Search
English Turkish Sentence Translations Page 148
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Yeah? Is everything...? Everything's cool, right? | Öyle mi? Herşey yolunda değil mi? Öyle mi? Her şey?... Her şey yolunda, değil mi? | 17 Again-1 | 2009 | |
Oh, yeah. Everything's totally copacetic. | Evet. Her şey tamamen yolunda. | 17 Again-1 | 2009 | |
Totally? Totally. | Tamamen mi? Tamamen. | 17 Again-1 | 2009 | |
MURPHY: O'Donnell. | O'Donnell. | 17 Again-1 | 2009 | |
I gotta go. See you. | Gitmeliyim, görüşürüz. Gitmem lazım. Görüşürüz. | 17 Again-1 | 2009 | |
You okay? | Sen iyi misin? Sen iyi misin? | 17 Again-1 | 2009 | |
We can talk about it later. No. Just tell me. | Bunu sonra konuşuruz. Hayır, şimdi söyle. Biliyor musun, bunu daha sonra konuşabiliriz. Hayır. Söyleyiver. | 17 Again-1 | 2009 | |
It's your big night. Go enjoy it. | Hayır bu senin gecen. Git tadını çıkar. Bu senin büyük gecen. Keyfini çıkart. | 17 Again-1 | 2009 | |
I can't enjoy it unless you tell me what's going on. | Bana ne olduğunu söyleyene kadar tadını çıkaramam. Bana ne olduğunu söylemezsen keyfini çıkartamam. | 17 Again-1 | 2009 | |
Okay. | Pekâlâ. Tamam. | 17 Again-1 | 2009 | |
O'Donnell! | O'Donnell! O'Donnell! | 17 Again-1 | 2009 | |
Wake up! | Uyan! Uyan! | 17 Again-1 | 2009 | |
MURPHY: O'Donnell! | O'Donnell! O'Donnell! | 17 Again-1 | 2009 | |
What are you doing? | Ne halt ediyorsun? | 17 Again-1 | 2009 | |
MIKE: Scar! Scar, hey. | Scar! Scar. | 17 Again-1 | 2009 | |
Hey, Scarlet. | Hey, Scarlet. Scarlet! | 17 Again-1 | 2009 | |
Hey, hey. Hey, what are you doing? Mike, what are you doing? | Hey, hey. Ne yapıyorsun? Mike, asıl sen ne yapıyorsun? Ne yapıyorsun? Mike, asıl sen ne yapıyorsun? | 17 Again-1 | 2009 | |
Look, you and me, we're in this together, okay? | Dinle, sen ve ben bunda beraberiz tamam mı? Bak, sen ve ben, bu işte birlikteyiz, tamam mı? | 17 Again-1 | 2009 | |
But the game. That's your future. No, the baby's my future. | Ama maç, geleceğin bu. Hayır, geleceğim bebek. | 17 Again-1 | 2009 | |
That's crazy. You're my future. | Bu çılgınlık. Benim geleceğim sensin. Bu delilik. Geleceğim sensin. | 17 Again-1 | 2009 | |
I can't let you throw this all away. I won't let you. | Tüm bunu çöpe atmana izin veremem. İzin vermeyeceğim. | 17 Again-1 | 2009 | |
Thank you for letting me stay here, Ned. | Burada kalmama izin verdiğin için sağ ol, Ned. | 17 Again-1 | 2009 | |
Oh, yeah. No problem. | Tabii. Sorun değil. | 17 Again-1 | 2009 | |
You good on the Cap'n? I'm good on the Captain. | Benim kaptan yatağında rahat mısın? Evet kaptan yatağında rahatım. Kaptanlık iyi gidiyor mu? Kaptanlık iyi gidiyor. | 17 Again-1 | 2009 | |
Hey, Mike? | Hey, Mike? Mike? | 17 Again-1 | 2009 | |
Mike, I can tell you're down, but trust me on this. | Mike, daha kötü durumdasın diyebilirim, ama inan bana böyle. Mike, keyifsiz olduğunu görebiliyorum ama bana güven. | 17 Again-1 | 2009 | |
You're looking at Scarlet kicking you out of the house... | Scarlet seni evden postalarken öylece seyrediyorsun... Scarlet'in seni evden atmasına ve çocukların seninle hiçbir şey... | 17 Again-1 | 2009 | |
...and the kids wanting nothing to do with you as a negative, when in fact... | ...ve çocuklar olumsuz olarak bile dönüp yüzüne bakmıyor. Aslına bakarsan... ...yapmak istememesine olumsuz olarak bakıyor olabilirsin. | 17 Again-1 | 2009 | |
I guess it's mostly negative, isn't it? Well, yeah. | Sanırım çoğu zaman olumsuzlar öyle değil mi? Evet. Sanırım olanlar çoğunlukla olumsuz, değil mi? Şey, öyle. | 17 Again-1 | 2009 | |
I had no upside for that. | Bunun hakkında olumlu bir şey bulamadım. | 17 Again-1 | 2009 | |
Hey! You're getting that big promotion today, right? | Bugün terfini alıyorsun, değil mi? | 17 Again-1 | 2009 | |
Yes. Yes, I am. | Evet, alacağım. Evet. Evet, alıyorum. | 17 Again-1 | 2009 | |
Today everything turns around for me. | Bugün herşey yolunda gidecek. Bugün benim için her şey tersine dönecek. | 17 Again-1 | 2009 | |
Knock them dead. | Gebert onları. | 17 Again-1 | 2009 | |
I love you! | Seni seviyorum! Seni seviyorum! | 17 Again-1 | 2009 | |
MAN: So anyway... | Pekâlâ her neyse... O yüzden her neyse... | 17 Again-1 | 2009 | |
...the way corporate wants us to spin it... | ...şirketin bizden dikkat etmemizi istediği şey... ...şirket belli durumlarda belki dört saatlik... | 17 Again-1 | 2009 | |
...is that maybe, in certain situations... | ...belki de bazı durumlarda... ...bir ereksiyonun çok da kötü bir şey olmadığını... | 17 Again-1 | 2009 | |
...a four hour erection isn't such a terrible thing. | ...düşünerek çalışmamızı istiyor. | 17 Again-1 | 2009 | |
Okay. Next up: | Tamam. Sonrakine geçelim... | 17 Again-1 | 2009 | |
As most of you know, today I am proud to be naming our new regional sales manager. | Çoğunuzun bildiği gibi, bugün yeni bölgesel satış müdürümüzü açıklamanın heyecanı içindeyim. Çoğunuzun bildiği gibi yeni bölgesel satış... ...satış sorumlumuzu açıklayacağım. | 17 Again-1 | 2009 | |
Here we go. You know... | İşte geliyor. Biliyorsunuz... Haydi bakalım. Biliyorsunuz ki... | 17 Again-1 | 2009 | |
...l've been in the pharmaceutical game for almost two years now... | ...yaklaşık iki yıldır ecza işindeyim. | 17 Again-1 | 2009 | |
...and people always ask me: "What's it take to be an RSM?" | ...ve insanlar sürekli bana soruyor: "Bölgesel satış müdürü olmak için ne gerekir?" ...ve insanlar sürekli bana "Bölgesel satış müdürü olmak ne gerektirir?" diye soruyor. | 17 Again-1 | 2009 | |
Leadership. | Liderlik. | 17 Again-1 | 2009 | |
Courage. | Cesaret. | 17 Again-1 | 2009 | |
Integrity. | Dürüstlük. Dürüstlük. | 17 Again-1 | 2009 | |
But most importantly, dedication to this company. | Ama en önemlisi, bu şirkete bağlılık. | 17 Again-1 | 2009 | |
So congratulations. Mike. 1 | O yüzden tebrikler. Mike. | 17 Again-1 | 2009 | |
Mike, if you could slide to your left so I can congratulate our new RSM, Wendy! | Mike, biraz sola kayarsan, ben de yeni satış müdürümüzü tebrik edebilirim, Wendy! Mike. Eğer biraz sola kayabilirsen... | 17 Again-1 | 2009 | |
Oh, my God. Oh, my God. | Aman tanrım. Aman tanrım. | 17 Again-1 | 2009 | |
Go out there and push some pills, my peeps. | Gidin ve biraz hap satın piliçlerim! Haydi gidin ve biraz ilaç satın, arkadaşlarım. | 17 Again-1 | 2009 | |
WOMAN: Good job, baby! | İyi iş bebeğim! Aferin, bebeğim. | 17 Again-1 | 2009 | |
Bye bye, thanks. | Hoşçakalın, sağolun. Güle güle, sağ ol. | 17 Again-1 | 2009 | |
See you at practice. Mmm. | İşte görüşürüz. | 17 Again-1 | 2009 | |
Mike. What's crack a lacking, coz? | Mike. N'aber ahbap? Mike. Neler oluyor, kuzen? 1 | 17 Again-1 | 2009 | |
Well, I'll tell you what's crack a lacking. Are you kidding me? | Sana neler olduğunu söyleyeyim. Benimle dalga mı geçiyorsun? | 17 Again-1 | 2009 | |
Wendy's been here two months. I've been here 16 years. | Wendy iki aydır burada. Ben ise 16 yıldır buradayım. | 17 Again-1 | 2009 | |
I got the best numbers on the team. | Ekipte en çok satışı ben yakaladım. Takımdaki en iyi rakamlar bende. | 17 Again-1 | 2009 | |
You should think of it as a compliment. | Bunu bir iltifat olarak düşünmelisin. | 17 Again-1 | 2009 | |
Think of it as us saying, "You're just too valuable to promote." | Şöyle diyormuşuz gibi düşün: "Terfi etmek için çok değerlisin." "Bizim için, terfi ettiremeyecek kadar değerlisin" dediğimizi düşün. | 17 Again-1 | 2009 | |
You little... Shh, shh, shh, hello? | Seni küçük... Alo? | 17 Again-1 | 2009 | |
Hey, buddy. No, no, no, I got time. | Selam dostum. Hayır hayır vaktim var. Selam, kanka. Yok, yok, yok, vaktim var. | 17 Again-1 | 2009 | |
Ha. I know, right? Look, listen, she was my doubles par... | Biliyorum, değil mi? Bak, dinle, o kız benim... | 17 Again-1 | 2009 | |
So many girls and only one promotion, but you guys are so supportive. | Bir sürü kız var ve sadece birimiz terfi etti,... | 17 Again-1 | 2009 | |
But, Wendy, you did it. Thank you. | Ama, Wendy, sen başardın. Sağ ol. | 17 Again-1 | 2009 | |
[CHANTING] Wendy! Wendy! Wendy! | Wendy! Wendy! Wendy! | 17 Again-1 | 2009 | |
You guys! OMG. | Çocuklar, aman Tanrım! Siz kızlar! Aman tanrım. | 17 Again-1 | 2009 | |
Oh, and it gets better, because we are going to T.G.I. Friday's! | Daha da iyisi var çünkü T.G.I Friday's'e gidiyoruz! | 17 Again-1 | 2009 | |
Shut up! Aah! | Saçmalama! | 17 Again-1 | 2009 | |
MAN: Mike O'Donnell. | Mike O'Donnell. | 17 Again-1 | 2009 | |
Do I know you? | Seni tanıyor muyum? Seni tanıyor muyum? | 17 Again-1 | 2009 | |
No. But I know you. | Hayır, ama ben seni tanıyorum. | 17 Again-1 | 2009 | |
Oh, yeah? | Öyle mi? | 17 Again-1 | 2009 | |
High school star. Never quite lived up to your potential. | Lise yıldızı. Hiçbir zaman gerçek potansiyeline erişemedin. Lise yıldızı. Hiçbir zaman potansiyelini tam olarak kullanarak yaşayamadın. | 17 Again-1 | 2009 | |
Sooner or later you all come back to the old school. | Er ya da geç hepiniz eski okula dönersiniz. | 17 Again-1 | 2009 | |
Stand there and look at the picture of the glory days... | Orada dur ve parlak günlerinin resmine bak... Orada durur görkemli günlere ait resimlere bakar,... | 17 Again-1 | 2009 | |
...wondering what might have been. | ...diğer şekilde devam etseydim nasıl olurdu diye düşünürler. | 17 Again-1 | 2009 | |
Seems to me you guys are living in the past. | Bana kalırsa sizler geçmişte yaşıyorsunuz. | 17 Again-1 | 2009 | |
Well, of course I want to live in the past. | Tabii ki geçmişte yaşamak isterim. | 17 Again-1 | 2009 | |
It was better there. | Oradayken daha iyiydi. | 17 Again-1 | 2009 | |
I'll bet you wish you had it to do all over again. | Bahse varım herşeyi baştan yaşamak isterdin. Bahse varım her şeyi tekrardan yaşamayı diliyorsundur. | 17 Again-1 | 2009 | |
Huh. You got that right. | Bildin. | 17 Again-1 | 2009 | |
You're sure about that? | Bundan emin misin? Bundan emin misin? | 17 Again-1 | 2009 | |
MIKE: Oh, yeah. | Evet, tabii. | 17 Again-1 | 2009 | |
GIRL: Dad. Hi, Mr. O'Donnell. | Baba. | 17 Again-1 | 2009 | |
Ladies. MAGGIE: What are you doing here? | Bayanlar. Burada ne arıyorsun? Bayanlar. Burada ne işin var? | 17 Again-1 | 2009 | |
MIKE: Oh, I was just talking to... | Yalnızca şeyle konuşuyordum... | 17 Again-1 | 2009 | |
...nobody. | ...hiç kimseyle. | 17 Again-1 | 2009 | |
Doesn't matter. I got off work early, and I thought we could get ice cream. | Önemi yok. İşten erken çıktım ve dondurma yiyebiliriz diye düşündüm. | 17 Again-1 | 2009 | |
Together? | Beraber mi? | 17 Again-1 | 2009 | |
Why? Just go get your brother, okay? | Neden? Sadece git kardeşini getir, olur mu? | 17 Again-1 | 2009 | |
WOMAN: Do you need anything else? | Başka bir şey ister misiniz? Başka bir şey ister misiniz? | 17 Again-1 | 2009 | |
No, we're fine. | Hayır, böyle iyiyiz. | 17 Again-1 | 2009 | |
What's the matter? This used to be your favorite place. | Sorun nedir? Burası en sevdiğiniz yerdi. | 17 Again-1 | 2009 | |
We used to come here for your birthday. When I was, like, 8. | Doğum günün için buraya gelirdik. Sekiz yaşımdayken falan. | 17 Again-1 | 2009 | |
So, Al, basketball season's coming up. | Peki, Al, basketbol sezonu açılıyor. | 17 Again-1 | 2009 | |
You ready? Yeah. | Hazır mısın? Evet. | 17 Again-1 | 2009 | |
Been working on that outside shot? Mm hm. | Üçlüklere çalışıyor musun. Evet. | 17 Again-1 | 2009 | |
Passing? Good. | Paslaşman nasıl? İyi. | 17 Again-1 | 2009 |