Search

English Turkish Sentence Translations Page 178390

English	Turkish	Film Name	Film Year	Details
Someone's gonna have to make a call here.	Birisi olacak's burada bir çağrı yapmak için.	Unthinkable-1	2010
The call is this,	Çağrı bu durumda,	Unthinkable-1	2010
I'm not phoning upstairs to tell the President he has to change	Ben üst katta telefon ederek değilim Cumhurbaşkanı söylemek diye değiştirme hakkına sahiptir	Unthinkable-1	2010
a century's worth of Middle East policy because some asshole made a video.	Bir yüzyılın değer Ortadoğu politikası	Unthinkable-1	2010
You haven't even figured out if the bombs are real!	Bunun olması bile bombalar gerçek olup olmadığını anladım!	Unthinkable-1	2010
Pending further developments, we can assume	Daha ileri gelişmeler Bekliyor biz varsayabiliriz	Unthinkable-1	2010
that the current open protocols of interrogation continue	şu anki açık protokolleri sorgulama devam	Unthinkable-1	2010
until otherwise directed by higher authority.	aksi kadar yönetti yüksek otorite tarafından.	Unthinkable-1	2010
So, in other words, you want me to go on my way	Yani, başka bir deyişle, Beni gitmek istiyorum yoluma	Unthinkable-1	2010
without telling me to go on my way?	Bana haber vermeden yoluma devam eder?	Unthinkable-1	2010
Yusuf, you could make a deal. You've got these guys cold.	Yusuf, bir anlaşma yapabiliriz. Bu adamlar soğuk var.	Unthinkable-1	2010
They can't take you to court, they can't prosecute a man with no fingernails.	Bunlar mahkeme için, alamam bir adam DAVA AÇAMAZSINIZ hayır tırnaklara sahip.	Unthinkable-1	2010
Give us your accomplices, tell us where the bombs are,	, Sizin suç bize verin nerede bombalar vardır, bize	Unthinkable-1	2010
we put you on a flight to Pakistan.	biz sizi Pakistan bir uçuş.	Unthinkable-1	2010
With my kids? They'll negotiate.	benim çocuklar mı?	Unthinkable-1	2010
No one outside knows this ever happened.	Kimse dışarıda bilir Bu hiç olmadı.	Unthinkable-1	2010
Give us the bombs and you could be free.	Bize bombalar ver ve ücretsiz olabilir.	Unthinkable-1	2010
He doesn't want to be free.	O özgür olmak istemiyor.	Unthinkable-1	2010
Everyone wants to be free.	Brody: Herkes özgür olmak istiyor.	Unthinkable-1	2010
An assumption the U.S. Has screwed up all over the world.	Bir varsayım ABD berbat var Tüm dünyada.	Unthinkable-1	2010
What you call freedom is a false God.	Ne özgürlük çağrısı yanlış bir Tanrıdır.	Unthinkable-1	2010
See? Like minds.	Gördün mü? akıl gibi.	Unthinkable-1	2010
Don't you get it, Brody?	Anladın, Brody yok mu?	Unthinkable-1	2010
He placed himself here.	Burada kendini yerleştirilir.	Unthinkable-1	2010
He knew what we'd do to him.	Ne biz ona ne biliyordum.	Unthinkable-1	2010
Yusuf, tell me where the bombs are.	Yusuf, söyle bana nerede bombalar vardır.	Unthinkable-1	2010
Make the deal.	anlaşma yapın.	Unthinkable-1	2010
The bombs	Bomba	Unthinkable-1	2010
will explode if my terms are not met.	patlayacak eğer benim terimleri yerine değildir.	Unthinkable-1	2010
But they will be.	Ama olacak.	Unthinkable-1	2010
No other choice. You have to tell them that, Brody.	Başka seçeneğiniz. Bunları söylemek zorundayım, Brody ki.	Unthinkable-1	2010
You really don't want to be here for this.	Gerçekten olmak istemiyorum Burada bunun için.	Unthinkable-1	2010
How long does he stand there?	Brody: Ne kadar süre orada durmak?	Unthinkable-1	2010
23 minutes.	KERKMEJIAN: 23 dakika.	Unthinkable-1	2010
Security told the cops, they came in and got him.	Güvenlik, polisler anlattı onlar geldi ve onu aldım.	Unthinkable-1	2010
Speed it up, can you?	kadar, o ebilmek sen Hızı?	Unthinkable-1	2010
Zoom in.	Zoom in	Unthinkable-1	2010
He walks in, he stands directly in front of a security camera,	O içeri girer, o duruyor Ön doğrudan Bir güvenlik kamera,	Unthinkable-1	2010
and he stays there for 23 minutes until he gets caught?	ve orada kalır 23 dakika Yakalanmak alana kadar?	Unthinkable-1	2010
Same day he sent in the tape. He wanted to get caught.	Aynı gün o kaset gönderildi. O yakalanmamak için istedim.	Unthinkable-1	2010
He let himself get captured even though he knew we could torture him.	Kendisi izin Yakalanan olmasa bile Ona işkence biliyordu.	Unthinkable-1	2010
He was prepared for it.	O hazırlanmıştır.	Unthinkable-1	2010
"I'm all prepared," that's what he said.	"Bütün," hazırım O ne dedi.	Unthinkable-1	2010
He's making monkeys out of us, people.	O maymunlar yapım aramızdan, insanlar.	Unthinkable-1	2010
He rented a truck. That's loose circumstantial evidence at best.	Bir kamyon kiraladı. O gevşek ayrıntılı's en iyi kanıt.	Unthinkable-1	2010
We have no direct evidence that he even possesses nuclear material.	Biz doğrudan kanıt var o bile sahip nükleer malzeme.	Unthinkable-1	2010
Except a video with three bombs on it.	Bir video hariç Üzerinde üç bomba ile.	Unthinkable-1	2010
And he knows how to make those bombs look just right, doesn't he?	Ve o bilir nasıl bu bomba yapmak sadece doğru bakmak, değil mi?	Unthinkable-1	2010
He had the time, the means, the capability, the finance, the contacts.	O zaman, demek vardı yetenek, finans, rehber.	Unthinkable-1	2010
There's the Iranian connection.	Orada İran bağlantı vardır.	Unthinkable-1	2010
Some asshole waves a toy gun in the air and forces the cops to shoot him.	Bazı pislik dalgalar bir oyuncak tabanca hava ve kuvvetlerinde polisler onu çekmek için.	Unthinkable-1	2010
Suicide by police. How about torture by government?	Intihar polis tarafından. Peki ya işkence hükümet tarafından?	Unthinkable-1	2010
You're saying he wanted to get captured so we could torture him?	Onun istediğini söylüyorsun öylesine esir almak Ona işkence olabilir?	Unthinkable-1	2010
Just to make a point.	Sadece bir nokta yapmak.	Unthinkable-1	2010
Well, what if it is a hoax?	Peki, bu bir aldatmaca olur?	Unthinkable-1	2010
He could ask for anything and we'd have no way of finding out.	Hiçbir şey isteyebilir ve hiçbir biçimde olurdu dışarı bulma.	Unthinkable-1	2010
Brody, you better get back in there. Now.	Brody, daha iyi geri orada olsun. Şimdi.	Unthinkable-1	2010
You can leave him.	Onu bırakabilir.	Unthinkable-1	2010
I've been ordered to take over.	Ben devralmaya emretti oldum.	Unthinkable-1	2010
Okay, Alvarez.	Tamam, Alvarez.	Unthinkable-1	2010
He's all yours.	O Hepsi senin.	Unthinkable-1	2010
We know, Yusuf.	Biz, Yusuf biliyoruz.	Unthinkable-1	2010
We know about the bombs.	Biz bomba biliyorum.	Unthinkable-1	2010
You're very skillful.	Çok yetenekli konum.	Unthinkable-1	2010
You can fake a nuke in a video, right?	Eğer bir nuke sahte olabilir bir video, sağ mı?	Unthinkable-1	2010
The bombs are real. All right.	Bombalar gerçek.	Unthinkable-1	2010
Then give me one.	Sonra bana bir.	Unthinkable-1	2010
Come on, prove it.	üzerine, bunu kanıtlamak gel.	Unthinkable-1	2010
Just give me one.	Sadece bana bir.	Unthinkable-1	2010
You don't want me to give you proof.	Beni istemiyorsun size kanıt vermek.	Unthinkable-1	2010
Nobody believes you, Yusuf.	Kimse, Yusuf sen inanıyor.	Unthinkable-1	2010
They're only doing this crap because they want your accomplices.	Sadece yapıyoruz Bu bok çünkü senin suç istiyorum.	Unthinkable-1	2010
What's she doing? But I don't even think they exist.	Yaptığının Nedir? Ama ben bile onların var olduğunu sanmıyorum.	Unthinkable-1	2010
Don't ask me for proof.	ispat için bana sormayın.	Unthinkable-1	2010
We need it in order to believe the bombs are real.	Biz ihtiyaç sırayla inanmak bombalar gerçek.	Unthinkable-1	2010
They'll give you what you want.	Onlar sana istediğini vereceğim.	Unthinkable-1	2010
You'll be such a hero.	Eğer böyle bir kahraman olacak.	Unthinkable-1	2010
Your wife will come back,	Karını geri gelecek	Unthinkable-1	2010
your children will love you.	Çocuklarınıza seveceğim.	Unthinkable-1	2010
You let yourself be captured.	Kendinizi esir olsun.	Unthinkable-1	2010
You knew what they might do to you, and they did it.	Sen bildikleri Onlar sizin için yapabilir ve onlar bunu yaptı.	Unthinkable-1	2010
Can't you see that you've already won?	sizin olduğunuz göremiyor musun zaten kazandı?	Unthinkable-1	2010
You've proved that we are exactly the kind of people we say we aren't.	Siz ispat ettik ki biz tam türüdür biz değil ki insan.	Unthinkable-1	2010
Look what they did to you.	Onların sana ne yaptığını bak.	Unthinkable-1	2010
You are the bravest man I know.	Biliyorum cesur adamsın.	Unthinkable-1	2010
But it's over now.	Ama bitti.	Unthinkable-1	2010
There's no proof.	Hiçbir kanıt's.	Unthinkable-1	2010
There are no bombs, are there?	Hiçbir bomba vardır var?	Unthinkable-1	2010
No. No, there never were.	Hayır hayır, vardı asla.	Unthinkable-1	2010
There are no bombs.	Hiçbir bomba vardır.	Unthinkable-1	2010
I just want my wife	Sadece karım istiyorum	Unthinkable-1	2010
and my kids.	ve benim çocuklar.	Unthinkable-1	2010
Please, there are no bombs!	Lütfen, herhangi bir bomba var!	Unthinkable-1	2010
Why did you let him keep on? You could have told me at any time.	Neden onu tutmak izin verdin? İstediğiniz zaman bana söyleyebilirdin.	Unthinkable-1	2010
I fucked up so bad.	Ben çok kötü çuvalladı.	Unthinkable-1	2010
my religion, my country.	İnancımı, ülkem.	Unthinkable-1	2010
Did you have nuclear material at any time?	var mı nükleer her zaman malzeme?	Unthinkable-1	2010
Nothing. The bombs are empty shells, there's nothing in them.	Hiçbir şey. Bombalar boş kabukları vardır Orada onlara hiçbir şey yok.	Unthinkable-1	2010
Where did you make the video?	Nereye video yaptınız?	Unthinkable-1	2010
No, I don't want them to hear.	Hayır, onları duymak istemiyorum.	Unthinkable-1	2010