Search
English Turkish Sentence Translations Page 178365
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Basically, it works like a ramp. | Temelde bu bir rampa misali görev yapıyor. Basitçe, bir rampa gibi çalışıyor. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
The train comes along, | Tren geldiğinde... Tren yaklaştığı zaman, | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
this piece here will lift the flange and pull it outside the rail. | ...buradaki parça flanşı kaldırıp raydan çıkaracak. ...bu parça kenarlardan kaldıracak ve raydan dışarıya çekecek. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
That will cause the train to flip over on its right hand side. | Bu da trenin sağa doğru devrilmesine sebep olacak. Bu da, trenin sağ tarafa doğru devrilmesine neden olacak. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Son of a bitch won 't even know what hit it. | Piç kurusu tren ne olduğunu anlamayacak bile. Orospu çocuğu başına geleni bile anlamayacak. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
FI REMAN: Train's about four minutes out! | Trenin gelmesine dört dakika kaldı. Tren dört dakikalık mesafede! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
OFFICER: Guys. Come on. Get it started! | Hadi millet. Çalıştırın! Beyler, haydi. Başlayın. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Guys. Come on! (ENGINE SPUTTERING) | Hadi millet! Beyler, haydi! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
FEMALE REPORTER: It has not succeeded! What? | Başarısız mı oldu? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
What in the hell was that? | Bu da neydi böyle? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
That was 10 million pounds of train. Mr. Galvin! | Bu on milyon pound ağırlığında bir tren Bay Galvin. Bu, 10 milyon pound'luk trendi, Bay Galvin. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
And this is the sound of me saving your ass! | Dinlediğiniz de kıçınızı kurtarışımın sesi! Ve bu da, kıçını kurtaran sesim! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Frank. Do you copy? | Frank, dinliyor musun? Frank. Duyuyor musun? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
This is 1206. Over. | Burası 1206. Tamam. Burası, 1206. Tamam. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
You were right. It barely bumped. | Haklı çıktın, güç bela geçti. Haklıydın. Hiç etki etmedi. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Jesus Christ. | Yüce Tanrım! Yüce İsa. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
We're bringing you live coverage right now | Pensilvanya Şehri'nin yaşadığı gelmiş geçmiş... Pensilvanya eyaleti tarihinin en büyük... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
on what could very well result in one of the worst disasters | ...en büyük felaketin yol açabileceği sonuçları... ...felaketinden birinin son gelişmelerini size... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
in the history of the state of Pennsylvania. | ...bildirecek bir haberle canlı yayında karşınızdayız. ...canlı olarak vermeye devam ediyoruz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Now, the particulars are still being examined, | Ayrıntılar hala inceleniyor... Ayrıntılar hâlâ inceleme altında, | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
but authorities are far more focused | ...ancak yetkililer daha çok... ...ama yetkililer şu an, 777'in Stanton'da... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
on the potential destruction that would result if train 777 | ...777 nolu tren Stanton'da raydan çıkarsa neden olacağı... ...raydan çıkması hakkında oluşabilecek... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
were to derail in Stanton. | ...potansiyel yıkıma odaklanmış durumda. ...yıkım için daha fazla odaklanmışlar. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
What'd you mean about being married once? | "Bir kez evlendim." derken ne demek istedin? Bir kere evlendim derken, ne demek istedin? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Alice. My wife. She died of cancer. | Eşim; Alice, dört sene önce... Alice. Eşim. Kanserden öldü. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Four years ago. I'm sorry. | ...kanser yüzünden öldü. Üzüldüm. Dört yıl önce. Üzüldüm. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Every night. I'd come home. Tell her about my day. | Her gece, eve gelir günümün nasıl geçtiğini... Her akşam, eve geldiğimde, ona günümü anlatırdım. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Where I'd been. What I hauled. | ...nerelere gittiğimi, ne taşıdığımı... Nerede olduğumu. Ne yükü taşıdığımı. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Who annoyed me. | ...beni kızdıranları ona anlatırdım. Kime kızdığımı. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Guess I would have made the evening report. Huh? | Sanırım bu akşam raporlarından biri de ben olurdum. Yani, benden bahsederdin ona, ha? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Yes. You would have made it. Definitely. | Evet, kesinlikle olurdun. Evet, bahsederdim. Kesinlikle. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
You should call your wife. | Eşini aramalısın. Karını aramalısın. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I would. But it's her day off. She's probably sleeping. | Arardım ama bugün tatil günü. Muhtemelen uyuyordur. Arardım. Ama izin günü bugün. Muhtemelen uyuyordur. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Don't make excuses. Wake her up. | Bahaneler uydurma, uyandır kızı. Mazaret bulma. Uyandır onu. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Been calling for the past two weeks. | İki haftadır arıyorum zaten. Son iki haftadır arayıp durdum. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
