Search
English Turkish Sentence Translations Page 155378
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
where hot cocoa is waiting, | ...sıcak çikolatalarımızı almıyoruz... Orada bizi sıcak çikolata bekliyor,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
'cause it's about to get very cold in here. | ...çünkü burası birazdan bayağı soğuyacak. ...çünkü birazdan burası çok soğuk olacak. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I... Come on. | Ben... Gel hadi. Ben... Haydi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Let's go get some hot chocolate, okay? | Haydi gidip biraz sıcak çikolata alalım, olur mu? Biraz sıcak çikolata alalım, tamam mı? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
How did he even get a hold of my work? | Benim çalışmam onun eline nasıl geçti ki? Benim çalışmamı nasıl ele geçirmiş? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You're sure this is your work? Absolutely. | Bunun senin çalışman olduğuna emin misin? Kesinlikle. Bunun senin çalışman olduğundan emin misin? Kesinlikle. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Look, you believe me, don't you? Of course I do. | Sen bana inanıyorsun, değil mi? Elbette inanıyorum. Bak, bana inanıyorsun, değil mi? Tabii ki, inanıyorum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
There is no way he came up with this on his own. | Bunu kendi başına bulması imkansız. Bunu kendi başına bulmuş olması imkansız. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
We've got to... We've got to... | Bizim... Bizim... Bizim bir şeyler, bir şeyler... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Come on. | Gel. Gel haydi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
We shouldn't be in here. Okay, just stand guard there. | Burada olmamalıyız. Tamam, kapıyı tut. Burada olmamamız gerekiyor. Tamam, sadece orada nöbet tut. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It'll take me a couple of seconds to hack into his computer. | Bilgisayarına girmek birkaç saniyemi alır. Bilgisayarına girmem birkaç saniyemi alır. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
What are you doing?! | Ne yapıyorsun?! Ne yapıyorsun? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Thank you, but I don't think an achievement of this magnitude | Teşekkür ederim, ama bu büyüklükteki bir başarının... Teşekkür ederim, ama bu kadar büyük bir başarının... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
can truly be credited to one man. | ...tek bir adama mal edilmemesi gerekir. ...övgüsünü tek bir kişi almamalıdır. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Dr. Tunney, sir. Oh, excuse me. | Dr. Tunney, efendim. Affedersiniz. Dr. Tunney. İzin verirseniz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Well, you told us to shut the device down once we reached 64. | Cihazı 64'e ulaştığımızda kapatmamızı söylemiştiniz. Bize sıcaklık 18 dereceye ulaştığında cihazı kapatmamızı söylemiştiniz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Yes, that's right. We can shut it down now. | Evet, bu doğru. Artık kapatabiliriz. Evet, doğru. Artık kapatabilirsiniz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Well, that's the problem, sir. We've tried. | Şey, sorun da o efendim. Denedik. Sorun da bu, efendim. Denedik. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
We've tried everything, in fact. The device won't shut off. | Aslında, her şeyi denedik. Cihaz kapanmıyor. Aslında her şeyi denedik. Cihaz kapanmıyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I'm sorry, could you just give me a moment here? Let me in here. | Affedersin, ama bana biraz izin verebilir misiniz? Bana bırak. Üzgünüm, bana bir saniye izin verebilir misiniz? İzin verin. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
All right, now, who's been in here? | Tamam, burada kim vardı? Pekala, şimdi, buraya kim girdi? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Just us, sir. | Sadece biz, efendim. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
What is it? Well, the bridge won't deactivate. | Nedir o? Köprü kapanmıyor. Ne oldu? Köprü devre dışı olmuyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I don't understand why it shouldn't. | Neden kapanmadığını anlamıyorum. Neden olmadığını anlayamıyorum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Shut down the power to the facility. That won't do anything. | Tesise gelen elektriği kesin. O bir işe yaramaz. Tesisin gücünü kapatın. O bir işe yaramaz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
