Search
English Turkish Sentence Translations Page 183764
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
This poison has an antidote. | Bu zehirin bir panzehiri var. | Zift-1 | 2008 | |
And guess who has it?. | Ve bil bakalım kimde? | Zift-1 | 2008 | |
Did you think that up with your ass, comrade major?. | Bunu götünden mi uydurdun, yoldaş binbaşı? | Zift-1 | 2008 | |
Instead of thinking with your ass, | Götünle düşünmek yerine... | Zift-1 | 2008 | |
why don't you play a partisan song with it? | ...neden onunla partizan bir şarkı söylemiyorsun? | Zift-1 | 2008 | |
Mockery of the people's anthems?. | İnsanların değer verdiği marşlarla dalga mı geçiyorsun? | Zift-1 | 2008 | |
Listen, Moth. | Dinle, Güve. | Zift-1 | 2008 | |
You tell me where you hid the stone, | Bana taşı sakladığın yeri söyle... | Zift-1 | 2008 | |
and you leave this shithole alive. | ...ve bu kokuşmuş yerden canlı çık. | Zift-1 | 2008 | |
Otherwise you stay | Yoksa ağzından köpükler çıkıp... | Zift-1 | 2008 | |
until you start cramping and frothing. | ...midene kıramplar girene kadar burada kalırsın. | Zift-1 | 2008 | |
Leonid, or Leo, as she called him in her letters, | Leonid, ya da Ada'nın mektuplarda kullandığı şekilde Leo,... | Zift-1 | 2008 | |
died of lockjaw. | ...tetanosdan ölmüş. | Zift-1 | 2008 | |
Sounds terrible. | Kulağa korkunç geliyor. | Zift-1 | 2008 | |
Moth?. | Güve? | Zift-1 | 2008 | |
Raycho? | Raycho? | Zift-1 | 2008 | |
Raycho The Skin that's what we called him in the hood. | Raycho, nam ı diğer "Deri". Mahalledeki lakabı buydu. | Zift-1 | 2008 | |
We were great friends. | Çok iyi arkadaştık. | Zift-1 | 2008 | |
You're in deep shit, buddy, | Başın çok büyük belada dostum. | Zift-1 | 2008 | |
very deep. | Çok büyük. | Zift-1 | 2008 | |
They told me to rub you sore | Seni ovmamı ve daha sonra... | Zift-1 | 2008 | |
and throw you in that barrel with vinegar. | ...sirke dolu bir varile koymamı söylediler. | Zift-1 | 2008 | |
His dream was to become a Turkish bath masseur. | Hayali, Türk hamamlarındaki gibi bir tellak olmaktı. | Zift-1 | 2008 | |
When he got Snow White and the Seven Dwarves tattooed on his back, | Sırtına Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler dövmesi yaptırınca... | Zift-1 | 2008 | |
he won the respect of all the kids in the hood. | ...mahalledeki herkesin saygısını kazanmıştı. | Zift-1 | 2008 | |
One day Raycho disappeared. | Raycho bir gün ortadan kayboldu. | Zift-1 | 2008 | |
He was banging a gypsy girl under the bridges of the Canal | Derenin oradaki köprünün altında çingene bir kızla birlikte oluyordu. | Zift-1 | 2008 | |
and rumor had it, her relatives had kidnapped him to marry him off. | Söylentilere göre, kızın akrabaları onları evlendirmek için Raycho'yu kaçırmıştı. | Zift-1 | 2008 | |
It turned out, he did it on his own will. | Sonradan ortaya çıktı ki, bunu kendi isteğiyle yapmış. | Zift-1 | 2008 | |
I was his best man at the wedding. | Düğününde sağdıcı bendim. | Zift-1 | 2008 | |
Get out of here, man. beat it before it gets real bad. | Olaylar daha da kötüleşmeden kurtul buradan, adamım. | Zift-1 | 2008 | |
Where?. I don't know. | Nasıl? Bilmiyorum. | Zift-1 | 2008 | |
Run. Get lost. | Kaç ve ortadan kaybol. | Zift-1 | 2008 | |
