• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 159320

English Turkish Film Name Film Year Details
to a corrupt electoral system. ...bir şey yapmamız gerek. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I know. A bloody coup. Biliyorum. Kanlı bir kap verelim. Buldum. Askeri darbe. Kanlı bir darbeye ne dersiniz? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
That's good, but we're looking for something great. İyi bir fikir, fakat bu harika birşey olmalı. Dediğin hoş tabii ama daha mükemmel bir şey bulmalıyız. Güzel fikir, ama biz müthiş bir şey arıyoruz. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Something that would make our founding fathers proud, man, you know? Babalarımızın gurur duyabileceği türden birşey? Ülkemizin kurucularını gururlandıracak türden bir şey dostum, anlarsınız ya? Atalarımızın göğsünü kabartacak bir şey olmalı, beyler. Anlıyor musunuz? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Let's streak! Bingo! Yeah! Soyunalım! Bingo! Evet! Soyunalım! İşte bu! Evet! Çırılçıplak koşalım! İşte, budur! That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I've always wanted to do that... Herzaman bunu yapmak istemişimdir... Her zaman bunu yapmak istemiştim. Bi' ton insanın önünde çıplak koşmak. Hep kalabalığın arasında... That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
just run buck naked through a sea of people. Çıpklak olup insanların arasında geçmek. ...anadan üryan koşmak istemişimdir. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Be free and shake it around. Özgür ol ve onu istediğin gibi salla. Özgür olmak ve doyasıya sallamak. Hiç düşünmeksizin çalkala. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
All right, who's in? Pekala, kim benimle? Pekâlâ, kimler var? Pekâlâ, var mısınız? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Will people be chasing us with torches and pointy sticks? İnsanlar bizi meşale ve oklarla kovalarlar mı? Arkamızdan insanlar meşaleler ve sopalarla kovalayacak mı acaba? Peşimizde kazık ve meşalelerle koşturanlar olacak mı? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
No. Then I am in. Hayır. Ozaman ben de varım. Hayır. O zaman ben varım. Yo. Öyleyse ben varım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Great. Eric? Harika. Eric? Süper. Eric? Harika. Eric? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Are you in? Streaking. I'm... Sende varmısın? Ben.... Var mısın? Soyunmak. Ben... Var mısın? Ya soyunmak... That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Don't get me wrong, I'm completely pro nudity... Beni yanlış anlamyın Ben tamamen soyunurum... Yanlış anlama, tamamen çıplaklıktan yanayım... Yanlış anlamayın, ben soyunanın önde gideniyimdir... That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
but I think my dad might kill me, and I'm anti being killed. Ama babam beni öldürür, ve ben öldürülmeye karşıyımdır. ...ama muhtemelen babam beni öldürür ve pek de ölümden yana değilimdir. ...ama babam beni öldürür. Ve ben öldürülmeye karşıyım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
If there wasn't some huge downside to doing something this stupid... Eğer böylesine aptalca birşeyi yapmanın çok büyük bir olumsuz yanı olmasaydı... Böylece aptalca bir şey yapmanın çok büyük dezavantajları olmasaydı... Böyle aptalca bir şeyi yapmanın tatsız birkaç yanı olmasaydı... That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
it wouldn't be worth doing, you know? bunu yapmaya değmezdi, biliyorsun ? ...bunu yapmanın bir değeri kalmazdı, öyle değil mi? ...bunu yapmaya değmezdi, değil mi? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Good point. İyi bir noktaya temas ettin. Doğru dedin. Güzel söyledi. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
And I could write some really great slogan like... Ve ben kıçıma "Aynasızlar(kıllar)dan nefret ediyorum" gibi... Hem bununla ilgili kıçıma "Aynasızlara kıl oluyorum." gibi şahane bir slogan yazabilirim. Kıçıma şöyle "Aynasızlardan nefret ediyorum" gibi... That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
"I hate the fuzz" on my ass. harika bir slogan yazabilirim. ...harika bir slogan da yazabilirim. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
If you hate the fuzz on your ass, why don't you just shave it off? Eğer kıçındaki kıllardan nefret ediyorsan, neden traş etmiyorsun? Kıl oluyorsan neden tıraş edip kurtulmuyorsun ki? Aynasızlardan nefret ediyorsan, neden gidip herkese ayna dağıtmıyorsun? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Pretty snazzy? Oldukça hoş değil mi? Epey şık, değil mi? Acayip yakıştı, değil mi? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Looking good, Dad. İyi görünüyorsun, Baba. Yıkılıyorsun baba. Yakışmış, baba. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I got one for you, too. Senin içinde bir tane var. Senin için de bir kıyafet hazırladım. Senin için de bir tane var. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
