Search
English Turkish Sentence Translations Page 160927
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
your father, the professor of literature, where did he go? | ...edebiyat profesörü olan babanız, nereye gitti? edebiyat profesörü babanız nereye gitti? ...babanız, edebiyat profesörü, nereye gitti? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I believe it was Switzerland, Herr Kommandant. | İsviçre'ye gittiğine inanıyorum, Komutanım. Sanırım İsviçre'ye komutanım. Sanırım, İsviçre’ye, Herr Kumandan. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
FATHER: How strange that he should choose to leave the Fatherland | Kendisine en çok ihtiyaç duyulduğu anda, babanızın, anavatanını... Ona en çok ihtiyaç duyulan bir anda Kendine en çok ihtiyaç duyulduğu bir zamanda ne tuhaftır ki... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
at the very moment it needed him most. | ...terk etmeyi seçmiş olması ne kadar garip. yurdunu terk etmeyi seçmesi ne tuhaf. ...Anavatanı terk etmeyi seçebiliyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Just when we're all required to play our part in the national revival. | Tam da hepimizin, ulusal dirilişte görevimizi... Hepimizin ulusal dirilişimizde rol almamız gereken bir anda. Tam da ulusal dirilişte üzerimize düşeni yapmamız gerekirken. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
More wine! | Biraz daha şarap! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
What reason did he give? Was he tubercular? | Bunu yapmasının sebebi neydi? Verem mi? Ne sebep gösterdi? Verem mi oldu? Nasıl bir nedeni vardı? Veremli miydi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Did he go there to take the air? | Oraya hava değişimi için mi gitti? Oraya havası için mi gitti? Hava değişikliği için mi gitti? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I'm afraid I really don't know, Herr Kommandant. | Ne yazık ki bunu gerçekten bilmiyorum, Komutanım. Korkarım ki gerçekten bilmiyorum komutanım. Korkarım gerçekten bilmiyorum, Herr Kumandan. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You'd have to ask him. | Bunu, ona sormalısınız. Ona sormalısınız. Kendisine sormanız gerekiyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Well, that would be rather difficult, wouldn't it? | Bunu yapmak biraz zor olur, değil mi? Bu biraz zor, değil mi? Aslında, bu gerçekten zor olurdu, öyle değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
With him being in Switzerland. | Onunla birlikte İsviçre'de olmak. Ne de olsa İsviçre'de. Hele hele şu an İsviçre’deyse. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Come on! | Hadi ama! Çabuk! Haydi ama! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
What's the matter with you tonight? | Bu gece, neyin var senin? Bu akşam neyin var senin? Bu akşam neyin var senin? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Yes, perhaps that was it. Perhaps he was ill. | Evet, belki de öyledir. Belki de hastaydı. Evet, belki o yüzdendi. Belki hastaydı. Evet, belki de öyledir. Belki hastadır. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Unless, of course, he had disagreements. | Tabii, herhangi bir anlaşmazlığa düşmediyse. Tabii fikir ayrılıkları yoksa. Tabii ki bir takım görüş ayrılıkları yoksa. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I mean, with government policy. GRANDPA: One hears of such men. | Yani, devlet politikasına karşı. Onlardan çok fazla olduğunu duydum. Yani hükümetin politikasıyla ilgili. Öyle adamlar duyuyorum. Devletin politikasıyla demek istiyorum. Böyle adamlar çıkabiliyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Disturbed, most of them, or just plain cowards. | Pek çoğu dengesiz ya da tamamen korkak. Çoğu rahatsız ya da sadece korkak. Çoğu huzursuz ya da sadece bildiğin korkak. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
FATHER: Even so, all of them traitors. GRANDPA: Absolutely right. | Yine de hepsi hain sayılır. Kesinlikle doğru. Yine de hepsi vatan haini. Kesinlikle doğru. Nasıl olursa olsun, hepsi hain. Kesinlikle doğru. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Presumably, if that was the case with your father, | Bunu yapan kişi, her ne kadar senin baban olsa da,... Herhalde babanızın böyle bir durumu olsaydı, Muhtemelen, babanın böyle bir durumu varsa... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
