Search
English Turkish Sentence Translations Page 179729
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Take a look at the bat wing, bitch! Oh, it's so veiny. | Yarasa kanadına bak kancık! Oh, ne kadar da damarlı. Yarasa kanadına bir bakış at kaltak! Oh, bu çok damarlı. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Damn, Raddimus. Does Danielle know that you like to go both ways? How does that work? | Söyle Raddimus. Danielle iki tarafa da oynadığını biliyor mu? Nasıl oluyor? Evet Raddimus. Danielle senin iki türlü çalıştığını biliyor mu yoksa söylemedin mi? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Good job, asshole. | İyi işti göt herif. İyi işti pislik. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Hello, sir. My name is Monty. This is my trainee, Mitch. | Merhaba efendim. Adım Monty. Bu da stajyerim, Mitch. Merhaba, efendim. Benim adım Monty. Bu da stajyerim Mitch. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
How are you doing today? Oh, I'm slipping gradually into senility. | Nasılsınız bugün? Oh, yavaş yavaş bunaklığa kayıyorum. Nasılsınız bugün? Yavaş yavaş bunamaya başlıyorum artık. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Really? Do you consider that a good thing or a bad thing? | Gerçekten mi? Sizce bu iyi bir şey mi yoksa kötü mü? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Well, it's a mixed bag. | Şey, ikisi de. Şey, bu karışık bir durum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
It's good in the sense that I can take walks in my underwear. | İç çamaşırımla dışarı çıkabiliyor olmam açısından iyi. İç çamaşırımla yürüyüşe çıktığımda, bu güzel bir duygu. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I can give small children the middle finger. | Küçük çocuklara el hareketi çekebilmem açısından da. Ayrıca küçük çocuklara orta parmağımı gösterebiliyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
But as long as I look happy while I'm doing it, | Ancak bunları yaparken mutlu gözüktüğüm anda, Ama bunu yaparken ne kadar mutlu gözükürsem gözükeyim... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
people just assume I'm senile. | insanlar hemen bunak olduğumu düşünüyor. ...insanlar sadece bunak olduğumu farz ediyor. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Well, sometimes I give small children the middle finger | Şey, bazen çocuklara hareket çekiyorum Şey, bazen küçük çocuklara orta parmağımı gösteriyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
and don't realize I'm doing it until someone slaps me. | ancak bunu, biri beni tokatlayana kadar fark etmiyorum. Ama biri beni tokatlayana kadar bunu yaptığımı fark etmiyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
So I really am going senile. | Yani, gerçekten bunuyorum. Galiba gerçekten bunaklaşıyorum ha? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Alzheimer's can't be all bad. | Alzheimer o kadar da kötü olamaz. Alzheimer o kadar da kötü bir şey değil. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You get a chance to meet new people every day. | Her gün yeni insanlarla tanışabilirsin mesela. Her gün yeni insanlarla tanıştığınızı sanıyorsunuz. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I like you, Monty. I like you too, sir. | Senden hoşlandım Monty. Ben de sizden hoşlandım efendim. Seni sevdim Monty. Ben de sizi sevdim efendim. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I like you too, Monty. | Ben de senden hoşlandım Monty. Ben de seni sevdim Monty. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
So what could I get you to drink? | Size içecek olarak ne getirebilirim? Peki içmek için ne istersiniz? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
that is the coolest old man I've met in my entire life. | bu adam hayatımda tanıdığım en süper yaşlı. Tüm hayatım boyunca tanıştığım en kıyak moruk bu. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
How's your table? Couple of hicks. | Senin masan nasıl? Birkaç kıro. Senin masan nasıl? Bir çift kıro. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Yikes. Yeah, but the check total's $63, | Iyy. Evet ama hesap 63$ tuttu Evet ama hesap toplamı altmış üç dolar. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
so even if they tip 15 percent I should make 10 bucks. | yani %15 bahşiş verseler bile 10$ kazanacağım. Bu yüzden % 15 bile verseler, on dolar eder. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
There you go, buddy. It's all you. | Al bakalım evlat. Hepsi senin. Tamam dostum. Hepsi senin. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Thanks a lot. We'll see you next time. | Çok teşekkürler. Tekrar görüşmek üzere. Teşekkürler. Yine bekleriz. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
How much did they leave you? | Ne kadar bırakmışlar? Ne kadar bıraktılar? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You obviously need this more than I do. | Benden daha çok ihtiyacınız olduğu belli. Belli ki buna benden daha çok ihtiyacınız var. O hemen hemen 18. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I wanna speak to your manager now, please. This is horse shit. | Hemen müdürünüzle konuşmak istiyorum lütfen. Olmaz böyle şey. Hemen yöneticinizle konuşmak istiyorum lütfen. Bu saçmalık. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