We're gonna wear them to meet the President. Başkanla buluşmaya giderken bunları giyeceğiz. Başkan'la tanışırken onları giyeceğiz. Hayatta olmaz, hayır. Başkan'ı karşılamak için bunları giyeceğiz. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
No. No way. Hayır, imkansız. Asla. Asla olmaz. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Honey, you're missing the big picture. Let me go get the other jumpsuits. Tatlım, büyük resmi kaçırdın. Sana diğer picamayı getirim. Hayatım, olaya daha geniş çerçeveden bakmaya çalış. Dur da diğer tulumları getireyim. Tatlım, esas olayı kaçırıyorsun. Diğer tulumları getireyim de bir gör. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
You'll see. Göreceksin. Göreceksin bak. Bayılacaksın. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Mom, why are you doing this? Anne, neden bunu giyiyoruz? Anne, neden yapıyorsunuz bunu? Anne, neden bunu yapıyorsun? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Honey, there are lots of things I do to make your father happy... Tatlım, Ben benim hoşlanmadığım fakat babanın hoşuna giden... Tatlım, babanı mutlu etmek için hiç de haz etmeden yaptığım o kadar çok şey var ki. Tatlım. Hoşlanmasam da sırf baban seviyor diye yaptığım... That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
that I don't really like. bir çok şeyi yaparım. ...o kadar şey var ki. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Mom! No, not that. I love that. Anne ! Hayır, bu olmaz. Bunu seviyorum. Anne! Hayır, hayır o değil. Onu severek yapıyorum. Ya anne! Yo, öyle değil. Ona bayılıyorum. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I meant like fishing. Yani balık tutmak gibi . Mesela balık tutmak. Mesela balık tutmak gibi. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
See? When we stand together, we're the American flag. Görüyormusun? Bir araya gelince, Amerikan bayrağını oluşturuyoruz. Gördün mü? Yan yana durduğumuz zaman Amerikan bayrağı olacağız. Gördün mü? Bir araya geldiğimizde Amerikan bayrağı olacağız. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I'm not wearing a striped jumpsuit. No, honey, you're the field of blue. Ben çizgili bir pijama giymem. Hayır, tatlım, seninkisi mavi. Hayatta çizgili tulum giymem. Hayır tatlım, sen mavi olanı giyeceksin. Çizgili tulum giymem. Yok, tatlım. Mavi olan senin. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Bye, now. Hoçakalın. Şimdilik hoşça kalın. Hadi ben kaçtım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
But, Donna, you're part of the family. Amma, Donna, sen bu ailenin bir parçasısın. Ama Donna, sen de ailenin bir ferdisin. Donna, sen bu ailenin bir parçasısın. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
My, this hurts. Bu incitici. Kırıldım ama. Kalbim çok kırıldı be. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Yello. Good news, Bob. Alo. Haberler iyi, Bob. Nalov. Haberler iyi Bob. Alo. İyi haberlerim var, Bob. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I've been thinking about it and I've decided, I will ask Ford a question. Düşünüyordum ve kararımı verdim Ford'a soru sorucam Düşündüm ve sonunda Ford'a bir soru sormaya karar verdim. Düşündüm ve bir karara vardım. Ford'a soru soracağım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Red, this is good news. Red,bu iyi haber. Vay canına Red, bu harika bir haber. Red, bu harika bir haber. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
And I could sure use it right about now. Ve doğru kararı vediğine emin olabilirsin. Bu haber beni çok mutlu etti gerçekten de. Şu an tam da buna ihtiyacım vardı. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Yeah, glad I could help. Evet,yardımcı olduğum için mutluyum. Yardımcı olabildiğime sevindim. Yardımcı olabildiğime sevindim. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I'm gonna ask him a question all right. Ona güzel bir soru sorucam. Tamamdır, ona bir soru soracağım. Ona bir soru soracağım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
And it's gonna be a damn good one. Ve kazık bir soru olacak. Hem de çok şahane bir soru olacak. Ve en kazıklarından biri olacak. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Now, don't worry. Merak etme. Endişelenme. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I'm simply gonna ask him how the hell he's gonna fix this economy. Ona sadece ekonomiyi nasıl düzelteceğini sorucam. Ona bu ekonomiyi nasıl düzelteceğine dair basit bir soru soracağım. Sadece sıçtığım ekonomisini nasıl düzlüğe çıkaracağını soracağım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Honey, he wouldn't know that. He's the President. Tatlım, o bunu bilemez. O Başkan. Tatlım, o bunu bilmez ki. Adam Başkan. Tatlım, o bunu nereden bilsin. O, Başkan. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