you will have informed your superiors, as is your duty. | ...görevin olarak, üstlerini herhalde bu konuda bilgilendirmişsindir. göreviniz olduğu üzere üslerinizi haberdar ederdiniz. ...görevin gereği üstlerini bu durumdan haberdar etmiş olman gerekir. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Lieutenant Kotler! | Teğmen Kotler! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You cretin Jew! Filth! | Seni kahrolası Yahudi! Pislik! Seni geri zekalı Yahudi! Pislik! Seni geri zekalı Yahudi! Pislik! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Ralf! | Ralf! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
KOTLER: Jew! | Yahudi! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
BRUNO: But Dad just sat there. What did you expect him to do? | Ama babam öylece oturdu. Ne yapmasını bekliyordun ki? Ama babam hiçbir şey yapmadı. Ne yapmasını bekliyordun? Ama babam yalnızca orada oturdu. Ne yapmasını bekliyordun ki? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The Jew deserved it. | Yahudi bunu hak etti. Yahudi dövülmeyi hak etti. Yahudi hak ettiğini buldu. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Can I ask you something about the farm? | Sana çiftlikle ilgili bir şey sorabilir miyim? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Oh, Bruno, you don't still think it's a farm, do you? | Bruno, oranın hâlâ çiftlik olduğunu düşünmüyorsun, değil mi? Bruno, hala oranın çiftlik olduğunu düşünmüyorsun, değil mi? Bruno, hâlâ oranın bir çiftlik olduğunu düşünmüyorsun değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's a camp. What's called a work camp. | Orası bir kamp. Oraya çalışma kampı deniyor. Orası bir kamp. Çalışma kampı deniyor. Orası bir kamp. Çalışma kampı olarak adlandırılıyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
For Jews, obviously. | Açıkça görülüyor ki, Yahudiler için. Yahudiler için. Zaten bu ortada. Açıkçası, Yahudiler için. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Just Jews? | Sadece Yahudiler için mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Because they're the best workers? | En iyi işçiler onlar olduğu için mi? Çok iyi işçi oldukları için mi? En iyi işçiler onlar olduğu için mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They're not in there because they're good, silly. | İyi oldukları için orada değiller, ahmak. İyi oldukları için orada değiller salak. Onlar iyi oldukları için orada değiller, aptal. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They're no good at anything. | Hiçbir konuda iyi değiller. Onlar hiçbir şeyde iyi değiller. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They're in there because they're evil. | Oradalar çünkü onlar şeytanın ta kendisi. Kötü oldukları için oradalar. Onlar kötü oldukları için oradalar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They're the enemy. The enemy? | Onlar düşmanımız. Düşman mı? Onlar düşman. Düşman mı? Onlar düşman. Düşman mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
But I thought we were fighting... They're evil, Bruno. | Ama ben savaştığımızı düşünüyordum... Onlar şeytan, Bruno. Ama ben şeyle savaştığımızı... Onlar kötü Bruno. Ama savaşma nedenimizin... Onlar kötü, Bruno. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Evil, dangerous vermin. | Şeytani, tehlikeli bir haşere gibiler. Kötü, tehlikeli haşarat onlar. Kötü, tehlikeli mahluklar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They're the reason we lost the Great War. | Birinci Dünya Savaşı'nı onlar yüzünden kaybettik. 1. Dünya Savaşı'nı kaybetmemizin nedeni onlar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Haven't you been listening to anything Herr Liszt has been telling us? | Bay Liszt'in bize anlattığı hiçbir şeyi dinlemiyor musun? Bay Liszt'in anlattığı hiçbir şeyi dinlemiyor musun? Herr Liszt’in bize anlattıklarını dinlemiyor muydun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
No. Not really. | Hayır. Pek sayılmaz. Hayır. Pek değil. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Dad's not horrible, is he? He's a good man. | Babam kötü biri olamaz, değil mi? O, iyi bir adam. Babam korkunç biri değil, değil mi? O iyi biri. Babam korkunç değil, değil mi? O iyi bir adam. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Of course, he is. But he's in charge of a horrible place. | Tabii ki, öyle. Ama çok kötü bir yerin yetkilisi. Elbette öyle. Ama korkunç bir yerin başında. Elbette öyle. Ama korkunç yerden sorumlu. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
It's only horrible for them, Bruno. | Sadece onlar için kötü, Bruno. Orası sadece onlar için korkunç Bruno. Sadece onlar için korkunç, Bruno. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
We should be proud of Dad, now more than ever before. | Babamızla gurur duymalıyız, hatta eskisinden de fazla. Babamla şimdi her zamankinden daha çok gurur duymalıyız. Babamızla gurur duymamız gerekiyor, hem de şimdi eskisinden daha fazla. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
He's making the country great again. | Ülkemizi yeniden harika bir yer haline getiriyor. Ülkemizi yeniden güçlendiriyor. Ülkeyi eski ihtişamına kavuşturuyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
MOTHER: Like you say, they're a bit strange. A bit... | Söylediğin gibi, biraz tuhaflar. Birazcık... Dediğin gibi, biraz tuhaflar. Biraz... Söylediğin gibi, onlar biraz garip. Biraz... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
GRETEL: They're the enemy, Bruno. | Onlar, bizim düşmanımız, Bruno. Onlar düşman Bruno. Onlar düşman, Bruno. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Evil, dangerous vermin. | Şeytani, tehlikeli bir haşere gibiler. Kötü, tehlikeli haşarat onlar. Kötü, tehlikeli mahluklar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
FATHER: Well, you see, they're not really people at all. | Hatta insan bile sayılmazlar. Onlar aslında insan bile değil. Anla işte, pek de insan sayılmazlar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
They wanted someone with tiny fingers to clean all these. | Bunları temizleyebilecek küçük parmaklı birine ihtiyaçları varmış. Bunları temizlemek için küçük parmaklı birini istediler. Tüm bunları temizlemek için ince parmaklı birini istediler. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
We're not supposed to be friends, you and me. | İkimizin arkadaş olmaması gerekiyor, sen ve ben. Bizim arkadaş olmamamız gerekiyor. Arkadaş olmamamız gerekiyor, sen ve ben. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
We're meant to be enemies. Did you know that? | Birbirimizin düşmanıyız. Bunu biliyor muydun? Biz düşmanız. Bunu biliyor muydun? Düşman sayılırız. Bunu biliyor muydun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
What's your dad like? What's he like? | Baban nasıl biridir? Nasıl yani? Baban nasıl biri? Nasıl biri mi? Baban nasıl biri? Nasıl biri mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Is he a good man? | İyi bir adam mıdır? İyi bir adam mı? İyi bir adam mı? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You've never thought he wasn't? | Hiç öyle olmadığını düşündüğün oldu mu? Hiç iyi olmadığını düşünmedin mi? Hiç öyle olmadığını düşünmedin mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
And you're proud of him? | Onunla gurur duyuyor musun? Peki onunla gurur duyuyor musun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Aren't you proud of yours? | Peki ya sen babanla gurur duyuyor musun? Sen babanla gurur duymuyor musun? Sen babanla gurur duymuyor musun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Is it really horrible in the camp? | Kampta olmak gerçekten kötü bir şey mi? Kamp gerçekten korkunç mu? Kamp gerçekten korkunç mu? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