She still hasn't called me back. | Hala beni aramadı. Hâlâ cevap vermiş değil. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
She won't. You got to call her. | Aramayacak, sen aramalısın. Vermez. Aramalısın onu. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Don't you know how that works? You quit too easy. | Bu işler nasıldır bilmiyor musun? Kolay pes ediyorsun. Bu işler nasıldır, bilmez misin? Pes etmek kolay. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
PAULINE: Darcy! | Darcy! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I have been calling and calling. | Anne, kalksana! Arayıp duruyorum. Arayıp durdum seni. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
What is wrong? | Sorun ne? Ne oldu? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
As we told you earlier today, those emergency evacuations | Bugün erken saatlerde bildirdiğimiz gibi... Sabah söylediğimiz gibi, bu acil tahliye çalışmaları... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
began early this morning as they try to move people out of harm's way. | ...acil tahliyeye bu sabah başlandı. İnsanlar tehlikeli bölgeden çıkarılıyor. ...bu sabah başladı ve insanlar olabildiğince uzaklaştırılıyorlar. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
You get a sense of the perimeter here. You see the firefighters... | Buradaki güvenlik çemberini görüyorsunuz. Arkamda itfaiyecileri... Bunu etrafa bakıp da görebilirsiniz. İtfaiye ekipleri de hazır... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
PAU LIN E: Hey. It's me. Yeah. We're on our way. | Alo, benim. Evet, yola çıkıyoruz. Hey. Benim. Tamam, yoldayız. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. I know. I'm watching it. | Evet, farkındayım. Haberi izliyorum. Evet, biliyorum. İzliyorum şu an. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Two railroad employees are presently in pursuit of train 777 | İki demiryolu çalışanı tek lokomotifle... İki demiryolu çalışanı hâlâ tek bir lokomotifle, | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
in a single locomotive. | ...777. nolu trenin peşinde. ...777'yi kovalamaya devam ediyor. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
No one seems exactly clear on what their plans are | Şimdilik hiç kimse treni yakalamak için... Kimse, onların trene yetiştiklerinde, | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
should they catch up to that train. | ...planlarının ne olduğunu tam olarak bilmiyor. ...yapacaklarını tam olarak bilmiyor. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
It's Dad. | Babam bu! Babam bu. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
We have just learned that railroad employee Frank Barnes, | Lokomotiftekilerden birinin 28 yıllık tecrübesi olan... Öğrendiğimiz habere göre, bu çalışanlardan biri Frank Barnes, | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
a 28 year veteran of the freight company responsible for the runaway, | ...nakliye şirketi çalışanı Frank Barnes olduğunu az önce öğrendik. ...kaçak trenden sorumlu olan şirketin 28 yıllık tecrübeli bir nakliyecisi, | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
and Will Colson, a conductor, are now onboard another locomotive. | O ve kondüktör Will Colson şu an başka bir lokomotifteler. ...ve yanındaki kişi de, kondüktör Will Colson. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
We're on our way. | Tamam, yola çıkıyoruz. Yola çıkıyoruz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
A single locomotive trying to catch up | Tek bir lokomotifle treni yakalamaya çalışıyorlar. Tek bir lokomotifle, kaçak trene... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
to the runaway train. She's gotta get dressed. | Evet, biliyorum. Giyiniyor. ...yetişmeye çalışıyorlar. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
And get this. They were traveling... I can tell. | Şu da var ki... Ve ayrıca, terse doğru... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
She'll be ready in a minute. | Bir dakikaya kadar hazır olur. Birkaç dakikaya hazır olur. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
...at speeds of up to 70 miles an hour in reverse. | Geri viteste 70 mil hızla gidiyorlar. ...saatte 110 km hızla yol alıyorlar. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
777 is now just miles away from the significantly... | 777 şu an millerce uzakta... 777 birkaç mil sonra... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Come on. Darcy. Iet's go. Come on. Get dressed. | Hadi. Darcy. Gidelim. Hadi. Giyin hadi. Haydi, Darcy. Gidelim. Haydi. Giyin hemen. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
...more populated town of Stanton. | ...yoğun nüfuslu Stanton şehrine ilerliyor. ...yüksek nüfuslu Stanton'a ulaşacak. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Let's go. Boys! | Gidelim çocuklar! Haydi gidelim, çocuklar! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Okay. You're getting close. | Pekâlâ, yaklaşıyorsunuz. Tamam. Yaklaşıyorsun. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
The gap's at a mile and 777 is 10 miles to Stanton. | Mesafeniz bir mil. Stanton'a girmesine 10 mil kaldı. Fark bir mile düştü ve 777'in Stanton'a 10 millik yolu kaldı. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Now. Iisten. Frank. I got a guy here named Werner from the FRA. | Dinle, Frank, yanımda FDİ'den Werner adında biri var. Dinle, Frank. Yanımda FGM'den Werner adında birisi var. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Now. I'm inclined to defer to your judgment here. But he... | Kararına karışmaya niyetim yok ama... Senin gibi deneyimli birini yargılamak gibi olmasın. Ama... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
All right. Put him on. We could use all the help we can get. | Tamam, onu ver. İşe yarayacak her tür yardıma açığız. Sorun değil. Bağlansın. Alabileceğimiz tüm yardımları almalıyız. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Just press this and hold to talk. | Konuşmak için düğmeye basılı tutun. Konuşmak buraya için basılı tut. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
It's about slowing 777 once you've tied on. | Mesele; 777'ye kenetlenerek onu yavaşlatmak... Bağlandığınızda 777'yi yavaşlatmanızla ilgili bu. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I know conventional wisdom says | Sağduyu durdurmak için ters yöne... Genel düşünceye göre, | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
to just gun it in the opposite direction. | ...çekmek gerek diyor farkındayım. ...ters yönde çekmenin işe yarayacağını biliyorum. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
But you'll have a better shot | Ancak ardı ardına dinamik frenleri kullanarak... Ama, dinamik frenleri kullanarak, | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
alternating full throttle with dynamic braking. | ...daha fazla başarı şansınız olabilir. ...tam gaz ileri gitmen daha iyi bir şans sağlar sana. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. But we can't afford to lose counterthrust. | Evet, ama karşı itiş gücünü kaybetmeyi göze alamayız. Ama, ters itme kuvvetini kaybetmeyi göz ardı edemeyiz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
What you'll lose in counterthrust | İtiş gücüyle kaybedeceğinizi... İtme gücünü kaybedersen, | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
you'll compensate for in tractive force. | ...çekiş gücüyle telafi edeceksiniz. ...çekiş gücüyle telafi edersin. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Well. It's more of a hunch based on some quick calculations. | Bu daha çok, acele yapılmış hesaplamaya dayalı bir önsezi. Daha çok hızlı hesaplamalara dayalı bir önsezi, bu. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
It's a hunch. | Önseziymiş! Önsezi mi? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I'm 70 miles an hour and he's giving us a hunch. | Saatte 70 mil hızla gidiyoruz, adam önsezi diyor. Ben saatte 110 km hızla gidiyorum ve o bize önsezilerinden bahsediyor. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Okay. Thank you. Put Connie back on. Please. | Peki teşekkürler, Connie'yi ver lütfen. Tamam, sağ ol. Connie gelsin hatta, lütfen. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
It's me, Frank. | Efendim, Frank. Benim, Frank. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. Connie. Does this guy know what he's talking about? | Connie, bu adam ne dediğinin farkında mı? Evet, Connie. O adam ne konuştuğundan haberi var mı? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
In a perfect world. | Kusursuz bir dünyada yaşasak, | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Yes. I'd say yes. | Evet, derdim, evet. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
In a perfect world. Okay. | Kusursuz dünya. Peki. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
We have more now on that runaway freight train in rural Pennsylvania. | Pensilvanya kırsalındaki kontrolden çıkmış tren hakkında elimizde artık daha fazla bilgi var. Pensilvanya'da olan kaçak yük treni hakkında bilgi gelmeye devam ediyor. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
They've devised an ambitious plan to bring it to a stop. | Treni durdurabilmek için iddialı bir planları var. Treni durdurmak için hırslı bir plan hazırlanmış. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
A single locomotive moves in from behind, | Lokomotif trenin peşinden gidip... Bu yalnız lokomotif, trene arkadan yaklaşıyor. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
catches up, hooks up and then brakes in an effort to slow it down. | ...yakalayacak sonrasında yavaşlatmak için kenetlenip fren yapacak. Yetişecekler, bağlanacaklar ve frenle yardımıyla yavaşlatacaklar. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Passing milepost 7 6. Connie. Over. | 76. mil işaretini az önce geçtik, Connie. Tamam. 76. mil işareti geçildi, Connie. Tamam. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
You're only a half mile away. | Yarım mil daha var. Sadece yarım mil kaldı. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Half a mile. Out. | Yarım mil. Tamam. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Frank. Running in reverse. How are you gonna gauge our gap distance? | Frank, geri giderken aradaki mesafeyi nasıl anlayacaksın? Frank. Ters giderek, aradaki farkı nasıl ölçeceksin? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I could go out there. I could signal you by hand. | Oraya gidip sana elle sinyal verebilirim. Dışarı çıkabilirim. Elimle sana işaret edebilirim. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
At 70 mile an hour? | 70 mille giderken mi? 110 km hızla giderken? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I'm asking. Would it help? | İşe yarar mı diye soruyorum işte. Soruyorum. Yardımı olur mu? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
All right. Radio and hand signals. | Pekâlâ. Telsiz konuşmaları ve el işaretlerinde... Pekâlâ. Radyo ve el sinyali. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
We'll combinate. And be careful. | ...uyumlu olacağız. Anlaştık mı? Dikkatli ol! Güzel kombinasyon. Ve, dikkatli ol. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |