Search
English Turkish Sentence Translations Page 183776
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
What a surprise!! | Oo, bu ne sürpriz! | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Hi. Hi. Come in. | Merhaba. Gel bakayım canım. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I hope I am not disturbing you. Come on. Come in. | Rahatsız etmedim umarım. Rica ederim, gel gel. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I was printing out stuff. | Baskı yapıyordum. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Where is Sedat? He hasn't been around. | Sedat nerede? Bir süredir yok. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Hasn't he called? | Arayıp sormuyor mu? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Nope. Nothing. No news. | Arayıp sormuyor. Haber de yok. Hiçbir şey yok. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Interesting. | Allah allah. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
He just sent an envelope. | Sadece bir zarf gönderdi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
With some negatives. And a note. | İçinden negatifler çıktı. Bir de ufak not. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
What does it say? | Ne diyor notta? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Use these if anything happens to me. | Ben kaybolursam bunları kullan yazıyor. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Do you have the envelope? Let me see. | Yanında mı zarf? Getir bakayım. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
All I know is they are not pictures. | Fotoğraf değiller, onu anladım sadece. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
What has he gotten into? | Ne işlere bulaştı bu adam ya? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Sedat has an old friend from the police department. | Sedat'ın eski bir arkadaşı vardı emniyetten. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We met him the other day. | Geçen gün buluştuk. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Give me that thing, the magnifying glass. | Şu şeyi versene. Büyüteci. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
He says, he is not the type that to disappear without a word... | Ortadan böyle habersiz kaybolacak biri olmadığını... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...and something must be wrong. | ...bu işin içinde bir şeyler olabileceğini söyledi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They look like official documents. | Bunlar resmi belge gibi be. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Let's process them. | Basalım bunları. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
This is the logo of CIA. | CIA amblemi çıktı yav. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I am making myself very clear. Write it exactly as I say. | Bakın gayet açık söylüyorum, aynen yazln. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The old politicians should no longer be involved with politics. | Eskilerin bir süre siyaset yapmamaları yerinde olur. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The new generation needs a chance. | Başkalarına da şans tanımak lazım. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Who would want to use the old blood? | Kim yıkılan bir binanın yerine yenisini yaparken... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They're all worried about themselves. | Bunların hepsi kendi dertlerinde. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You'll see. They are going to try to change your mind. | Seni vazgeçirmeye kalkacaklar. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Rahsan, send these to the press agencies, the BBC etc. | Rahşan sen bunları ajanslara, BBC'ye geç. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Let this be the point of no return. | Geri dönüşü olmasın. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Okay great. | Tamam, harika. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You just go there, I'll let them know about the press conference. | Sen git yanlarına, ben senin açıklama yapacağını haber vereyim. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Please sit down. | Rahatsız olmayın. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Yes, after reading the statement, this is my decision. | Açıklamayı okuduktan sonra kararım bu. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Rahsan is sending everything to the BBC and TRT. | Şimdi Rahşan BBC'ye ve TRT'ye de bildiriyor. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
This is big. This will rock the boat. | İhtilali sarsacak derecede önemli bir şey. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Are you sure about this sir? | Bundan emin misiniz? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
But this is your resignation sir. | Ama bu sizin istifanız efendim. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I recognized. | Tanıdım. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
How wouldn't I? | Tanımaz mıyım? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Yes I know. | Evet, biliyorum. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
BBC aired, not TRT. | BBC verdi, TRT vermedi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
No. Never. | Yoo. Katiyen. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Why would I resign? | Ben neden istifa edeceğim kardeşim? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I was assigned by the Justice Party, not the security council. | Beni Adalet Partisi'nin büyük kongresi getirdi bu göreve. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Why resign just because the military released a memorandum? | Paşalar bildiri yayınladı diye niye istifa edeyim? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I want to mail this. | Bunu göndermek istiyorum. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
USA Embassy, Ankara | ABD Büyükelçiliği, Ankara | Zincirbozan-1 | 2007 | |
It's over. These are your discharge papers. | Bak askerlik bitti. Bunlar terhis kağıtların. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Come on, you should be happy. | Mutlu ol biraz yahu. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You are going back to Istanbul, to your fianc�. | İstanbul'a, nişanlının yanına dönüyorsun | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We talked and closed the deal. | Bak, konuştuk, anlaştık. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We are not going to renegotiate. Just sign these. | Tekrardan pazarlık edecek değiliz. İmzala şunları. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The document of your temporary job in 1979... | 79'da konsoloslukta koruma görevlisi olarak geçici süreli... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...as a body guard in the embassy. | ...işe giriş belgesi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Your testimony about stealing the briefcase of the political advisor... | Siyasi müşavirin çantasını unutması üzerine içinde... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...thinking that there was money in it. | ...para olduğunu zannederek açıp evraklarla birlikte aldığını... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I didn't destroy the documents. | Belgeleri size söylediğim gibi imha etmedim. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
It was a lie. | Yalandı bu. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
A friend of mine... | Sovyet konsolosluğundan... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...from the Soviet Embassy... | ...bir arkadaşım... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...said they were useless. | ...bir işe yaramayacağını söyledi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The only benefit would be to learn American correspondence. | Amerikan yazışma standardını öğrenmek için yararlı olabilirmiş. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They paid $1000, and later on I was going to get another $4000. | 1000 dolar verdiler ondan sonra dört bin dolar daha vereceklerdi. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You didn't deny when we found you. You confessed. Why? | Seni bulduğumuzda inkar etmeyip itiraf ettin. Neden? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I did. Because... | Ettim çünkü... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...the Russians didn't pay me $4000. | Ruslar söz verdikleri dört bin doları ödemediler. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
They used them to fabricate documents. | Onları sahte belge düzenlemek için kullandılar. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You saw what we've done. | Ne yaptığımızı gördün. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Now think about what we are capable of doing. | Bunun ötesinde daha neler yapabileceğimizi de düşün! | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We're calling late but we had to hide. | Biraz geç aradık. Saklanmak zorunda kaldık. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The cops are all over the place. | Etraf polis kaynıyordu. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Anyway, I hope... | Her neyse, umarım... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
...the leaders are happy. | ...önderlik memnun kalmıştır. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You did well. Mahmut was going to be on the witness stand tomorrow. | İyi iş çıkardınız. Mahmut'un yarın tanıklığı vardı. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Your friends can sleep well tonight. The military won't let this one go. | Bir çok arkadaşınız artık rahat uyuyacak. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You can't be seen around anymore. Do you have a place to stay? | Ortalıklarda olmanız sakıncalı. Kalacak yeriniz var mı? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Yes. We have a place. | Evet. Bir ev ayarladık. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Can you give me the address? | Adresi verebilir misin? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Sapanbaglari, Yildiztepe street. Number 11. Erenkoy. | Sapanbağları, Yıldıztepe Sokak. No 11. Erenköy. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Okay. Now let me talk to Emel. | Tamam, şimdi Emel'i ver bana. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Emel, come here. | Emel gelsene. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I think so too. I am glad. | Evet. Bence de. Buna sevindim. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Please give our best regards if you get a chance. | Haber iletme imkanınız olursa bizim de selamlarımızı iletin. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Okay. We'll do that. | Tamam. Öyle yaparız. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Let's wait. We will see about that. | Bekleyeceğiz bakalım. Kokusu çıkar. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Aynur, would you like some medicine? | Aynur, ağrı kesici ister misin? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
No I don't. | Yok, istemem. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
The orders have arrived. Sedat, gathered us and... | Talimatların önderlikten geldi. Sedat o gün hepimizi toplayıp... | Zincirbozan-1 | 2007 | |
She still says ''Sedat''. Cut it out. Sedat doesn't exist Aynur. | Kes şu Sedat muhabbetini. Sedat diye biri yok Aynur. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
What about Kaya? Neither does he? | Kaya? O da mı yok? | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Guys there is a leak. | Guys there is a leak. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
We have to solve this. We have to be calm. | Arkadaşlar, bir sızma var. Bunu çözmemiz gerekiyor. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
I think we have to find Sedat. | Bence esas bu Sedat'ı bulmamız lazım. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
After that, everything will be revealed easily. | Çorap söküğü gibi çözülür o tuzak. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Busted. | Baskın. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Lay down. Lay down. | Yere yat. Yere yat. | Zincirbozan-1 | 2007 | |
Get down! Emel!! | Yere yatın. Emel!! | Zincirbozan-1 | 2007 | |
You inside. You are surrounded. | İçeridekiler. Etrafınız sarıldı. | Zincirbozan-1 | 2007 |