The system self generates its own power once it's up and running. | Sistem çalışmaya başladığında kendi gücünü kendi üretiyor. Sistem çalışmaya başladıktan sonra kendi gücünü kendisi üretiyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Then shut down the containment field. We need to get these guests out of here. | Öyleyse alanı kapat. Konukları buradan çıkarmamız gerekiyor. O zaman koruma alanını kapat. Bu misafirleri buradan çıkarmalıyız. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
That won't work either. | O da olmaz. O da işe yaramaz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Well, it's impossibly complicated, | İnanılmaz derecede karmaşık... İnanılmaz derecede karmaşık,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
but the containment field is tied into the basic operations of the device. | ...ama koruma alanı cihazın temel işlemlerine bağlantılı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It literally can't shut down until we collapse the matter bridge. | Madde köprüsünü kapatmadan kapatılamaz. Madde köprüsü kopmadan kapatılamaz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It's a safety protocol I can't reprogram until we power down the device. | Cihazı kapatmadan tekrar programlayamayacağım bir güvenlik önlemi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
So we're trapped in here until you can get this thing fixed? | Yani sen o şeyi tamir edene kadar burada kapalı mı kaldık? Yani bu işi nasıl çözeceğimizi bulana kadar burada kapana mı kısıldık? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
The bridge will continue to draw heat from the heat sink. | Köprü soğutucudan sıcaklık çekmeye devam edecek. Köprü ısı alıcıdan ısı çekmeye devem edecek. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
We just dropped 10 degrees in 10 minutes. | Sıcaklık 10 dakikada 10 derece düştü. Sıcaklık az önce 10 dakikada 5 derece düştü. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
In an hour, we'll be below zero. We're gonna freeze to death. | Bir saat içinde, sıfırın altına ineceğiz. Donarak öleceğiz. Bir saatte sıfırın altında olacağız. Donarak öleceğiz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I've activated the heating system. That should buy us a little bit of time. | Tesisin ısıtma sistemini devreye aldım. Bu bize biraz zaman kazandıracaktır. Tesisin ısınma sistemini çalıştırdım. O bize biraz zaman kazandıracaktır. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You said "without a hitch," you'd run hundreds of tests. | Sen "sorun olmayacak", yüzlerce test yaptım dedin. "Pürüzsüz" demiştin. Yüzlerce kez test ettin. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Someone has messed with the system. | Birisi sistemi kurcalamış. Birisi sistemle oynamış. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
That was out of line, man. He stole the work. | Bu çok uygunsuzdu. Çalışmamı çaldı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Hey, come on. It was in the middle of his presentation. | Hadi ama. Sunumunun tam ortasında da olmaz ki. Yapma ama. Sunumunun ortasıydı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
He was about to start the thing up! It couldn't wait. | Cihazı çalıştıracaktı. Bekleyemezdim. Cihazı çalıştırmak üzereydi! Bekleyemedim. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
He brought you here as an olive branch. | Seni buraya bir zeytin dalı uzatmak için çağırdı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
He wanted to bury the hatchet. Yeah, in my back. | Barışmak istedi. Evet, arkamdan bıçaklayarak. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Dr. McKay? Dr. Keller? | Dr. McKay? Dr. Keller? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Mr. Tunney would like a word. | Bay Tunney sizlerle bir iki kelime konuşmak istiyor. Bay. Tunney sizinle bir kelime etmek istiyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Well, I'm guessing that that word is "I apologize." | Sanırım o kelime "Özür dilerim" olacak. Sanırım o kelime "Özür diliyorum." olacak. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
That's two words, genius. | O iki kelime, dahi şey. O iki kelime eder, dahi çocuk. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
That's one odd duck, that guy. | Bu herif tam çirkin ördek yavrusu. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Well, it takes a big man to admit that he's wrong, | Yanıldığını kabul etmek büyük meziyet gerektirir... Yanıldığını kabul etmek büyük bir meziyettir... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
