't worry, I got the original nice and safe. | Endişelenme, aslını sağlama ve güvene aldım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You resign, you step down, I'll keep my mouth shut. | İstifa eder, koltuğunu bırakırsan çenemi kapalı tutarım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Those e mails will never see the light of day. | O e postalar bir daha gün ışığı görmez. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
But that Bolton Village deal is dead. | Ancak şu Bolton Village anlaşması artık yattı. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You want to tear down other projects as a civilian, | Bir sivil olarak başa yüzlerce siteyi yıkmak istiyorsan... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
so be it, but Bolton Village stands, | ...öyle olsun ancak Bolton Village kalıyor ve sen çekip gidiyorsun. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
That's the deal, mayor. I suggest you take it. | Anlaşma bu Başkan Kabul etmeni öneririm. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Counter offer. | Karşı teklif. Hiç gereği yok. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I got nothing left for you to threaten. | Senin tehdit edebileceğin hiçbir şeyim kalmadı. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I want the originals, I want all the copies, | Asılları, tüm nüshaları... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
and I want your case file by 9 a. m. tomorrow. | ...ve senin vaka dosyanı yarın sabah 9'a kadar istiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You're done, motherfucker. | İşin bitti orospu dölü. İşin bitti. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You ever spend a goddamn minute | Hiç bir dakika durup... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
And I did choose you. | Ve seni gerçekten de seçtim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I chose you. | Sen seçtim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Because I own you. | Çünkü sana sahibim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You're gonna have to excuse the quality of the videotape. | Videobandın kalitesini hoş görmen gerekecek. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
It was shot on one of those camcorders | 8.Cadde'de şu sana eskiden 40 dolara sattıkları... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
But I think you're about to see the bigger picture. | Ama sanırım artık büyük resmi görmek üzeresin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Hey, yo! First off, let me say welcome. | Selam millet! Öncelikle size hoş geldiniz dememe izin verin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Welcome to Bolton Village. | Bolton Village'a hoş geldiniz. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What the fuck is this? | Ne bok da ne? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What's your name, fool? They call me Alex. | Adın ne aptal? Bana Alex derler. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
What the fuck is this? | Nedir bu böyle? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
We just cooling out. | Biraz kurtlarımızı döküyoruz. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Me and my man David on the camcorder. | Ben ve dostum kameradayız. Evet, ben David, selam. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I got a pocket full of cash | Cebimiz para dolu ve gece biraz eğlence arıyoruz. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
We gonna hit up the usual spots, | Olağan yerlere uğrayacağız... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
maybe get into something unusual. | ...belki karşımıza olağandışı bir şey çıkar. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Drop the fucking gun! | At o lanet silahı! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Chill, man, what the fuck? Mikey, we just wanna talk. | Sakin ol dostum, ne oluyor? Mikey, sadece konuşmak istiyoruz. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
It's okay, Mikey. We just wanna talk. | Bir şey yok Mikey. Konuşmak istiyoruz sadece. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Oh, shit, man! Get the fuck out of here! | Lanet olsun dostum! Hadi hemen tüyelim buradan! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Oh, shit, man! Get the fuck out of here! | Kahretsin dostum! Hemen tüyelim buradan! | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
How's your memory now, Billy? | Şimdi hafızan nasıl Billy? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Now there's something that your average citizen... | Şimdi, senin gibi sıradan vatandaşların... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
...just wouldn't understand. | ...bir türlü anlayamadığı bir şey var. Ama ben anlıyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You see, we take because we can. | Görüyorsun ya, alıyoruz çünkü alabiliyoruz. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
We take because it feels good. | Alıyoruz çünkü hoşumuza gidiyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
The only difference between you and I | Seninle benim aramdaki tek fark... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
is that you've gone and done it on videotape. | ...senin bunu gidip bir kameranın önünde yapmış olman. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Like I was saying, I want the original, | Dediğim gibi asılları, tüm nüshaları ve... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You can have this copy. | Bu kopya sende kalabilir. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I transferred it to disk seven years ago. | Onu yedi yıl önce bir diske aktarmıştım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Like I was saying, I want the original, | Dediğim gibi asılları... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
all the copies, your case file by the morning. | ...tüm nüshaları ve vaka dosyanı sabaha kadar istiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He'll ruin you if you do this. You know that, Billy. | Bunu yaparsan seni mahveder. Bunu biliyorsun Billy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Use it. | Kullan onu. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
There's no statute of limitations on murder. | Cinayette zaman aşımı yoktur Billy. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
If I go with this, | Bununla hareket edecek olursam seni korumak için anlaşma yapamam. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I'm not asking you to. | Senden bunu yapmanı istemiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You sure? | Emin misin? Borcu eşitlemenin zamanı geldi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Ladies and gentlemen, | Bayanlar baylar, halka hitaba her ne kadar alışık olmasam da... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I know you, Sam, you like a debate. | Seni biliyoruz Sam, sen tartışma seversin. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
How did you enjoy that one? | Geçenkini nasıl buldun? Ustaca. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Thank you very, very much. | Çok, çok teşekkür ederim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Firstly, I'd like to thank you for coming. | Öncelikle hepinize geldiğiniz için teşekkür etmek istiyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
This is a room full of my wife and I's very, very good friends, | Burası benim ve eşimin çok, çok iyi dostlarıyla dolu bir oda... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
so thank you. | ...dolayısıyla çok teşekkür ederim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
A man much smarter than me once said | Bir zamanlar benden çok daha akıllı bir adam demişti ki... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
that politics is the art of the possible. | "...politika bir olanaklar sanatıdır." | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
This afternoon, | Bu öğleden sonra Jack Valliant kırtasiye siparişi veriyordu. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Tonight, he's looking for the number of the bus | Bu gece kendisine çarpan otobüsün numarasını arıyor. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He fought a good fight, but he was boxing shadows. | Çok iyi dövüştü ama gölgelerle boks yapıyordu. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He was like Roberto Duran out there. | Orada tıpkı Roberto Duran gibiydi. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
"No mas, Nicky, no mas. Don't hit me no more. " | Artık vurma Nicky, artık vurma. Artık vurma bana. Bay Başkan... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
He says it's urgent. I'll deal with this. | Acil olduğunu söylüyor. Teşekkürler. Ben bununla ilgileneyim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Don't go anywhere. I have a lot of people to thank. | Hiçbir yere gitmeyin. Teşekkür edeceğim bir sürü kişi var. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Yes? It's me. | Evet? Benim. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Billy, I didn't think you'd call me so soon. | Billy, beni bu kadar çabuk arayacağını sanmamıştım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Look out your window now, mayor. | Şimdi pencerenden dışarı bak Başkan. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
It's your future. I think your ride's here, Nick. | Bu senin geleceğin. Sanırım araban geldi Nick. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Nicholas Hostetler, | Nicholas Hostetler... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
you're under arrest for the murder of Paul Andrews. | ...Paul Andrews'u öldürmekten tutuklusunuz. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Anything you say can be used against you. | Söyleyeceğiniz herhangi bir şey aleyhinize kullanılabilir ve kullanılacaktır. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Anything I say will be used against you, Carl. | Söyleyeceğim her şey senin aleyhinde kullanılabilir Carl. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Attorneys? | Avukatlar mı? Seninle işim bittiğimde senin diş kayıtlarını çıkaracaklar. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Do you understand these rights? | Size açıkladığım bu hakları anladınız mı? | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
I understand you're suicidal. | Senin intihara meyilli olduğunu anlıyorum. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
You may have forgotten how you got your job, I haven't. | Belki işini nasıl aldığını unutmuşsundur. Unutmadım. | Broken City-1 | 2013 | ![]() |
Do you really think a jury of my peers | New York'taki emsallerimden oluşan bir jüri... | Broken City-1 | 2013 | ![]() |