Search
English Turkish Sentence Translations Page 179011
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
and never asked for anything in return. Just one dying wish... | Ve karşılığında hiçbir şey istemedi Sadece son bir dilek... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
that her ashes be immersed alongwith her ancestors in KiritPur | Küllerinin, ataları gibi, Kritpur'a dökülmesini istedi | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
This is more imPortant to me than my life | Bu benim için hayatımdan daha değerli | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
PerhaPs you were not haPPy saving my life | Belki hayatımı kurtardığınız için mutlu değilsiniz | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
But I am sure you'll be Proud that you saved this urn that was in my bag | Ama eminim ki, çantamdaki bu külleri kurtardığınız için övüneceksiniz | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Please try and forgive me. | Lütfen beni affedin | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Sir, here's your buttermilk. Thanks. | Efendim, sütünüz Sağol, dostum | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
If only I'd drunk it in the morning, I wouldn't have lost my temPer then | Eğer bu sütü sabaheleyin içseydim o kadar sinirli olmazdım | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Here's the bus | İşte otobüs | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
One by one... who has tickets? | Teker teker!.. Kimin bileti var? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I've got a ticket. | Benim biletim var! | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Ladies first. No Pushing. | Bayanlar önden! İtişmek yok! | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Easy... easy... no crowding. | Yavaş!.. Yavaş!.. Kalabalık yapmayın! | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
That's it. No more. But I've got a ticket. | Bu kadar yeter, başka yok! Ama benim biletim var | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Madam, here everyone has a ticket but here it's first come first sit | Bayan herkesin bileti var! Ama burda önce gelen önce oturur | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
So then where do I go? You go uP there... | Peki ya ben nereye gideceğim? Siz yukarı çıkın... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Hey baldie, move on over there. Why should I move? | Hey kel!... Kalk ordan! Neden kalkacakmışım? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Is my wife your sister that you want to sit beside her for the entire journey? | Benim karım senin kardeşin mi ki tüm yolculuk boyunca yanında oturacaksın? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Shove, before I break your teeth. Sir, I was just moving. | Defol, yoksa ağzını burnunu kırarım! Efendim!.. Ben de şimdi kalkıyordum | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
You must be wondering what am I doing here...? | Merak ediyorsunuzdur, ben burda ne yapıyorum?.. | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Can you see that bus over there? Actually I should've been on that bus | Ordaki otobüsü görüyor musunuz? Benim burada değil, orada olmam lazımdı | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
But I noticed you and I saw how graciously you took this wonderful seat | Fakat sizi izliyordum ve bu harika koltuğa nasıl da kolayca geçtiğinizi gördüm | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I thought to myself either you are extremely brave or extremely foolish... | Kendi kendime dedim ki, ya çok cesur ya da çok aptal... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
to do this long journey all by yourself. Then I realised that... | ..böyle bir yolculuğa tek başına çıkıyor Ve şunu anladım... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
although I'll reach my village, I'll be bothered throughout my journey... | ..köyüme ulaşmış olsam bile, yolculuğum boyunca, hatta belki hayatım boyunca düşünüp duracağım | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
and Probably my entire life whether... | Baba. Sen bir yandan İngilizleri öldürmekten bahsediyorsun... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
that silly Pakistani girl reached her destination safe and sound | ..O aptal Pakistanlı kız, gideceği yere sağ salim ulaşabildi mi, ulaşamadı mı? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
So Please don't think that I've come to helP you | Yani, sakın size yardım etmek için buraya geldiğimi düşünmeyin | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I'm simPly ensuring your thoughts don't bother me for the rest of my life | Buraya geldim çünkü, ömrümün geri kalanında düşüncelerinzin beni rahatsız etmesini istemiyorum | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Would you like to eat some nuts? | Fındık yemek ister misiniz? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
By the way I'm Squadron Leader Veer PrataP Singh | Bu arada ben, Hava Filosu Komutanı Veer Pratap Singh | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I'm zaara, zaara Hayaat Khan | Ben Zaara, Zaara Hayaat Khan | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"Below the blue skies" | Mavi gökyüzünün altında, Toprak bereketli | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"Every season is joyful" | Her mevsim güzel | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"O'my beautiful land" | Ne kadar güzel | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"My land" | ...ülkem | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"The earth is golden, the skies are blue and every season is colourful" | Altın toprağı, mavi gökyüzü... Altın toprağı, mavi gökyüzü ile her mevsimi renk dolu | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"This is my land" | İşte benim ülkem | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"The sParrow hawk calls and the nightingale sings" | Guguk kuşları öter | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"a letter from my beloved will arrive" | Bir mektup gelecek sevgilimden | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"and there'll surely be a mention of me" | Mektubunda beni yazmış olacak sevgilim | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"When the wind moves like a comb Through the fields of wheat" | Rüzgar buğday tarlasını taradığı zaman | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"It lifts a hundred colourful scarves" | Rengarenk şallar dalgalanmaya başlar | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"When the water carriers come to the well to fill their Pots" | Köylü kızlar küplerini doldurmaya geldiklerinde | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"Someone entrances them with the sweet sound of his flute" | Biri onlara flüdü ile tatlı yumuşak bir melodi çalar, dinle!.. | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"Where children, carried on their father's shoulders..." | Babalarının omuzlarında oturup şenliği izleyen çocuklar | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"and to candy and savouries" | Yiyecek tatlı şeyler bulabilirsin istersen tuzlu şeyler de | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"These innocent children as dear as dolls" | Bu masum çocuklar oyuncak bebek gibiler | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"are entertained by their grandmothers with fairy tales" | Ve hergün babaanneleri anlatır Her gün babaanneleri onlara masallar anlatır | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"In my country a guest is revered as a god" | Benim ülkemde misafir tanrı gibi karşılanır | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"and no matter what land he comes from, He becomes a Part of this land" | Nereden gelirse gelsin bizim bir parçamız olur | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"I have seen and understood your country" | Senin ülkeni gördüm senin ülkeni tanıdım | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"I don't know why it all seems familiar" | Neden bilmiyorum bana tanıdık geldi... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
"These evenings are familiar as are these mornings" | Buradaki o akşamlar o sabahlar | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
These are last rites. It is done before the ashes are immersed in the river | Bunlar son ayinler. Küller nehire döklmeden hemen önce yapılır | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
So why aren't we doing it? We aren't doing it because... | Peki biz neden yapmıyoruz? Biz bunu yapmıyoruz çünkü... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
you are a Muslim. And this is a temPle of the Sikhs | sen bir müslümansın Ve burası da Sikhlerin tapınağı | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
and it's in our interest to quietly immerse the ashes and leave from here | Bizim için en iyisi, sessizce külleri nehire döküp gitmek olur | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
No, I want to immerse the ashes with the comPlete rituals | Hayır, ayinin tamamını yaptıktan sonra külleri dökmek istiyorum | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Hey no, no zaara. It's like this... some Priests are fanatics | Zaara, bak.. Burdaki rahiplerin çoğu fanatiktir | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
So you'll get insulted and I'll get unnecessarily beaten uP | Yani, hem sana hakaret ederler, hem de ben gereksiz yere dayak yerim | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Should I go and ask? No, no you don't ask. | Gidip ben sorayım mı? Hayır, hayır sen sorma.. | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
You wait here. I'll ask. You wait right here... Please | Sen burda bekle ben sorarım Sen burda otur, lütfen | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
dear God, it's all in your blessings | Sevgili Tanrım, hepsi senin lütfun... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I'd told you about KiritPur, right? Just immerse me there. I'll get refuge" | ''Sana Kritpur'dan bahsetmiştim, değil mi? Küllerimi oraya dök. O zaman huzur bulacağım'' | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
You've come from Pakistan? | Pakistan'dan mı geldin? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I've been in this temPle since forty two years | Ben iki yıldır bu tapınakta kalıyorum | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
But I have never seen such devotion | Ama böyle bir bağlılık ilk defa görüyorum | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
You've done more than a real daughter would | Sen gerçek bir evladın yapabileceğinden daha fazlasını yaptın, kızım | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
It would be an honour for me to do the last rites for your Bebe | Beben için son ayini yapmak benim için onurdur | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
come child, come with me. Come... | Gel evladım, benimle gel... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
come here, Please | Buraya gel, lütfen | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Put your hand out and fulfill Bebe's last wish with me | Elini verip ve benimle beraber Bebe'nin son arzusunu yerine getirir misin? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
But how can I...? | Ama, ben nasıl...? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Look here, neither I nor you are Bebe's children. But... | Bak... Ne ben Bebe'nin çocuğuyum, ne de sen... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
But... if it weren't for you I wouldn't have been able to get Bebe here so easily | Ama eğer sen olmasaydın, belki ben de buraya Bebe'nin küllerini bu kadar kolay getiremezdim | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Like me, now you too have formed a bond with Bebe | Şimdi senin de benim gibi, Bebe ile aranda bir bağ oluştu | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
So the right... | Bu yüzden bu son arzuyu yerine getirme hakkı sadece benim değil, senin de | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
zaara... here's your bus ticket. You'll reach atari. And from there... | Zaara... İşte otobüs biletin Atari'ye gider gitmez telefon et | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
catch a train straight to Lahore. And here's your change | Ordan da Lahore'a giden trene binersin İşte paranın üstü... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Anything else...? No thanks | Başka bir şey? Hayır, teşekkürler | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
You've already done a lot for me. I just don't know how to thank you | Benim için o kadar çok şey yaptın ki, sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I'm very frank about these things. If you ask me... | Böyle konularda çok açığımdır Eğer sorarsan.. | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I'll tell you what I really want... Tell me what I can do for you? | ..sana ne istediğimi söylerim Öyleyse söyle lütfen, senin için ne yapabilirim? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Be careful, I will ask but you will not be able to give it | İyi düşün... İsteyeceğim şeyi belki de yapamayacaksın | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
You don't know what you've done for me. Ask for anything you want | Benim için ne büyük bir iyilik yaptığını bilmiyorsun Ne istiyorsan söyle | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
It's a Promise that I'll fulfill it | Söz veriyorum, yapacağım | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
You are making a Promise without knowing the Price... you might regret it | Bedelini bilmeden söz veriyorsun Belki de pişman olacaksın..? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
a Pakistani has made a Promise to an Indian | Bir Pakistanlı Hindistanlı'ya söz verdi | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Now my country's honour is at stake. Now even if I want to I can't back off | Şimdi benim ülkemin onuru söz konusu İstesem bile sözümden geri dönemem | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Please tell me what can I do for you? Give me this one day from your life... | Söyle lütfen, senin için ne yapabilirim? Hayatından bu günü bana hediye eder misin? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
You drew me close into your life. You created a bond between me and your Bebe | Beni kendi hayatına yaklaştırdın Beben ile aramda bir bağ oluşturdun | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
You're leaving me with a lifetime of sweet memories | Bana bir ömür boyu hatırlayacağım güzel anılar bırakıp gidiyorsun | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I want to share my world with you. I too wish to give you memories... | Ben de sana kendi dünyamı göstermek, dünyamı seninle paylaşmak istiyorum | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I know a day is very Precious to you. But I Promise that... | Biliyorum senin için bir gün çok kıymetli Ama sana söz veriyorum, bu bir günü hiç unutmayacaksın | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I warned you that you'd regret making this Promise | Sana dememiş miydim?.. Söz vermeden önce iyice düşün diye? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
So you fell in love with her? | Demek ona aşık oldunuz? | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
What I felt... | Bana ne olmuştu... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
I still can't understand... | Şimdi bile bilmiyorum... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |
Why I asked her for a day I don't know... I just asked her | Ondan neden bir gününü istedim, bilmiyorum... Sadece, istedim... | Veer-Zaara-1 | 2004 | ![]() |