and much as I appreciate it, I really would prefer | ...ve her ne kadar takdir etsem de... ...ve ne kadar takdir etsem de, bu özür dilemenin... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
that this whole apology thing took place a little more publicly. | ...ben kalabalığın önünde bir özrü tercih ederdim. ...herkesin önünde olmasını tercih ederdim. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Are you kidding? | Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Dalga mı geçiyorsun? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You are the one who should be apologizing to me. | Özür dilemesi gereken sensin. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
What the hell for? I invited you here as a courtesy. | Ne için? Seni buraya nezaketen davet ettim. Niyeymiş o? Seni buraya nezaketen davet ettim. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Out of kindness. | İyilik için. İyilik olsun diye. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Most people think you've lost your mind, that you've gone... Howard Hughes. | Biliyorsun, çoğu insan senin aklını kaçırdığını, Howard Hughes gibi olduğunu düşündü. Birçok kişi senin aklını kaçırdığını, Howard Hughes gibi olduğunu düşündü. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Because I don't call anymore doesn't mean I'm keeping my urine in jars. | Artık telefon etmiyor olmam, idrarımı kavanozlarda sakladığım anlamına gelmiyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I don't need you to... Shut up. | Bak, benim senin... Kapa çeneni. Bunun için zamanım yok. Bak, senin bana... Kapa çeneni. Bunun için zamanım yok. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
What have you two done? | Siz ikiniz ne yaptınız? İkiniz ne yaptınız? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
What have we done? | Ne mi yaptık? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
We can't shut the device down. | Cihazı kapatamıyoruz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I told you not to turn it on. I practically begged you. | Sana açmamanı söylemiştim. Neredeyse yalvardım. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
But would you listen? No! | Ama beni dinledin mi? Hayır! | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Tell us what you did and how to undo it | Ne yaptığınızı ve bunu nasıl geri çevireceğimizi söyleyin... Ne yaptığınızı ve nasıl geri alacağımızı söyleyin,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
and I'll consider not pressing charges. | ...ben de dava açmamayı düşüneceğim. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Oh, really? Explain this, then. | Gerçekten mi? Öyleyse bunu açıklayın bakalım. Gerçekten mi? Bunu açıklayın, o zaman. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
We shouldn't be in here. Stand guard there. | Burada olmamalıyız. Orada nöbet tut. Burada olmamamız gerekiyor. Tamam, sadece orada nöbet tut. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
It'll take me a couple seconds to hack into his computer. | Bilgisayarına girmem birkaç saniyemi alır. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
If he thinks he can humiliate me and get away with it, another thing's coming. | O pislik beni arkadaşlarımın yanında küçük düşürüp bunun yanına kalacağını sanıyorsa, yanılıyor. Başına geleceklerden haberi yok. O alçak beni arkadaşlarımın yanında küçük düşürüp bunun yanına kar kalabileceğini sanıyor. Başına geleceklerden haberi yok. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I will destroy him. Now is not the time, Rodney. | Onu mahvedeceğim. Şimdi bunun sırası değil, Rodney. Onu yok edeceğim. Şimdi bunun zamanı değil, Rodney. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Got to be something in here I can use to discredit the pretentious tool. | Burada o züppenin itibarını sarsacak bir şey olmalı. Burada o gösterişçinin itibarını sarsacak bir şey olmalı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Hurry up, hurry up, somebody's coming. Come on, come on, come on. | Acele et, acele et, birileri geliyor. Çabuk, çabuk, yürü hadi. Acele et, acele et, birisi geliyor. Çabuk, çabuk, gel. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Now, look, I can see how, out of context, | Şimdi, bak, bunun, genel bağlamda... Şimdi, bak, hiç alakasız,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
that could seem incriminating... | ...suçlayıcı görünebileceğini biliyorum... ...bunun suçlayıcı görünebileceğini anlıyorum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Out of context? What were you doing in there? | Genel bağlamda mı? Orada ne yapıyordun? Hiç alakasız mı? İkiniz orada ne yapıyordunuz? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I was looking for a paper I published a little over two years ago, | 2 sene kadar önce yayınladığım madde köprüsü ile alakalı... İki yıldan biraz fazla zaman önce madde köprüsü hakkında... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
one that dealt with a matter bridge. | ...bir makalemi arıyordum. ...yayımladığım bir makaleyi arıyordum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You have not published a paper in a very long time. | Sen uzun zamandır makale yayınlamadın. Uzun zamandır makale yayınlamadın. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You didn't even know it was my work. You publish under a nom de plume now? | Muhtemelen benim çalışmam olduğundan haberin bile yoktu. Artık makalelerini takma isimle mi yayımlıyorsun? Muhtemelen benim çalışmam olduğundan haberin yoktu. Artık takma isimle mi makale yayımlıyorsun? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Okay, here's how I think it went down... | Tamam, işte nasıl olduğuna dair düşüncem... Her şeyin nasıl gerçekleştiğini söyleyeyim. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You were working with the government. | Hükümetle beraber çalışıyorsun. Sen hükümetle birlikte çalışıyordun. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Someone trusted you and let you see something you weren't supposed to see. | Oradaki birisi sana öyle güvendi ki, görmemen gereken bir şeyi görmene izin verdi. Oradan biri sana çok güvendi ve görmemen gereken bir şeyi sana gösterdi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Or maybe you were sent something by accident, who knows. | Ya da bir şey sana yanlışlıkla yollandı, kim bilir. Ya da kim bilir belki sana bir şey yanlışlıkla gönderildi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You saw a paper about a matter bridge, a project that was shut down | Madde köprüsü hakkında bir makale gördün, yabancı maddelerin ters etkileri... Madde köprüsü hakkında bir makale gördün, yabancı parçacıkların... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
due to the adverse effects of exotic particles. | ...sebebiyle sonlandırılmış bir proje. ...kötü etkileri nedeniyle kapatılmış bir projeye rastladın. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
You read it, you realized that if the bridge was used | Onu okudun ve köprünün sadece enerji... Okudun, köprü eğer sadece enerji... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
merely as a transfer of energy, say heat, | ...transferi, mesela sıcaklık için... ...iletimi için kullanılırsa, mesela ısı,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
there would be no exotic particle creation and thus no adverse effects. | ...kullanıldığında yabancı madde oluşumu ve ters etkilerin olmayacağını gördün. ....yabancı parçacık üretmeyeceğini ve kötü etkileri olmayacağını düşündün. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
So... You co opted the science as your own, | Böylece çalışmayı aldın... Böylece, çalışmayı üzerine aldın,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
made a few changes to make yourself feel better, | ...kendini iyi hissetmek için birkaç değişiklik yaptın... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
and got to work, dismissing the original authors' warnings | ...uzay zaman köprülerinin dengesizliği hakkındaki yazarın uyarılarını... ...ve yazarın uzay zaman köprülerinin doğasında olan kararsızlık... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
about the inherent instability of time space bridges. | ...dikkate almadan çalışmaya başladın. ...hakkındaki uyarısını dikkate almadan işe koyuldun. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
How am I doing? That's preposterous. | Nasıl gidiyorum? Bu saçmalık. Şimdilik nasıl gidiyorum? Bu çok saçma. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Dr. Tunney's been working on this for years. | Dr. Tunney bunun üzerinde yıllardır çalışıyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
That was my work, Malcolm. | Bu benim çalışmamdı, Malcolm. O benim çalışmamdı, Malcolm. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
I wrote that paper. | O makaleyi ben yazdım. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
Terrence, these people may be able to help us. | Terrence, bu insanlar bize yardım edebilir. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |
The sabotage? Sabotage. Please. | Sabotaj mı? Sabotaj mı? Lütfen. Sabotaj mı? Sabotaj mı, lütfen. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | ![]() |