Search
English Turkish Sentence Translations Page 178363
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Doesn't matter. There's a good chance the derailer won't work. | Önemli değil. Portatif makasın işe yaramama ihtimali var. Fark etmez. Derayman pabucu büyük ihtimal, işe yaramayacak. Önemli değil. Portatif makasın işe yaramama ihtimali var. Fark etmez. Drayman pabucunun işe yaramama ihtimali çok yüksek. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
It's called a derailer. For Christ's sake! | Onun adı makas tanrı aşkına! Derayman pabucu kullanacaklar. Tanrı aşkına! Onun adı makas tanrı aşkına! Drayman pabucunun amacı bu Allah aşkına! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
That's what they do! A train that size | Onun işi bu. O hızda giden... Yaptıkları bu! O büyüklükte... Onun işi bu. O hızda giden... İşe yarar! O boyda... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
going that fast. It will vaporize anything that gets in its way. | ...bu kadar büyük bir tren yoluna çıkan her şeyi havaya uçurur. ...öyle hızlı bir tren önüne çıkan her şeyi toz eder. ...bu kadar büyük bir tren yoluna çıkan her şeyi havaya uçurur. ...bir şey yavaşlamaz. Önüne çıkan her şeyi duman eder. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Bullshit! They wouldn't use it if... | Saçmalık! Öyle olsaydı kullanmazlardı... Saçmalık! Öyleyse, kullanmazlar... Saçmalık! Öyle olsaydı kullanmazlardı... Saçmalama! Öyle olsaydı... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
They're wrong. All right? They're wrong. | Yanılıyorlar, tamam mı? Yanılıyorlar. Yanılıyorlar, anladın mı? Yanılıyorlar. Yanılıyorlar, tamam mı? Yanılıyorlar. Yanılıyorlar, tamam mı? Yanılıyorlar. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Are you in or are you out? | Var mısın, yok musun? Benimle misin, değil misin? Var mısın, yok musun? Var mısın, yok musun? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
You want to get yourself killed. You do it alone. | Kendini öldürmek istiyorsan, bunu tek başına yapacaksın. Kendini öldürmek istiyorsun. Kendin yap. Kendini öldürmek istiyorsan, bunu tek başına yapacaksın. İyi, kendini öldürtmek istiyorsan tek başına yap. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
You know what? Ask your wife what she thinks. | Biliyor musun? Arayıp karına ne düşündüğünü sor. Biliyor musun? Git karına sor, onun ne düşündüğünü. Biliyor musun? Arayıp karına ne düşündüğünü sor. Bak ne diyeceğim? Karına sor bakalım ne düşünecek. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
If you're right and that derailer fails. | Haklıysan ve makas işe yaramazsa... Haklıysan ve o derayman pabucu işe yaramazsa... Haklıysan ve makas işe yaramazsa... Haklıysan ve o drayman pabucu başarısız olursa... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
What are the odds it makes it to Stanton? | ...Stanton'a vereceği zararın boyutu nedir? ...Stanton'a kadar ulaşabilir mi? ...Stanton'a vereceği zararın boyutu nedir? Stanton'a gitme ihtimâli ne? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
You saw the train. What do you think? | Treni gördün. Sence ne olabilir? Treni sen de gördün. Ne düşünüyorsun? Treni gördün. Sence ne olabilir? Treni gördün. Sen ne düşünüyorsun? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
1206. This is Connie Hooper. Are you there? | 1206, ben Connie Hooper. Orada mısınız? 1206. Ben, Connie Hooper. Orada mısın? 1206, ben Connie Hooper. Orada mısınız? 1206. Ben Connie Hooper. Orada mısınız? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
1206. Over. | 1206. Tamam. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Just wanted to see how you boys are doing. | Nasıl olduğunuzu merak ettim. Ne yaptığınızı bilmek istedim. Nasıl olduğunuzu merak ettim. Ne yapıyorsunuz bir bakayım dedim sadece. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
We're doing about 60 mile an hour. Connie. | Saatte 60 mil hızla gidiyoruz, Connie. Saatte 96 km yapıyoruz, Connie. Saatte 60 mil hızla gidiyoruz, Connie. Saatte 90 kilometre yapıyoruz Connie. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Sorry? Frank. I don't understand. | Anlayamadım? Frank. Ne dediğini anlamadım. Pardon? Frank. Anlamadım. Anlayamadım? Frank. Ne dediğini anlamadım. Pardon ama Frank anlayamadım. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
We're going after your train. | Treninizin peşinden gidiyoruz. Trenin peşinden gidiyoruz. Treninizin peşinden gidiyoruz. Treninizin peşindeyiz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
1206, I'm not hearing you. | 1206, sizi anlamıyorum. 1206, seni duyamıyorum. 1206, sizi anlamıyorum. 1206, sizi işitemedim. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
The rear knuckle was left open. | Arka taraftaki bağlama kolu açıktı. Arka düğüm açık kalmış. Arka taraftaki bağlama kolu açıktı. Arka koşum takımı açık kalmış. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
So if we can catch up. We can tie it on to our locomotive. | Treni yakalarsak, kendi lokomotifimizi ona bağlayacağız... Eğer, yakalayabilirsek, onu kendi lokomotifimize bağlarız... Treni yakalarsak, kendi lokomotifimizi ona bağlayacağız... Yani yetişebilirsek, onu kendi lokomotifimize bağlayabiliriz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Try and slow down 777. | ...ve 777'i yavaşlatmayı deneyeceğiz. ...777'yi yavaşlatmaya çalışırız. ...ve 777'i yavaşlatmayı deneyeceğiz. 777'yi yavaşlatmayı deneriz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Frank. You can't. | Frank, yapamazsınız. Frank. Yapamazsın. Frank, yapamazsınız. Frank, olmaz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
We already are. | Yapıyoruz bile. Zaten yapıyoruz. Yapıyoruz bile. Yola koyulduk bile. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Portable derailer's not gonna cut it. Connie. | Portatif makas işe yaramayacak Connie. Derayman pabucu onu durduramaz, Connie. Portatif makas işe yaramayacak Connie. Portatif drayman pabucu işe yaramaz Connie. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Who said anything about a derailer? | Kim makastan bahsetti ki? Derayman pabucunu kim söyledi? Kim makastan bahsetti ki? Kim sana drayman pabucu var dedi? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Dispatch. They said that they're evacuating Arklow. | Merkez. Arklow'u boşalttıklarını söylediler. Merkez. Arklow'u tahliye ediyorlarmış dediler. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Two plus two is four. | İki artı iki dört eder. İki artı iki, dört eder. İki artı iki dört eder. İki, iki daha dört. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
It's Ned. He said he's still following... No. No. No. | Arayan Ned, hâlâ takipte... Hayır, hayır, hayır. Bu, Ned. Hâlâ takipteymiş... Hayır, hayır. Arayan Ned, hâlâ takipte... Hayır, hayır, hayır. Ned. Hâlâ takip ediyorum diyor... Hayır, hayır, hayır. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Tell him I'll call him back. Get me Galvin. Now. | Ona sonra döneceğimi söyle. Bana Galvin'i bağlayın. Onu arayacağımı söyle. Sen beni şimdi Galvin'e bağla. Ona sonra döneceğimi söyle. Bana Galvin'i bağlayın. Söyle ben onu geri arayacağım. Bana hemen Galvin'i bağla. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Frank. That train's carrying 30.000 gallons of toxic chemicals. | Frank, o tren 30.000 galonluk zehirli kimyasal taşıyor. Frank. O tren 30,000 galonluk zehirli kimyasal taşıyor. Frank, o tren 30.000 galonluk zehirli kimyasal taşıyor. Frank, o tren 30,000 bin galon zehirli kimyasal taşıyor. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
They had a window before. But that train's going into populated areas. | Daha önce bir şansları vardı ama tren şu anda insanların yaşam bölgesinde. Daha önce şansları vardı. Ama tren yüksek nüfuslu alanlara doğru giriyor. Daha önce bir şansları vardı ama tren şu anda insanların yaşam bölgesinde. Daha önce şansları vardı ama şimdi tren nüfuslu bölgelere giriyor. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
There's no way they'd derail it now. | Treni raydan çıkarmaları imkânsız. Artık raydan çıkarma işlemi yapamazlar. Treni raydan çıkarmaları imkânsız. Onu raydan çıkarmalarına imkân yok artık. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Look. Iet me make some calls. | İzin ver birkaç telefon edeyim. Bak. Birkaç telefon görüşmesi yapayım. İzin ver birkaç telefon edeyim. Dur, birkaç arama yapayım. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Make some calls. Please. | Sen telefonlarını et. Birkaç telefon görüşmesi yap. Lütfen. Sen telefonlarını et. Birkaç arama yap, lütfen. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
What do you think? Do you think they can catch up? | Ne diyorsun? Sence yetişebilirler mi? Ne düşünüyorsun? Sence, yetişebilirler mi? Ne diyorsun? Sence yetişebilirler mi? Ne diyorsun? Sence yetişebilirler mi? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Possibly. But even if they do. | Mümkün. Ama yetişseler bile... Mümkün. Şayet, yetişseler bile... Mümkün. Ama yetişseler bile... Muhtemelen ama yetişseler bile... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
We're talking about coupling at 10 times the normal speed. In reverse. | ...10 kat fazla hız yapmaları gerekiyor. Hem de geri geri. ...normal hızdan 10 kat daha hızlı bağlanmadan bahsediyoruz. ...10 kat fazla hız yapmaları gerekiyor. Hem de geri geri. ...normal hızın on katı hızında bir birleşmeden bahsediyoruz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I thought you were in favor of derailment. | Treni raydan çıkarmak istediğini sanıyordum. Hem, raydan çıkarma işleminin lehine olduğunu sanırdım. Treni raydan çıkarmak istediğini sanıyordum. Raydan çıkarmadan yana olduğunu sanıyordum. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. When they were in the middle of nowhere. Not now. | Evet ama boş bir arazide. Şu anda değil. Boş bir yerin ortasında olsalardı, evet. Ama şimdi değil. Evet ama boş bir arazide. Şu anda değil. Evet, evet. Dağ başındayken, şimdi değil. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
It's just town after town out there! | Şu anda trenin geçeceği her yerde kasabalar var. Kasabalar yoğun orada! Şu anda trenin geçeceği her yerde kasabalar var. Kasaba kasaba ardına oralarda! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Mr. Galvin says he'd have to call you back. | Bay Galvin sizi sonra arayacağını söylüyor. Bay Galvin, sizi arayacağını söyledi. Bay Galvin sizi sonra arayacağını söylüyor. Bay Galvin seni geri arayacakmış. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
This is Connie Hooper for Mr. Galvin. | Ben, Connie Hooper ve Bay Galvin'le görüşmek istiyorum. Ben, Connie Hooper, Bay Galvin lütfen. Ben, Connie Hooper ve Bay Galvin'le görüşmek istiyorum. Ben Connie Hopper, Bay Galvin'e bakmıştım. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
WOMAN: Mr. Galvin is in a meeting. | Bay Galvin şu anda bir toplantıda. Bay Galvin toplantıda. Bay Galvin şu anda bir toplantıda. Bay Galvin toplantıda. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Then maybe you can tell me. Is the company planning on derailing 777? | O halde belki siz bana şirketinizin... Belki sen söyleyebilirsin. Şirket, 777'yi raydan mı çıkaracak? O halde belki siz bana şirketinizin... Sen bilirsin belki. Şirket, 777'yi raydan çıkarmayı mı planlıyor? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Last I heard. Galvin was dead set against it. | Son sorduğumda Galvin bu öneriyi şiddetle reddetmişti. Son duyduğumda, Galvin buna karşı çıkmıştı. Son sorduğumda Galvin bu öneriyi şiddetle reddetmişti. En son, Galvin bunun tam karşısındaydı. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I'm sorry, I'd really like to help you, Ms. Hooper. | Üzgünüm, size yardımcı olmak isterdim Bayan Hooper... Üzgünüm. Size yardımcı olmak isterdim, Bayan Hooper. Üzgünüm, size yardımcı olmak isterdim Bayan Hooper... Affedersiniz, gerçekten yardım etmek isterdim Bayan Hooper... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
But I'm not at liberty to give you that information. | ...ama size bu bilgiyi verme iznim maalesef yok. Ama, size böyle bir bilgi verecek yetkim yok. ...ama size bu bilgiyi verme iznim maalesef yok. ...ama size bu bilgiyi verme yetkim yok. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
No. Of course you're not at liberty to. | Evet, tabii ki böyle bir iznin yoktur. Hayır. Tabi ki, yetkin yok senin. Evet, tabii ki böyle bir iznin yoktur. Evet, elbette buna yetkin yoktur. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Frank's right. | Frank haklı. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
What's the fastest you've taken a single engine like this? | Bunun gibi tek bir motorla en fazla ne kadar hızlı gidebiliyorsun? Böyle tek bir makineyle en fazla kaç yaptın? Bunun gibi tek bir motorla en fazla ne kadar hızlı gidebiliyorsun? Bu şekilde bir lokomotifle en fazla kaç yaptın? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Unattached? Yeah. | Vagonsuz mu? Evet. Serbest olarak mı? Evet. Vagonsuz mu? Evet. Eksiz mi? Evet. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Fifty. 55. | 50 55 mil. 80 90 km. 50 55 mil. 80, 90. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Of course. I was going forward. | Tabii ki öne doğru. Tabi, o zaman ileri gidiyordum. Tabii ki öne doğru. Tabi, ileri doğru gidiyordum. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
CONNIE ON RADIO: 1206, you there? | 1206, orada mısınız? 1206, orada mısın? 1206, orada mısınız? 1206, orada mısınız? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
This is 1206. Over. | Burası 1206, tamam. Burası, 1206. Tamam. Burası 1206, tamam. Burası 1206. Tamam. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Frank, you're right. | Frank, sen haklıydın. Frank, haklısın. Frank, sen haklıydın. Frank, haklıymışsın. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
About the derailment. | Raydan çıkarma konusunda. Derayman pabucu hakkında. Raydan çıkarma konusunda. Raydan çıkarma konusunda. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
They're planning an attempt outside of Arklow. | Arklow'un dışında yapmayı planlıyorlar. Arklow dışında yapacaklar bunu. Arklow'un dışında yapmayı planlıyorlar. Arklow'un dışında yapmayı planlıyorlar. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Tell them idiots it ain't gonna work. | O salaklara söyle bu plan işe yaramayacak. Söyle o aptallara, o işe yaramayacak. O salaklara söyle bu plan işe yaramayacak. O salaklara işe yaramayacağını söyle. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
That portable derailer. It's worthless. | Portatif makas işe yaramaz. Portatif raydan çıkarıcı. Değersiz bir şey. Portatif makas işe yaramaz. O portatif drayman pabucu bir işe yaramaz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
She already told us. | Bunu zaten söyledi. Söyledi, merak etme. Bunu zaten söyledi. Zaten söyledi. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Frank. This is Oscar Galvin. VP of Operations. | Frank, bu konuşan Oscar Galvin. Şirketin başkan yardımcısı. Frank. Bu, Oscar Galvin. Operasyon Başkan Yardımcısı. Frank, bu konuşan Oscar Galvin. Şirketin başkan yardımcısı. Frank. Bu Oscar Galvin. Harekât Daire Amiri. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Patched in at his request. Open mike. | Kendisinin isteği üzere onu konuşmaya aldım, mikrofon açık. Kendi isteğiyle bağlandı. Açık mikrofon. Kendisinin isteği üzere onu konuşmaya aldım, mikrofon açık. Kendi isteğiyle açık hattan bağlandı. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. We're derailing 777. Frank. It's a done decision. | Evet, 777'i raydan çıkartacağız Frank. Karar verilmiştir. Evet. 777'yi raydan çıkaracağız, Frank. Bu verilmiş bir karar. Evet, 777'i raydan çıkartacağız Frank. Karar verilmiştir. Evet. 777'yi raydan çıkarıyoruz, Frank. Karar verildi bile. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Like it or not, it's our best option at this stage. | Hoşuna gitsin ya da gitmesin elimizdeki en iyi seçenek bu. Beğen ya da beğenme, şu an elimizdeki en iyi seçenek. Hoşuna gitsin ya da gitmesin elimizdeki en iyi seçenek bu. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
There'll be less collateral damage in Arklow. | Arklow'da en az hasar olacak. Arklow'da oluşacak ikincil hasar az olacak. Arklow'da en az hasar olacak. Arklow'da daha az ikincil zarar olacaktır. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
It's already being evacuated. | Boşaltma işlemi çoktan başladı. Çoktan boşaltıldı bile. Boşaltma işlemi çoktan başladı. Zaten çoktan boşaltıldı bile... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
And we can't let 777 make it to Stanton. | Ayrıca, 777'in Stanton'a ulaşmasına izin veremeyiz. ve 777'in Stanton'a gitmesine izin veremeyiz. Ayrıca, 777'in Stanton'a ulaşmasına izin veremeyiz. 777'nin Stanton'a varmasına izin veremeyiz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Look. Mr. Galvin. With all due respect. | Saygısızlık etmek istemem ama Bay Galvin... Bakın, Bay Galvin. Tüm saygımla birlikte, Saygısızlık etmek istemem ama Bay Galvin... Bakın, Bay Galvin, saygısızlık olmasın ama... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I've been railroading 28 years. | ...28 yıldır bu işte çalışıyorum... ...28 yıldır demiryolunda çalışıyorum. ...28 yıldır bu işte çalışıyorum... ...yirmi sekiz yıldır demiryollarındayım. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I'm telling you. We got a real chance to stop this thing. | ...ve size bu şeyi durdurmak için iyi bir şansımız var diyorum. Size söylüyorum. Bu şeyi durdurmak için gerçekten bir şansımız var. ...ve size bu şeyi durdurmak için iyi bir şansımız var diyorum. Size bu şeyi gerçekten durdurma şansımız olduğunu söylüyorum. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
No. We already tried. | Hayır. Bunu zaten denedik. Hayır. Zaten denedik onu. Hayır. Bunu zaten denedik. Hayır, bunu zaten denedik. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
That was from the front. We're long hood lead back. | Ama ön taraftan denediniz. Biz ise arka taraftan yapacağız. O öndendi. Biz arkadan bağlanacağız. Ama ön taraftan denediniz. Biz ise arka taraftan yapacağız. Ama o öndendi. Bizim lokomotif geri gidiyor. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
It's a different situation. We got more control now. | Bu farklı bir şey. Kontrolümüz daha güçlü olacak. Farklı durum bu. Daha çok kontrol bizde olacak. Bu farklı bir şey. Kontrolümüz daha güçlü olacak. Farklı bir durum. Şu an kontrol daha fazla elimizde. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
What if I cancel the derailer and you fail. Frank? | Ya işlemi iptal edersem ve sen de başarısız olursan, Frank? Ben raydan çıkarmayı iptal edersem ve sen de başarısız olursan, Frank? Ya işlemi iptal edersem ve sen de başarısız olursan, Frank? Ya drayman pabucunu iptal edersem ve beceremezsen Frank? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
That train will be doing 70 miles an hour | O tren Stanton'a geldiğinde... O tren saatte 112 km hızla, O tren Stanton'a geldiğinde... Tren Stanton'daki virajlı rampaya girdiğinde... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
into that elevated S curve in Stanton. | ...saatte 70 mil hız yapıyor olacak. ...Stanton virajına doğru yol alıyor. ...saatte 70 mil hız yapıyor olacak. ...saatte 110 kilometre yapıyor olacak. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
The damage will be 100 times worse. | Oluşacak hasar 100 kat daha büyük olacak. Oluşacak hasar 100 kat daha kötü olacaktır. Oluşacak hasar 100 kat daha büyük olacak. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Right. I'm just telling you. The portable derailer is worthless. | Doğru. Ama size söylüyorum, portatif makas işe yaramaz. Doğru. Söylediğim, portatif raydan çıkarıcının işe yaramaz olduğu. Doğru. Ama size söylüyorum, portatif makas işe yaramaz. Peki, size sadece şunu söyleyeyim, drayman pabucu bir işe yaramaz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
You got too much train traveling entirely too fast. | Hızlı giden çok sayıda vagon var. Çok sayıda vagon var ve tren çok ama çok hızlı. Hızlı giden çok sayıda vagon var. Çok fazla sayıda ve fazla hızlı giden vagonlarınız var. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Maybe 1206 should just stay on it as a backup. | Belki de 1206 destek olmak için orada kalsa iyi olur. Belki, 1206 arkada destek olarak kalmalıdır. Belki de 1206 destek olmak için orada kalsa iyi olur. Belki de 1206 sadece tedbir olarak geride bekleyebilir. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Look. I am not jeopardizing more personnel and more property | Bak, makinistin teki kahraman olmak istiyor diye... Sırf bir makinist kahramanı oynamak istediği için, Bak, makinistin teki kahraman olmak istiyor diye... Bak, daha fazla personel ve envanteri... | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
just because some engineer wants to play hero. | ...daha fazla çalışan ve mülk güvenliğini tehlikeye atamam. ...daha fazla personeli ve malı tehlikeye atamam. ...daha fazla çalışan ve mülk güvenliğini tehlikeye atamam. ...bir makinist kahraman olmak istiyor diye riske atmayacağım. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
End of discussion! | Tartışma sona ermiştir! Konu kapanmıştır! Tartışma sona ermiştir! Konu kapanmıştır! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
That train is our property. It's our decision! | O tren bizim malımız. Kararı da bize ait! Bu tren bizim malımız. Bu bizim kararımız! O tren bizim malımız. Kararı da bize ait! Tren bizim malımız! Karar bize ait! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Now you stop your pursuit or I will fire you! | Hemen takibi bırak yoksa seni kovarım. Şimdi ya bu takibi bırak ya da kovarım seni! Hemen takibi bırak yoksa seni kovarım. Şimdi ya takibatı kesersin ya da seni kovarım! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Fire. (CHUCKLES) You already did. | Kovmak mı? Zaten yaptınız. Kovarmış. Zaten kovdun bile. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Already did what? | Neyi yaptım? Zaten ne? | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
You've already fired me. | Beni zaten kovdunuz. Zaten kovmuştun beni. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I received my 90 day notice in the mail 72 days ago. | 72 gün önce, postamda 90 günüm kaldığını söyleyen bir zarf vardı. 72 gün önce, 90 günlük sürem kaldığını bildiren bir posta aldım. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Forced early retirement. Half benefits. | Beni yarım maaşla erken emekli olmaya zorladınız. Zorunlu erken emeklilik. Yarım ayrıcalık. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
So you're going to risk your life for us with three weeks left. | Yani üç haftan kala, hayatını bizim için riske mi edeceksin? Yani, 3 haftan kaldı diye, bizim için hayatını risk edeceksin. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Not for you. | Sizin için değil. Senin için değil. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I'm not doing it for you. | Bunu sizin için yapmıyorum. Senin için yapmıyorum. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Frank. Let me see that thing. | Frank, şunu bana verir misin? Frank. Versene bana şunu. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Mr. Galvin. This is Will Colson. Your conductor. | Bay Galvin, ben Will Colson. Kondüktörünüz. Bay Galvin. Ben, Will Colson. Kondüktörünüz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
I'm letting you know. We're going to run this bitch down. | Bilmenizi isterim ki, bu lanet şeyi yakalayıp durduracağız. Size derim ki, bu sürtüğü alt etmeye gidiyoruz. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Maybe you didn't hear what I just said. Colson. I will fire you! | Sanırım az önce ne dediğimi duymadın, Colson. Sizi kovarım! Demin ne dediğimi duymadın, sanırım. Colson. Kovuyorum seni! | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |
Well. That's too bad. I was just starting to like this job. | Çok yazık. Tam da bu işi sevmeye başlamıştım. Bu kötü oldu işte. Daha yeni sevmeye başlamıştım bu işi. | Unstoppable-1 | 2010 | ![]() |