Search
English Turkish Sentence Translations Page 178885
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Well, no great surprise there. | Bunda büyük bir sürpriz yok. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Well, she's a nice enough girl. | İyi bir kız ama düşman başına. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
What's the bad news? | Kötü haber neymiş? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
"I am sorry to tell you that my stepmother, Lady Crawley, has gone to a better place." | "Üvey annem Leydi Crawley'in daha iyi bir yere gittiğini üzülerek bildiririm." | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
After Queen's Crawley, almost anywhere's a better place. | Queen's Crawley'den sonra her yer daha iyidir. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Come on! The best thing for you, my girl, would be... | Şimdi senin için en iyisi... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
No, no. Too strict. | Hayır, hoşgörü yok. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Hmm. Thank you. | Teşekkür ederim. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Madam, | Madam... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
would you consider, um... | ...düşünür müydünüz acaba... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Good gracious! Here's Sir Pitt! Oh, my dear, l l I can't see him. | Yüce Tanrım. Bay Pitt geldi! Tatlım, onu göremem. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
My mood, my nerves won't stand it. | Moralim ve sinirlerim kaldırmaz. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Go away.! Yes, Sir Pitt. | Git başımdan. Peki Bay Pitt. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Ah, good.! | Güzel. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
It's It's not Miss Crawley I want to see, it's you. | Görmek istediğim Bayan Crawley değil, sizsiniz. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
You have to come back to Queen's Crawley. | Queen's Crawley'e geri gelmelisiniz. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
You've heard my news? Only just now. | Haberleri duydunuz mu? Az önce. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
I'm very sorry. If there's anything I can do... | Çok üzüldüm. Yapabileceğim herhangi bir şey varsa... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
There is. There's plenty for you to do. Everything's wrong since you left. | Çok şey var. Siz gideli her şey berbat oldu. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
You must come back! Well... | Geri gelmelisiniz. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Marry me! | Evlenin benimle. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Come back as Lady Crawley, if you like. | Dilerseniz Leydi Crawley olarak gelin. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
But do come back! | Yeter ki gelin. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Don't leave me down here forever. Oh, Sir Pitt. | Beni sonsuza dek böyle bekletmeyin. Bay Pitt. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
I can't. Can't or won't? | Yapamam. Yapamam mı, yapmam mı? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Wouldn't you like to be an old man's darling? | Yaşlı bir adamın aşkı çok mu kötü? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
No, Sir Pitt, I really can't. | Hayır Bay Pitt, gerçekten yapamam. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
The truth is, I'm married already. | Aslında ben zaten evliyim. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Oh well, it was worth a try. | Ne yapalım, denemeye değerdi. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Well, what a chance is lost! | Büyük bir fırsat kaçtı. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Never mind, my dear, we'll set him up, won't we, brother? | Önemli değil, yardım ederiz, değil mi? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
I'll buy him a shop or commission a portrait. | Ona dükkan alır ya da tablo ısmarlarım. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Whoever he is, he and his family are very lucky to have you. | Kim olursa olsun o ve ailesi sana sahip oldukları için çok şanslılar. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
I hope you think so. Indeed I do. | Öyle düşündüğünüzü umarım. Kesinlikle öyle. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Then if you cannot take me for a wife and sister, | Öyleyse bir eş ve kız kardeş olarak alamıyorsanız... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
will you not love me as daughter and niece? | ...beni bir kız evlat ve yeğen olarak sever misiniz? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Dear Sir Pitt, dearest Miss Crawley, it's true. | Sevgili Bay Pitt, çok sevgili Bayan Crawley, bu doğru. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
I've married Rawdon. | Rawdon'la evlendim. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Rawdon! | Rawdon mı? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
My... Rawdon? | Benim Rawdon'um mu? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Coal! Pick 'em up, boy. | Kömür! Topla onları evlat. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Look after her, Firkin. | Ona iyi bak Firkin. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Poor, dear Miss Crawley. I do worry so. | Zavallı sevgili Bayan Crawley. Çok endişeleniyorum. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Don't waste your syrup on me, Miss Sharp. | Bana dil dökmeyin Bayan Sharp. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Just get back in the knife box where you belong. | Çıktığınız deliğe geri dönün. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Are you all right, Miss? I will be if you're going past Baker Street. | İyi misiniz bayan? Baker Sokağı'nı geçerseniz, iyi olacağım. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Would that be proper, Miss? | Ama bu uygun olur mu bayan? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
More proper than standing here in the street. | Sokakta dikilmekten daha uygun. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Now give us a hand with the trunk. | Şimdi şu sandığa bir el atıverin. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
We'll be in Queer Street if she don't come round. | Kabul etmezse başımız dertte. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
I'd rather be in Queer Street with you than Park Lane with any other. | Başkasıyla Park Lane'de olmaktansa seninle sıkıntı çekmeyi tercih ederim. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
But, Rawdon, she will come round. She said herself, she'd love you to elope. | Ama kabul edecek. Kaçıp evlenmeni istediğini kendisi söyledi. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
It's all talk, you know. | Bu lafta kalır, biliyorsun. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
She loves romance in her novels, but not in her family. | Romanlarda yasak aşka bayılır ama kendi ailesinde değil. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Where they're concerned, she's as snobbish as Queen Charlotte. | Ailesi söz konusu oldu mu Kraliçe Charlotte kadar tutucudur. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Well, then... | Tamam o zaman. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
We'll have to send an ambassador to plead our case. | Aramızı bulacak bir elçi göndeririz. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Oh, yes? Mm. | Öyle mi? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
What kind of ambassador would that be? | Nasıl bir elçi olacak bu? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
I'd say a very little one, | Bence minik bir tane... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
with rosy cheeks and blue eyes, | ...pembe yanaklı, mavi gözlü ve... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
and probably not too much hair. | ...her halde saçsız. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Oh, you brilliant, darling girl. | Seni akıllı sevgili kız! | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Well, that will mend fences if nothing else will. | Bu da buzları eritmezse hiçbir şey eritemez. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
When one thinks of how she tended you. | Size nasıl yanaştığı düşünülürse ve... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
And all the time... Oh, I should have guessed that nobody does anything for nothing. | ...onca zaman... Kimsenin bedava bir şey yapmayacağını tahmin etmeliydim. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
But for a pauper's daughter, a penniless governess, | Ama meteliksiz bir mürebbiyenin... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
to make off with my Rawdon. Ohh. | ...Rawdon'umla kaçması... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Oh, at least her mother was a Montmorency. I suppose we must cling to that. | En azından annesi bir Montmorency idi. Sanırım bunanla yetinmeliyiz. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Not a bit of it. I have it on the best authority. | Doğru değil. Güvenilir kaynaktan öğrendim. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Her mother was an opera girl in the chorus at Montmartre! | Annesi "Montmartre" korosunda bir opera kızıymış. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
What? I have it on the best authority. | Ne? Haber en güvenilir kaynaktan. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Yes, yes, yes! All right! | Evet, tamam! | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Oh, very well. I know what I must do. | Ne yapmam gerektiğini biliyorum. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Would you be so kind as to bring my little desk here? | Küçük yazı masamı getirir misiniz? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Certainly. Where is it? Where's her little desk? I can't see it. | Elbette. Küçük yazı masası nerede? Göremiyorum. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
It's over here. | Şurada. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
I almost feel sorry for poor Rawdon. Mm... | Zavallı Rawdon'a neredeyse acıyacağım. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
But I cannot let that girl profit from her scheming. | Ama o kızın düzenbazlıkla kendine çıkar sağlamasına izin veremem. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Nor should you. | Vermemelisiniz de. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
I'm glad to see that you've changed your opinions. Firkin. | Fikrinizi değiştirmenize sevindim. Firkin. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Do you remember when you told us all at Queen's Crawley... | Ne dediğinizi hatırlıyor musunuz? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
That you adored imprudent marriages? | Uygunsuz evliliklere bayıldığınızı söylemiştiniz. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Not in real life. | Gerçek hayatta değil. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
What do you want? Time, Osborne, that's what I want. | Ne istiyorsunuz? Zaman Osborne. İstediğim bu. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
I owe you nothing.! I will give you nothing.! | Size hiçbir şey vermeyeceğim! | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
You owe me friendship.! You have no friendship coming from me, sir.! | Bana dostluk borçlusunuz! Benden dostluk beklemeyin! | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Do we have enough of this china? | Bu porselenlerden yeterince var mı? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
It's to be a buffet and I don't want to risk the Crown Derby. | Büfe olacak, Crown Derby takımını tehlikeye atmak istemiyorum. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Oh, listen to this. | Şunu dinleyin... | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
"Emperor Napoleon Escapes from Elba and Marches on Paris. | ..."Napolyon Elbe'den kaçtı ve Paris'e doğru ilerliyor. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Allies Prepare for War. '" | Müttefikler savaşa hazırlanıyor." | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Amelia, what's the matter, dear? Will it affect George? | Amelia? Sorun ne tatlım? Bu George'u etkileyecek mi? | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Well, he's a soldier, isn't he, for all his swagger, | Bütün süsüne rağmen o bir asker. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
and there's more to soldiering than gold braid and regimental dinners. | Ve askerlik altın kordonlarla alay yemeklerinden ibaret değil. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Amelia! Oh! | Amelia! | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
If she means to be a soldier's wife, she must learn to bear such things. | Asker karısı olmak istiyorsa böyle şeylere katlanmayı öğrenmeli. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Now, I've been thinking about... I must tell you. I can put it off no longer. | Sana söylemem gerek. Daha fazla erteleyemem. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
We're ruined, Mary. Lost. | İflas ettik Mary. Bittik. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |
Everything is gone. But we're giving a soiree. | Her şey gitti. Ama bir davet veriyoruz. | Vanity Fair-1 | 2004 | ![]() |