Hit me with this bench, so we can trick the guards. | Şu tahtayla bana vur. Böylece gardiyanları kandırabiliriz. | Zift-1 | 2008 | |
Moth. | Güve. | Zift-1 | 2008 | |
Enjoy you bath, you filthy Moth! | Banyonun tadını çıkar, seni pis Güve! | Zift-1 | 2008 | |
The sergeant major's bosom reeks of tallow soap. | Çavuş arap sabunu gibi kokuyordu. | Zift-1 | 2008 | |
Nineteen o'clock. | Saat yedi. | Zift-1 | 2008 | |
Well, comrades, it's time for me to get off. | Evet yoldaşlar, benim için gitme vakti geldi. | Zift-1 | 2008 | |
Welcome to the hood. | Mahalleye hoş geldiniz. | Zift-1 | 2008 | |
Whoops, the chewing gum. | Sakızı alalım. | Zift-1 | 2008 | |
Give me some pretzel, comrade. | Biraz yiyecek bir şeyler ver, yoldaş. | Zift-1 | 2008 | |
I need to deliver milk for this sucker, Tseko Tsekov. | Oğlum Tseko Tsekov'u emzirmem için süte ihtiyacım var. | Zift-1 | 2008 | |
Twenty o'clock. | Saat sekiz. | Zift-1 | 2008 | |
Tobacco stained female voices drift out of the office. | Ofisten kadın sesleri geliyor. | Zift-1 | 2008 | |
Doctor's Office | Doktor Ofisi | Zift-1 | 2008 | |
A heady smell of cheap tobacco, ammonia, and nail polish remover. | İçerisini tütün, amonyak ve aseton kokusu sarmış. | Zift-1 | 2008 | |
Comrade, are you drunk? | Sarhoş musun, yoldaş? | Zift-1 | 2008 | |
No. I'm from the amateur theater group. | Hayır. Amatör bir tiyatro grubundanım. | Zift-1 | 2008 | |
We're rehearsing "Under the Yoke"" at the community center. | Halkevinde, "Esaret Altında" oyununun provasını yapıyoruz. | Zift-1 | 2008 | |
I'm playing Ognyanov, the revolutionary, and they wound me. | Ben devrimci Ognyanov'u oynuyorum ve beni yaraladılar. | Zift-1 | 2008 | |
Ognyanov?. I was just about to believe you. | Ognyanov mu? Tam da sana inanmak üzereydim. | Zift-1 | 2008 | |
Look, that's the approach. Realistic. | Tarzımız böyle, gerçekçi. | Zift-1 | 2008 | |
Stop shitting me. | Benimle kafa bulmayı bırak. | Zift-1 | 2008 | |
Jolly as an old tart. | Aynı fahişe gibi gülüyor. | Zift-1 | 2008 | |
I mean it. We were rehearsing and they wounded me. | Ben ciddiyim. Prova yapıyorduk ve beni yaraladılar. | Zift-1 | 2008 | |
Now I feel nauseous. | Midem bulanıyor. | Zift-1 | 2008 | |
Ognyanov... | Ognyanov. | Zift-1 | 2008 | |
Her gaze scratches like manicured nails. | Bakışları tırnak gibi çiziyordu. | Zift-1 | 2008 | |
That's one lame story. | Anlattıkların pek inandırıcı değil. | Zift-1 | 2008 | |
We'll need to test you for alcohol. | Alkol testi yapmamız gerekiyor. | Zift-1 | 2008 | |
Nicotine phlegm is ripping her throat. | Sigaradan dolayı oluşan balgam adeta boğazını yırtıyordu. | Zift-1 | 2008 | |
Nurse, drain out Ognyanov. | Ognyanov'un suyunu boşalt hemşire. | Zift-1 | 2008 | |
Take his blood sample. | Kan ve... | Zift-1 | 2008 | |
And urine sample. | ...idrar örneği al. | Zift-1 | 2008 | |
Let's see what's wrong with the star actor. | Bakalım yıldız oyuncumuzun nesi varmış. | Zift-1 | 2008 | |
The nurse ogles me, her sour whiff hits me in the nose. | Hemşire bana öyle bir baktı ki ağzındaki ekşi kokuyu bile hissetim. | Zift-1 | 2008 | |
Follow me into the manipulation room. | Beni odaya kadar takip et. | Zift-1 | 2008 | |
You got a medical record?. I don't think so. | Herhangi bir sağlık sorunun var mı? Sanmıyorum. | Zift-1 | 2008 | |
You don't think? | Sanmıyor musun? | Zift-1 | 2008 | |
I recently moved into this neighborhood. I used to be a tinker | Buraya yeni taşındım. Eskiden tamirciydim. | Zift-1 | 2008 | |
and now I work in the packaging department of the chocolate factory. | Şimdi ise bir çikolata fabrikasının paketleme bölümünde çalışıyorum. | Zift-1 | 2008 | |
""Malchika"? Yes, this is my first visit. | Malchika da mı? Evet, buraya ilk gelişim. | Zift-1 | 2008 | |
You've got a large vein, comrade. | Damarların çok genişmiş, yoldaş. | Zift-1 | 2008 | |
We urinate in the glass. | Biz bardağa işeriz. | Zift-1 | 2008 | |
You're lucky the lab guy will process your samples tonight. | Laboratuvarda çalışan adam örneklerini bu gece inceleyeceği için çok şanslısın. | Zift-1 | 2008 | |
He's an awfully sweet person. | Çok tatlı biridir. | Zift-1 | 2008 | |
And frankly, it wouldn't hurt at all if you buy him a box of chocolates. | Ve açıkçası, ona bir kutu çikolata alman yararına olur. | Zift-1 | 2008 | |
Did you hear what happened to Stomna Galabova?. | Stomna Galabova'nın başına gelenleri duydun mu? | Zift-1 | 2008 | |
Who's that? Stomna. | Kimin? Stomna'nın. | Zift-1 | 2008 | |
The one with the big boobies? | Büyük memeleri olan mı? | Zift-1 | 2008 | |
Yes. The one from the National Theater, | Evet. Devlet Tiyatrosu'nda çalışan ve "Yerliler" oyununda... | Zift-1 | 2008 | |
who plays the agronomist in "The Natives". | ...tarım uzmanını oynayan kız. | Zift-1 | 2008 | |
In February she goes skiing. | Şubat'ta kayak yapmaya gitmiş. | Zift-1 | 2008 | |
She climbs the trail sideways with her skis on, | Kayak takımları ile tepeye çıkmış... | Zift-1 | 2008 | |
but all of a sudden she needs to pee. She slips into the bushes, | ...ama birden çişi gelmiş. Çalılıkların arasına girmiş... | Zift-1 | 2008 | |
takes down her pants, and squats, with the skis still on. | ...ve pantolonunu indirmiş. Kayak takımları hala ayağındayken işemek için çömelmiş. | Zift-1 | 2008 | |
She loses her balance. The skis start sliding down the slippery slope, | Dengesini kaybetmiş ve kayak takımları aşağıya doğru kaymaya başlamış. | Zift-1 | 2008 | |
and Stomna goes flying down the trail with her pants off. | Ayağında pantolon olmadan patikadan aşağı kaymış. | Zift-1 | 2008 | |
She falls and breaks her ankle. | Düşmüş ve bileğini kırmış. | Zift-1 | 2008 | |
but manages to pull up her pants before the arrival of the ski patrol, | Ama devriyeler gelmeden pantolonunu giymeyi başarmış. | Zift-1 | 2008 | |
and keeps her dignity. Otherwise imagine the disgrace. | Böylece durumu kurtarmış. Yoksa yaşayacağı rezaleti bir düşünsenize. | Zift-1 | 2008 | |
A national actress skiing with no pants on. | Ünlü aktrist donsuz kayıyor. | Zift-1 | 2008 | |
Yeah, right. As if I believed you. | Ya tabi. Sanki sana inandım da. | Zift-1 | 2008 | |
A national actress with no pants on. My ass. | Ünlü aktristin üzerinde bir şey yokmuş. Saçmalık. | Zift-1 | 2008 | |
The Grey Horse | Gri At | Zift-1 | 2008 | |
""You are my mermaid, | Sen benim denizkızımsın,... | Zift-1 | 2008 | |
I'm your drowning sailor. | ...ben de senin denizler de boğulan gemicin. | Zift-1 | 2008 | |
You are my mermaid, | Sen benim denizkızımsın,... | Zift-1 | 2008 | |
Weep, heart, oh weep, | Ağla kalbim, ağla. | Zift-1 | 2008 |