Search
English Turkish Sentence Translations Page 178891
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
He promises to talk of nothing but you. | Sadece senden konuşmaya söz verdi. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
The cards are in your hand, darling. | Kartlar senin elinde tatlım. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Must I show you how to play them? | Nasıl oynayacağını mı göstereyim? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
So now you are to instruct me in games of chance? | Yani şimdi şans oyununda bana ders mi vereceksin? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I just want you to think on the winnings. | Sadece kazancı düşünmeni istiyorum. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Oh, I know what we have to win. I'm just afraid of what we might lose. | Ne kazanacağımızı biliyorum. Sadece kaybedebileceklerimizden korkuyorum. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
You're taking favors from a tiger, Becky. | Bir kaplandan yardım alıyorsun. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Must I repeat myself? You will write a card to Colonel and Mrs. Crawley. | Tekrarlamam mı gerekiyor? Albay ve Bayan Crawley'e bir kart yazacaksın. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
But Blanche writes them. | Ama davetiyeleri Blanche yazıyor. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Not this time, I don't. | Bu kez değil. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Lady Steyne, I cannot believe... | Leydi Steyne, bir isteğimin üç kez... | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
that I am compelled to issue a request three times. | ...tekrarlatıldığına inanamıyorum. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I will write it. | Yazacağım. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Then I will not be present. I will go home. | Öyleyse ben eve gidiyorum. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Good! Stay there! | Güzel! Orada kal! | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Let me be free of your damned tragedy airs.! | Lanet trajedi havandan kurtar beni! | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
You're here to have children and you're barren! | Çocuk yapmak için buradasın ama kısırsın! | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
My son is sick of you.! There's no one in the house that doesn't wish you dead.! | Oğlum senden bıktı! Bu evde ölmeni dilemeyen tek bir kişi yok. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Besides, what's the matter with Mrs. Crawley? | Ayrıca Bayan Crawley'le sorun ne? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
She's not well born, it's true, | Asil doğmadığı doğru ama... | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
but she's no worse than Fanny's illustrious ancestor, the first de la Jones. | ...Fanny'nin ünlü atası De La Jones'dan kötü değil. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
The money I brought to this family, sir... Purchased my second son as a husband... | Bu aileye getirdiğim para... | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
whom the whole world knows is mad. | Tüm dünya deli olduğunu bilirken ikinci oğlumu koca olarak satın aldı. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
If I invite the trash from every prison and brothel in London, | Londra'nın her hapishanesinden, her kerhanesinden pislikleri davet etsem... | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
you will receive them and you'll make them welcome. | ...nazikçe karşılayıp, güler yüzle ağırlayacaksınız. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Remember. You have no friends beyond this door. | Unutmayın, bu kapının ardında dostlarınız var. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Lady Bareacres, what did you make of the new Figaro? I thought it was quite interesting. | Leydi Bareacres, yeni Figaro'yu nasıl buldunuz? Bence ilginçti. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I hear you sing and play beautifully, Mrs. Crawley. | Çok güzel çalıp söylediğinizi duydum Bayan Crawley. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I wish you'd sing for me. It would be my pleasure. | Benim için söylemenizi dilerdim. Benim için zevk olur. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
What are you doing? I've seen enough cruelty in this house to want to inflict it. | Ne yapıyorsunuz? Bu evde yeterince zalimlik gördüm. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
"Now Sleeps the Crimson Petal." | "Kırmızı Çiçek Şimdi Uyuyor." | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Bravo. Bravo. | Bravo. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
You are through the door. | Kapıdan geçtiniz. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
That boy of yours, when does he go away to school? | Oğlunuz ne zaman okula gidecek? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Oh, when he's older, I suppose. | Biraz daha büyüyünce sanırım. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
No, no. He must learn to stand on his own two feet at once. | Hayır. Ayakları üstünde durmayı hemen öğrenmeli. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Miss that lesson in childhood and you'll miss it all your life. | İnsan bu dersi çocukluğunda kaçırırsa hayatı boyunca kaçırır. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Well, I'm not sure Rawdon could spare him yet. And he's very spirited. | Rawdon ondan ayrılır mı, bilemiyorum. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I shall arrange it. | Bunu ayarlayabilirim. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
No need to thank me. | Bana teşekkür etmeye gerek yok. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Perhaps then we could see a little more of each other. | Belki o zaman birbirimizi daha sık görebiliriz. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Aren't you forgetting my husband? | Kocamı unutmuyor musunuz? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I never forget anything, Mrs. Crawley. | Ben hiçbir şeyi unutmam Bayan Crawley. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Least of all an unpaid debt. | Özellikle de ödenmemiş bir borcu. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Must I go? Must I really? | Gitmek zorunda mıyım? Gerçekten gitmek zorunda mıyım? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Can't I stay if I promise to be good? | İyi olmaya söz verirsem kalamaz mıyım? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
It won't be for long, old chap. Yes, it will. | Uzun sürmeyecek. Evet, sürecek. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
It's time, darling. | Vakit geldi sevgilim. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Tonight, Lord Steyne will unveil his mystery performance... | Bu gece Lord Steyne, eserinin üstündeki esrarı kaldırarak... | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
directed by himself and performed by the Duchess of Lancaster, | ...eseri kendi yönetimiyle sahneleyecek. Lancester Düşesi... | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
the Countess of Slingstone and other great ladies ofhis lordship's acquaintance. | ...Slingstone Kontesi ve tanıdığı başka leydiler rol alacak. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Your Majesty, my lords, ladies and gentlemen, please be seated. | Majesteleri, lordlarım, leydilerim ve centilmenler, lütfen oturun. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
The entertainment is about to begin. | Gösteri başlamak üzere. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
What has Steyne got planned, Lady Steyne? I wish I knew. | Steyne neler planladı Leydi Steyne? Keşke bilseydim. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Steyne the Pasha and his nautch girls. I give you the ballet Zirnana. | Syetne Paşa ve kötü kızları. Sizlere "Zirnana" balesini sunuyorum. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
It's Mrs. Crawley. | Bu Bayan Crawley. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Well done, all. | Hepsi harika! | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Bravo.! Bravo.! | Bravo! | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Extraordinary. | Olağanüstü! | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Yes. Bravo.! | Bravo! | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Ah, Mrs. Crawley. | Bayan Crawley. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
To the victor the spoils. | Zafere ve ganimetlere. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
You have carried off our hearts in triumph. | Kalplerimizi zafere taşıdınız. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
If that is so, Your Majesty, | Öyleyse Majesteleri, kalbinizi... | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
then you may rest easy that your heart will be well looked after. | ...biraz dinlendirelim ki rahatlasın. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
That is a relief, for it has been bruised in its time. | Zamanında incindiğini sizden gizlemeyeceğim. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
You must tell me at dinner how you mean to treat it. | Nasıl tedavi etmeyi düşündüğünüzü yemekte bana anlatmalısınız. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
You will sit next to me. | Yanımda oturacaksınız. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Precedence would make that a little difficult, sir. | Protokole göre biraz zor efendim. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I am the King, Lady Gaunt. I confer precedence. | Ben Kral'ım, Leydi Gaunt. Protokolü ben belirlerim. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Well, are you happy? | Mutlu musunuz? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I said that I would make you queen of the night and I have. | Sizi gecenin kraliçesi yapacağımı söylemiştim ve bunu yaptım. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I'm certainly grateful, my lord. But not happy? | Elbette minnettarım lordum. Ama mutlu değilsiniz. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Well, which of us is happy? | Hangimiz mutluyuz ki? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Not you? Surely you take pleasure in your pictures. Yes. | Siz değil misiniz? Tablolarınızdan zevk aldığınız kesin. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I can hide behind them. You, my lord, hide from what? | Evet. Arkalarına saklanabiliyorum. Neden saklanmak lordum? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
From the simple truth that is known to every shepherd and footman... | Her çoban ve her uşağın bildiği basit gerçekten. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
that the only thing of value in this life is to love... | Bu dünyada değerli olan tek şey sevmek ve... | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
and be loved. | ...sevilmektir. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I've hidden from it because I didn't think that I would ever find it. | Saklandım çünkü bulabileceğimi hiç düşünmedim. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Now I believe I have. | Ama şimdi bulduğuma inanıyorum. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
You jest with me, my lord. | Benimle alay ediyorsunuz Lordum. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I make a poor companion with the splendors that surround you. | Çevrenizi saran onca ihtişamın yanında pek fakir kalırım. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
The chief advantage of being born into society... | Yüksek sosyetede doğmanın başlıca avantajı... | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
is that one learns early what a tawdry puppet play it is. | ...nasıl adi bir kukla oyunu olduğunu erken yaşta öğrenmektir. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
You remember the child who set a high price on this picture... | Ayrılabilmek için tablosuna yüksek fiyat biçen çocuğu... | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
before she could bear to see it go? | ...hatırlıyor musunuz? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Not high enough. | Yeterince yüksek değildi. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
The trouble is, Mrs. Crawley, you've taken the goods. | Sorun, Bayan Crawley, malları almış olmanız. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
It's too late to query the price. | Artık pazarlık için çok geç. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Colonel Crawley. | Albay Crawley. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
May I walk with you? | Sizinle yürüyebilir miyim? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
By all means, Wenham. | Kesinlikle Wenham. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Good evening, Colonel. Oh, Lord! | İyi akşamlar Albay. Tanrım! | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
It's a small thing, Colonel. �165 you owe Mr. Nathan. | Küçük bir şey Albay. Bay Nathan'a borçlu olduğunuz 165 Pound. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
For God's sake, Wenham, lend me 100. I have 70 at home. | Tanrı aşkına Wenham, bana 100 borç ver. 70 de evde var. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I'm sorry. I don't have �10 in the whole world, my dear fellow. | Üzgünüm. Bu dünyada 10 Pound'um bile yok sevgili dostum. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
Don't worry. Mr. Moss will take good care of you, won't you, Mr. Moss? | Endişelenmeyin. Ona iyi bakarsınız, değil mi Bay Moss? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
I run the most comfortable debtor's prison in London. Come on. | Londra'nın en konforlu borçlular hapishanesini yönetiyorum. | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |
You sure I can't get you anything, Colonel? | Size bir şey getireyim mi Albay? | Vanity Fair-3 | 2004 | ![]() |