What, did he stiff you? He might as fucking well have. | Bahşiş bırakmadı mı? Öyle sayılır. Sana gıcık mı yaptı? Öyle de denebilir. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
For insulting me I should get some free gift certificates and a key chain and a hat. | Hakarete uğradığım için, bedava hediye kuponları ve bir anahtarlık ve bir şapka verilmeli. Bu yapılan hakaret için bedava hediyeler almalıyım. Ve yemek biletleri... Ve bir de... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Absolutely, sir. Yes. | Elbette efendim. Evet. Tabii, evet. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
And how about a couple of sundaes with some nuts on 'em? | Ve birkaç puding de fena olmaz, üzerlerinde fındık olsun. Ve meyveli dondurma nasıl olur? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Yeah, I will have Natasha take down all your information, | Evet, Natasha'ya tüm bu bilgileri yazdırıp, Natasha tüm bilgilerinizi not alıyor. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
and I will make sure corporate sends those to you. | şirketin size yolladığına emin olacağım. Ve elbette bunları size, kişiye özel göndereceğim merak etmeyin. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You're gonna mail me a sundae? I want it now. | Postayla puding mi yollayacaksınız? Şimdi istiyorum. Bana meyveli dondurma mı postalayacaksın? Bunu şimdi istiyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Get in here. You wanna explain to me what the heck you were thinking? | Gir içeri. Ne yaptığını sanıyorsun sen? Buraya gel. Bana bunu yaparken ne düşündüğünü açıklamak ister misin? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Insulting a customer like that? | Bir müşteriye öyle hakaret etmek? Bir müşteriye hakaret ederken? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You're right. I know. I know. He just... | Haklısın. Biliyorum. Biliyorum. Ama adam Haklısın. Biliyorum, biliyorum. Sadece... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I'm having a really bad day, Dan, and that guy caught me at the worst possible moment. | Berbat bir gün geçiriyorum Dan ve adam en kötü anda yakaladı beni. Gerçekten kötü bir gün geçiriyorum Dan ve o adam en kötü anımda bana rastladı. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I'm sorry. I lost it. You're sorry? | Üzgünüm. Kendimi kaybettim. Üzgün müsün? Bak özür dilerim, ileri gittim. Özür diliyorsun. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I don't understand. I've never gotten a complaint on you. | Anlamıyorum. Senden hiç şikayet almadım. Anlayamıyorum, bugüne kadar senden hiç bir şikâyet almadım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
There are people who would jump at the chance. | Bu fırsatın üzerine atlayacak insanlar var. Burada bunun üzerine atlayacak insanlar var. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Calvin is chomping at the bit for this job. | Calvin bu iş için yanıp tutuşuyor. Calvin bu işi almak için yırtınıyor. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I am offering you an opportunity to take it to the next level, earn more money. | Bir üst kademeye çıkmanı sağlayacak, para kazandıracak bir şans sunuyorum. Sana bir üst seviyeye geçmek ve daha fazla para kazanmak için bir fırsat teklif ediyorum ve senin yaptığına bir bak. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I want an answer by the end of your shift... tonight! | Mesainin sonunda bir cevap istiyorum... bu gece! Vardiya bitiminde bir cevap istiyorum. Bu gece! | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
And Dean, this is an exploding offer. | Ve Dean, bu teklifin süresi yakında bitecek. Ve Dean, artık tren kalkmak üzere. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I don't work within the exact boundaries of the law, | Kanunun kesin sınırları içinde gezinmem Kanunun sınırları içinde yaşamak istemiyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
because I wasn't consulted when the goddamn laws were made. | çünkü lanet kanunlar yazılırken bana danışılmadı. Çünkü lanet olası kanunlar hazırlandığında bana danışılmadı. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
No, instead, nameless, faceless politicians, | Bunun yerine, isimsiz, kim olduğu belirsiz politikacılar, Hayır. Bunun yerine, neyin yanlış neyin doğru olduğuna... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
the so called protectors of the moral majority decide what is right and what is wrong. | ahlaki çoğunluğun sözde koruyucuları, neyin doğru ve yanlış olduğuna karar veriyor. ...dürüst çoğunluğun koruyucuları olduğu söylenen isimsiz kim olduğu belirsiz politikacılar karar verdi. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I govern my life around my own personal code of ethics, and I suggest you do the same. | Ben hayatımı kendi etiğime göre yönetiyorum, sana da tavsiye ederim. Yaşamımı kendi ahlak kurallarım etrafında yönetiyorum ve sana da aynısını yapmanı öneriyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