All this food for 45 cents, it is unbelievable. Tüm bu yiyecekler sadece 45 cent, Bu inanılmaz. Bunca yiyecek sadece 45 sent. İnanılır gibi değil valla. Bu kadar yemek 45 sent. İnanılmaz be. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I see. Anlıyorum. Şimdi anladım. Ha, şimdi anladım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
So, Forman, the rally's tonight, man. What's your decision? Forman, büyük gün bu gece dostum. Kararın ne? Forman, toplantı bu gece dostum. Kararın nedir? Forman. Miting bu akşam, ahbap. Son kararın ne? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Yeah, are you gonna streak or not? Don't pressure him. Evet, soyunacakmısın soyunmayacakmsın? Ona baskı yapmayın. Soyunacak mısın, soyunmayacak mısın? Çocuğu zorlamayın. Soyunuyor musun, soyunmuyor musun? Baskı yapmasanıza. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
No, I've been doing some thinking, and I'm in. Hayır, Kararımı verdim, ve bende varım. Hayır, biraz düşündüm ve ben de varım. Yo, düşünüp kararımı verdim. Varım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
All right. You're gonna look like a bunch of idiots. Harika. Bir grup aptal gibi görüneceksiniz. Tamamdır. Bir avuç aptal gibi görüneceksiniz. Pekâlâ. Bir grup geri zekâlı gibi görüneceksiniz. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
A bunch of naked idiots. Bir grup çıplak aptal. Bir avuç cıbıl aptal. Bir grup çıplak geri zekâlı. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Thanks, Kelso. Teşekkürler, KeIso. Sağ ol Kelso. Sağ ol, be Kelso. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Look, we must keep this quiet. Sessiz olmalıyız. Bakın, bu konu aramızda kalmalı. Ağzımızı sıkı tutmalıyız. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
It can't go beyond this table. Bu masadan öteye gitmemeli. Bu masanın dışına çıkmamalı. Konuşulanlar bu masada kalmalı. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
If my father finds out what we have planned, he will nail me to the wall. Eğer babam ne planladığımız öğrenirse ,beni duvara çiviler Babam planladığımız şeyi çakozlarsa, beni duvara çiviler. Babam planımızı öğrendiği anda, beni duvara çiviler. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Why are you all sitting on one side of the table? Neden hepiniz sadece masanın bir tarafına oturuyorsunuz? Neden hepiniz masanın bir tarafında oturuyorsunuz? Ne diye hepiniz masanın bir tarafında oturuyorsunuz? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Okay, now. Pekala. Tamamdır. Başkanlık turtalarına yol açın bakalım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Make way for my Presidential pies. Başkanın pastalarına yol aç. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
See? Cherry, mock apple, blueberry. See that? Red, white, and blue. Görüyormusun? Kirazlı, elmalı, çilekli. Bunu görüyormusun? Red, beyaz ve mavi. Görüyor musun? Vişneli, elmalı, yaban mersinli. Bak, kırmızı, beyaz ve mavi. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
It's like the beginning to Love, American Style in pie. Tıpkı Amerikan sitil aşk gibi. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Look. Lookit. See, honey, you're not looking. Bak. Şuna bak. Görüyormusun, tatlım, bakmıyorsun. Bak. Baksana. Hayatım, bakmıyorsun. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Yeah, pie. Evet, pasta. Evet, turta. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Dad. Mr. Pinciotti wanted me to give you this. Baba. Bay Pinciotti bunu sana vermemi söyledi. Baba, Bay Pinciotti bunu sana vermemi istedi. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
What is it? It's your question for President Ford. Nedir bu? Başkan Ford'a soracağın soru. Ne bu? Başkan Ford'a soracağın soru. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
But I'm working on my question for President Ford. Ama ben Başkan Ford'a soracağım soruyu düşünüyordum. Başkan Ford'a soracağım soru üzerine kendim çalışıyorum zaten. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Right. This is the one the committee made up for you. Evet ama Heyet bunu senin için hazırlamış. Anladım. Bu da komitenin senin için hazırladığı soru. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
"What has been your favorite parade?" ''En iyi geçit töreniniz neredeydi?'' "En sevdiğiniz geçit töreni hangisiydi?" mi? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