How dare you talk to people in the house. | Bu evdeki insanlarla konuşmaya nasıl cüret edersin? Ne cüretle evdeki insanlarla konuşuyorsun sen? Sen ne cüretle bu evdeki insanlarla konuşursun! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Are you eating? | Bir şey mi yiyorsun? Yiyor musun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Have you been stealing food? | Yiyecek mi çalıyordun? Yemek mi çalıyordun? Yiyecek mi çalıyordun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Answer me! No, sir. He gave it to me. | Cevap ver! Hayır efendim. O bana verdi. Cevap ver! Hayır efendim. O verdi. Cevap ver bana! Hayır, efendim. O verdi. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Little man, | Küçük adam,... Delikanlı, Küçük adam... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
do you know this Jew? | ...bu yahudiyi tanıyor musun? bu Yahudiyi tanıyor musun? ...bu Yahudi’yi tanıyor musun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Do you know this Jew? | Bu Yahudiyi tanıyor musun? Bu Yahudi’yi tanıyor musun? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
No, I just walked in, and he was helping himself. | Hayır, sadece içeri girdim, ve o kendi başınaydı. Hayır, ben içeri girdiğimde kendi alıyordu. Hayır, ben şimdi içeri girdim, geldiğimde zaten yiyordu. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I've never seen him before in my life. | Onu daha önce hiç görmedim. Onu hayatımda görmedim. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
You, finish cleaning the glasses. | Sen, bardakları temizlemeyi bitir. Sen, bunları temizlemeyi bitir. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
When I come back, we'll have a little chat | Geri döndüğüm zaman, hırsızlık yapan sıçanlara ne olduğu... Geri döndüğümde, Geri döndüğümde seninle küçük bir sohbet edeceğiz... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
about what happens to rats who steal. Come away. | hırsızlık yapan sıçanların başına neler geldiğinden konuşacağız. Gel. ...hırsızlık yapan fareler hakkında. Terk et burayı. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
is not all work. | ...fark ettikleri için mutlular. görmekten memnunlar. ...keşfetmekten mutlular. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
And that there's ample opportunity for leisure also. | Aynı zamanda burada kendilerine ayıracak geniş boş vakitleri de bulunmaktadır. Boş zamanları değerlendirmek için de bol bol olanak var. Ve boş vakitler için de bol fırsatlar var. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
At the end of their day at the ironmongery | Günün sonunda hırdavatçıda... Hırdavatçıda, inşaatta ya da çizme fabrikasında Demir işlerinde, bina ya da ayakkabı fabrikalarında... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
or the build or boot factory, the workers can enjoy | ...veya çizme fabrikasında, çalışanlar kampın... geçirdikleri günün ardından işçiler, ...gününü geçiren işçiler, günün sonunda kampta... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
the many forms of pastime that the camp has to offer. | ...sunduğu birçok farklı hobiden zevk alabilirler. kampın sunduğu birçok eğlencenin tadını çıkarabiliyorlar. ...onlara sunulan çeşitli etkinliklerle eğlenebiliyorlar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Organised sport is very popular. | Organize sporlar burada çok popüler. Takım sporu çok popüler. Düzenlenen maçlar çok popüler. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Those that don't play certainly enjoy watching. | Oynamayanlar bile seyretmekten gerçekten büyük zevk alırlar. Oynamayanlar ise izlemekten keyif alıyor. Oynamayanlar ise kuşkusuz izlemenin keyfini çıkarıyorlar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
At the end of the working day, | Çalışma gününün sonunda,... İş gününün sonunda, İş gününün sonunda... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
the centrally located caf� is the ideal place | ...şehrin merkezindeki kafe arkadaşların ve ailelerin toplanıp... merkezde bulunan kafe, arkadaşların ve ailelerin ...merkezde bulunan kafe, arkadaş ve ailelerin... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
for friends and families to join together for a hearty and nutritious meal. | ...birlikte doyurucu ve besleyici yemekler yiyebilecekleri en ideal yerdir. bir araya gelip doyurucu ve besleyici yemekler yemeleri için ideal bir yer. ...sıcak ve doyurucu yemekler için bir araya geldiği ideal bir yerdir. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
The children, in particular, enjoy the pastries and cakes on offer. | Özellikle çocuklar ikram edilen keklere ve pastalara bayılırlar. Özellikle çocuklar, sunulan pasta ve keklerin tadını çıkarıyor. Çocuklar, özellikle, sunulan pasta ve kekleri çok seviyorlar. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
In the evenings, the occasional music concerts, | Akşamları, misafir orkestralar veya... Akşamları, ziyarete gelen orkestraların Akşamları dışarıdan gelen ya da kampın içindeki... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
either by visiting orchestras or, indeed, by talented musicians | ...kamptaki yetenekli müzisyenler tarafından ara sıra... ya da kamp içindeki yetenekli müzisyenlerin ...yetenekli müzisyenlerin verdiği... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
from within the camp itself, are always well attended. | ...konserler verilir. verdiği konserlere katılım daima yüksek oluyor. ...konserlere yoğun ilgi olur. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Other recreations include reading in the library, | Çocuklar ve büyükler için kütüphanede okuma... Yetişkinler ve çocuklar için diğer faaliyetler arasında, Yetişkinler ve çocuklar için diğer etkinlikler... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
pottery, cookery, art and horticulture for adult and child alike. | ...çömlekçilik, aşçılık, sanat... kütüphanede kitap okumak, bahçecilik, çömlekçilik, sanat ve aşçılık sayılabilir. ...kütüphanede okuma, çömlekçilik, aşçılık, sanat ve bahçıvanlığı içeriyor. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Almost any activity one could wish for is available within the camp. | Neredeyse dileyebilecekleri tüm aktiviteler kamp içinde mevcuttur. Akla gelebilecek neredeyse her faaliyet kampta mevcut. Neredeyse bir insanın isteyebileceği tüm etkinlikler kamp içerisinde mevcut. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
GRANDPA: Bravo. Excellent. FATHER: Thank you. | Bravo. Kusursuz. Teşekkür ederim. Bravo. Mükemmel. Teşekkürler. Bravo. Muhteşem. Teşekkürler. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Goodbye, little man. | Hoşça kal, küçük adam. Hoşça kal delikanlı. Hoşça kal, küçük adam. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Shmuel! Shmuel! | Shmuel! Shmuel! | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I saw a film about the camp, | Kampla ilgili bir film gördüm,... Kampla ilgili bir film izledim, Kampla ilgili bir film gördüm... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
and it looked so nice. | ...ve güzel görünüyordu. çok güzel görünüyordu. ...ve çok hoş görünüyordu. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I don't know why I did it. | Neden böyle yaptığımı bilmiyorum. Neden yalan söylediğimi bilmiyorum. Neden öyle davrandım, bilmiyorum. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Gretel and everyone were saying all these things, | Gretel ve diğerleri bütün bunları söylüyorlardı,... Gretel ve herkes bir sürü kötü şey anlatıyordu Gretel ve herkes tüm bu şeyleri söylüyordu... | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
and that soldier's so scary. | ...ayrıca oradaki askerler çok ürkütücü. ve o asker çok korkutucuydu. ...ve o asker de çok korkunçtu. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Been coming here for days, but you were never here. | Kaç gündür buraya geliyordum ama sen buralarda yoktun. Günlerdir buraya geliyorum ama sen hiç yoksun. Günlerce buraya gelip durdum. Ama sen yoktun. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
I thought maybe we weren't friends any more. | Artık arkadaş olmadığımızı düşündüm. Arkadaşlığımızın bitmiş olabileceğini düşündüm. Artık arkadaş olmadığımızı düşündüm. | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |
Shmuel, I'm really sorry for what I did. We are still friends, aren't we? | Shmuel, yaptıklarım için özür dilerim. Hala arkadaşız, değil mi? Shmuel, yalan söylediğim için çok özür dilerim. Hala arkadaşız, değil mi? Shmuel, yaptığım şey için gerçekten üzgünüm. Hâlâ arkadaşız, değil mi? | The Boy in the Striped Pajamas-1 | 2008 | ![]() |