English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 1240
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Hard to say. | Söylemesi zor. | A Country Called Home-1 | 2015 |  |
| You don't know anything about soccer, do you? | Futbol hakkında hiçbir şey bilmiyorsun değil mi? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Where's my mom? | Annem nerede? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| She'd had a few too many drinks. | İçkiyi biraz fazla kaçırmıştı. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You brought him? | Onu sen mi getirdin? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Thanks. I really appreciate it. | Teşekkürler. Gerçekten minnettarım. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| She's a handful. She's always just relying on other people. | Annemle başa çıkılmaz. Devamlı diğer insanlara güvenir. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Some tea? Yeah, thanks. | Çay ister misin? Evet teşekkürler. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Are you gonna come to the memorial? | Anma törenine sende gelecek misin? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Tommy wants to go. | Tommy gitmek istiyor. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You didn't like my father much, did you? | Babamdan pek hoşlanmıyordun değil mi? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Well, he kept my mom busy. That was something. | Annemi meşgul tutuyordu. Bu da bir şeydir. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| That's funny, I don't... | Bu çok garip, ben... | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You say that he kept her busy, rather than... | Onu meşgul tuttuğunu söylüyorsun, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| "He made her happy." | "Onu mutlu etti." demek yerine. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Look, it's tough living with drunks. | Bak, sarhoş insanlarla yaşamak zordur. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I put up with her 'cause she's my mom, but... | Anneme katlanıyorum çünkü sonuçta o benim annem, ama... | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You know, your dad... | Bilirsin baban... | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| He's happy one day, and mean as hell the next. | Bir gün mutludur, ertesi günse canından bezdirir. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| He'd throw me some money if he sold one of those guitars, but... | Eğer o gitarlardan satabilseydi bana biraz para verecekti ama... | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| It was just hard to get him to focus long enough to finish anything. | Ama onun uzunca bir süre bir işe odaklanmasını sağlamak çok zordu. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Yeah. I mean, I know that he was tough to live with. | Evet, yani onunla yaşamanın zor olduğunu biliyorum. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I grew up with him. | Sonuçta onunla büyüdüm. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| But you ain't really been around much lately. | Ama son zamanlarda onun yanında değildin. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I thought... | Ben sandım ki... | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I don't know what I thought. | Aslında ne sandım bilmiyorum. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I never thought he'd die. | Öleceğini hiç düşünmemiştim. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Just thought we'd have some more time. | Daha çok zamanımız olur diye düşünmüştüm. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Was he that bad when you were younger? | Sen küçükken de kötü birimiydi? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| When I was 11, | Ben 11 yaşındayken, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| my parents took us to this party. | bizimkiler bizi bir partiye götürmüşlerdi. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| It was, like, a barbecue | Şehir dışındaki bir arkadaşının evine barbekü yapmaya yani. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| And, | Ve, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| he got really... | o gerçekten... | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You know, drunk, and... | çok sarhoş olmuştu ve... | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| When it was time to leave, he wouldn't give my mom the car keys. | eve dönme zamanımız geldiğinde, arabanın anahtarlarını anneme vermedi. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| He drove, and... | O kullandı ve... | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You know, we were swerving | yalpalayarak gidiyorduk, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| and he went to | o da, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| change the music on the stereo and we wrecked. | müziği değiştirmeye çalışıyordu ve kaza yaptık. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| And it seemed like... | Ve sanki, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| forever till the ambulance got there. | ambulansın gelmesi sonsuza kadar sürmüş gibiydi. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| He was friends with the sheriff 'cause... | Şerifin arkadaşıydı bu yüzden... | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| he walked. | ceza almadı. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| And we were all fine except for my mom. | Ve annem hariç hepimiz iyiydik. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| She died the next day. | Annem ertesi gün öldü. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| He was pretty bad back then. | O zamanlar da kötü biriydi. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Not much changes with time, I guess. | Sanırım zamanla hiçbir şey değişmemiş. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I'm really sorry. | Gerçekten çok üzüldüm. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Did you, did you live with him after that? | O olaydan sonra da onunla birlikte yaşadın mı? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| For a while, | Bir süreliğine, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| He got a lot worse, and then when my brother | daha da kötüleşti, ve sonra abim üniversiteye gittiğinde, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| went off to college, that's when I moved in with my aunt. | ben de teyzemin yanına taşındım. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| What about Tommy's mom? She just out the picture? | Peki Tommy'nin annesine ne oldu? Sadece hayatınızdan mı çıktı? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| She's alive, if you wanna call it that. | O hayatta, eğer öyle demek istersen. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| She's a junkie. | Esrarkeşin biri. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I never even suspected it. | Bundan hiç şüphelenmemiştim. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I knew about alcohol, obviously, but... | Yani alkol kullandığını biliyordum ama, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I didn't know anything about the drugs. | uyuşturucu kullandığını bilmiyordum. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I just... | Ben sanki, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Seems like I blinked, and I was married. | bir göz kırptım evlenmişim. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I blinked again, and I was divorced, with a little boy. | Sonra bir göz daha kırptım boşanmışım ve kucağımda küçük bir çocuk var. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I blinked again, that little boy is almost five years old. | Tekrar göz kırptım o küçük çocuk beş yaşına gelmiş. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I just wonder how you get things to slow down a little bit. | İşleri nasıl biraz daha yavaşlatabilirim merak ediyorum. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I don't wanna blink and be in the grave. | Tekrar göz kırpıp kendimi mezarda bulmak istemiyorum. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| It seems like that happens to a lot of people. | Görünüşe göre insanların çoğuna böyle oluyor. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| If you lose | Eğer şimşeklerden korkup kaçan | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I will come home | Nerede olursam olayım eve döneceğim | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Till the last one | En sonuncusu geri dönene kadar | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| If you've got the blues | Eğer hüzünlenirsen | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I'll stand by you | Senin yanında olacağım | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You want something to laugh about? You do? | Gülecek bir şey mi istiyorsun? Öyle mi? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Are you ticklish? | Gıdıklanıyor musun? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| You better watch it, he's gonna wet himself. | Dikkat etsen iyi olur yoksa altına işer. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I am willing to take that chance. | Bunu denemeye razıyım. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| So, what does this do? | Peki bu ne işe yarıyor? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| It's for seniors who have trouble rising from their chairs. | Bu sandalyesinden kalkmakta zorlanan yaşlılar için. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| What you do is you hit a button, | Tek yapman gereken düğmeye basmak, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| and then, the armrests would rise | ve sonra kolçaklar havaya kalkıyor, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| and it would be like people on either side of you | ve etrafındaki diğer insanlar da, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| helping you up out of the chair. | sandalyeden kalkmana yardım ediyor. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Dang, I'd buy one of those. Yeah? | Vay canına, bunlardan bir tane almam lazım. Öyle mi? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Yeah. Heck, I'd buy two of 'em. | Evet, hatta iki tane almalıyım. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Where do I order? | Nereden sipariş verebilirim? | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| It's just an idea that I'm working on. | Bu sadece üzerinde çalıştığım bir fikir. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I have no way of getting these things made. | Bunların yapılmasını sağlamak için hiç şansım yok. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Well, you sure won't unless you show 'em to someone. | Bunları birine göstermeden emin olamazsın. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Here it is! | İşte burada! | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| I knew I brought it. I left it in the car. | Getirdiğimi biliyordum. Arabada unutmuşum. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| And here's something I found. | İşte bulduklarım bunlar. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Your father always loved to ride. | Baban ata binmeyi çok severdi. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Did he? Yeah. | Öyle mi? Evet. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| He wasn't any kind of a cowboy. | Kovboy gibi değildi tabi. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| He couldn't rope a steer to save his life, | Hayatını kurtarmak için kement fırlatamazdı, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| but he loved to ride. | ama ata binmeyi çok severdi. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| And this was some dance or other. | Bunlarda bir kaç dans fotoğrafı. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Your father loved to cut a rug. | Baban dans etmeyi çok severdi. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| Yeah, he was a pretty good dancer. | Evet, gerçekten çok iyi dansçıydı. | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| There's this, old gal that he took to the prom... | Lise veda gecesine götürdüğü bir kız vardı, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
| And she still talks about how your daddy | ve kız hala babanın birlikte dans ettiği, | A Country Called Home-1 | 2015 | |
