Search
English Turkish Sentence Translations Page 183949
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| each prominent person in this country will receive my letter. | tüm önde gelen insanlar mektuplarımı alacaklar. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Gosh, it's a lot of people... | Ne kadar çok insan var... | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| And this one is for "Presidente" M�dici, | buda Başkan Médici için, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| so that he can't pretend he doesn't know what happened to Tuti. | Böylece Tuti'ye ne olduğunu bilmiyormuş gibi davranamayacak artık. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| See how it's easy to walk | Gör şimdi hiç bir şey olmamış gibi, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| pretending nothing is going on. | Yürüyüp gitmek ne kadar kolay. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Madam, this is happening in your country! | Madam bu sizin ülkenizde oluyor! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Get it! It's important. | Okuyun bunu, çok önemli. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Zuzu, quit it. You're gonna frighten the clients. | Zuzu,içeri gir müşterileri kaçıracaksın. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I won't stop, L�cia! | Durmayacağım, Lúcia! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| They are just like I used to be. | Onlar hep aynılar. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I was so na: L: Ve, making dresses with flowers and birds. | çiçek ve kuş desenli elbiseler yapmaktan sıkıldım artık. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Happy fashion in the "country of the future"... | "Geleceğin Ülkesi"'nde mutlu moda saatleri... | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| A future without my son, and others' children! | Oğlumsuz bir geleceği olan ülke! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Cancel the shipment. I beg your pardon! | Teslimatı iptal et. Anlamadım! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Cancel the shipment. There's a due date. | Teslimatı iptal et. Ama tarih verildi. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I'll make do, L�cia. I do something else. | Yapmalıyım, Lúcia. Başka bir şey yapmalıyım. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Please, don't mix fashion and politics. | Lütfen politikayı ve modayı birbirine karıştırma. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| This militia can do anything. | Bu milisler her şeyi yapabilirler. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| More than they've already done? | Yaptıklarından daha fazla şeyler mi? | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I died the day I received that letter. | Oğlumun öldüğü haberini aldığım mektupla birlikte ben de öldüm. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Hello? Hi, Hilde. | Merhaba? Selam, Hilde. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| They arrested Elke. | Elke'yi tutukladılar. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| She already talked to Fraga and he says he'll release her. | Fraga ile konuştu, o da onu serbest bırakacağını söyledi | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Stuart Edgar Angel Jones! | Stuart Edgar Angel Jones! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| The Court of the Military Justice | Askeri mahkeme şu anda görüşülen işkence davası için | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| summons the accused, Stuart Edgar Angel Jones, | Tanıklık etmek üzere sanık Stuart Edgar Angel Jones'ı, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| to testify in the trial taking place in this Court. | Mahkeme salonuna davet ediyor. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Last summoning! | Son çağrı! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Let's begin. You may sit. | Başlayalım. Oturabilirsiniz. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Once fulfilled all the prerequisites and legal proceedings, | Tüm ilk işlemler ve prosedürler tamamlandıktan sonra, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I declare absent from the process, set in motion by the Union, | Ulusal güvenliğe karşı işlenen suçlardan yargılanan | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| for crimes against the national security, | Stuart Edgar Angel Jones'ın, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| the accused, Stuart Edgar Angel Jones. | Şu anda mahkeme salonunda olmadığını beyan ederim. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| My name's not Stuart anymore. | Artık benim adım Stuart değil. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| You're not called Stuart? | Stuart değil mi? | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Why? Don't you feel like a Stuart? | Neden? Kendini Stuart gibi hissetmiyor musun? | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I worry that you become a person you are not. | Olmadığın bir kişi haline dönüştüğün için üzülüyorum. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| You can call yourself Peter, John... I don't care! | Kendine Peter ya da John diyebilirsin... önemli değil! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I just want you to be yourself. | Sadece kendin olmanı istiyorum. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| We are always changing, mom. | Her zaman değişiyoruz anne. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I'll still be Stuart for you. | Ben hala senin Stuart'ınım. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Just for you. | Sadece senin. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Let it be clear, gentlemen. | Şunu açıklığa kavuşturalım, baylar, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I don't defend the citizen Stuart Angel, | Ben burada yurttaş Stuart Angel'ı savunmuyorum, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| but his memory. | Geçmişini savunuyorum. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I finish my speech in a state of fear, | Konuşmamı korku ve bir kesinlik ile, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| and one certainty. | Bitireceğim. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I'm sure that I defend a deceased, | Bir ölüyü savunduğumdan eminim, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| that the Military attorney knows he accused a deceased, | Ordunun avukatı da bir ölüyü suçladığını biliyor, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| and that the judges know they are judging a corpse. | Ve yargıçlar da bir cesedi yargıladıklarını biliyorlar. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I fear, gentlemen, | Korkarım ki beyler, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| that this ignominious sham | Bu yüz kızartıcı sahte dava | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| taints the name of this court forever. | Adliyeye sürülmüş bir leke olarak kalacaktır. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| For 4 votes against 1, | 4 oya karşı 1 oy ile, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| this Court finds the accused, Stuart Edgar Angel Jones, innocent | Bu mahkeme, Stuart Edgar Angel Jones'ı delil yetersizliğinden | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| for lack of evidence in the process. | Suçsuz bulmuştur. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| It's all a sham! | Bu tamamen bir oyun! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Court dismissed. | Mahkeme satılmış. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| You can only arrest if there is freedom, | Yalnızca, eğer özgürlük varsa tutuklayabilirsiniz, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| you can only judge if there is freedom. | Eğer özgürlük varsa yargılayabilirsiniz. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Only with freedom can you find someone guilty or innocent! | Sadece özgürlük varsa birilerini suçlu yada suçsuz bulabilirsiniz! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| But here, murderers disguise themselves as judges! | Ama burada katiller kendileri yargıçlık yapıyorlar! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| You heed your words, | Ya sözlerinize dikkat edin, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| or will be arrested for contempt of this court. | Ya da mahkemeye saygısızlıktan tutuklanacaksınız. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| There was contempt of the law when you arrested Stuart. | Siz Stuart'ı tutukladığınızda vardı saygısızlık. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| There was contempt when you interrogated him. | Onu sorguladığınızda saygısızlık vardı. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Contempt is to torture and kill! | Saygısızlık işkence ve öldürmedir! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Contempt is to deny the sacred right of a mother to bury her child. | Saygısızlık oğlu ölen bir annenin onu gömmek hakkının verilmemesidir. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| And now this sham, in the name of a rightful government. | Ve şimdi de bu saçma mahkeme tam bir saygısızlık. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| What kind of Right is that?! Where are our Rights?! | Bu nasıl bir haksızlıktır?! Nerede bizim haklarımız?! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| You must be crazy to have done that in court! | Bunları mahkemede söylemek için deli olman gerekiyor! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| But I feel so relieved! | Ama çok rahatlamış hissediyorum! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Just like you did to me in the airport. | Aynı senin bana hava alanında yaptığın gibi mi. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| But there was a price. They cancelled my citizenship. | Ama bunun bir sonucu oldu, vatandaşlıktan çıkardılar. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I don't have a passport anymore. I'm an outcast now. | Artık bir pasaportum yok şu anda ben bir kaçağım. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Pretty fancy, no? That's insane... | Çok süslü, değil mi? Bu çılgınlık... | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| It's here, Zuzu. | işte burada, Zuzu. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| What a nice place! | Ne güzel bir yer! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| And after the German boyfriend, I found myself a Greek one. | Alman sevgilimden ayrıldıktan sonra kendime bir tane yunanlı buldum. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Did you learn Greek too? No way! | Yunanca da öğrendin mi bari? İmkansız! | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Is the tongue difficult? | Konuşulması zor mu? | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| His tongue was difficult. | Ağız yapısı çok zor. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| In barracks, they wait. In barracks, they practice. | Barakalarda, bekliyorlar. Barakalarda, çalışıyorlar. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| It's always like this. It's never ending. In barracks, they wait. | Hep böyle. Sonu yok. Barakalarda bekliyorlar... | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| They dream of pretty girls, | güzel kızları hayal ediyorlar, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| but have to leave the pretty ones behind. | Ama her şeyi geride bırakmak zorundalar. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| They shoot their people. They stomp on their people. | Kendi halkını öldürüyorlar. Kendi halkını eziyorlar. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| It's always been like that, and you know it. | İşler hep böyle olmuştu, biliyorsun. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I think it was the most thrilling night of my life. | Bence hayatımdaki en heyecanlı geceydi. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| You're awesome, mom. | Harikasın anne. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Do you think the press will like it? | Sence gazete bunu sevecek mi? | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I think so. The journalists were wild at the show. | Sevecekler, gazeteciler dün gece çok heyecanlıydılar. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Senator Church confirmed tomorrow's meeting. | Senatör Church yarınki görüşmeyi onayladı. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| You must persevere in your task here in the U.S., | Sen Amerikada'ki işlerini yapmaya devam etmelisin, | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| your contacts with the press, politics, judges... | senin Gazeteyle, politikacılarla yargıçla olan ilişkin çok önemli, ... | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| It's key, my daughter. | bu tek yolu kızım. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| I wouldn't be able to do it by myself in Brazil. | Bunu kendi başıma Brezilyada yapamazdım. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| Sometimes, I feel I'm in a crusade. | Bazen kendimi haçlı seferlerinde gibi hissediyorum. | Zuzu Angel-1 | 2006 | |
| You can always count on me, mom. | Bana her zaman güvenebilirsin anne. | Zuzu Angel-1 | 2006 |