That way if, within the constructs of my own morality | Bu şekilde, eğer kendi ahlak temellerime uygun Yine de eğer kendi anlayışım içinde... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I were to do something that was considered illegal, so be it. | ancak illegal kabul edilen bir şey yaparsam, sorun olmuyor. ...bazı şeyler yapmış olsaydım bunu yasa dışı kabul ederlerdi. Öyle olsun. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I feel no guilt whatsoever. | Kesinlikle suçlu falan hissetmiyorum. Her ne ise hiç suçluluk hissetmiyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
And furthermore, if I were to buckle under the social weight of the system | Ve ayrıca, tam olarak inanmadığım kanunlara uyarak, Ve ayrıca, eğer gerçekten inanmadığım kurallara bağlı kalarak sistemin... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
by adhering to laws that I do not truly believe in, | sistemin sosyal yükü altında ezilirsem, ...sosyal baskısına boyun eğmiş olsaydım... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
then I would be extinguishing the very fire of patriotism and individuality. | vatanseverlik ve bireyselliğin ateşini söndürüyor olurum. ...yurtseverlik ve kişilik ateşini söndürüyor olacaktım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
It's... It's so... | Bu Bu çok Bu... Bu... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Well, I guess... Bro, it was a rhetorical question. | Şey, sanırım Cevap vermen gereken bir soru değildi. Şey, bence bu... Dostum, bu cevap isteyen bir soru değil. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Okay? So... | Tamam? O yüzden Tamam mı? Bu yüzden... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Oh, hey, Dean. I heard Dan yelling at you. It was kind of crazy. | Selam Dean. Dan sana bağırırken duydum. Ne çılgındı ama. Selam Dean. Dan'in sana bağırdığını duydum. Vay canına. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You think you're still in the running for the assistant manager? | Sence hala yardımcı müdürlük yarışına dahil misindir? Sence hala yardımcı yöneticilik işini istiyor musun? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Did you ever just wake up and realize, "Holy shit. I'm a fucking loser." | Hiç uyanıp fark ettiğin oldu mu: "Ha siktir. Ben zavallının tekiyim." Sen hiç uyanıp birden hayatta bir hiç olduğunu fark ettin mi? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
God, I just wanna be able to say, "I wanna be a teacher," you know, | Tanrım, sadece "Bir öğretmen olmak istiyorum." demek istiyorum. Keşke sadece şöyle diyebilsem; "Bir öğretmen olmak istiyorum" | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
or a podiatrist or a fucking electrical engineer. | Ya da bir podiyatrist ya da lanet bir elektrik mühendisi. Bilirsin. Ya da... Ya da elektrik mühendisi. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Anything! Just have a fucking clue! | Herhangi bir şey! Yalnızca bir fikir! Herhangi bir şey! Ama ne yapacağımı bilemiyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Hey, who has a clue, right? | Hey, kimin fikri var ki, değil mi? Hey, kim ne yapacağını biliyor ki ha? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Hey, I don't. Hello? I don't know what's going on. | Hey, benim yok. Alo? Neler olduğunu bilmiyorum. Hey, ben bilmiyorum. Merhaba. Ben bilmiyorum. Neler oluyor dostum ha? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Hey, could you put down the ice pick? | Buz kıracağını indirir misin? Hey, şu buz kıracağını indirebilir misin? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Sorry you had to hear that guy yell. Oh, it's okay. | O adamın bağırmasını dinlediğin için üzgünüm. Sorun değil. Bunu duymak zorunda kaldığın için üzgünüm. Sorun değil. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
You shouldn't have to be subjected to that. | Buna maruz kalmak zorunda olmamalısın. Buna tanık olmak zorunda kalmamalısın. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Way too cute, too. Stop it. You're gonna make me blush. | Ve de fazla hoşsun. Yapma. Kızaracağım şimdi. Ve çok da şirin. Kes şunu. Beni utandırıyorsun. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Bet you drive the boys wild at your school. | Eminim okulundaki çocukları çıldırtıyorsundur. Okuldaki çocukları çılgına çevirdiğine bahse girerim. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Maybe. I don't really like the boys at my school. | Olabilir. Okulumdaki çocuklardan pek hoşlanmıyorum. Belki. Aslında okuldaki çocuklardan hoşlanmıyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I prefer older men. | Daha yaşlı erkekleri tercih ediyorum. Benim tercihim, olgun olanlar. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Really? Wow. | Gerçekten mi? Vay be. Sahi mi? Vay. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I like a man in power. | Güç sahibi bir erkekten hoşlanırım. Güçlü bir erkekten hoşlanırım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Yeah, well, being a manager, obviously, I know what you mean. | Eh tabi, bir müdür olarak, seni anlıyorum. Evet. Şey, bir yönetici gibi yani. Ne demek istediğini biliyorum. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
It takes a lot of power to command the respect of everybody at the restaurant. | Restoranttaki herkesin saygısını kazanabilmek çok güç gerektiriyor. Bir restorandaki herkesin saygısını hak etmek oldukça zor bir iştir. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
We should go to dinner sometime and talk about it. | Bir ara yemeğe çıkıp bu konuda konuşmalıyız. Bir ara akşam yemeğine gidip, bunun hakkında konuşalım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
I'll bring my manager card, and we'll just eat for free. | Müdür kartımı getiririm ve bedava yeriz. Yönetici kartımı getiririm, bedava yemek yeriz. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
As they say, membership has its privileges. | Dedikleri gibi, üyeliğin ayrıcalıkları vardır. Söyledikleri gibi, üyeler ayrıcalıklara sahiptir. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
What's up with you? What are you still doing here? | Senin derdin ne? Neden hala buradasın? Senden ne haber Calvin? Neden hala çıkmıyorsun? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Christy asked me to work for her, so I'm working a double. | Christy onun yerine çalışmamı istedi, ben de çifte mesai yapıyorum. Christy onun yerine çalışmamı istedi. Biraz daha buradayım. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Time out. Isn't this your only night off this week? | Mola. Bu senin tek tatil günün değil mi? Bir dakika. Bu haftaki tek izinli gecen değil mi? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
And you're using it to work a double shift for Christy? | Ve onu Christy için çifte mesai yaparak mı harcıyorsun? Ve bunu Christy'nin yerine çalışarak mı kullanıyorsun? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Wait. You actually have to get the pussy before you can be whipped by it. | Bekle. Kırbaçlanmak için önce hatunu elde etmen gerekir. Dur, dur, bekle. Bak, bu şekilde kırbaçlanabilmek için önce yavruyu bulmuş olman gerekir. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Yes, we do. Wait. Didn't you take out Christy last night? | Evet, biz yalıyoruz. Dün Christy'le dışarı çıkmadınız mı? Evet, öyleyiz. Söylesene, dün gece Christy'ye çıkma teklif etmedin mi? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Yeah, we went out last night. Come on, man! Details! | Evet, dün gece çıktık. Haydi dostum! Detaylar! Evet, dün gece çıktık. Hadi ama dostum. Detaylar! | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Fuck the details. I wanna know. Did you do it? Did you make a move? | Siktir et detayı. Bilmek istiyorum. Bir hamle yaptın mı? Detayları boş ver. Bilmek istiyorum. Söyle Calvin. Yaptın mı? Hamleni yaptın mı? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Did you kiss her? Rub against her skin? Cuddle with her? Rub her leg? | Onu öptün mü? Tenine sürtündün mü? Oynaştınız mı? Bacağını okşadın mı? Yani onu öptün mü, tenine sürtündün mü? Onunla kucaklaştın mı? Bacaklarını elledin mi? | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Hold her hand? Nipple tweak? Anything? | Elini tuttun mu? Göğüs ucunu sıktın mı? Herhangi bir şey? Elini tuttun mu? Göğüslerini okşadın mı? Herhangi bir şey. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
No, I'm still... Oh, my God! | Hayır, ben hala Aman Tanrım! Hayır ama ben biraz... Lanet olsun. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Forget it. It's over. You're fucked. Not literally. | Unut gitsin. Bitmiş artık. Sikilmişsin sen. Mecazi anlamda. Unut gitsin. Bitti. Düzüldün. O anlamda değil. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Why? Because you won't pull the trigger. And you're too fucking nice! | Neden? Çünkü tetiği çekmiyorsun. Ve fazla kibarsın! Çünkü tetiği asla çekemeyeceksin. Ve sen çok naziksin. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Why do you always say that? I'm not... | Neden hep böyle söylüyorsunuz? Hiç de fazla Neden sürekli bunu söylüyorsunuz. Bakın ben... | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
What happens with every girl you like? Nothing! | Hoşlandığın her kızla ne oluyor? Hiçbir şey! Hoşlandığın kızlarla neler oluyor? Hiçbir şey! | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Then you home, alone, to masturbate while you cry, using your own tears... | Eve dönüp, yalnız başına ağlayarak mastürbasyon yapıp, kendi gözyaşlarını kayganlaştırıcı Sonra yalnız başına eve gidiyorsun ve ağlayarak mastürbasyon yapıyorsun. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
That was once, and I was drunk and it was Valentine's day. So back off. | O bir kez olmuştu ve sarhoştum ve sevgililer günüydü. Uzatmayın. Tamam bu bir kez oldu ama sarhoştum ve Sevgililer Günüydü. Beni rahat bırakın. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |
Don't try to candy coat it. All we ever do is hang out and have sex. | Üstünü kapatmaya çalışma. Tek yaptığımız beraber takılmak ve seks yapmak. Konuyu değiştirmeye çalışma. Şu ana kadar seninle sadece seks yaptık. | Waiting...-2 | 2005 | ![]() |