Search
English Turkish Sentence Translations Page 183779
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Please open the door! Please, mister... | Lütfen kapıyı açın! Lütfen, bayım... | Zinda-1 | 2006 | |
I don't want any food! | Yemek istemiyorum! | Zinda-1 | 2006 | |
Open the door! Please open the door! | Kapıyı açın! Lütfen kapıyı açın! | Zinda-1 | 2006 | |
Open the door, please | Açın kapıyı, lütfen | Zinda-1 | 2006 | |
Open the door | Açın kapıyı | Zinda-1 | 2006 | |
Had I known they'd hold me captive in this room for 14 years... | Onların beni bu odada 14 yıl boyunca tutsak ettiğini bilseydim... | Zinda-1 | 2006 | |
would it have lessened my anguish? Or increased it? | Izdırabımı azaltır mıydı? Yoksa çoğaltır mıydı? | Zinda-1 | 2006 | |
Fried wantons | Kızarmış wanton | Zinda-1 | 2006 | |
Morning and evening, every day, every single day... the same fried wantons | Sabah ve akşam, hergün, her tek günler... aynı kızarmış wanton | Zinda-1 | 2006 | |
Red Circle | Kırmızı çember | Zinda-1 | 2006 | |
It's believed in Buddhism that when two people are destined to meet... | İki kişi le tanışmak nasip oluncaya kadar budisttim... | Zinda-1 | 2006 | |
the place they meet at is called the Red Circle | Onlaral buluştuğumuz yerde kırmızı çember diye çağrılırlardı | Zinda-1 | 2006 | |
Whenever this tune is played, they release valium gas into the chamber | Bu melodi çaldığında, odaya valyum gazı verirler | Zinda-1 | 2006 | |
It's a gas used to control dangerously violent criminals | Bu gaz tehlikeli suçluları kontrol etmek için kulanılır | Zinda-1 | 2006 | |
When I've passed out... | Ben kendimden geçince... | Zinda-1 | 2006 | |
somebody comes and gives me a haircut, cleans up the cell... | Birileri saçımı keser, hücremi temizler... | Zinda-1 | 2006 | |
changes my clothes | elbiselerimi değiştirir | Zinda-1 | 2006 | |
Bala... | Bala... | Zinda-1 | 2006 | |
Now for the crimebeat | Suç işlemek için | Zinda-1 | 2006 | |
A woman was murdered in a bungalow at Sandhurst Road last night | Bir kadın dün gece Sandhurst yolundaki bungalovda cinayet işledi | Zinda-1 | 2006 | |
She used to live all alone... | Yalnız yaşıyordu... | Zinda-1 | 2006 | |
ever since her husband, Balajit Roy, went missing a year ago | kocası Balajit Roy bir yıl önce gittiğinden bu yana | Zinda-1 | 2006 | |
He suddenly returned home last night | Kocası dün gece eve aniden döndü | Zinda-1 | 2006 | |
There ensued a quarrel between the couple... | Karı koca arasında bir kavga çıktı ve... | Zinda-1 | 2006 | |
following which Balajit Roy murdered his wife and escaped | ardından Balajit Roy karısını öldürdü ve kaçtı | Zinda-1 | 2006 | |
Police sources say that the blood stains found on the victim's clothes... | Polis kaynaklarının söylediğine göre kurbanın kıyafetlerinde Balajit Roy' un... | Zinda-1 | 2006 | |
matches Balajit Roy's blood group | kan grubu ile eşleşen kan bulundu | Zinda-1 | 2006 | |
Balajit Roy's fingerprints have also been found on a glass in the bungalow | Bungalow' daki bardakta Balajit Roy'un parmak izleri bulundu | Zinda-1 | 2006 | |
The Bangkok police have launched a massive manhunt for Balajit | Bangkok polisi Balajit için büyük bir takip başlattı | Zinda-1 | 2006 | |
I'm undergoing punishment. My crime lives on | Ben ceza görüyorum.. Suçum yaşıyor | Zinda-1 | 2006 | |
And I'm being kept alive | Ve hayatta tutuluyorum | Zinda-1 | 2006 | |
You're keeping me alive only because you want to meet me, too | Beni hayatta tutuyorsun çünkü sen de, benimle tanışmak istiyorsun | Zinda-1 | 2006 | |
But you can't control the way I think | Ama beni bu şekilde kontrol edemezsin | Zinda-1 | 2006 | |
You can't control my memories | Anılarımı kontrol edemezsin | Zinda-1 | 2006 | |
I'll think of every person I ever had anything to do with... | Her birini düşüneceğim Şimdiye kadar alakalı olduğum... | Zinda-1 | 2006 | |
every human being I must have ever harmed | hiçbir insana hiç zararım olmadı | Zinda-1 | 2006 | |
Any harm | Hiç zararım olmadı | Zinda-1 | 2006 | |
And my pain. You can't control that either | Ve acım. Bunu da kontrol edemezsin | Zinda-1 | 2006 | |
Every line I carve on myself will remind me of every moment I spent here | Üzerime çizdiğim her çizgi, bana burada geçirdiğim her anı hatırlatacak | Zinda-1 | 2006 | |
One line for each year | Her yıl için bir çizgi | Zinda-1 | 2006 | |
Who are you? And when are we meeting? | Kimsin sen? Ve ne zaman görüşeceğiz? | Zinda-1 | 2006 | |
Now, even I'm waiting to meet you face to face | Hatta seninle yüzyüze görüşmek için bekliyorum | Zinda-1 | 2006 | |
And this time, I won't just wait | Bu sefer, sadece beklemeyeceğim | Zinda-1 | 2006 | |
I'll develop myself. For you. Only for you | Kendimi geliştireceğim. Senin için. Sadece senin için | Zinda-1 | 2006 | |
I have survived. I will escape and destroy you | Hayattayım. Seni yok etmek için kaçacağım | Zinda-1 | 2006 | |
Princess Diana was given a final farewell at the Westminister Abbey today | Bugün Westminister kilisesinde Princess Diana son yolculuğuna uğurlandı | Zinda-1 | 2006 | |
Hundreds of thousands of people assembled to take one last look at her remains | Yüzlerce binlerce insan onun ölü bedenine bir kez daha baktı | Zinda-1 | 2006 | |
The Indian army is doing its best to throw out Pakistani infiltrators | Hindistan ordusu Pakistanlı ajanları dışarı atmak için elinden geleni yapıyor | Zinda-1 | 2006 | |
Air strikes continued for a fourth day today | Devam eden hava saldırılarının bugün dördüncü günü | Zinda-1 | 2006 | |
It's raining outside | Dışarıda yağmur yağıyor | Zinda-1 | 2006 | |
Rainwater! | Yağmursuyu! | Zinda-1 | 2006 | |
The sound of freedom! | Özgürlüğün sesi! | Zinda-1 | 2006 | |
I will get my freedom! | Özgürlüğüme kavuşacağım! | Zinda-1 | 2006 | |
It was 8:42 a.m. on Tuesday... | Salı günü sabah 8:42... | Zinda-1 | 2006 | |
when the collision into the World Trade Center was captured on camera | Dünya Ticaret Merkezine çarpışma anında çekilen kamera görüntüleri | Zinda-1 | 2006 | |
The second World Trade tower in New York was also reduced to rubble | New York' daki ikinci Dünya Ticaret Merkezi moloz yığınına döndü | Zinda-1 | 2006 | |
People fell over each other in order to break... | Yıkılan yerde insanlar birbirinin üzerine düşüyor... | Zinda-1 | 2006 | |
every last remnant of Saddam's regime | Saddam rejiminin kalan izi | Zinda-1 | 2006 | |
Australia set a huge target of 359 runs | Avustralya krikette 359 sayı ile büyük bir hedef yakaladı | Zinda-1 | 2006 | |
Those that escaped, were lucky | Kaçmış olanlar, şanslıydı | Zinda-1 | 2006 | |
But those that were swept away by the waves... | Fakat dalgalar tarafından yutuldular... | Zinda-1 | 2006 | |
were separated from their loved ones forever | sevdiklerinden sonsuza dek ayrıldılar | Zinda-1 | 2006 | |
Everything has come to a standstill in the last 3 years. Absolute standstill | Son 3 yılda herşey durma noktasına geldi. Tamamiyle durma | Zinda-1 | 2006 | |
Neither was there fog, nor gas, nor was I made to faint | Ne gaz, ne sis, ne de bayıltılıyordum | Zinda-1 | 2006 | |
Nobody even gave me a haircut, nor did anyone clean my room | Hiç kimse ne saçımı kesti, ne de odamı temizledi | Zinda-1 | 2006 | |
But I'm ready | Fakat ben hazırım | Zinda-1 | 2006 | |
The day I come face to face with you, I will destroy you | Seninle yüz yüze gelme günü, Seni yok edeceğim | Zinda-1 | 2006 | |
It's getting difficult to recognise Bangkok after long 14 years | 14 yıllık uzun süreden sonra Bangkok' u tanımak zor oluyor | Zinda-1 | 2006 | |
So how will I recognise him? Where will I look for him? | Peki onu nasıl tanıyacağım? Onu nerede arayacağım? | Zinda-1 | 2006 | |
And what must he look like? Who is he? | Ve neye benziyor? Kim o? | Zinda-1 | 2006 | |
I haven't come here to save the women of this city from these thugs | Bu şehrin kadınlarını serserilerden kurtarmak için gelmedim | Zinda-1 | 2006 | |
All I want to see is whether the training I received from tv... | Televizyondan aldığım eğitimin sonuçları iyi mi... Televizyondan aldığım eğitimin sonuçları iyi mi.... | Zinda-1 | 2006 | |
is any good | tamamen görmek istiyorum | Zinda-1 | 2006 | |
You liked the clothes? | Kıyafetleri sendin mi? | Zinda-1 | 2006 | |
Who are you? And why did you do this to me? | Kimsin? Ve Bana bunu neden yaptın? | Zinda-1 | 2006 | |
Why did you hold me captive for 14 years and set me free like this? | Neden 14 yıl boyunca ben tutsak ettin ve sonra özgür bıraktın? | Zinda-1 | 2006 | |
You've been transferred, not set free. From a small jail to a bigger one | Küçük bir hapishaneden daha büyük birine Transfer oldun, özgür değilsin. | Zinda-1 | 2006 | |
This city is a jail for you, Bala. Where would you go, if you left it? | Bu şehir senin için bir hapishane, Bala. Serbest bırakılsan nereye giderdin? | Zinda-1 | 2006 | |
Who are you? And why did you do this? Fourteen years...? | Kimsin? Ve bunu neden yaptın? 14 yıl...? | Zinda-1 | 2006 | |
It either takes a madman to do what I did to you... | Sana yaptıklarım için ya delirmiş olmalıyım... | Zinda-1 | 2006 | |
or a lot of hatred | ya da çok nefret etmeliyim | Zinda-1 | 2006 | |
If this is how much you hate me, why did you keep me alive? | Benden bu kadar nefret ediyorsan, neden beni hayatta bıraktın? | Zinda-1 | 2006 | |
Matt? Paresh Gilani? | Matt? Paresh Gilani? | Zinda-1 | 2006 | |
Imran Hafiz? Sameer Hafiz? Who are you? | lmran Hafiz? Sameer Hafiz? Kimsin? | Zinda-1 | 2006 | |
I'm doing a research on you. Who I am should not be as important to you... | Üzerinde araştırma yapıyorum. Benim kim olduğum senin için önemli olmamalı... | Zinda-1 | 2006 | |
as much as WHY? Not who, but why | Nedenler? Niçinler, kim | Zinda-1 | 2006 | |
Think, Bala. And think hard | Düşün, Bala. İyi düşün | Zinda-1 | 2006 | |
Carefully read the book of your life | Hayatının kitabını dikkatli oku | Zinda-1 | 2006 | |
The period at school is over. And it's time for homework | Okul bitti ve ödev zamanı | Zinda-1 | 2006 | |
By the way, your steak is getting cold | Haa! bu arada, bifteğin soğuyor | Zinda-1 | 2006 | |
486. Sandhurst Road. No English | 486. Sandhurst Yolu. İngilizce bilmiyorum | Zinda-1 | 2006 | |
Sandhurst Road. Near the jetty... jetty? | Sandhurst Yolu. jetty yanındaki yol... jetty? | Zinda-1 | 2006 | |
Mister, you're an Indian. So sit in an Indian's car | Bayım, Hintlimısınız? Öyleyse Hintli arabasına binin | Zinda-1 | 2006 | |
Don't get into that guy's trap. He'll take you on a jolly ride... | O adamın tuzağına gelmeyin. Size eğlenceli bir yolculuk yaptıracak... | Zinda-1 | 2006 | |
and not even take you to your destination | ve sizi gideceğiniz yere bile götürmeyecek | Zinda-1 | 2006 | |
He'll burn a hole in your pocket too. So c'mon, I'll take you there | Cebinizi yakıp, delecek. Ben sizi oraya götüreceğim | Zinda-1 | 2006 | |
Where do you want to go? 486, Sandhurst Road | Nereye gitmek istiyorsunuz? 486, Sandhurst Yolu | Zinda-1 | 2006 | |
By the jetty | jetty tarafında | Zinda-1 | 2006 | |
By the way, you didn't ask the question every passenger asks Jenny Singh | Bu arada, hiç soru sormadınız her yolcu Jenny Singh' i sorar | Zinda-1 | 2006 | |
"How can a woman drive a cab? That too, in Bangkok?" | "Bir kadın nasıl taksi sürebilir? Burada, Bangkok ' da?" ''Bir kadın nasıl taksi sürebilir? Burada, Bangkok ' da?'' | Zinda-1 | 2006 |