This is asinine. Bu aptalca. Şaka mı bu be? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Macy's? No contest. Macy'nin sorusumu? İsim vermek yok. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Can I borrow your trench coat? Trenç Kotunu ödünç alabilirmiyim? Yağmurluğunu alabilir miyim? Başkan'a ne istersem onu sorarım ben. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I can ask the President any damn thing I want. Ben başkan istediğim her lanet şeyi sorabilirim. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
It's my right. I'm not gonna be a puppet for Bob's committee. Bu benim hakkım. Bob'ın heyetinin kuklası olacak değilim Bu benim en doğal hakkım. Bob'un komitesinin kuklası olmayacağım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I'll take real good care of it... Ona iyi bakar... That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
and I'll bring it back as soon as I possibly can. ve elimden geldiğince erken getirmeye çalışırım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Honey, just take the coat and leave. Tatlım ceketi al ve git. Tatlım, yağmurluğu al ve git sen. Hayır. Eric, bir adam... That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
No. Eric, a man... Hayır. Eric, biri... That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
has to stand up and be heard. kalkıp sesini duyurmalı. ...ayakta durmalı ve sesini duyurmalıdır. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I will not sit quietly by while everything is taken away from me. Sessizce oturup herşeyin elimden alınmasına göz yumacak değilim. Her şeyim elimden alınırken öylece susup oturacak değilim. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
They took my job, my stability... İşimi aldılar,istikrarımı aldılar... İşimi, kararlılığımı elimden aldılar... That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
now they want to take away my right to free speech. şimdi de konuşma hakkımı elimden alıyorlar. ...şimdi de özgürce konuşma hakkımı elimden almak istiyorlar. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
You still have the Toyota, it gets great mileage. Toyota hala elinde, iyi yol katediyor. Hâlâ bir Toyota'n var, kilometre performansın on numara. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Where is the America that I knew as a boy? Çocukluğumdaki Amerika nerde? Çocukken yaşadığım Amerika nereye gitti böyle? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Where? Nerde? Nereye? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
You tell me, dear God, where? Söyle bana Tanrım, nerede? Söyle Tanrım, nereye? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Okay, I really hate being in this room right now. Pekala, Şuan bu odada bulunmak hiç de hoşuma gitmiyor. Pekâlâ, şu an burada bulunmaktan ciddi ciddi nefret etmeye başladım. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Okay, when the President starts his speech here... Pekala, Başkan konuşmaya başladığında... Başkan konuşmasına burada başladığında, Oscar Mayer ıslığımı çalacağım ve gideceğiz. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I'll blow my Oscar Mayer whistle and we go. Oscar Mayer düdüğümü çalıcağım ve gideceğiz. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Did you write, "I hate the fuzz" on your butt? Kıçına, ''Aynasızlardan Nefret Ederim'' yazdın mı? Kıçına "Aynasızlara kıl oluyorum" sözünü yazdın mı? Evet. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Donna, here's your lipstick back. Keep it. Donna, işte rujun. Sende kalsın. Donna, rujunu alabilirsin. Sende kalsın. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
You got the masks? Yeah, I got three Snoopys and one Nixon. Maskeleri aldın mı? Evet, üç tane Snoopy ve bir Nixon. Maskeler sizde mi? Üç tane Snoopy, bir tane de Nixon maskesi var. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Not it. Ben değil. Birinç! Oha be Fez, bunu yapmayı nereden biliyorsun? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
Damn. Fez, how'd you know how to do that? Lanet olsun. Fez,Bunu yapmayı nerden biliyorsun? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
My country invented "not it." ''Ben değil'' benim ülemde de keşfedildi. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
So can we go already? Gitmeye hazırmısınız? That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
I'm itching to release the hound here. Onu serbest bırakmak için sabırsızlanıyorum. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
It's go time. Gitme zamanı. Gitme vakti. That '70s Show Streaking-1 1998 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 159315
  • 159316
  • 159317
  • 159318
  • 159319
  • 159320
  • 159321
  • 159322
  • 159323
  • 159324
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact