Search
English Turkish Sentence Translations Page 155376
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Well, there is always the slight possibility | Her zaman bir şeylerin yanlış gidebileceği gibi... Bir şeylerin ters gitme ihtimali... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
that something might go wrong. | ...ufak bir olasılık vardır. ...az da olsa her zaman vardır. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
The cause has a lot riding on this. Don't worry about it. | İhtimal bu sefer biraz daha fazla sanki. Endişelenme. İhtimal burada biraz daha fazla sanki. Endişelenme. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Your precious "cause" will come out of this squeaky clean tomorrow. | Yarın sorunsuz, tertemiz geçecek. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Some of these worst case scenarios are terrifying... | Bazı en kötü ihtimaller korkutucu... En kötü durum senaryolarından bazıları çok korkunç. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Of course they're terrifying... They're worst case scenarios! | Elbette korkutucular... Onlar en kötü ihtimaller! Tabii ki çok korkunçlar. Onlar en kötü durum senaryoları. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
They are the worst possible thing that could ever happen, ever. | Şu ana kadar yaşanmış en kötü şeyler. Onlar olabilecek en kötü şeyler. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Tomorrow will come off without a hitch. We've done hundreds of tests. | Yarın en ufak bir aksaklık olmadan geçecek. Yüzlerce test yaptık. Yarın pürüzsüz geçecek. Yüzlerce test yaptık. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
There is zero possibility for failure. | Hata için hiç ihtimal yok. Başarısızlık ihtimali sıfır. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
The Projet SG & SG 66 Teams | Stargate Atlantis Sezon 5 Bölüm 16 "Beyin Fırtınası" SG TÜRK | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It's just a plane. But I've never | Sadece bir uçak. Evet, ama hiç 1. sınıfta... Bu sadece bir uçak. Evet, ama daha önce hiç... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
even flown first class. This is amazing. | ...uçmadım. Bu harika. ...birinci sınıfta bile uçmamıştım. Bu harika. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Have you tried these strawberries? | Şu çileklerden denedin mi? Bu çilekleri denedin mi? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
When I was 10, I ate a bowl full of strawberries and threw up. | 10 yaşımdayken, çilek kabının tamamını yiyip kusmuştum. 10 yaşındayken bir kase dolusu çilek yiyip kusmuştum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I haven't been able to stomach them since. | O zamandan beri yiyemiyorum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
How does this guy afford all this? I thought he was just a physicist. | Bir insanın bütün bunlara gücü nasıl yeter? Onun sadece bir fizikçi olduğunu sanıyordum. Bu adam bunlara parası nasıl yetiyor? Sadece bir fizikçi olduğunu sanıyordum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Well, he was always able to dupe guys with deep pockets in | O her zaman cebi geniş insanları araştırmasını desteklemeleri için... Hep çok zengin insanları kandırıp araştırmasına... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
to backing his research. | ...kandırmakta ustaydı. ...desteklemeye ikna eder. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It's amazing what a nice smile and a power point will get you. | Hoş bir gülüşün ve powerpoint sunumunun insana neler yapabileceği inanılmaz. Hoş bir gülümseme ve bir power point sunumunun seni etkilemesi hayret verici. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Well, I am impressed. Yes, | Ben etkilendim. Evet... Etkilendim. Evet. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I can see that. | ...görebiliyorum. Görebiliyorum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Come on. You should be happy for your friend's success. | Hadi ama. Arkadaşının başarısından dolayı mutlu olmalısın. Haydi ama, arkadaşının başarısı için mutlu olmalısın. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It's more of an acquaintance than a friend. | Arkadaştan çok tanıdığım biri diyelim biz ona. Arkadaş değil de, daha çok bir tanıdık gibi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Acquaintances don't pick you up in private planes. | Tanıdıklar insanı özel uçakla aldırmazlar. Tanıdıklar seni özel uçakla almazlar. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
He didn't send the jet to be nice. He sent the jet to rub it in my face. | Uçağı nezaket için yollamadı. Yüzüme vurmak için yolladı. Jet uçağını nazik davranmak için değil, yüzüme vurmak için gönderdi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I was always one step ahead at school, and now that we're in the "real world," | Okulda her zaman ondan bir adım öndeydim ve şimdi gerçek dünyada... Okulda hep bu heriften bir adım öndeydim ve artık gerçek dünyada olduğumuz için,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
he wants to show me that, as far as the planet is concerned, | ...gezegenin çoğunun umurunda olduğundan... ...bana gezegenin büyük bir kısmına göre benden daha... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
he's a lot more successful than I am. | ...bana benden daha başarılı olduğunu göstermek istiyor. ...başarılı olduğunu göstermeye çalışıyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
And what is with the evening attire? | Ve bu akşamki giysi olayı da nedir? Bu kıyafetlere gelince,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
We're going to a science talk. Who the hell does he think he is? | Yani, Tanrı aşkına bu bir bilim toplantısı. O kim olduğunu sanıyor ki? ...Tanrı aşkına, bilim konferansına gidiyoruz. Kim olduğunu sanıyor? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Is this what the whole day will be like? In a bad mood? | Bütün gün böyle mi olacak? Sürekli bu şekilde mi davranacaksın? Bütün gün böyle mi geçecek? Sinirlerin tepende mi olacak? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
'Cause we're back on Earth on a private jet, | Dünya'da olup, özel bir uçağın içinde olmamız... Çünkü Dünya'da bir özel uçaktayız,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
drinking expensive champagne, | ...pahalı şampanya içmemiz... ...pahalı şampanya içiyoruz... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
and your date's wearing a fancy dress. | ...ve senin çıktığın kız, süslü bir elbise giyiyor diye mi? ...ve flörtün güzel bir elbise giyiyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Most people would be having a good time, Rodney. | Çoğu insan bundan zevk alır, Rodney. Çoğu insan iyi zaman geçiriyor olurdu, Rodney. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You're right... | Haklısın. Haklısın... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Yes. Welcome. I'll just need you both | Evet. Hoşgeldiniz. İkinizin bu konuşmama... Evet. Hoş geldiniz. İkinizin de... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
to sign this non disclosure and confidentiality agreement. | ...ve gizlilik sözleşmesini imzalaması gerekiyor. ...bu gizlilik sözleşmesini imzalamanız gerekiyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You're not serious. Is there a problem, Sir? | Hadi be. Bir sorun mu var, efendim? Ciddi olamazsın. Bir sorun mu var, efendim? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
This whole thing is a confidentiality agreement? | Bütün bu şey gizlilik anlaşması mı? Bütün bu kağıtlar bir gizlilik sözleşmesi mi? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
What could they be doing to be kept 200 pages secret? | Burada ne yapıyorlar da bunun için 200 sayfalık gizlilik anlaşması gerekiyor? İçeride 200 sayfalık sır olarak saklanması gereken ne yapıyor olabilir ki? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
If you want to go inside, sir, you need to sign the agreement. | Eğer içeri girmek istiyorsanız, efendim, imzalamak zorundasınız. Efendim, içeri girmek için, sözleşmeyi imzalamanız gerekiyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Dinosaurs? | Dinozorlar mı var? Dinozorlar mı? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Excuse me? Do they have living dinosaurs? | Affedersiniz? İçeride yaşayan dinozorlar mı var dedim. Affedersiniz? İçeride canlı dinozorlar mı var? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Because I'll sign this if he's brought dinosaurs back to life. | Çünkü eğer dinozorları hayata geri döndürdüyse bu şeyi imzalarım. Çünkü dinozorları hayata döndürdüyse bunu imzalarım. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
But short of that, he is out of his mind if he thinks that his discovery | Ama kısacası, bulduğu şeyin çok önemli ve çok gizli olduğunu düşüneceğimi... Onun haricinde, yaptığı keşfin, burada William Shakespeare'in kısaltılmamış çalışmalarını imzalamamı | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
is so important and so secret | ...ve buradaki kısaltılmamış Shakspeare romanını imzalayacağımı... ...gerektirecek kadar, çok önemli... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
that I have to sign the unabridged works of William Shakespeare here. | ...sanıyorsa kafayı yemiş demektir. ...ve çok gizli olduğunu varsayacağımı düşünüyorsa deli olmalı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Just sign it. | İmzala şunu. Sadece imzala. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You're just lucky the lady's here, aren't you? | Hanımefendi burada olduğu için şanslısın. Bayan burada olduğu için şanslısın. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Where do you think we are? I don't know. Arizona? Nevada? | Sence neredeyiz? Bilmiyorum. Arizona? Nevada mı? Sence neredeyiz? Bilmiyorum. Arizona? Nevada? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I didn't think people even built secret facilities anymore. It seems so 1950s. | İnsanların artık gizli tesisler yaptığını bile düşünmemiştim. Aynı 1950'ler gibi. İnsanların artık gizli tesisler inşa etmediğini sanıyordum. 1950lerin modası gibi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I had it on good authority that you were dead. | Güvenilir bir kaynaktan senin öldüğünü duydum. Güvenilir bir kaynaktan senin öldüğünü duymuştum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
And this would be your... sister? | Ve bu hanım da... senin kardeşin mi? Bu da kız kardeşin mi? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
No, no, Neil. You know, she's not my sister. | Hayır, hayır, Neil. Benim kardeşim değil. Hayır, hayır, Neil. Kız kardeşim değil. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
This is Jennifer Keller. | Bu Jennifer Keller. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
That's Bill Nye and Neil Degrasse Tyson. | Bunlar Bill Nye ve Neil Degrasse Tyson. Bill Nye ve Neil Degrasse Tyson. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You know, from television. | Televizyondan tanırsın. Televizyondan. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, of course. | Evet, elbette. Evet, tabii ki. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Very nice to meet you. No, the pleasure's mine. | Tanıştığımıza memnun oldum. Hayır, memnuniyet bana ait. Çok memnun oldum. Asıl ben memnun oldum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
And she's taken, Neil. No, I didn't mean it that way... | Ve onun yanında biri var, Neil. Hayır, ben o şekilde değil... Ve taliplisi var, Neil. Hayır, o anlamda değildi... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Neil likes to steal things from me, things like women and physics ideas. | Neil benden bazı şeyleri çalmayı sever, bayanlar ve teorideki fizik fikirleri gibi. Neil benden bir şeyleri çalmayı sever, kadınları ve teorik fizik fikirlerini. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, but who hasn't stolen an idea from the great Rodney McKay? | Evet, büyük Rodney McKay'den kim fikir çalmadı ki? Evet, ama kim büyük Rodney McKay'den fikir çalmamıştır ki? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
So we admit it now. Back in the day, | Şimdi itiraf mı ediyoruz? Her seferinde... Yani kabul ediyorsunuz. Bak, zamanında,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
whenever any one of these people came up with a new idea | ...buradaki insanlardan kim yeni bir fikir bulsa... ...kim yeni bir fikir ortaya atarsa,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
or published a new paper, | ...ya da makale yayınlasa... ...veya bir makale yayımlarsa,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Dr. McKay here would swear that he was already working on it, | ...bizim Dr. McKay her seferinde ya ona çok benzer bir şey üzerinde... ...Dr. McKay benzer bir şey üzerinde çalıştığına ama daha bir yolunu bulup... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
just hadn't gotten around to publishing it yet. | ...çalıştığına ve daha yayınlamadığına yemin eder. ...yayımlayamadığına yemin ederdi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
He'd say things like, "I was about to say the same thing," | "Aynı şeyi söyleyecektim", "Aynı fikir benim de aklıma gelmişti"... Şöyle şeyler söylerdi, "Ben de tam aynı şeyi söyleyecektim..." | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
or, "I was just about to have that same idea." | ...gibi şeyler söyler. ...ya da "Ben de tam aynı fikri bulacaktım." | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
At least I didn't declassify Pluto from planet status. | En azından benim Pluto'yu gezegen statüsünden çıkarmam gerekmedi. En azından Pluton'u gezegenlikten çıkarmadım. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Way to make all the little kids cry. That make you feel like a big man? | Küçük çocukları hep ağlatırsın, Neil. Büyük gibi hissetmek için bu işe yarıyor mu? Çocukları ağlatarak iyi iş başardın, Neil. Böylece büyük adam mı oldun? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
See, thanks to Dr. Tyson, | Dr. Tyson sağ olsun... Dr. Tyson sayesinde,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Pluto is now the first of the Plutoids, | ...Pluto, Plutoid türünün... ...Pluton artık yeni bir gök nesnesi... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
a new class of celestial object. It's cool. Come on, Rodney. | ...ilk örneği oldu. Bu güzel. Hadi ama Rodney. ...olan Plutoidlerin ilki. Harika bir şey. Yapma, Rodney. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It's the 21st century. Actually, come to think of it, | 21. yüzyıldayız. Aslında, düşündüm de... Artık 21. yüzyıldayız. Aslında, düşünürsek,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
when was the last time you even published a paper? The '80s? | ...en son ne zaman bir makale yayınlamıştın? 1980'lerde mi? ...sen en son ne zaman bir makale yayımladın? 80lerde mi? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It hasn't been that long. I think I was listening | O kadar zaman geçmedi. Sanırım onu okuduğumda şu... O kadar önce değildi. Sanırım okurken... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
to that band A Flock Of Seagulls while I was reading it. | ..."A Flock Of Seagulls" diye bir grubu dinliyordum. ...A Flock Of Seagulls grubunu dinliyordum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It might have been pre Reagan. It has been great running into you. | Aslında, Reagan öncesi dönemde olabilir. Sizinle karşılaşmak güzeldi. Aslında, sanırım daha Reagan başkan olmamıştı. Sizinle karşılaşmak çok güzeldi beyler. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
We should maybe get our seats. | Koltuklarımıza geçsek iyi olacak. Belki de koltuklarımıza oturmalıyız. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Bye. | Hoşça kalın. Görüşürüz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
They can't possibly be dating. | Çıkıyor olamazlar. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I know. Well, you're married, so... | Biliyorum. Sen evlisin, o yüzden... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Dibs. | İlk ben gördüm. Benim hakkım. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
She's all yours. | Senindir öyleyse. Tamamen senindir. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I think maybe this was a bad idea. Why? | Sanırım bu kötü bir fikirdi. Neden? Belki de bu kötü bir fikirdi. Neden? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Well, I just remembered I don't really like these people. | Bu insanları pek sevmediğimi hatırladım. Az önce bu insanları sevmediğimi hatırladım. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Is it that you don't like them, or maybe they don't like you? | Sen mi onları sevmiyorsun, yoksa onlar mı seni? Sorun onları sevmemen mi, yoksa onların seni sevmemeleri mi? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Possibly. I mean, I used to be a little... | Muhtemelen. Yani, ben biraz... Muhtemelen. Yani eskiden biraz... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
abrasive? Used to be. Yeah. | ...rahatsız mı ediciydim? Öyleydin. Evet. ...kabaydım. Önceden. Evet. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It's hard to explain. My field is very competitive. | Açıklaması zor. Benim alanım çok rekabetçi. Açıklamak biraz zor. Alanım çok rekabete dayalı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, I went to med school for six years. | Evet, ben tıp okuluna tam 6 yıl gittim. Evet, ben altı sene tıp okudum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I wouldn't know anything about that. | O konu hakkında pek bir şey bilmiyordum. O konuda hiçbir şey bilemem. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Not everything has to be a competition, Rodney. | Her şeyi bir yarışma olarak görmene gerek yok, Rodney. Her şey bir rekabet olmak zorunda değil, Rodney. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
They know how smart you are. I'm not sure. | Senin ne kadar akıllı olduğunu biliyorlar. Bildiklerini pek sanmıyorum. Senin ne kadar zeki olduğunu biliyorlar. Bildiklerini sanmıyorum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Of course they do. You don't have to keep reminding them. | Elbette biliyorlar. Onlara sürekli hatırlatmana gerek yok. Tabii ki biliyorlar. Onlara hatırlatmak zorunda değilsin. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It's called being humble. | Buna alçak gönüllülük deniyor. Buna alçakgönüllü olmak denir. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Have you heard that word before? | O sözü daha önce duydun mu? Bu kelimeyi daha önce duydun mu? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Look, we're on our first date and I've come to a physics talk, okay? | Bak, ilk randevumuzdayız ve ben bir fizik toplantısındayım, tamam mı? Bak, bu ilk buluşmamız ve ben bir fizik konferansına geldim, tamam mı? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |